Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 7 İkincikânun 1936 KUçUk hikâye Bir sinir tedavisi Mahmud Yesari bir arkadaş doktorun adresirri verdi. Evvelce kulağı bükülmüş olan arkadaş doktor, Sabireyi bir köşeye çekti, anlattı: Kocanız perhiz edecek. Odalan nızı ayıracaksınız. Eli elinize değmiye cek, ilâcı, ben, hususî surette yapar gönderirim. Dediklerime riayet etmezseniz, kocanızm hayatı tehlikeye girer. Sabire, doktorun tavsiyelerini Celil Nevzada söyledi: Bu aynlığa benden fazla üzüldüğüne eminim ama, ne yapalım, mecbu riyet!.. Ikimiz de katlanacağız. Ve o günden itibaren odalannı ayır dılar ve Celil Nevzad için, ideali olan, rahat hayat başladı. Neş'esi yerine geldi, adeta kanlandı, canlandı ve biraz da havalanmak istedi. Gene arkadaş doktor, imdada yetişti: Küçük bir seyahate çıkmalı... Hava değiştirmesi lâzım... Sabire, buna isyan etti: Aman doktor... Kocamm sıhhati yerinde... Sağ elinin orta parmağmın boğum kemiğini tahtaya vuruyordu: Yanaklanndan kan damlıyor... Eskisi gibi sinirli de değil... Ben, perhizi bozduracaksınız, diye umarken, şimdi bu seyahat, nereden çıktı? Doktor, bütün «fennî talâkat» ini ortaya döktü, fakat Sabireyi kandıramadı. Eski Seyrisefain Müdür muavini öldü Eski Seyrisefain umumî müdür mu vini Tahirin evvelki gece kalb sektesinden öldüğünü teessürle haber aldık. Kendisi Ticareti Bahriye mektebinin ilk mezunlarındandı; yarım asra yakın bir meslek hayatı vardı. Türk ve ecnebi birçok gemilerde süvarilik yapmış, va zifesini çok yüksek bir ehliyet ve liya katle ifa etmişti. Son memuriyeti Seyrisefain umumî müdür muavinliği idi. Bu vazifeyi on seneden fazla bir müddetle mezkur idarenin lâğvma kadar gördü. Çok müstakim, namuslu ve dürüst bir insan olduğu kadar, mesleğinin de bihakkin ehli idi. Tahirin ziyaile Türk gemiciliği yük sek bir insan ve çok değerli bir şahsiyet kaybetmiştir. Cenazesi dün askerî bir kıt'a ile ve kendisini sevenlerin ve meslek arkadaşlannın teessürleri içinde Kurtu luştaki evinden kaldmlmış ve Feriköy mezarlığına defnedilmiştir. Bu vesile ile kederdide ailesine ve meslekdaşlanna en samimî taziyetlerimizi sunanz. 1 DEFA, 5 DEFA, 10 DEFA DA GÖRSENİZ ZEVKİNE GÜZELLİĞİNE DOYAMIYACAĞINIZ FİLİM Bebeğim, artık beni sevmiyorsun! Celil Nevzad, bıkmıştı; sevgiden, okşanmadan usanmış, tiksinmiş, illâllah demişti. Çünkü kansınm, henüz on sekizinde, yirmisinde hoppa, delişmen bir genc kız gibi sıçramalannı, kmtmalannı sıkıcı, gülünc buluyordu. Hele, şımarık şımarık yılışarak: Bebeğim! Demesi, Celil Nevzadm kanını, ili ğini kurutuyordu. Bu hoppalık, şıma nklık, kendi kendilerine iken olsa, Celil Nevzad, pek umursamıyacaktı. Fakat hizmetçilerin, misafirlerin, teklifli tek lifsiz bütün tanıdıklann, hatta yabancıIann yanmda, kansınm bu delişmenliği, ona ecel terleri döktürüyordu. îkisi de bebek! değillerdi; Celil Nevzad, kırkını, karısı Sabire de otuzunu çoktan aşmışlardı. Celil Nevzad, hiddetten, sinirden ku duruyor, tepiniyor, çaresizlikten çırpını yordu. Elden ne gelirdi? Başa gelmiş, Sabireyi alırken, bu huyunu sezer gibi olmuştu. Lâkin, zamanla, yaşlandık ça uslanacağını, bu deli çayın durula cağını ummuştu. Gel gelelim, bütün düşündükleri, tersine çıkmıştı. Celil Nevzad, rahatma düşkündü; ve bile bile çirkin kan alması da, bu zâfından değil miydi? Celil Nevzad, bütün rahatma düşkün insanlar gibi, az çalışmak çok kazanmak ve yan gelip keyif* çat mak istiyordu. Sabire zengindi; ve Celil Nevzadm hayalini hakikat yapacak kadar zengindi. Celil Nevzad, Sabireye kendini sev dirmek ve nihayet onu almak için de yorulmamıştı. Boylu boslu, yakışıklı, alımlı crkekti. Sabireyi ahnca, içgüveysi ve kayna tasmm da ortağı oldu. Hayat gailesi denilen şeyi düşünmüyordu. Yemek elden, su gölden mis gibi yaşıyordu. Fakat her gülün mutlaka bir dikeni oluyordu; Celil Nevzadm rahatmı ka £iran diken de, kansınm cıvık şinetliği idi. Celil Nevzad yemekten sonra kahve içmiş, gazetesini okuyor; Sabire, başu cuna gelir, değnek kollannı kocasının boynuna atar, soluğu soluklanna değe cek kadar yaklaşır, kulağına mınldanır: Bebeğim! Artık beni sevmiyorsun! Ya bir misafirlikteler, yahud kendi evlerinde misafirlerini ağırlıyorlar. Sa bire, kendince bir fırsat bulur, kocasma sokulur ve kulağma fısıldar: Bebeğim! Artık beni sevmiyorsun! Sokakta yürüyorlar; Sabire, kocası nm koluna girer, kalabahğa filân da aldırmaz, sokulur, kulağına fısıldar: Bebeğim! Artık beni semviyorsun! Celil Nevzad, bir gün isyan etti: Allah aşkına, artık, bebeğim! Demekten vazgeç! Beni sevmiyorsun! Nakaratını da bırak, fena sinirleniyorum! Ve bu başlangıçtan sonra, etrafa gü liînc olduklannı, içinde yıllardanberi birikmiş bütün zehirleri döktü, söyledi, söyledi. Sabire.boynunu büktü; peki, dedi. Fakat o değnek kollann cenderesi gevşemedi; taarruza, sessizce devam etti: Celil Nevzad, günlerce, gecelerce düşündükten sonra, bir çare bulmuştu: Hastayım, dedi. Kansı, dayanamadı, içlendi, merak landı: Vah, bebeğim, ne oldun? Celil Nevzad, yorgun, hasta hali almıştı: Bilmiyorum... Vücudümde bir kesiklik var. Başım ağrryor, gözlerim ka ranyor. Hastayım işte... Ve yatağa girdi, bir kalıb uzandı, ve M A R İ E T T A RADYO Ç Bu aksamki program J İSTANBUL: 18 muhtelif plâklar 19 haberler • 19,15 vokal musiki (plâk) 20 viyolonsel solo. Piyano refakatile 20,30 stüdyo caz tango ve orkestra grupları 21,35 son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu ajansınm gazetelere mahsus havadis servisi ve * rilecektir. VİYANA: 17,10 gramofon 18 büyükler ve küçüklerle konuşma 18,30 konser 19.05 konuşma 19.35 fransızca ders 19,55 konuşma 21.15 operet parçaları 21,40 gramofon 22.40 haftanın bölemi 23,05 haberler 23,15 şarkılar 24 Holanda dilinde yayın 14,10 konuşma 24,25 cazband takımı. BERLİN: 17,05 oda musikisi 17,50 halk şar kılan 19.05 dans musikisi . 20,20 ha berler 20,35 milletlerin zamanı 20,55 halk musikisi 23,05 haberler 23.25 konser 23,55 gramofonla dans musikisi. BUDAPEŞTE: 18.05 konser 18.55 cazband takımı 20.35 opera binasından naklen «Kade rin kuvveti» operası, dinlenme zamam21 de ve 23,10 da haberler 24 çingene orkestrası. BÜKREŞ: 18.20 gramofon 20.05 haberler 20,20 piyano konseri 20,40 şan konseri 21,25 senfonik konser 23,50 almanca ve fransızca haberler. LONDRA (Regional): 20.05 haberler 20,35 org konseri 20.55 musiki ve söz yayını 21,20 dans orkestrası 22,05 Macar musikisi 23,35 şan konseri 24,05 salon musikisi 24,35 haberler . 24,45 dans orkestrası. PARİS (Radio Paris): 19,35 senfonik orkestra 21,35 konferans 22.35 haberler 22,50 karışık yayın 24,50 dans musikisi 1,20 hafif musiki. ROMA: 17,35 gramofon . 17,50 Asmaradan nakil 18,20 gramofon 19,30 yabancı dillerde yayın 20,05 haberler, ingilizce konferans 20,25 ingilizce konferans 20,50 fransızca konferans 20,55 Yunanistan için yayın 21,20 haberler 21,40 operet yayını. Fransızca büyük OPERA. Baş rollerde: JEANETTE MAKDONALD NELSON EDDY U" I E 1 I£" Sinemasında her seans alkışlarla karşılanıyor. SARAY sinemasında önümüzdeki PERŞEMBE akşamı PEER GYNT Büyük filminin ilk iraesi münasebetile biletler şimdiden satılmaktadır. Bu filim İBSEN'in şaheseri GRİEG musikisile seslendirilmiş. DANSE D'ANİTRA, SOLLVVEİG, S LİED, LA MORTD'AASE ve bütün GRİEG dehayi musikisi, senenin sinema ve musiki ziyafeti olacaktır. Şayanı hayret sinema manzumesi, hayalî ve musikili VEFAT Şehrimiz tüccarlarından ve Rehber büyük tuhafiye mağazası sahiblerinden Bay Leon Hananel'in valdesi Bayan Vida Hananel kısa bir hastalıktan sonra dünkü pazartesi günü vefat ettiği haber almmıştır. Cenaze merasimi bugün saat 13 te Haydarpaşada Musevi sinaCelil Nevzad, bu küçücük havalan goğda yapılacaktır. Saat 11,50 de Köpmağa, bu yalnızbaşına çıkacağı kısa se rüden bir vapur kalkacaktır. yahate öyle kendini kaptırmıştı ki, kansınm, cevabı dayatması üzerine apışıp kaldı. Bahçe Miman Celil Nevzad, gizlice hazırlanmıştı ve Mevlud Baysal şekil şekil plânlar kurmuştu; bu hazırlıkParklann, anıt, meydan, çocuk ve lann, plânlann hepsi suya düşmüştü. köşk bahçelerinin en modern usullerle Kansile birlikte seyahate çıkmağı dü tarh ve taksimatını, plânlarının ihzarışündü; fakat cesaret edemedi. Sabire, nı ve araziye tatbikatını deruhde ve doktordan kuşkulanmıştı; başka bir dok taahhüd eder. Sergilerde; balolarda, düğün ve ni tor çağırdı, Celil Nevzadı gösterdi. şanlarda bahçeli salonlar hazırlar. Doktor, Celil Nevzadı, uzun uzun Apartıman ve köşklerde okuma ve muayene etti ve şaşkınhğını gizliyemedi: istirahat için lüks kış bahçeleri tanzim Kocanızm hiçbir hastalığı yok.. eder. Müessesat ve hususî bahçelerin dai Bir sinir zâfı geçirmiş olabilirler. Fakat mî nezaretini kabul eder. bugün birşeycikleri yok.. Kataloğunu istiyenlere gönderir. Sabire, sevincle atıldı: fstanbul dördüncü Vakıf han, dör Odalanmızı birleştirebilir miyiz? düncü kat No. 18. Doktor, ciddiyetle başım salladı: Şüphesiz. Antika eşya anyorlar Sabire, memnundu. Doktor gittikten Kütahya, Saksunya, Viyana sonra, kocasmm boynuna sanldı: eski kahve fincanlan, zarflan, Senin hastalığını anladım.. Yal tîtyl, kahve ibriğile Beykoz parnızlık, şefkatsizlik, seni, hasta ediyor. çaları, kalemtıraş, makta, çubuk Ben anlamıştım ama, sen, söylemeğe sıkıve her nevi e»ki Türk eserleri aIıyorsun! Doktor, çağırmağa ne lüzum nyorlar. vardı? Bana, söyliyemez miydin? Ben, Satmak istiyenler, her gün 11o kadar anlayışsız kadm mıyım? 12 arasında Galatada Sigorta Delişmen delişmen sıçrıyor, kocasının hanında 3 üncii katta Bay Sır kulağına fısıldıyordu: nya müracaat etsinler. Sen, benden uzak yaşıyabilir mi sin? Fransız Tiyatrosu Nazlı nazlı kırıtıyordu: Bebeğim! diyince, kızıyorsun... Halk opereti Bebek değil misin? SON UÇUŞ «L'Equipage» Sinemada bu kadar büyük filim görülmemiştir. ANNABELLA GHARLES YANEL JEAN MURAT J. P. AUMONT Cumadan itibaren T Ü R K sinemasında S Ü M E R sinemasının AŞK ve TAHT Bütün İstanbul halkı, sinemamızın muhterem müçterileri şimdiye kadar sabırsızhlcla beklediğiniz büyük gün geldi (NEWYORK) Metropoliten operasının buyül. jildızı G R A C E M O O R ' u n Yeni ve büyük muvaffakiyetini görmeğe hazırlanınız. Bütün dünyada sevilen artist PİERRE RİCHARD VVİLLM ile sabık Rus Prensesi NATHAL1E PALEY tarafından temsil edilen B İ R A Ş K G E C E S I "\/f İ f İVI 1 L I L I 1 sinemada , . başlıyor Yarın matinelerden .... itibaren Aynca ilâve olarak: K O V B O Y ' u n Ş E R E F İ Şimdiye kadar oynanan sergüzeşt ve heyecan filimlerinin en güzeli A y n c a : Fox Jurnal. Dessie şehrinin bombardımanı vesaire Celil Nevzadın beyninde, beş yüz mumluk ampuller gibi bir ışık yanıver mişti: Hakkın var, dedi. Kansı, ona; bebeğim! dese, şimarıklık etse, hiç sesini çıkarmıyacakh; bundan şu neticeyi düşünüyordu: İçin için, sinirlene sinirlene hakikaten hasta düşecek ve nihayet seyahate çıkacaktı! *** isyan etmemeğe, kızmış görünmemeğe karar veren Celil Nevzad, buna o kadar alıştı ki, kansı günün birinde öldü ve o, gene seyahate çıkmadı. Ölen karısınm bıraktığı hava içinde sessiz ve sakin yaşadı. Yann akşam E Mî R SEViYOR Gişe gündüz açıktır. Telefon 41819. Fiatlar: 35, 50, 75, 100, loca 300, 400 Pek yakmda DENİZ HAVASI KANSIZUK Baş rollerde: B E L L P İ E R R E Nörasteni, zaflyct Te Chlorose benizsizlik Idn yegâne deva kanl itya eden CIDAD TMrCPUTFMC DADTC Enmuntahipetibba tarafından tertip edilmiştir. d l I W l JJJuOL'11111 HıJj rAIUO Meyva ağacı meraklılarına müjde! Baylar: Cinsleri güzel, teminatlı iyi yetişmiş üç senelik meyva fidanları isterseniz, ucuz fiyatla Boyacıköy Baltalimanmda, Bay Habibin bahçesinde usta Kosta'dan alabilirsiniz. Bu gece nöbetçi olan eczaneler şun lardır: İstanbul cihetindekiler: Ankara caddesinde (Eşref). Bakırköyünde (Hilâl), Beyazıdda (Cemil), Fenerde (Hüsameddin), Karagümrükte (Fuad), Küçükpazarda (Yorgi), Sa matya, Kocamustafapaşada (Rıdvan), Şehzadebaşında (İsmail Hakkı). Sirkecide (Beşir Kemal), Topkapıda (Na zım). Beyoğlu cihetindekiler: Beşiktaşta (Neil), Hasköyde (Halk), Karaköyde (Hidayet), Kasımpaşada (Merkez), Kurtuluşta (Necdet Ekrem), Pangaltıda (Karakin Kürkçiyan), Taksimde (Kanzuk), Tepebaşında (Güneş). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Büyükadada (Şinasi), Heybelide (Tanaş), Kadıköy, Eskiiskele caddesinde (Büyük), Kadıköy, Yeldeğirmenin • de (Üçler), Üsküdarda (Selimiye). ÇOCUKLĞUMUZDANBERI HEPİMİZİN SEVE SEVE OKUDUĞUMUZ VE DÜNYA EDEBİYATININ ŞAHESERLER1NDEN FAKİR BİR DELİKANLININ HiKÂYESİ kında disini MAHMUD YESARİ saklanarak polise karşı kendini müdafaa etmiş. Yeni tekerlek yerine konmuş, aletler tekrar kutuya istif edilmişti. Tab Holland ellerinin tozlannı silkerek: Işte evvelkinden iyi oldu, dedi. Çok teşekkür ederim, Mister Holland. Birşey değil, hiçbir şey değil. Holland kadının kendisini de, arabaya alıp evine bırakacağını ümid ediyordu. Fakat aktris hiç oralarda olmadı. Biran evvel yoluna devam etmek istediği anlaşılıyordu. Süratle arabaya atladı ve lâhzada gözden kayboldu. Tab Holland şaşırıp kalmıştı. Bu saatte bu kadm sokakta ne arıyordu? Bir toplantıdan geliyormuş. Bu kıyafetle bir toplantıdan gelinir miydi? Yakmda i P E K sinemasında gorecegım. Holland ile Reks kahvaltıdan sonra beraberce sokağa çıktılar. Tab matbaaya uğrıyacaktı. Sonra Karverle buluşacak, beraber yemek yiyeceklerdi. Karver çok konuşan bir adam değildi. Fakat bazan bu sükutilikten sıyrılır, çok şayanı dikkat olurdu. Gazetecile polis müfettişi lokantada iki saat kadar kaldılar. Tab sarhoş Vellington meselesini açtı. Savurduğu tehdidleri anlattı. Karver: M A R 1 E F R E S N A Y Yeni zabıta romanımız : 7 Kanlı Bilmece Yazan: Edgar Wallace Ortalık adamakıllı aydmlanmıştı. Bu suretle onun üstiine başına bakmak imkânını bulan Holland bu sözün doğruluğuna pek inanamadı. Aktris pek fakirane giyinmişti. Ayaklannda ağır ve kaba iunduralar vardı. Otomobilin içinde evyelce gördüğü mücevher çekmecesinden idaha büyük bir çekmece bulunuyordu. Tekerleği yerine koyan Holland: Ben de, bu gece bir toplantıda idim, dedi. Çok şayanı dikkat bir toplann idi. O kadar bol fişek harcandı ki.. Danslı bir suvare miydi? Evet. Fakat ben yalnız bir defa Hansettim. Herifin birinin tüfeğile alnı mın ortasma nişan alındığım gördüğüm Jrakit... 5 Tab Ursula Ardfernin ismini sayıklıAktris bağırmamak için kendini giiç yarak uyandı. Sabahın saat 10 u olmuşzaptetti: tu. Reks sokağa çıkmış ve henüz geri Siz de oradaydınız, ha! Tiyatroda dönmüştü. ibyuH bittikten sonra kurşun seslerini işit Tab, amcamın dostu tekrar geldi. miştik. Polonyalı bir kaçakçı imiş. Evine Hangi dostu? Vellington, canım. Amcam hak lerini arkadaşına dikmiş ve öylece kal müthiş tehdidler savuruyor. Ken mıştı. Tab Holland ise aksine her zaman koğdum. kinden daha cevval ve daha hareketli göNiçin gelmiş? rünüyordu. Ne bileyim ben? Dogrusunu isterHollandm boyu 1,92 idi. Omuzlarısen herifin tehdidlerinden müteessir ol nın geniş olması onu daha fazla uzun gösdum. Eğer amcam şimdiye kadar yaptıklarını tamir etmezse onu öldüreceğini teriyordu. Teni esmer ve parlakh. Düzgün bir yüzü, kurşuni ve iri gözleri vardı. söylüyor. Darülfünun tahsilini bitirdikten sonra Holland banyo salonuna doğru gidergazeteciliğe girmişti. Zengin değildi. Faken söylendi: kat zenginler kadar müreffeh yasardı. Adam sen de, aldırma! Birçok hala ve teyzeleri olan mes'ud inBanyodan sonra kahvaltı masasında sanlardan biriydi. Bu sayede hemen hebirleştiler. Reks evvelce kahvaltı etmişti. men her sene bir mirasa konuyordu. Yalnız Holland yiyordu. Delikanh biraz Gazetecilikten de kazancı az değildi. evvelki fikrini değiştirmişe benziyordu. Bir adam sarhoş olursa tehlıkeli Bu işe başladığı ilk günlerde talihi yo dir, dedi. Tehlikesiz sarhoş olmaz. Nite lunda gitmiş, üstüste kazandığı birkaç kim zararsız deli de yoktur. Biz bu me muvaffakiyet onu meşhur etmişti. Reks Lander sordu: seleyi dün gece polis müfettişi Karverle Karver, Vellington hakkında ne münakaşa ettik. O da benim fıkrımde. söylüyor? Kendisini tanır mısın? Pek fazla birşey söylemedi. Ne o Hayır. lursa olsun sen amcanı muhafaza altına Çok zeki bir adamdır. Hemen healmalısın. men polıs müfettışlerınin en zekısi. Reks nedense bugün, dalgındı. Göz Evet, evet, ben bugün Bu tehdidlere o kadar fazla ehemmiyet vermek lâzım değil, dedi. Maamafih meyus bir adam bazan bu yesin sevkile kendisinden beklenmiyen şeyler yapabilir. Ihtiyar Trasmereyi tanır mısınız? Kendisini iki defa gördüm. Bele diye hakkında bir dava açmıştı. Belediye mimannın müsaadesi hilâfına bina yap tırmıs. Arkadaşım mimar Reks onun yeğenidir. Amcası ona arasıra iktısada dair güzel nasihatleri havi mektublar ya zar. Reks onun varisi midir? kendisini Malum değil. Reks tabiî bunu can ve yürekten arzu ediyor. Fakat ihtiyann parasını bir hastaneye bırakması ihtimali olduğunu da söylüyor. Bakın işte Trasmerenin hizmetçisi geciyor. Hem de pek acele ettiği anlaşılı yor. Hollandla polis müfettişi lokantanm camekâna yakın bir yerine oturmuşlardı. Bu itibarla önlerinden gelip geçeni görebiliyorlardı. Trasmerenin hizmetçisi Valters bir otomobilin içindeydi. Başında şapka yoktu. Yüzü korkunc bir halde idi. Karver sordu: Uşağm bu halini neye hamleder siniz ? Valtersin halini mi? Çok telâşlı görünüyor. Valters mi dediniz? Evet, evet kendisini tanırım. Zaten yüzü de yabancı gelmemişti. Onun asıl ismi Valters Kellingdir. Kim bu Valters? On sene evvel benim elime geç mişti. Sabıkalı bir hırsızdır. Demek ihtiyar Trasmerenin uşağı olmuş, ha! Doğru. O bu işlerin mütehassısıdır. (Arhaat var)