14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 Ağustos 1935 CüıfıHURÎYET «Peçesini atan Türkiye» Atatürk y arım bir ilâhtır; Bir Ispanyol tayyarecisi 25,000 metro yükseğe Kadın satılık mal mıdır? çıkmak için kauçuktan özel bir elbise yaptırdı Türklerin babasıdır » «Hiçbir Devlet Şefi için, hayatında bu kadar heykel dikilmemiştir, ne Musolinin, ne Hitlerin, ne de Leninin anıdları onunkilerle ölçülemez» (Baştarafı birinei aahifede) Büyük bir kısmı şark usulü döşenmiş olan, eski mütevazı köşkiin yerine yapıl mış baştanaşağı modern bir köşk. Köş kün önünde, elli kişinin rahat rahat çıkabileceği taş bir merdiven. Kapalı demirparmakhkların arkasında miğferli bir asker nöbet bekliyordu. Sadelik, sükunet ve emniyet. Buranın sahibi gece yaşar. Davetlileri bulunduğu zaman, gecc geç vakte kadar münakaşa eder, müna kaşayı sever. Sonra banyosunu yapar, ondan sonra, gün doğuncıya kadar, bir iş adamı yazı odasım andıran odasmda yahud, tercihan, kütübhanesinde çalışır. Aklına, yeni bir proje, acele taıbik edilecek bir devrim, herhangi bir tedbir gelecek olursa, telefon eder, ihtıyaa olduğu kimseleri, Bakanları çağırtır, onları kapınm eşığinde karşılar, kendılerine fıkrini anlatır, tafsilât verir, onlan ikna eder, emir verir ve selâmlar. Valmy harbinin, bütün Avrupa için bizde yaptığı tesir kadar, şark tarihinde önemli tesir yapacak olan 1921 senesindeki Sakarya meydan muharebesınde nefer elbiseli bir başkumandan olarak asetilen lâmbasının mavi ışığı altında, bir köylü kulübesinde cephe haritasını trtkik ettiği tarihtenberi verdiği büyük kararlann çoğu, böyle gece verilmiş veya ertesi sabah, şafakta ve yahud bir gün sonra resmen tatbik olunmuştur. Bazan da sokağa çıkar. Neresi olursa olsun, dans edilebılen bir yere gıder. O, her yerde kendi evinde gibidir ve her dansı mükemmeldir. din adamları imanın kılıcı, siyasa adamlan şarkın devrimcisi diye andılar. Fakat o, büyük bir meharetle projelerini saklıyor, kendisine en sadık olan kimse lere bile maksadlarını bildirmiyor, ve tayin ettiği hedefine birdenbire yürüyor "du. Avmpada, hükumetler, bir an yenı bir Cengiz Hanın doğmuş olmasından korktular. Fakat, kendi yurdunda, ve yalnız kendi yurdu için bu kadar tam ve bu kadar cezrî bir ihtilâl yaratmış o lan bu yegâne devlet adamı, ne zaferden sarhoş oluyor, ne de çizdiği hattan ay nlıyordu. Onun kuvveti ve büyüklüğü buradadır. Irklardan ve dinlerden yapılma kar makanşık bir mozaık olan Osmanlı împaratorluğunu diriltmek kabil değildi. Fakat Türkiyeyi, Kafkasya ile Akde niz arasındaki kendi arazisi içinde ye nileştirmek kabildi. Bunu çoktanberi anlamış olan Mus tafa Kemal, 1876 danberi, hiçbirisi ha kikati tamamile anhyarak yapılmış ol mıyan deneçleri (tecrübeleri) ve projeleri bir tarafa attı. Ve, Ankara Büyük Millet Meclisı, 24 ikinciteşrin 1934 teki tarihî toplan tısmda, Cumhur Reisi Gazi Muslafa Kemalin bundanböyle Atatürk yani Türklerin babası adile anılacağına ka rar verdi Geçenlerde «Bir eşeğe bedel bir kadın» başlıkh bir yazı yazmıştım. Bir okuyucudan mektub aldım. Diyor ki: «Kadını, bütün tarihte satılık bir mal, temellük edilecek bir mülkiyet gibi gösteriyorsunuz.. Tarihin bazı devirlerinde bu böyle olabilir. Fakat bugünkü cemiyette kadın erkekle müsavi, her hakka sahib dir. Hatta evde erkek değil kadın hâkimdir. Kadına evlenirken verilen hed.yeler arzuy bağlıdır. Kanun bunu vermeğı emretmez. Hem hediye bir bedel değildir.» *** *s ^ ^s Hava dalgıcları DE BUJ Deli Petroya mektub zizhn, Haber aldım: Dün, sizin evde gene bir toplantı olmuş, horalar tepilmiş, erik rakılan içilmiş, gaydalar çahnmış, naş.. naşlar bağınl mış, hasılı öyle bir cümbüş yapılmış ki, demegitsin! Davetlilerin arasında bizim Lehli Pavlina teyzenin oğlu Tadeuşla Macarlı Yanuşun kardeşi İmre de bulunuyormuş; iyi eğlenmişsiniz. Yalnız, anlamadığım cihet varsa, Deli Petrocuğum, bu cümbüşün neden icab ettiğidir? Bir «Varna» zaferinden, fi lân, bahsettiler ama, ben güzelce kav nyamadım. Allahasen, hangi zaferdir, bu? Eğer senin böyle bir zaferin var da ben bilmiyorsam, kıyamete kadar ya narım: Bir kere kendi cahilliğime, son ra da senin böyle keyifli bir gününde san« elimi uzatıp ta seninle toka ede » mediğime.. Bugünkü cemiyette kadınla erkeğin müsavi olduğu sözüne müsaade edın kariim inansın da ben inanmayayım.. Bir hakkın kanunen venlmesı, o hakkın benimsenmesi, işlenmesi, hayata girmesi demek değildir. Kadının yalnız muayyen bir cemiyette değil, her cemiyette henüz erkekle müsavi olmadığını ispata bu küçük fıkra sütunu kâfi gelmez. Arsıulusal kadınlar kongresi münasebetile Cumhuriyet sütunlannda bir iki makale ile bunu izah etmiştim.. Kariim zahmet edip okursa, bu sualin cevabını orada bulur. Bu gün evde kadının hakimiyeti meselesi, bir kalb işidir. Erkek sevdiği için, evde rahat ve huzurunu temin için kadına fazla bazı haklar veriyorsa, bu bir keyfî anlaşma meselesidir... Eve geçimsizlik girdıği gün. hakimiyetin hangi tarafta olduğunu, talâk mahkemelerine düşen vakıalar gayet güzel ispat eder. *** bu kadar ilmî konuşmağa ne lüzum var... Daha dünkü bir akşam gazetesinde çıkan «Fidan» kızın macerası, kadının bir mal gibi satılıp satılmadığına güzel bir cevabdır.. Okumadınızsa, hikâyeyi anlatayım: *** Hiçbir devlet şefi için hayatında bu kadar heykel dikilmemiştir. Ne Muso «Polatlının Ahmedli köyünde Şeyho lininin, ne Hitlerin, ne de Leninin anıtMehmedin Fidan isminde bir kızı vardır. lan (abideleri), onunkilerle kıyas edi Mehmed kızını Cihanbeylinin Ortakışla lemez. köyünden Hasana nişanlamış, damadınÇankayadaki pembe evinden, kendi dan, verdiği kıza bedel, ağırlık olarak Mevcud rütbelerin hepsini lâgvettiği bir memlekette, bu adam, bütün riitbeleri sini dindarane bir jekilde ve başka nü 1 187 lira, yirmi beş tane beşıbiryerde, kazanmıştır. O memlekette, tasav\ur e fuza lüzum göstermiyecek bir imanla ta birçok ta eşya almıştır. Fakat nikâh günü gelip çatmca Mehdilebilecek en şerefli isim ona verilmiştir. kib etmiş olan ve hâlâ takib eden bir med fidan boylu «Fidan» a bakmış, bakjVüzbinlerce kişi Mehmed, Abduüah i milleti idare ediyor. mış, ona aldığı ağırlığı hafif bulmuş. Desimlerini taşıdığı gibi, çocukken onun is Atatürk artık bundan sonra bir ya likanhdan iki bin lira daha istemiş. Se ini de Mustafa idi. En iyi talebesi olduğu rım ilâhtır, Türklerin babasıdır. bebini sormuşlar, bu da başlık parasıdır hesab muallimi kendisine «Kemal» ismini demiş.. Delikanlı bu başlığı giydiremiyeyerdi. Cumhur Reisi, artık garbli gazete ceğini bildirince, baba kızmı veımekten Sonra, zabit oldu. Yüzbaşı, general | vazgeçmiş.. Zavallı kız, sevdiği adam rütbeleri, onun isminin yanında birer ma cileri kabul etmiyor. EmilLudwig ona ihanet etti, di dan, pazarlık uymadığı için ayrıldığına jüskülle yazıhyordu. koygulanmış.. Verem olmuş ve şimdi beş yorlar. 1915 te Gelıboluda, en mükemmel aydanberi îstanbulda Erenköy sanator Bu, bir sebeb teşkil etmez ki..« lngıhz, Iskoçya Avustralya ve Yeni Zeyomunda yatıyor.» landa askerlerine karşı ve sonra Kiçner Beyhude, mösyö, fakat müsterih *** ordusuna karşı Arıburnu ve Anafarta olunuz esasen onu görebilirsiniz ve hiç Ne buyurulur?.. Münferid vakıa diyip zaferierini kazandı. şüphesiz göreceksiniz.. geçmeyiniz... Anadolunun her tarafında Gene aradan seneler geçtı. Yarı ilâh olan Atatürk kabul etmi daha henüz ağırlık meselesi kalkmamıştır. Çöllenn öbür ucunda, Karadenız kı yor, fakat görünüyor. İstanbulda, Pariste, Berlinde, dünyanm yılannda, bir ihtilâlci belirdi. Onun ba Nerede, ne zaman, nasıl ve neka her tarafında izdivac denilen müessese şını getirene paralar vadedilmişti. îstan dar zaman için olduğunu tahmin cdeme muhakkak bir menfaat esası üstüne ku bulda ona karşı kin besleniyor, fakat Ayiz ama, diyorlar, herhalde görürsünüz. rulur... Kadın ve erkek münasebetlerin nadoluda, peşinden yürünüyordu. Fakat de, hediye dahi bir bedeldir. Çünkü kaBelki de sizinle saatlerce görüşür. Belki dın, kendi kıymetini verilen hediye ile ölher yerde ondan çekiniyorlardı. O ise ede, kchdisi, bir gece, tesadüfen sizi ya çer... Kadının taşıdığı bu zihniyet, cemiserıni ikmale devam ediyordu. Dost, düşkalar. yetin onu bir mal telâkki etmesinden ileri man, herkesin nazarında Ankaranın Boz Nitekim sonradan böyle oldu. gelir... Şunu da unutmayınız ki münferid Kurdu idi. vakıaların kökü cemiyettedir. Artık onun zamanı yaklaşmıştı. ŞahSABİHA ZEKERlYYA Çamhcada kır balosu san idare ettiği harblerin hepsinde, lalıh Çamlıcayı güzelleştirme Birliği çalış onun tarafını tutmuştu ve onun tarafın masına büyük bir önemle devam et Buğday fiatleri düşüyor da kalıyordu. Yunanlıları Anadoludan mektedir. Birlik 10 ağustos cumartesi Buğday fiatleri düşmeğe başlamıstır. koğdu, İngilizlere, Fransızlara ve İtal günü Çamlıca tepesinde bir kır balosu Evvelki gün en iyi cins buğdaylar 7 kuyanlara, kendi ayarlarında olduğunu hazırlamıştır. ruş 30 paradan 6 kuruşa düşmüştür. Atasdik ettirdi. Ve kazandı. Ankara Halkevinde bir sergi lâkadarlar bu duruma göre ekmek fiatO zaman, onun etrafında, en büyük lerinin de en az 50 para ucuzlaması lâaçılacak zım geldiğini söylemektedirler umidler canlanmağa başladı. O bu ü 30 ağustosta Ankara Halkevinde bir midlerin hiçbirini boşa çıkarmadı. Mı sergi açılacaktır. Bu sergide Ulusal SaRumen heyeti sırdan Hindistana kadar bütün islâm di vaş için şimdiye kadar yapılan tablolar Şehrimizde bulunan Rumen tecim heyannda, köylüler onu Allahın sevgilisi, gösterilecektir. yeti memleketlerine dönmüştür. Olga Dimitriyevnanın her zaman bulundukları yemek salonunda oturmağı tercih ediyordu. Mazeret bulmakta güclük çekmiyordu tabiî.. Hasta karısı sayfiyeden gelmişti. Ziyaret edilecek hastalan vardı ve sonra başağrılan ve saire... Varvara kendini adamakıllı yese kaptırmışh. Dostlanndan hiçbir şey istememiş olan fcu kadın, yeğenile arkadasları önünde bile, buluşma dilenecek kadar düşüyordu. Yaşlı kadın şimdi de kıskanclığm iş kencesini çekiyordu. Vlâdimir mutlaka yeni bir metres edinmiş olacaktı. Âşıkının hiçbir şeyini gözden kaçırmıyor, bakışîarına, sesinin tonuna kadar her hareketine dikkat ediyor ve mütemadiyen düşünü yordu. Sabahları hiç dışan çıkmıyan Varvara, günde yüz defa, âşıkının evi önünden geçerek fellek fellek şehri dolaşıyordu. Nihayet, onu araba ile takib etme^e kadar işi ileri götürdü. Fakat meşhur bir doktorun ne yaptığını arayın da bulun!.. Varvara artık, her teşebbüs et Ispanyol tayyarecisi kauçuk elbîtetini giyme tecrübelerine şimdiden bas lamıştır. Bu elbise onun vücudünün hiçbir noktasım hariclı temas Bugünkü tayyareciliğin hedefi artık, muayyen yüksekliklerde uçmaktan başka bir noktaya çevrilmiştir. Her mem lekette stratosfere, hava tabakasının üstündeki kısma yükselmek için fennî, ilmî her vasıtaya başvurulmakten geri durulmuyor Çünkü stratosfere çıkılmak la sade bir yükselme rökoru kırılmış olmıyacak, ayni zamanda tayyarecilik ümid edilmedik bir derecede, akla şaşkınlık verecek x ir mertebede evrim (tekâmül) e uğnyacaktır. Çünkü stra tosferde hava tabakasının kesafeti mâni teşkil etmiyeceği cihetle tayyareler bugünkü hızlarınm beş, on, hatta yirmi Tayyarecinin hava deposuna bağlı beş, otuz misli süratle gidebileceklerdir. maskesi Fakat bugün o sürat temin edilebümek şöyle dursun stratosfere doğrudan doğ yı, sun'î bir hava deposunu ağza rapte ruya balonla çıkıp bir müddet durmak mek gerektir. İşte her yerde bunun için uğraşılıyor. bile kabil olmuyor. Profesör Pikardın Ispanyol tayyarecisi binbaşı Harrera teşebbüsile Avrupa ve Amerikanın bütün memleketlerinde gösterilen gayret bu iş için kauçuktan özel bir elbise yapler şimdilik hiçbir fayda vermiyor. Çün tırdığı gibi, nefes alıp vermeyi temin ekü yükseklerde gitgide azalan hava ke decek pratik bir hava deposunun ağıza safeti stratosferde hemen hiç denecek raptı imkânmı da hazırlamış, ayrıca da bir de özel balon yaptırmıştır. bir dereceye inmektedir. Önümüzdeki sonbaharda bu teçhizat Böyle olunca, canlı yaratıklar (mahluklar) ın orada nefes alıp vermesi, ya sayesinde 25 bin metro yüksekliğe ka şaması ve kanmın, derisinin üzerindeki dar çıkacağım ümid ediyor. Eğer bu deliklerden dışarıya fırlamasına mâni na muvaffak olursa tayyarecilik ala olması imkânı kalmıyor. nında önemli bir devrim (inkılâb) huO halde evvelâ tıpkı denizin dibine sule gelecektir. Bu suretle stratosfere inerken olduğu gibi vücudü hava ke yaklaşılmış olacak, ileride belki de orasafetinin azalmasmın tesirinden koru ya kadar çıkmak imkânı vücude gele yacak bir mahfaza yapmak ve nefes a cektir. Bize bunu tabiî ancak sonbaharlıp vermeyi temin edecek bir vasıta daki deneç (tecrübe) gösterecektir. Fakat sordum, soruşturdum.. Ara dım, araşbrdım.. Bilenleri dinledim.. Nihayet şu neticeye vardım ki böyle bir zaferin ne aslı varmış, ne anahtarı. İlâhi Deli Petrocuğum! Neden böyle yaparsın? Senden de ziyade, seni sevenleri yerlere geçirecek derecede mahcub eden böyle hafifliklere niçin ikide bırde cür'et edersin? Durup dururken, kuskuslanacağnn, böbürleneceğim diye, elin malım benimseyip yedi iklim, dört köşenin mdınde küçük düşmek sana yaraşır mı? Zafer!. Bu tabir, senin ağzmda, bilsen nekadar aykın duruyor! Hangi zaferlerden bahsediyorsun?. Zafer sözünü ağza almak için insanın herşeyden önce bir mazisi, bir tarihi olmalıdır. Halbuki, za vallı Petrocuğum, senin efendi olup ta ortaya çıkman henüz daha dünkü me seledir. Zaten sen kendi başına iş görmeyi sever bir kimse değilsindir. İstersin ki hep başkalan çalışsın da sen parsayı toplı yasm. Senin, devletler cambazhanesin deki rolün, daima, marıfet gösteren pe rendebazların arkasında, öteye berije feğirtip fuzulî gayret gösteren soytanlann rolüne benzemiştir. Pek âlâ! Buna bir diyeceğim yok. Gelgelelim, çizmeden yukarı çıktığm, böyle bilmem hangi mevhum zaferin yıldönümü, filân, diye gene bir tezvir do labı kurduğun zaman, dostluğumuz na mma, bayağı içerliyorum. Eski Yunan Kralının Venizelosa teklifleri (Baş tarafı 1 ınci sahifede) 5 1 mart iüijnı üzerine ordudan çıkanlmış olan subayların liyakatlilerini tekrar orduya almak üzere üç ay içinde özel bir heyet tetkikat yapacaktır. 6 Seçimde eğer hürriyetperver parti çoğun4uk kazanırsa Venizelos hüku metin başma gelecektir. Bu tekliflere Venizelosun Yunanis tanın dış siyasası hakkındaki fikirlerinin kabul edıleceği de ılâve edılmıştır. Aneksartıtos bu teklıflerin Venizeio sun eski dostlan olup şimdi de eski kral ile aralarım bulmak istiyen Sir Artür Krosfild ve Yunanistana vaktile birçok ödünc paralar vermiş olan büyük bankerlerden Habro tarafından yapıldığını bıldirmektedir. Bu gazeteye göre Venizelos bu teklifleri kabul etmemiş, M. Çalda risle General Kondilis te bunu haber ahnca Prens Pol ve M. Stoyadmoviçle bu hususta görüşmek mecburiyetinde kal tiği işte muvaffak olan mes'ud kadın lâkaydisini kaybetmişti. * * * O gün Aryan, son imtihanından döndüğü zaman, yemek çoktan yenmişti, fakat Varvara birkaç dostile beraber hâlâ sofra başında idi. Sordu: İmtihanın iyi geçti mi? Gene kız daha cevab vermeden; Vlâdimir İvanoviç göründü. Aryan gelir gelmez ortaya çıkmak için sanki onun ayak seslerini beklemişti. Vlâdimir daima canlı ve hareketli, ellisine yaklaşmış, yüzü tıraşlı ve kırçıl saçlı bir adamdı. Çok güzel dişleri ve siyah, kalın kaşlarının altında canlı gözleri vardı. En küçük hare ketlerinde bile son derece emniyet görülüyordu. Varvara, birdenbire ayağa kalktı ve Vlâdimirin elini sıkarak: Nekadar geç kaldınız? dedi. Vlâdimir onun elini öptü, derhal yanından ayrılarak, hiç yerinden kımılda mıyan Aryana doğru, adeta, atıldı: Bilhassa sizi tebrik için geldim Aryan Nikolaevna, dedi. Fevkalâde bir Sana öğüdüm olsun: Hiyanetle, merdçe savaşmayı bir tutma! Herne u ğura ihtiyar edilmiş olursa olsun, hi yanet erkekliğe sığmaz; ve bununla kat'iyyen iftihar edilmez. Halbuki sen mışlar, M. Çaldaris Blede bunun için bunu, salt bu senenin içinde ikidır ya pıyorsun. Geçen, (Pilevne) dedin: Kegitmiştir. paze oldun.. Bugün (Varna) diyorsun, Bir tasavvur gülüyorlar sana!. Atina 4 (Özel) Gazeteler ayrışık Senin başka şeylerde ciddıyetine i i gazetelerin tahrik edici yazılar yazmasınanmamız için, bu hafifliklerden vaz ' na cumhuriyet kurulları sebebiyet verdi ğinden bunun önünün ahnması için hü geçmen lâzımdır. kumetce bu kurulların dağıtılmasının düSenden çok rica ederim: Tarihe ol şünüldüğünü yazmaktadırlar. sun ihanet etme, dostum!.. Baki, hoşça Gösterilen yasak kalasın.. Ercümend Ekrem TALU Atina 4 (Özel) İç Bakanlıgı bütün ilbaylara gönderdiği bir bildirigle cumhuriyetçilerin de, kralcıların da gösTuring Kulüb bir gezi teri yapmalarına izin verilmemesini em tertib ediyor retmisHr. Türkiye Turing kulübü, Balkanlar • Genoy yapılmıyacak mı? Atina 4 (Özel) Koyu kralcı Ati da büyük bir gezi tertib etmek için hazırlıklara başlamıstır. naiki gazetçsi Başbakanm Almanya kapEylul başında bir Yunanlı gezgin kalıcalanndan döner dönmez genoy yapıl filesi buraya gelecek ve buradan Türk masını bellisiz bir vakte atacağına karar grupile birlikte Romanyaya ve oradan vermis olduğunda ısrar etmekte, bu su da Belgrada gidilecektir. Türk, Yunan, retle kralhk meselesini tamamile ortadan Rumen ve Yugoslav kafileleri Beîgradkaldırmış olacağmı yazmaktadır. dan sonra da Atinaya gideceklerdir. Birkaç dakika sonra odada hiç kimse kalmadı. 3 Yazan: Klod Ane " Cumhuriyet „ in edebî romanı: 6 Çevirenler: F. Varal ve F. Osman Bir türlü bitiremiyordu. Gene kız cevab vermeden dinlerken biraz gülümsüyor ve alt dudağını ısırıyordu. Varvara sevgiyi öğrenirken onun fırtınalarını da duydu. Bir aralık Vlâdimir îvanoviçin kendi hakkmda eski duyguları beslemediğini sezer gibi oldu. Şüphesiz onu herkesten çok görüyordu. Fakat Vlâdimir bir kerecik olsun, gelecek zamanı önce den söylemiyordu. Bazan saat altıya doğru, Varvaranın hergünkü gezintisini yapmağa çıktığı sıralarda geliyor, münasebetlerinin başlangıclarında olduğu gibi gecikmiyordu. Varvaranın odasına bıtışık olan küçük salona pek seyrek giriyor ve Varvara onu buraya sokmakta müşkülat çekiyordu. Vlâdimir, Aryanla, bir müddettir burada yemek yemeğe başhyan Bu keşiften sonr kendisini bazan u mudsuz, bazan da çok mes'ud buluyordu. Artık kendi kendini tanımaz olmuş tu. Bataklığa düşmüş bir adam gibi nereye tutunacağını bilmiyordu. Ayni zamanda da aslı bilinmez bir saadet bütün benliğini kavuruyor, büyük bir sevinc dalgası içinde yüzüyordu. On yedi yaşında bir' âşık gibi hayaller kurmağa başlamışü. Aryana: Şimdiye kadar böyle bir saadet 3uymadımdı, diyordu, on sekiz dostum oldu.. Ne dostu? Onlar arkadaştan fazla birşey değildiler. İşte, kırk yaşına gelince Vlâdimirle karşılaştım. Yanıbaşımda yaşasın da ben onu tanımıyayım. Bunun için kendimi affedemiyorum. Ah! Onun ne adam olduğunu bir bilsen! muvaffakiyet kazanmış olduğunuzu kizımdan öğrendım. Zaten bundan şüphe etmıyordum. Aryanın elini, kendi elleri içinde sıkb. Gene kız birdenbire elini çekti. Bu hareket Varvaranın gözünden kaçmamıştı: Oturunuz, Vlâdimir İvanoviç, diye seslendi. Size kahve vereyim. Hayır, vaktim yok. Yapılacak binbir işim var. Nasıl olsa bir fincan kahve içersiniz. İmkânı yok, sizi bırakmam. Hem sonra belki beraber çıkarız. Ben de hava almak için biraz dışan çıkmak istiyorum. Bugün yazın ilk günü. Aryan sen ne yapacaksın? Saat yediye kadar buradayım. Nikola araba ile beni almağa gelecek. Beraber çıkacağız. Şimdi gıdıp bir parça uyuyacağım. Yorgunum. Ah, az daha unutuyordum. Ba bandan mektub var, odana bıraktım. Aryan, birdenbire uzun kaşlannı çattı. Babasının her adı anıldıkça böyle somurturdu. Mektub Aryan odasına girdi> zaman, masa da babasının mektubunu buldu ve öze > nilmiş yazısmdan tanıdı. Mektub taahhüdlü idi. Okumağa başlamadan öncej baştanaşağı soyundu. Kahve rengi mekj tek elbisesini bir sandalyenin üzerine fır1 lattı. Gür ve uzun kestane rengi saçlannı çözdü. Üzerine hafif penivar geçirdi ve mektubu alarak, çıplak ayaklarla, divana uzandı. Mektub şöyle başlıyordu: «Sevgili kızım; bu ayın 10 unda yazi dığın mektuba karşıhk olarak (bu ticarî başlayış Aryanın taze yüzünü kırıştırmıştı) sana projelerimi bildiriyorum. Üniversiteye girmek istemen bana hiç te iyi görünmedi. (Arkan var)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle