14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHUEfYET 5 Afusfos 1935 Diriltilen ölüler "Yolum düşüp te uğradıkça o yeşilliklere gömülmüş köyü pek beğenir dim. Arazisi çok münbit, halkı da hern çahşkan, hem zengindi. Tekaüd o lunca oraya çekilmek en büyük arzumdu. Ne o köyde, ne de civarmda doktor yoktu. <Hem köylüye hizmet eder, hem de beş on para kazanarak geçinir, gi derim» diyordum. ile taraftarları en önde yer almışlardı. Doğruca Hasan Babanın yanına gittim. Elimi kaldırarak işaret ettim. Gürültü kesildi. Sonra bağırdım: Hemşeriler, kimi diriltmemi isti yorsunuz? Bir köylü imama döndü: Hocam, dedi. Başımız dara gelince <ah Veli Dayı sağ olsaydı bizi bu sıkmtıdan kurtarırdı.» diye hayflanırsın. Köyde iyiliğini görmiyen yok. Onu diriltmiş olsak iyi yaparız, ne dersin? Veli Dayının bir kısım mallarına konmuş olan imam şiddetle itiraz etti: Rahmetliyi rahat bırakm! O doğ ruca cennete gitti. Bu elem, keder dünyasına tekrar gelmekle ne kazanacak? Yazıktır, günahtır. Bu vebalin altmdan kalkamayız. Halk susuyor, imamın sözlerini doğru bulduğu anlaşılıyordu. Köy muhtarına dönerek: İstersen senin kayınvalideyi diriltelim, dedim. Muhtar hiddetle homurdandr. Git işine Allahını seversen... Çektiğim elverir. Beni bu köyden kaçırmak mı istiyorsun? Ankara stach Stadyom eşsiz bir eser olacaktır Ankarada yapılmakta olan büyük stadyomu inşa eden mühendis Vietti Violi, bu inşaat hakkında Ulus arka daşımıza şu izahatı vermiştir: « Stadyom bittiği zaman ortada 100 metro uzunluğunda bir futbol alanı, alanın etrafını çevreliyen ayak koşusu, muhtelif atletik spor yerieri ve bunlarm hepsini çevreliyen tribünler bulunmaktadır. Tribünler iki kısım olacaktır. Birinci kısım büyük tribündür ki içine üç bin kişiyi alacaktır. îşte şimdi bitirilmesine gayretle çalışılan tribün budur ve gelecek ayın sonunda bitmiş olacaktır. İkinci kısım tribünler ise yüksekl'k. leri daha az olacak, fakat bütün alanı çepeçevre dolanacağı için seyircilerin büyük kısmını bu tribünler alacaktır. Tribünlerin mecmuu 20,000 seyirciyi alabilecektir. Fakat bu kısmm yapısı bu yıl tamamlanmıyacaktır ve bu ikinci kısmm yapısı bittikten sonradır ki stadyom hakikiğ çehresini gösterecektir. Stadyom alanının bugünkü düz şekline bakıp ta aldanmamahdır. Burası eskiden büyük bir batakhk olduğundan bütün kış bataklığı kurutmak için uğraşılmış ve işlerin biraz gecikmesine bu çahşma sebeb olmuştur. Şimdi bu kaybolan zamam karşılamak için iki misli çalışılmaktadır. Bunun için geceleri de çalışıyoruz. 27 eylulde stadyomun yukarıda söylediğim kısımları bitmiş olacaktır. İpordum alanı da bataklıktı ve 80 santim boyunda su vardı. Bu bataklığı kurutmak için 64 kilometroluk boru larla suları akıtabildik ve orasını ku ruttuk. îpodrumda yapılacak pistler: 1 At koşusu pisti 2400 metro uzunluğunda, 30 metro genişliğinde. 2 Antreman pisti 2300 metro uzunluk, 12 metro genişlik. 3 Süel geçid töreni pisti 1700 metro uzunluk, 40 metro genişliğinde olacaktır. Atatürk tribünü: Bu tribün 200300 kişiyi alabilecek tarzda yapılmaktadır. İçerisinde türlü salonları bulunacaktır. Orta kısmmda Atatürk için ve onun çevresinde de bakanlar, saylavlar ve elçiler için yerler bulunacaktır. Birinci tribün 100 kişi alacaktır. Gelecek yıl ilbaylık bütçesine daha fazla para ayırabileceği için bu birinci tribün iki misline çıkanlacaktır. Bundan başka ikinci bir tribün yapılacak ve 3000 kişiyi alabilecektir. Bu tribünlerin içinde afiş ve diğer hususlar, son teknik esaslara göre yapılmış enstallasyon bulunacaktır. Bundan başka «joke» lerin tartılması için bir tartılma salonu, herhangi bir kazaya karşı koyabilecek sıhhî enstallasyor unutulmamıştır. Stadyomun çok geniş düşünülmüş bir programı vardır, yukarıdaki saydıkla runız ancak bu programın pek ufak bir kısmıdır. Programa göre henüz yapılacak pek çok şeyler vardır: Açık ve kapalı erkek ve kadm için büyük yüzme havuzlarile plâja para yetmediğinden bunların yapılması gelecek yıllara bırakılmıştır. Ankara stadının başhca karakteristik üç tarafı olacaktır: 1 İpodrum alanı. 2 Halk sporları alanı (yüzme havuzları, antrenman vesaire..) 3 Lüks spor. En yeni enstallasyonla yapılmış tenis kordlarıdır. Dünyanın hemen her yerinde biraz iş yapmış bir mühendis sıfatile söyliyebilirim ki bu program tamamlandığı gün Türkiye dünyanın en mükemmel stadına sahib olacaktır.» Duymadıklarımız ve bilmediklerimiz Amerikada, orta Teksasta, dünvanın Tarihî romam : 6 en eski yumurtası olduğu zannedilen bir yumurta, yanında da, şimdi nesli tükenmiş bir zahife olan bir Ofikadon iskeleti bulunmuştur. Mütehassıslar bu yumurtanın bundan Demitriyos, işin içyüzünü kavnyabilyüz milyon sene eveline aid olduğunu mek kaygusile dayanamadı, sordu: ve bu hesaba göre, birkaç sene evvel, Nasıl oyalıyabildiniz asaletmeab? Gobi çölünde keşfedilen dinozor yu Düşüneyim, dedim. Para bulmamurtalarmdan daha eski olduğunu söy ğa savaşıyorum, dedim. Delikanlıları lemişlerdir. kendim seçmek istiyorum dedim. Sözün 16 milyonluk paket kısası her dereden su getirdim, birkaç ay Amerikadaki meşhur Jonker pırlan işi savsakladım. Artık söylenecek yalan tası, geçenlerde 16 milyon dolardan faz kalmadı, Fatih Sultan Mehmed de ekşi laya satılmış ve İngiltereye gönderil söz söylemeğe başladı. Dün akşam gelen miştir. Pırlantayı Londraya gönderen bir çavuş bu sözlerin en ağınnı getirdi. Bizim haberimiz yok asaletmeab, İngiliz kumpanyası, bunu, satm aldığı bu çavuş ne vakit geldi? fiat üzerinden sigorta ettirmiş ve 100,000 Dün akşam. Fakat ben kendisile frank sigorta ücreti vermişti. başbaşa kalıp görüştüm. Kâtiblerime bile Bir gazeteci, sigorta kumpanyasımn direktörile görüşürken, bu sigorta üc neler konuştuğumu belli etmedim. Herif,, demek ki, canınızı sıktı. retinin bir kısmını, her halde pırlanta Canımı sıktı da söz mü be çocuk. nm İngiltereye kadar gönderilmesi :çin Yüreğimi ağzıma getirdi, sinirlerimi altsarfettiklerini söyleyince direktör şu ceüst etti. Bugün döktüğüm kanlar hep ovabı vermiştir: nun yüzündendir. c Ne münasebet azizim. Posta mas Ne konuştuğunuzu sorarsam suç rafı 6 şilin ancak tuttu. Çünkü pırlan işlemiş olur muyum asaletmeab? tayı bir kutuya koyduk, kutuyu kalın Seni dost tuttuğum ve dost tanıdıca bir kâğıda sardık, kıymetsiz paket ğım için sorabilirsin, ben de işte anlatıyodiye postaya verdik.» rum: Çavuş, benimle Fatih Sultan MehTablo dampimgi med arasındaki durumun sağlamlaştınlBirkaç yıldanberi, İsviçre, Alman ve ması artık gerekleştiğini ve bu işe Vidin Avusturya ressamlarının âdeta hücu valisi Çakırcı Hamza Paşanm memur muna uğramış bir vaziyetteydi. Bu iki edildiğini söyledi. Çakırın yanında hünmemlektten, İsviçreye mütemadiyen kârın bir kâtibi de bulunacakmış. çerçeveli, çerçevesiz tablolar görderi Bu kâtib kim ola asaletmeab? liyor ve İsviçrede yalnız bunlar satılı Yun>?s adh bir Rum dönmesi. Öz yordu. İş o hale geldi ki nihayet İs adı Katabolinostur, Fatihin gözdelerinviçreli ressamlar, fırçaları elden bıra dendir. Çavuşun dediğine bakılırsa Çakıp, kollarını kavuşturmağa mecbur kal kırcı Hamza ile Yunus benimle görüşe dılar ve hükumet, dışarıdan tablo id cekler, vergi ve beş yüz delikanlı işini halini yasak eden bir kanun çıkardı. sağlam bir kazığa bağlıyacaklarmış. ÇaFakat, İsviçreli ressamları korumak vuş bu bildiriği (tebliği) yaptıktan sonra üzere yapılan bu kanun, ressamların bırşey daha söyledi, gözlerimi faltaşı gibi büsbütün aleyhine çıkmıştır. Zira, bu açtırdı. Fatih, vergiyi ve delikanlılan tablo ticaretile meşgul olan kimseler, gönderir göndermez benim de istanbula bu sefer, Alman ve Avusturyadan res gidip ayağını öpmeklığimi istiyormuş!.. samların kendilerini İsviçreye getirt Onun kurmak istediği tuzak pek belli. mişlerdir. İlkin paramı alacak, beni muhabbet tellâh yapacak, sonunda da İstanbula götüÇin usulU atlatma rüp asacak!.. Uzak şarkta, mecmua sahibleri, ta lihsiz, yahud kıymetsiz muharrnlerin Siz ne cevab verdiniz asaletmeab! yazılarını reddetmek için gayet nazik Vıdin valisine bir elçi heyeti gönve ayni zamanda gayet kurnazca bir U dereceğimi, müzakereye girişeceğimi, sısul tatbik ederler. Çin mecmualarının rası gelince de İstanbula gideceğimi söy bu gibi eserleri reddetmek üzere yaz' ledim, herifi de geceyarısı yola vurdum, dıkları mektubun meali şudur: Bükreşten uzaklaştırdım. Onu ve efendisini paramparça edememenin hmcını «Direktör, bu benzeri olmıyan ya zının şerefli muharriri karşısmda on metresimden, senin yurddaşlanndan, dibin defa iğilir ve tarihe geçmeğe lâyık lencilerden ve şundan bundan çıkardım. olan bu eseri neşredemiyecek vaziyette Elini alnından geçirdi, gamlı gamlı bulunduğundan dolayı büyük bir tees sordu: sür duyar. Çünkü, bu eseri dercetmek Şimdi bana bir yol göster. Kraliçe gibi büyük ve kendini lâyık görmediği Beatrise mektub yollamakla, Macar Krabir şerefe mazhar olacak olursa, ileride, lma kavuk sallamakla Fatih Sultan Mehokuyucularına, daima ayni kıymette medin sillesinden kendimi kurtarabile yüksek şaheserler vermek mecburiye cek miyim? tinde kalmaktan ve böyle yapmadığı Yüzde yüz asaletmeab. Elverir ki takdirde de okuyucularını kaybetmekbiraz zaman kazanalım, BudaPeşte ten korkar. Bu mecburiyetin tatbiki ise sarayını harekete getirebilelim. Umdu maddeten imkânsız olduğundan, direkğum gibi Macarlar, Sırblıları da kendiletör, muhterem muharririn ve onun sayrine uydurarak Türklerin üzerine saldı gı değer cedlerinin huzurunda iğilerek rırlarsa siz, birkaç yıl geniş nefes alabi âcizane özür dilemekle iktifa eder.» lirsiniz. Bu yıllar içinde ise çok şeyler Bu kadar kibarca atlatılışa can kur düşünülür, çok şeyler başarılır. ban! V^ilâd, bıyıklannı yiye yiye gene doTarihden evvelki cinayet laşmağa koyuldu ve birden Yaksiçin elAlmanyada, Wessenfelste, bir demir lerine yapıştı: Kendimi, dedi, sana veriyorum. yolu yapıldığı esnada, yeri kazan işçi ler, yetmiş beş metro derinlikte, tarih Beni artık sen kullanacaksın. Fakat be ten evvelki devirlere aid bir tabakada, nim bu güvenime karşı senin de bana fevkalâde iri kemikli bir iskelet bul candan bağlı olmanı isterim. muşlardır. İskeletin kafatasının, taştan Candan da, yürekten de size bağlıbir balta ile yazılmış ve baltanın da ka yım ve size bir köle gibi hizmet edeceğim. fatasmda gömülü kalmış olduğunu gö Buna inanabilmek için birbirimize ren işçiler büyük bir hayrete düşmüş daha yakın olmalıyız. lerdir. İskeletin civarmda hiçbjr silâh Ne gibi asaletmeab? bulunmadığına göre, katilin, öldürdü İstanbul sarayında kardeşim Rağü adamı gafil avladığı anlaşılmaktadır. dolün aldığı yeri sen de benim sarayımSallanan binalar da ve yüreğimde almalısın!. *** Amerikada gök tırmahyan koca binaKazıklı Voyvadanın birinci gözdesi ların yapılışı, gene Amerikaya mahsus olarak ortaya çıkan Demitriyos Yaksiç, gayet garib usullere bağlıdır. Nevyorkta, Teknik araştırmalar res yorulmak bilmez bir çahşma içinde İs mî enstitüsü diye bir müessese vardır. tanbul ve Budin saraylarile mektublaş Bu müessesenin lâboratuarında, ufki mağa girişti, her iki tarafa yalanlar sa vaziyette yapılmış, madenî bir paviyon vurdu, dalkavukluklar yaptı, birkaç ay şeklinde muazzam bir rüzgâr tüneli var her bakımdan dostu olan Vilâdi sen dır. Bu tünelin içinde, en hafif meltem yaşattı, Eflâk topraklarını barış tadına den en şiddetli kasırgalara varıncıya erdirdi. kadar her türlü rüzgâr geçirilebilir. Matyas Korven karısının zorile bir Mühendisler, yapılacak binanın bir maketini bu tünelin içine yerleştirirler. Maketin üstünde kaydedici saatler vardır. Tünelin içinden ge^en rüzgâr, maBursa (Özel) Hükumetle Belediye ketin üstündeki bu saatler vasıtasile, ve Partinin, ayrıca ilçebaylıklar beledihem yapılacak binanm sağlamhğı hak yelerinin para yardımlarına dayanarak kında kat'î fikir verir, hem de binayı Bursa Dağcıhk kulübü tarafından Ulukabil olduğu kadar havadar yapmak im dağ otelinin 100 metro daha yüksek bir kânını hazırlar. yerinde yaptarılan 150 kişilik üç katlı Amerikanm gök tırmahyan binaları, kayak evinin yapısı çok ilerilemiştir. fazla fırtmalarda sallanırlar. Empire Ağustos sonunda bitecek olan bu güState Building denilen en büyük bina zel bina, Türkiye İdman cemiyetîeri nm, fırtınalı havalarda 160 milimetro ittifakı genel merkezince gönderilen iğildiği tesbit edilmiştir. Fakat bunun para ve İstanbul Dağcıhk kulübünün hiçbir zararı yoktur. yardımile döşenecektir. 1,000,000 yılhk yumurta Yazan : M. Turhan Tan Vilâd bu çağırılışa uyup ta gelirse yakalanacak, bir sihirli beygire atılıp İstanbula yollanacakb takım teşebbüslere girişmişti, Türklere karşı siyasal ve süel bir çember kurmak kuruntusuna kapılmıştı. Midilliyi almak, Venediklilere sert bir ders vermek istiyen Istanbul sarayı, bir müddet Bükreşte dönen entrikalara gö'z yumar gibi göründü, lâkin Macarların Eflâk ve Buğdan işlerine önem verdiklerini, gizliden gizliye hazırlıklara başladıklarını anlayınca bu hoş görüşlüğü birden bıraktı, KazıUı Voyvada işini öbür meselelerden önce bir sona erdırmeği düşünür oldu. Fatih, kejıdi gözdesi Radolü Eflâk Voyvadası yapmak istiyordu. Lâkin bu dilek, bu südübozuk delikanlıyı memnun etmek düşüncesinden ziyade bir imparatorluk şekli almağa başlıyan Osmanh devletinin şimal sınırlarını genişletmek, sağlamlaştırmak kaygusuna dayanıyoıdu. Bununla beraber o, hesablı davranıyordu, adımlannı tartarak ahyordu. Çünkü Eflâk işile uğraşırken Macarların, Ve nediklilerin, Bosnalılann, Karamanlıların hücumuna uğramak ihtimali vardı. Fatih bütün bu ihtimalleri gözöniinde tutarak Eflâk üzerine yürümek için en uygun günü bekliyordu. Lâkin Kazıklı Voyvadayı da boş bırakmıyordu. Vıdin valisi Çakırcı Hamzayı araya koyarak onu, gün geçtikçe artan bir sertlikle sıkıştınyordu. Bir aralık, ordular yürütmeden şu işi başarabilmeği sınamak istedi, Çakır Hamzaya gizli bir emir gönderdi, iyi bir düzenle Voyvada Vilâdı yakalarsa çok memnun kalacağını bildirdi. Çakırcı Hamza, Fatihin bir kat daha gözüne girmek için yaman bir hırsa ka pıldı, yanında bulundurulan Yunus Beyle başbaşa verip bir plân kurdu, ilkbahar günlerınden birinde bir gezinti yapmayı, Eflâkla Bulgaristan arasmda bir yere çıkılarak Voyvadanın av bahanesile oraya çağınlmasını kararlaştırdı. Vilâd bu çağırılışa uyup ta gelirse yakalanacak, bir sihirli beygire atılıp îstanbula yollanacaktı. Plânı tasarhyan Yunus Beydi. O, Türklerin konuklarına ıhanet etmiyecek lerine, evlerinde veya çadırlarında bulunan br adamın düşman da olsa canına kıymıyacaklanna bütün dünyanın inan masını gözönünde tutarak böyle bir düzen kurmayı faydalı bulmuştu. Çakırcı Hamza da, fikrin kendinden doğmadığını düşünerek Yunus Beye (peki) de mişti. Lâkin Yunus Beyin Istanbuldaki kardeşina yazdığı bir mektubda «kinıscye söyleme, yakında Voyvada Vilâdı kafese koyacağız» diye bu düşünülen düzeni yazması üzerine iş, umulmıyan bir yola girdi. Yunus Beyin kardeşi henüz d.nini bırakmamıştı. Istanbulun yeni sahiblerine yan bakmaktan da vazgeçmemişti. Kar deşinin mektubunu alır almaz bir yoiunu buldu, Bükreşe haber uçurarak Vilâdı kurulan düzene karşı uyanık bulunmağa zorladı. Bu adam, yaptığı casusluktan ne gibi hâdiseler doğacağını oranlamıyordu. Yahud küçük bir çapta da olsa Türklerden hınc almak istiyordu. Fakat bu ülkii uğ runda kardeşine de ziyan geleceğıni kuşku yok ki bilmiyordu. Eğer bunu bilse veya sezseydi şimdi anlatacağımız kanlı sahnenin yaratılmasına, uzaktan olsun alet olmazdı. Evet. Yunus Beyin gevezelik edip kardeşine o mektubu yazması, onun da miskin bir hınca kapılıp Bükreşe haber yollaması üzerine tarihte çok seyrek görünen bir vahşi dram perdesi açıldı. Bu perdeyi kuranlar, dramı oynıyanlar Voyvada Vilâdla Demitriyos Yaksiçtir. Onlar İstanbuldan gönderilen jurnalı alır almaz başbaşa vermişler, Çakıra Hamza Paşanın kurduğu düzene karşı yapacakları işi güzelce tasarlamışlardı. Macar Kralı Matyas Korven ve karısı Beatrisi pek yakında Türklerin üzerine hücum edeceklerini inandırıcı bir dilîebildirmiş bulunuyorlardı. İstanbuldaki casuslar, Türklerin denizde ve Morada Cinivizlilere, Venediklilere harb açma yı düşündüklerini yazıp duruyorlardı. Eflâkta.büyücek bir ordu, silâhbaşında bulunuyordu. Altmış yaşma gelip te tekaüd olunca derhal bu yeryüzü cennetine yollandım. İlk günler yerleşmek patırdısı içinde geçti. Tekaüd maaşım henüz bağlanmamıştı. Elimde pek az para vardı. cMu amele kendi kendine tekemmül eder, ben gideyim. Maaş bağlamncıya kadar orada kazanacağım beş on para ile geçinirim> demiş ve yola çıkmıştım. Fakat muamele uzadıkça uzayordu. Gözden ırak olan gönülden de ırak o lur. derler. Son memuriyetimdeki ar kadaşlarım pek sever göründükleri ih tiyar doktoru unutuvermişlerdi. Kimse işimi takib etmiyordu. Aksi gibi köye geleli bir ayı geçtiği halde kapımı bir tek hasta da çalmamıştı. Önceleri işin farkına varmamıştım. Fakat sonra para sıkıntısı gözümü açtı. Bu koca köyde bir tek başı ağrıyan kimMuhtarın sözleri herkesi güldürdü. se olsun yok muydu? İyi ama bana diriltecek bir ölü Ufak bir tahkik meselenin içyüzünü lâzım. meydana çıkardı. Nahiye müdür vekiline teklif ettim: Meğer Hasan Baba isimli bir muta îsterseniz merhum müdürünüzü ditabbib bütün köyü hükmü altına al rilteyim. Öleli çok ta olmadı. Çabuk dimıştı. Herkes ondan meded umuyordu. rilir. îyi adammış rahmetli... Köyde iyi Şöhreti o kadar büyüktü ki 5 6 saat şeyler yapmış. uzaktaki köylerden bile arabalarla hasMüdür vekili telâşla bağırdı: talar geliyordu. Kat'iyyen olmaz. Köy halkı gene Fena halde canım sıkıldı. köyün üeri biribirine girsin mi istiyorsun? O hizgelenlerini irşad etmek istedim. Fakat met ettise ben etmiyor muyum? emeğim boşa çıktı. Nahiye müdür ve Bu da doğru ya... kilile dost olayım da onun yardımile Gene derin bir sessizlik... mücadele açayım dedim. Fakat o devirNihayet Hasan Babanm yanına git ler şimdiki gibi miydi, ya... tim: Herifin medrese mezunu bir softa bo Ey sen söyle bakalım, dedim. Ge zuntusu olduğunu anladım. Yüzüme gü çen hafta ölen Ali Çavuşu diriltsem lüyordu. Hulâsa lâfm para etmiyeceği nasıl olur? Onu iyileştirmek için epey ni anladım. Başka bir çare bulmak, hal uğra;mış. fakat derdine deva bulama ka hastaları iyi etmekte Hasan Baba mıştın. Yutturmadığın ilâç kalma dan usta olduğumu anlatmak lâzım ge mıştı. • liyordu. Eğer bu cahil ihtiyarın köyün Cevab beklemeden kolumu mezarlığa sıhhati üzerinde pek muzır tesirler yap doğru uzattım ve alelâcayib bir takıın tığını gözümle görmemiş olsaydım, yal içaretler yapmağa başladım. nız para kazanmak için böyle bir iş yapHasan Babasapsarı olmuşia. Kolu mazdım. Nihayet beş on gün sonra te ma yapışarak haykırdı: kaüd maaşım gelirdi. O vakte kadar da Ne yapıyorsun? Kulun. kurbanın pekâlâ dişimi sıkabilirdiml olayım. Bana garazın ne? O herifin ne Her ne ise... Köyün tellâhnı çağır şirret, söylediğini bilmez adam olduğudım. eline bir miktar para sıkıştırarak nu bilmez misin? Mezardan kalkıp ta cyarın saat üçte bütün köylüler Çarşı «beni öldüren sensin!> diye boynuma meydamna toplansınlar, dedim. On sarılırsa ben ne yaparım? Sakın, ha! lara Hasan Babadan daha usta bir dokBu sözler, bu telâş, beni gayriihtiyarî tor olduğumu göstermek üzere ölüleri kahkaha ile güldürdü. Gülrnem halka dirilteceğim.> da sirayet etti. Meydan kahkahalarla Bulduğum hile ümid ettiğimden pek "înladı. Kimse ölüsünün dirilmesini istemi fazla muvaffak oldu. Ertesi gün muay yen saatte Çarşı meydanı iğne atsan yordu. Kalabalık yavaş yavaş dağılmayere düşmiyecek bir vaziyette idi. Köy ğa başladı. mezarlığının hemen yanında olan meyLâfı uzatmıyalım, mutatabbib Hasan dana tam saat üçte gittim. Mahşeri an Babadan usta bir doktor olduğumu ben dıran kalabalığın orta yerinde benim böyle anlattım, işte... O gün bugün hashunerimi göstermem için boş bir yer bı tam eksik değil... Köyden bir hafta rakılmıştı. Köyün üeri gelenleri, na sonra sessizce çekilip giden Hasan Ba hiye müdür vekili, hasmım Hasan Baba banın ismi bile unutuldu. Leh hükumeti Danzig hududuna asker yığıyor (Baştarafı 1 inci tahifede) Polonya genel komiseri M. Poppe, Dançiğe giren bazı mallardan alınan Vergilerin kaldırılmasına dair istenilen izahat hakkmda özgür şehir senatosun dan bir cevab almıştır. > Senato, Varşova hükumetinin Dan çig yolile Polonyaya gidecek olan mal lar vergilerinin Polonya gümrüklerine verilmesi hakkındaki 18/7 tarihli emirnameyi kaldırmak istemeyişine teessüf etmekte ve bu tedbirin Dançig ekonomisi üzerindeki tesirlerini önemle kaydey lemektedir. Nota bundan başka, Polonyanın, durumunun özgürlüğü Polonya hükumeti larafından Versay andlaşmasında tanınmış olan Dançig şehrinin hayatmı teh likeye koyduğunu söylemektedir. Son olarak senato tarafından alınan tedbirin yalnızca serbest şehrin hayat şartlarile iîgili olduklan ve ekonomik alandan dı şarı çıkmadıkları yazılmaktadır. Varşova 4 (A.A.) Dançigdeki nazi teşkilâh, üyelerine, Polonyaya kömür ve dokuma siparişini yasak etmiştir. (Arkan var) Uludağda yapılan yeni bir otel Seneden seneye ölçüye \oırulamıj'a cak kadar artan kış sporları rağbeti karşısında çok dar gelen Uludağ oteli ar tık lüks bir atel haline sokulacak, yeni yapılan kayakçılar oteli ise İstanbul, Ankara ve Bursa dağcılarına tahsis edilecektir. Bursa Dağcıhk kulübü yö netim kurulu son toplantısında kayakçılar otelinin yatak bedelini tesbit etmiş ve İstanbul, Ankara, Bursadan karne gösteren sporcular için umumiyetle 20 kuruş olarak kabul etmiştir. Baymdırlık Bakanı Ali Çetinkayanın Ege bölgesinde büyük eserlerinden biri olan bu köprü, o havalinin en Tjüyük yaptığı inceleme gezisi esnasmda Jlüyük Gedız köprüsünü ihtiyacına cevab vereçek kadar önemlidir. Yukarıki resim büyük törenle açtığını yazmıştık. Ctaıhuriyet hükumetinin Gedız köprüsünü bütün azametüe göstermektedir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle