Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 Birfnciktıran 193* 1500 kişi sıra bekliyor Bir ses gürledi: «Açm kapıyı, ben bu yurd için 35 yıl çarpıştım!» Emlâk Bankasînin salonu şehid yarîsi maluller ve şehid analarile dolu... Hepsi sıra ile demir bir kapıdan geçiyorlar... s Altınci defa olatak dışanya atıl • dıktan sonra niha yet bu müthiş kala balığın girmeğe çabaladığı salona ben de girdim. Burası Emlâk vc Eytam Bankasînin bekle me salonu, kalaba lık ta maaşlannı kırdırmağa gelen eytam ve eramil.. Saat 9... Bugün 1500 kişinin muamelesi yapılacakmış.. Bu 1500 kişinin bura daki hali Genel Savaşta vesika ile ekYetmifîik mütekaid tezgâhın üzerinde mek alan halkın vaziyetinden farksız gib.... mifd mışıl uyuyordu Sağ tarafta dört kişinin ortasında kal bak maşallah demir gibi, ben ihtiyar mış genc bir kadın var. Kucağındaki ço kadınım, benden sonra girsin. *** cuğunu susturmak için emzinnekten ba$Bu turnikenin önünden geçmenin beka çare bulamamış..» Onun biraz ilerisinde ezilmemek için nim için imkânsız olacagını anlıyarak bastonunu kendisine siper yapan bir ih bankanın yasak olmıyan başka bir kapıtiyar ayakta durmaktan mecali kesildiği sından tediyat dairesine girdim.. Burası için yere çökmüş, daralmış göğsile sık daha meraklı.. Veznedarlar hanl hanl sık nefes alıyor. Onun yamnda en büyü para sayıyor.. Paralan alanlar en ön ğü 6 yaşında üç çocuklu bir anne... Mi saftan geriye gelinciye kadar hayli zahniminilerden biri kucağında... Diğer iki met çekiyorlar. Burada gününü geçirmiş si eteklerine asılarak feryad ediyorlar: palabıyıkh, malul bir yurddaşa rasladım. Ayağının biri yoktu. Macerasını sordum: Anne bize gevrek al!.. tsteriz!. Sen kimsin? dedi. Her nasılsa buraya kadar sokulmuş bir Gazeteciyim.. dedim. gevrekçi, hareketlerile çocuklan bağırma Ben de Boyabadlı Rıza.. Küçük ğa teşvik ediyor. Zavallı valide etraftan işitilmesinden çekindiği için yavas. bir Anafartalarda, Çimentepede vuruşurken bir şarapnel geldi, bacağımın birini aldı lesle yavrulan teskin ediyor: Bağırmayın.. Şimdi maaş alaca gitti.. Şimdi hamdolsun hükumetimiz biğız. O zaman size ikişer gevrek ahrım!.. ze bakıyor.. Nihayet numara dağıtılan yazıhanenin Boyabadlı Rıza bunu söyledıkten onüne geldik... İki memur kan ter içinde, sonra vezneden uzatılan paralan cebine gelen müracaatleri karşılamağa çalışıyor. yerleştirdi ve koltuk değneklerine daya Bak, şu manzaraya bak!. narak neş'e ile uzaklaştı. Arkadaşımuı dediği tarafa gittim.. Beri tarafta «rtına eski bir palto ge Numara dağıtılan tezgâhın üzerinde bir çirmiş, elindeki sopasına dayanan bir ihadam yahyordu. Yaşı muhakkak ki yet tiyar adam, aldığı maaşını bir köşeye çemişi bulmu; olan bu ihtiyar adam gözle kilerek saymağa başladı.. Saydı.. Bir rini kapamış, mışıl mışıl uyuyordu. daha saydı.. Fakat bir türlü akıl erdire*** medi.. En nihayet aldığı dört tane beşer Bekleme salonundan asıl tediyat ya liralığı bir hali serer gibi yere serdi.. Elinpılan salona geçmek için hapisanelerde deki gümüş liraları ve kuruşlan üzerine olduğu gibi demir parmaklıklı ve yalnız koydu. Parmaklarile tekrar saydı. bir kişinin geçmesine mahsus bir kapı, Benim kendisine dikkatle baktığımı bu kapının ağzında da dönen demir bir görünce o da beni baştan ayağa kadar turnike var. Turnikenin başında duran süzdü.. Sonra: bir hademe mandala bastıkça içeriye bir JEvlâd, ben bunadım artık, dedi, kişi giriyor.. sen namuslu bir adama benziyon, gel şu Parmaklıklann arasından birden tok paralan sayıver bana. Bak bakalım 23 bir ses yükseldi.. lira 14 kuruş olacak.. Ben miralayım.. Otuz beş yıl bu İhtiyann bu arzusunu yerine getirir memleket için çarpıştım. Bacağımda hâlâ ken arkamdan: şarapneller duruyor. Hapisaneye benzi Ayy, bayılıyorum!. diye bir feryen bu parmaklıklar arasından bir suçlu yrd işittim. Döndüm. Yaşlı bir kadın fegibi geçemem!.. Açın kapılan.. nalık geçiriyordu: Saçlanna kar düşmüş ihtiyann sözleri Ne oldu valide? dedim. oradakilere şimşek gibi tesir yaptı. Ona Ne olacak oğul dedi. Parayı al birkaç kişi yol açtı. Malul miralaya her dık amma, kalbden de gidiyordum. Şu kes kendi sırasını vermişti. Yalnız en ön hali bir gören yok mu ki gazeteye bir de bulunan ihtiyar bir kadın sırasını ver yazsa.. znemekte ısrar ediyor, ve: Sö'yle bana valide, dedim. Ben ya Ne diye sıramı verecekmişim, o zarım.. miralaysa, ben de şehid anasıyun.. Biri Yaz evlâdım yaz.. Rabbime bin cik oğlumu Sakaryada verdim.. Hem o $ükür hükumet bizi İzmirde tütün satısları oırıncı nevı tutunun hepsi satıldı Izmir (özel) Bir buçuk ay içinde, mıntakamızda satılan tütün miktan henüz kat'î olarak tesbit edilememişse de, müstahsil elinde az tütün kaldığı anlaşıhyor. Birinci nevi tütün tamamen satıl mıştır. Ikinci ve üçüncü neviler fiatlerinde de 5 10 kuruşluk bir yükselme ol muştur. Rekoltemiz 15 milyon kilo idi. Geriye kalan mahsulün satışı epeyce hararetlidir. Müstahsilin alıcı firmalardan şikâyetleri arasında bir de tütün denklerinin darası vardır. Kumpanyalar bunu iki kilodan hesab etmektedirler. Piyasadaki denk sayısı yüz binleri geçtiği için, ortada oynıyan rakaın da o nisbette önemliaır. Türkofis, nihayet mıntakanın muhte lif mahallerine göre, yeni daralar tesbi tıne mecbur kalmıştır. Izmir ve civan 2, Turgudlu 1, Manisa ve havalisi 1,5 kilo. Bu suretle şikâvetlerin önüne geçileceği sanılmaktadır. Iskonto ve ıskarta işlerinde bu yıl, kumpanyalar bildikleri ve istedıkleri gibi hareket edememişlerdir. Bazı mıntakalarda müşterek hareketler görülmüşse de derhal önüne geçilmiştir. Lilian Harveyin Âmerikadan geri gelişinin asıl sebebi Alman yıldızının yeni dünyada fazla oturmaması Villy Fritschin hasretinden dolayı değilmiş Incir Satışlan iyi gitmiştir. 8,500 çuval satılmadık mal kalmıştır. Bunun 1,500 çuvalı müstahsil elinde, geri kalam tüc car deposundadır. Son günlerde Mısır piyasası, incirimize çok rağbet göster miştir. Mevcud stokun yakında elden çıkacağı söylenmektedir. kurtardı.. Allah onu selâmete çıkarsın amma, şu parayı ezilmeden, biraz ko layhkla alabilsek yok mu ya!. Yanındaki cevab verdi: Gazeteden ne olacak, Allah dii zeltsin!... Demin şikâyet eden kadın beline doladığı koskocaman bir kese çıkardı. Kesenin başmdan tutarak daire şeklinde beş altı kere çevirdi. Kese açılınca elindeki gümüş liralan içerisine attı, düğümledi ve ilâve etti: Hemşire sen öyle diyorsun amma delilsiz, çeanete 4>ile girilmez, kul der dini bildirecek ki çaresi bulunsunf... * Halkın arasmda gezerek bu derdleri gördükten sonra bankacıların bu durum karşısında ne düşündüklerini de öğren mek istedim. llgili büyük memurlarla görüşmeğe başjadım. Biri dedi ki: « Malmüdürlükleri bunlann üç ayhk peşin maaşlannı verdikten sonra, banka da diğer gelecek olan üç ayhk için bu maaşlan kınyor.. Eskiden sarraflar maaş defterlerini en aşağı yüzde 5 le kırarlardı. Bankamız ise ancak yüzde 1 alıyor. "Lilian Harvey Amerikadan 'dönmezden evvel çevirdiği Sevimli Lilian Harveyîn Amerika dan birdenbire dönmesinin hakikî sebebi şimdi anlaşıldı. Birçoklan bu vakitsiz avdeti, Villy Fritschin hasretine daya namamasına atfettiler. Bazılan ise Li lianın Holivuddaki bütün filim âmillerile kavga etmesi neticesi orada kalamadığmı söylediler. Meğer, bütön bu de dikodulann hiçbirinin ash ve esası yokmuş. Lilian Harvey Amerikada sinema yıldızlannın kazancı üzerinden alman vergiye ve Holivudda artistlerin yap malan icab eden masraflara dayanamadığı için eşyasını toplayıp soluğu tekrar Berlinde almış. Evet, Lilianm hakkı var.. Çok kazanarak çok tarfedip neticede elde avucda birşey kalmamaktansa az kazanıp az masraf etmek ve bir parça da ekonomi yapmak daha hayırhdır. Çünkü Amerikada kazanılan para amiyane tabirle haydan gelip huya gidi yor. Bakm, erkek kadın orada bir yıldızın kazandığı her yüz dolar ne suretle taksimata uğruyor: «Montekarlo geceleri» füminde la kabank bir yekun tutmaktadır. Onlann güzelliklerini, gencliklerini erkekler den ziyade muhafazaya ihtiyaclan vardır. Holivuddaki her kadın yıldızın güzellik enstitüsüne ayda verdiği para dört beş yüz dolan geçmektedir. Bundan maada bazı yıldızlar kalabalık bir aile beslemektedirler. Faraza Lupe Velez krz ve erkek sekiz kardeşini, Ramon No varro da on kişilik ailesini geç,indirmei mecburiyetindedirler. Netice, şu ki Holivudda ancak Gre • ta Garbo gibi aile efradı kalabalık ol • mryan ve masrafı pek az olan bazı yıldızlar s«rvet yapmakta, para toplamaktadırlar. Gerisi bugün kazanıp bugün yemekte, gelecek için «Allah kerim!» demektedirler. ı Mickey nasıl doğdu? Dünya çocuklarını eğlendiren «Mickey Mause» ın babası eserinin tekniğine aid malumat veriyor Karagöz, hokkabaz, ortaoyunu rağbet görmedıkleri için birer birer ortadan çekildiler. Çünkü bugünün çocuklan on lardan zevk almıyorlar. Hokkabaz, ortaoyunu vazifesini sinema, karagöz vazıfesini de «Mickey Mause» görüyor. Mickey Mause ta tıpkı herhangi bir insan veya hayvan yavrusu gibi dünyaya geldi. Yürüyemiyor, sıçrıyamıyor ve koşa mıyordu. Ona da ecdadlan kedi «Fe lix» şaklaban «Osvvald» ve palyaço «Koko» gibi birisi cıkıp gizli görünmez bir kanad taktı. Kurbağa Filiple beraber biitutarak hareketli resimlerle bir filim yaptım. Bu kordelâ pek muvaffakiyet kazanamadı. Fakat ufaktefek manialar karşısında iğilir bir adam olmadığım için uğraşmakta devam ettim. Çize boza nihayet bir tip yarattım. Küçük vücudlü, uzun kulaklı, sivri burunlu, ince bacaklı ve kocaman ayaklı bir tip.. Evvelâ admı Mortimer koymustum. Bu isim kanmın hoşuna gitmedi. Uzun münakasalardan sonra Mickey kelimesi üzerinde karanmızı verdik. asaeıda muameleyi tahib edenler, yukarıda btrer birer geçilen demir kavı Bankanın bu kolaylığı karşısinda bi ze müracaat edenlerin sayısı evvelâ 400 den ibaretken şimdi tam 8000 e çıktı. Bu sekiz bin kişiye birden cevab vennek siz de takdir edersiniz ki kolay bir iş de Yüzde 40 Vergi ğildir. Evvelâ numara usulünü tecrübe » 25 Ev, yiyecek, içecek ma ettik. Fakat bu usul sökmedi. Çünkü; sarifi meselâ 42 numarayı alan (daha benim » Î5 Hizmetçi, kâtib, muhafız sırama 41 kişi var) diyerek gidip karşıve reklâm masrafı daki kahvede nargile çekiyor.. Burada » 3 Hayır iîlerine mecburî teelinde faraza 65 numarayı taşıyan adam berru 42 nin keyfini bekliyemez. Bundan son» 17 Elbise, otomobil ve tasar ra bir kere de kapılan kırdılar.. Şimdi ruf yegâne çareyi böyle turnike usulünde 100 bulduk. Gerçi biz de bu vaziyeti beğenmiyoruz amma, ne yapalım ki bu usulü Evvelâ yüzde kırk vergi geliyor ki kade gene halk kendisi teklif etti. zancın yansmdan biraz eksik demektir. Belki Amerika hükumeti, oradaki 30i Maluller için aynca iki gün ayırdık. dızlann aldıkları yüksek ücret dolayı Evvelâ onlara veriyoruz. Normal du sile böyle yüksek bir vergi koymakta rumda da beş vezne birden çdışıyor. Te haklıdır. Yalnız bunu kazancın azlığma hacüm olursa altıya çıkanyoruz. Günde veya fazlalığma göre bir indeksle indi 1500 kişi geldiğine ve biz de 20 memur rip çıkarsaydı daha iyi olurdu. Çünkü çalıştırdığımıza göre başka ne yapalım? az kazananların elinde avucunda hiçbir Şimdiye kadar halk bize değil, biz hal şey kalmıyor. Yüzde 25 ev, yiyecek ve ka tâbi olduk ve onların dediklerini yap içecek masrafı pek okadar fazla birşey tık.. Bununla beraber eğer halkın gene değil.. Fakat unutmayın ki bahsettiğimiz bir isteği vaısa gazetenize yazsmlar. Biz erkek veya kadın bir yıldızdır. Gayet tenkidden ürkmek şöyle dursun, bilâkis meşhurdur. Evinde bir kâhyaya, gelen memnun oluruz ve tatbik kabiliyeti ol ve giden mektublan okuyacak ve yaza duğu takdirde istenileni derhal yapanz cak, iş zamanlannı, randevulan tayin eve yapmağa da âmadeyiz.» decek bir kâtibe ihtiyacı vardır. Bankadan aynhyordum.. Benimle koÜstelik, Holivudda, malum ya, asayiş nuşan ilgili zat: pek yerinde değildir. Her yıldız, gangs« îsterseniz, dedi. Buraya kadar terlere karşı kendisini muhafaza altmda geldiniz, bütün malul, mütekaid ve ey bulundurmak için en aşağı iki hususî potamı sevindirecek bir de havadis vere lis hafiyesine muhtacdır. Hizmetçi, kâtib hizasında işin içine katılan muhafız yim: masrafı bundan neşet etmektedir. Şimdiye kadar cüzdanlannı kırdırmak Sizi şaşırtan diğer bir fasılda muhakistiyenler evvelâ Malmüdürlüklerine mükak hayır işlerine teberru meselesic*ır. racaat ederek defterlerini vize ettirmek Holivudda sade yıldızlardan değil, kümecburiyetinde idiler.. çük artistlerden bile hayır cemiyetleri büBankamız, halkı bu üzüntüden de yük yardımlar istemektedirler. Bu arzu kurtarmak için memurlarını Malmüdür ları yerine getimnemek şöhretlerine lüklerine göndererek ashabı mesalihin fena bir darbe vurmak demektir. Çünkü durumlarını gösteren bordrolan istiye Amerika hayır cemiyetleri pek tekin decek ve eğer alâkadarlar da buna razı olurlarsa halkımız vize derdinden kurtu ğildirler. însanı bütün dünyada rezil edebilirler. lacaktır.» ASLAN TUFAN Lutfen tekniğine aid de bîraz malumat verir misiniz? Hay hay.. Senaryocu ile bir veya birkaç bestekâr oturup bir senaryo yazarlar. Hep birlikte toplanıp bunun üzerinde konuşuf, münakaşa ederiz. Esas kararlasınca bütün ressam arkadaşlar benim idarem altmda resimleri yapmağa başlarlar. Resimler bitince bunlar birbirine eklenir. İş olur biter. Görünü«te Dek basit de^il mi ? Haki , katte ise oldukca eüçtür. Beş altı dakika süren bir Mickev filmini vücude getirmelc icin 67 bin resim yapılması. bunun için de 300 ki'inin calısması gerektir. Bu müşkülâta rağmen Walt Disney senede kırk elli Mickey filmi yapabilir. Fakat yapmıyor. Niçin? Çünkü işi bayaj ğılaşhrmak istemiyor. Sonra Mickeynin] mevzularını bilirsiniz. Hele teferruat baj Uickey Mauseın babasi zan insanı cileden cıkaracak derecede' hayallerle doludur. Sesli filmin çıkıştj Walt Disney tün dünya çocuklannı eğlendirmeğe baş Mickey kordelâlannda büyük bir ilerilej ladılar. Bu adam güler yüzlü, ince bıyıklı me vücude setirdiği kadar onlarm yapıl Walt Disneydir. Mickeynin babası olan ma^'nı da güçlestirmistir. Mickey bugün artık bir karikatürdeni bu zatı takdim için iki ingilizce kelime den istifade edeceğiz: Smart Guy.. Bu ibaret değildir. Konuşuyor, dansediyor.j nun manası şık ve zarif bir adam, yaman şarkı söylüvor, tam bir insan karakteri] gösteriyor. Nişanlısı Minnie ona her oyubir adam demektir. Kendisine son defa Mickeynin nasıl nunda yardım ediyor ve yüzlerce kendi 1 doğduğunu soran Amerika gazetecilerine cinsinden aktör ve figüran ekranı dolduj ruyor. Walt Disney şu cevabı vermiştir: Lâkin Walt Disney bunu da ^ Mickey bir tesadüf eseri olarak görmüvor. Yakında büyük yenilikler gösi doğmuş değildir. Mickey bir tekâmül eseridir. 1923 senesindenberi sinemanm e tereceğini, sürprizler yapacağmı söylü | hemmiyetli bir şubesini teşkil eden «ha yor.. Alelâde filimler gibi bir, bir buçuk] reketli resim» meselesini takib ettim. Bir saat sürecek kordelâlar, hem de renkli. takım tecrübelere giriştikten sonra üç ar «Yasıyanlar görür!» diye bir atalar sokadaşımla birlikte «Alice harikalar mem zü vardır. Tabiidir ki yaşamayı ve onlaıi Masraf hanesi kadınlar için daha faz1 leketinde» ismindeki çocuk romanını esas da görmeyi temenni ediyoruz.