19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 İkinciteşrin 1935 CUMHURtYET Korkmağa mahal yok! Ayın parçalanması belki milyarlarca sene sonra vâki olabilirnıis.. Ingiliz âlimlerinden profesör Jeansın ayın yakında muhtelif parçalara böliineceğine dair verdiği haber ve Rasadhane Direktörü Fatinin de çok kuvvetli bir astronöm olan bu zatın sözlerine dair tafsılâtı beklemek lâzım geldiği mütaleası halkımız arasında merak uyandırmıstır. Kahvelerde ve toplantı yerlerinde hep bu mevzu görüşülmeğe baslanrrmtır. Bunun üzerine bir muharririmiz Universite Fen Fakültesi astronomi doçenti Gleissbergın bu husustaki mütaleasını sor muştur. Eski bir Slâv Üniversitesi astro nomi doçenti olan ve türkçeyi de gayet iyi öçrenen bu ilim adamı şunları söyle miştir: « Şimdiye kadar yapılan rasadlarda ayla küreiarz arasındaki mesafenin daima sabit kaldığı görülmüştür. Astronomi ilmi o kadar terakki etmiştir ki meselâ üç bin yıl evvel olan küsuf ve husuf hâdiselerini şimdi hesablamak mümkün olmuştur. Ancak o zaman husule gelen küsuf ve husufları $imdi hesablayınca hâdiseler oldukları tarihteki gıbi aynen bulunama Ayın bir fotoğrafl ve Uviversitemizin astronomi doçenti M. Gleissberg makta, ancak onlara ufak farklarla yaklaşılmaktadır. İşte eskf husufların hesab ti hakikatte muntazam olduğu halde lanmasından çıkan farklara göre birkaç zahiren artmış gibi görünür. Meselâ geri bın yıl ıçınde ayın süratinin artmış oldu kalmakta olan bir saatle bir trenin süratini ğunu farzetmek lâzım geliyor. Ayın sü ölçmeğe kalkarsak trenin hakiki sürati rati ise ayla arz arasındaki mesafeye tâ desmmediği halde sırf saniyelerin ve bıdır. Eğer ayın sürati artarsa ayla arz dakikaların uzamasından dolayı tren daarasındaki mesafe küçülüyor, demektir. ha süratle gıdıyor gıbi görünür. Bunun Aym süratinin artmasının bütün sebeble gibi arzın sürati azalırsa elimizdeki za rini bilmediğimiz için diyebiliriz ki: Eğer man aletleri geri kalacak ve bu suretle ay istikbalde de arza yaklaşmakta devam yaptığımız rasadlarda gerek ayın vc ederse astronomi bilgini Jeansın dediği gerekse güneşin süratini artmış görece ay parçalanması hâdisesinin vukuu müm ğiz. Halbuki hakikatte artan güneşin kündür. Fakat kanaatımca bu iş ancak ve ayın süratleri değil. ancak elimizdeki milyarlarca yıl sonra vukua gelebilir.» zaman mefhumudur. Küreiarza göre zaDoktor Gleissberg ayni mevzu üzerin hiren en seri dönen gök cismi aydır. İşte bunun için çok seri dönen ayda yapıla de şunları da ilâve etmiştir: « Fakat ayın süratinin artması bel cak ufacık bir rasad hatası bize çok büki yalnız zâhirî bir görünüştür. Çünkü yük görünür. modern astronomik araştırmalara göre Madem ki bir asırda zaman mefhu Jcüreiarzın rotationunda (kendi mihveri munu gösteren aletler ve meselâ saatler 9 , etrafında dönüşünde) süratin azalması saniye geri kalmaktadır; eğer ayın süra• muhtemeldir. Zaten küreiarzın rotasiyo tinde bir fazlalık görülüyorsa bu zahirî ! nu astronomıde kullanılan zaman ölçü bir görünüştür ve ancak arzm kendi mihsünün temelidir. O halde küreiarzın ro veri etrafında dönüşündeki azalmadan .tasyonunda eğer sürat azalırsa kullandı ileri gelse gerektir. gımız bütün zaman ölçüleri gittikçe u Yoksa ayla arz arasındaki mesafe de2ar. Ve bu uzayıs 100 yılda takriben 9 ğişme7 ve değismevince de îngiliz profe«aniyedir. Buna göre meselâ 1900 yılın sörü Jeansa atfedilen ayın parçalanması dan 2000 yılına kadar geçen son 100 meselesi de vukua gelemez. Ingiliz pro yılda bundan evvelki 1800 1900 asrına fesörü değerli bir astronomdur. Fakat göre saatleri 9 saniye artıracak kadar bana kalırsa bunu yazan Maten gazetedünyanın hızı azalmıştır. Astronomlar sının Londra muhabıri saygılı profesörü rasadlarında eğer bu uzıyan zaman ölçü ya iyi dinliyememiş veya dinlemişse bile sünü kullanırlarsa bittabi her cismin süra çazetesine yanlış yazmıştır.» Biz bîze Yukanya baslık yaptığım işaret nedir bilır mısiniz? Tabıî bilirsinız; bir harftir. Fakat bu nasıl okunur, hiç düşündünüz mü? Gelin sizinle bir araştıralım. C harfi lâtincedir. Lâtin harflerini kullanan her millet bu harfi muayyen bir şekilde telâffuz eder. Fransızlar, se İtalyanlar, çe Ingilizler, si Almanlar, se diye okurlar. Biz Lâtin harflerini aldığımız zaman «C» ye «ce» dedik. Ve mekteblerde yetişen çocuklarımıza da böyle öğretmekte olduğumuzu sanıyoruz. Halbuki aldanıyormusuz. Liselerden bazılarında, hocalar (C) harfini muhtelif şekillerde telâffuz ediyorlarmıs. Meselâ, türkce hocası «çe», riyaziye hocası «cim», coğrafya hocası da «ce» diyorlarmış. Bu intizamsızlığın yalnız c harfinde değıl, alfabemizi teşkıl eden hemen bü tün harfler üzerinde hüküm sürdüğünü öğrendım. «D» ve hâlâ dal diyen muallimler varmıs. «Y» ye «igrek» şeklinde telâffuz edenler bulunuyormus. Dılimizi icine sokmaya calıştığımız disiplinin muallimler tarafından bozuldu ğunu duvmak cok üzücü oluyor. Türkçemiz intizama kavuşuyor diye seviniyorduk. Hâlâ işin elifbesinde miyiz? Taşkömür fiatleri ton başına 130 kuruş tenzil ediliyor Hükumet kömür havzasının bir elden idare edilmesine karar verdi (Ba* taraft 1 inci sahifede) >ı. Bu tenzilât ta ayni tarihten itibaren nın bu mesele üzerinde verdiği rcsmî na :atbik edilmeğe başlanacaktır. D Mütehassıslarımızın yaptıklan umatı aynen venı^oruz: etkiklere göre, ocakların işletmesine reAnkara 9 Taş kömür fiatleri 15 up (recoupe) usulü yerine tayşasant sonteşrinden itibaren ton başına 130 kutaille chassante) usulünün ikamesi ve ruş tenzil ediliyor. Hükumet kömür havakliyatta yapılacak ıslahat maliyet fi zasının bir elden idaresine karar verdi. tini en az elli kurus indirecektir. Ekonomi Bakanı Celâl Bayarın alâ 5 Tatbik edilmekte olan ihracat kadar valılıklere bugünkü tarihle yolla >lânma gelince: dığı tamimi önemi dolayısile aynen alıyoPrensip itibarile dış piyasalara ihra ruz: at hacminin en az bugünkü umumî «1 Maden kömürii maliveti üze miktarı muhafaza etmesi hükumetçe müline yapılan incelemeler bugünkü şerai ezemdir. in, bugünkü fiatlerde ton başına 130 kuA Bütün kömür müstahsilleri asaruş tenzilâta imkân verdiği kanaatine ıda yazılı cetvelde gösterilen nisbetler dayanmıştır. ahilinde iç piyasa satışlannı aralarında ksim edeceklerdir: Kömür maliyetini alâkadar eden bir ısım tedbirler için bir kanun lâyihası ha Kabili imrar istihsal miktarı ton nrlanarak Kamutaya sunulacak ve onay0 50,000 yüzde 80 andığı takdirde o nisbette yeniden ten50,000100,000 » 76 ilât yapılacaktır. 100,000150,000 » 72 2 15 sonteşrin 935 tarihinden iti150.000 200,000 » 68 >aren Ereğli kömür havzası lıman ve 200,000 250,000 » 64 ğızlannda fob teslim fiatleri aşağıdaki 250,000 300,000 » 60 şekilde olacaktır. 300.000 350,000 » 56 A Krible kömürlerin tonu 880 ku350,000 den yukarısı » 52 ruş. Bu suretle iç piyasaya verilen kömür B 18/50 kömürlerin tonu 818 ku ctden bakiye kısımları dış piyasaya saacaklardır. , ruş. ffiUGUN DEBUJ Ruzii Kasım eçen cuma günü kasımm biriydi. Eskiden hayatlarını takvime uyduran dedelerimiz, yıh ikiye ayırır, yazı mutlaka Hıdrellezden, kışı da Kasımdan başlatırlardı. Ortalık buz, kendileri de çivi ke?seler, ımkânı yok Kasım gırmeden mangal, soba yakmazlar, buram buram terleseler Hıdrellezden önce gocuklarını, fanilâlannı soyunmazlardı. Ailemizin içinde, akrabadan bir «büyük hanım» tanıdım: Kışın pâzen, yazın da beyaz ketenden ibaret bir teviye kıyafetini, penceresinin dibindeki bir dut ağacına uydurmustu. Beraber soyunur, beraber giyinirlerdi! Istanbulun, ötedenberi tabir mazur görülsün kahbeliğile ün almış bir iklimi vardır. Sanırsınız ki bu iklim takvimlerle, sayılı günlerle, heyet âlimlerile alay eder, durur. Bazan ağustosta dondurur. bazan da kânunlarda terletir. Şemsiye taşıdığınız günler yağmur bulutlan dağılır, güneş sırtır, gökyüzü güler.. Şemsiyesiz, dal ceket yola cıkarsmız, derken bir s&ğnaktır kopar, denize düşmüş geme faresine dönersiniz... Onun için bu (Kasım Hıdrellez") bölümüne ne diye itibar ederlermiş, bil mem? Zaten, bana öyle geliyor ki, senenin bu tarzı taksimini, bircok münasebetsiz âdetlerimiz gibi, biz, Istanbul şehrile beraber Bizanslılardan almışız. Hakikaten, Rumlar da, ayni günlere tesadü: etmek ve ayni müddet devam etmek üzere yılı ikiye böler ve Kasıma Aya Dimitri, Hıdreleze de Ava Yorgi adını verirler. Hatta Hıdrellezde, onların da bizler Rİbi kırlara dökülüp orada yem^kler yedıkleri ve cümbüş ettikleri vakidir. Ne olursa olsun: Artık kasımm da, Hıdrellezin de hükmü kalmadı. Insanlar, medeniyet yolsnda ileriledikçe hakikati görür ve indî hesablara itibar etmez oldular. Onlar için kıs soğuklann, yaz da sıcaklann başladığı günlere tesadüf ediyor. Ama îstanbulda buna da pek güvenilmezmiş... Bir gün sıcak olursa ertesi "ün ayaz olurmuş.. Ne yapalım? Buraya tstanbul demişler: Dünya yüzünd bir eşi daha olm'van Istanbul! Ercümend Ekrem TALU N. Bulgaristandaki Türklerin cektikleri Bir köy ileri geleninin evine bomba attılar Göçmen naklinin içyüzü sanıldığmdan daha acı! , (Bas taraft birinci sahifede) Bu yüzden günlerce Köstencede boşu boşuna bekliyerek fuzuli masraflar yapmak mecburiyetinde kahyoruz. Bazan da göçmenlerin pasaport muameleleri bi tirilmiş oluyor, fakat Trakyadaki yerlerı hazırlanmamış olduğundan oradan emir verilmedikçe gene yolcu alamıyor, göc • menler rıhtımda, biz Iimanda karşıhk!1 bekleyip duruyoruz. • Köylerden göçmenlerin indirilmesi îsı ; de intizamla yapılmıyor. Birdenbire Hin lerce kişi Köstenceye indiriliveriyor. Bunlar muameleleri tamamlanıncıva kadar haftalarca açıkta bekliyorlar. Bu yüzden zayiat mühimdir. Sonra da ilsili makam ların vapurlar kâfi gelmiyor, diyerek kira ile ecnebi vapurlan tutmağı düsündüklerini hayretle işittik. Eeer iş iyi idare edi lirse mevcud vesait göçmenlerin gün geçırmeden intizamla tasınmalarına kâfi ıdir. Köstenceye üç gür4e iki vapur gidip 'jrelebilir. B «A» bendinde gösterilen nis>etlerle elde edilen miktar iç piyasanın D 0/10 kömürlerin tonu 690 ku htiyacından fazla gelirse fazla gelen kıSofya (Özel) Birinciteşrinin 28 ruş. ım alâkadarlan iç piyasada «A» bendi nci pazartesi günü akşamı saat yedi bu3 Yukandaki fıkrada gösterilen fi lucibince aldıklan tonajlardan bu to uk sıralarında Şumnu eyaletinin Eski uma kazasına bağlı Yalımlar köyünde atler aşağıdaki «normal kompozisyon» ajlarla mütenasiben indirilecek ve bu suŞumnu idarei hususiyesınin e«ki azaların için tesbit edilmiş 770 kuruş vasatî fiate etle iç piyasa ihtiyacından fazla kalan nazarandır: u miktarlar dış piyasaya satılacaktır. dan, zenginliği ve fedakârlığile nam alan C Lavuarı olmıyan ocakların lsvuKrible yüzde 15. Hacı Ali Osman oğlu Mehmedin ve n olanlarla anlaşarak yukarıdki nisbet18/50 yüzde 20 kardeşinin oturduğu evin avlusuna meçere tekabül eden kömürlerini yıkatarak 10/18 yüzde 20. ul bazı Bulgarlar tarafından bir el hrac etmeleri, 0/10 yüzde 45. bombası atılmıştır. Bomba patlamış ve D Lavuan olan lavuan olmıyanPrensip itibarile bu piânın iyî ve muparçalan evin önündeki armud ağacına affakiyetle işlemesi için bütün «lıcılar dan yıkama ücreti olarak kendilerince isabet rderek armudu paramparça et hesab edilmiş vasatî yıkama bedelini amiştir. Nüfusça zayiat yoksa da şiddetli mkân nisbetinde vasatî fiat tayinine e sas olan ve «normal kompozisyon» adı acaktır. rinci fıkradakinden daha fazla bir ten bomba tarrakası üzerine köyün bütün nı verdiğimiz yukandaki pursantajlan Bu hususlan havza müdürlüğü kon zilât istemeği mümkün görmedik. MüteTürk halkı heyecana düşmüşler, Meh taleblerine esas ittihaza elbirliğile çalış rol edecektir. hassıslanmızın uzunuzadıya yaptıUarı med ve ailesi halkı bütün geceyi korku malıdırlar. Maamafih alıcı ve satıcı araE Lavuan bulunmıyanlardan yu tetkikler ile maliyet fiatinin esaslı bir suiçinde geçirmişlerdir. sında başka bir kompozisyon tekarrür karıda gösterildiği şekilde kömürlerini rette indirilebilmesi için havzanın her suBu hâdise üzerine mahallî belediyeye, ederse ikinci fıkrada yazılı esas fiatlere yıkatarak satmalan, maliyet fiatine men retle rasyonelleştirilmesi ve üç ekonomik eyalet müdürlüğüne ve lç Işleri Bakanlı göre yeni kompozisyon fiati tesbit olunaünite teşkil ederek bir elden idare edilmeğına şikâyetler yapılmışsa da henüz bir caktır. Bununla beraber alıcılann son fi tesiri bakımından imkânsız olanlar hisselerine düşen ihracat miktarını tuve si tek çıkar yol olduğu anlaşılmıştır. netice elde edilîmemiştir. ki yıl içinde satın aldıklan kömürlerin nan olarak yapabilirler. Bu fıkraya tâbi Bu işin yapılması halinde 934 senesi Yalımlar koylu Hacı Ali Osman oğlu kompozisyonundaki pursantajlann vasaMemleketimize gelen ırkdaşlarımızm olanlarm vaziyeti havza müdürlüğünce maliyet fiatine nazaran 240 kurus kadar taşınması işinde fedakârlığı da göze al Mehmed köyün en zengın ve en fedakâr tılerıni ıhmal etmemeleri ve kalın kömür tetkik ve tesbit ve Bakanhkça tasvib olu bir tenezzül vukuu beklenebileceği mütedık. Birçok parasız muhacirleri bedava Türküdür. Onu korkutup köyden kaçır leri çoğaltıp ince kömür pursantajlannı nur. hassıslarımız tarafından ifade edilmistir. taşıdık. Şimdiye kadar yüz binlerce leva mak, bütün köyü bozup hicrete sevket azaltmamalan gerektir. F «D» hkrasında bansedilenler dış Alâkadarlarla görüşülerek havzanın b>r tutan navlunlarımızdan kırk para alma mek demektir. Mehmedin oturduğu evin Ince kömür pursantajlannı çoğaltmak piyasalara tuvenan olarak satacaklan his elden idaresi için lâzım olan her muamele dık. Boyuna cebimizden harcadık. Kös avlusuna atılan bomba, parasızca Türk suretile yeni kompozisyonlar yapılabile selerini satmadıklan takdirde hvzadaki yapılacaktır. tencede haftalarca beklemekten doğan emlâkıni ele geçırmek istıyen Bulgar em ceği gibi münhasıran ince kömür de iste herhangi bir lavuarlı müessese ile anlaşıp 7 Ocak sahibleri kömür fiatlerinin rüsum, kömür, su, nhtım masraflan bo lâk sahiblerinin eseridir. Gayeleri de nebilir. bu hisselerine tekabül eden miktarda lave tenzilinden dolayı küçük damarlan teryuna zaranmızm yekununu kabarttı. köyü bozup hicrete sevketmektır. Zaten 4 Birinci fıkrada işaret edilen kömürü ilâveten bu müesseseye dış piyakederek yalnız büyük damarlardan istiHBu yetismiyormuş gibi oradaki tesküâtın Türk köylülerinin çeşmelerine domuz ton başına 130 kuruş tenzilâtın hesabın saya sattıracaklardır. salât yapamıyacaklan gibi ileride vnktı göçmenler hesabına yaptığı masraf'.ar eti atmak, domuz yağı sürmek, tarlada da: G Havza müdürlüğü haziran ve bulacak istihsal için yapılması gereken çalısan köylünün herhangi ileri gelen da armatorlara yüklemeğe kalktılar. A Amele ücretleri bugün olduğu birincikânun sonunda bu plânm tatbikabir Türkünü dövmek veya avlusu içeri gibi hesaba konulmuş olduğundan bu tını kontrol edecektir. Dış piyasaya aid ihzarat ameliyatını da geri bırakmiya Bu vazivet devam ederse hiçbir Türk caklardır. Bu bakımdan havza müdür sine bomba atmak bu emlâk sahiblerinin ücretlerde tenzilâta vesile ittihaz edile hissesini çıkarmıyanlann imraratı bu hisse lüğü teknik murakabesini tesdid için mukvapurcusu bu serait içinde çalışmağa de Türk köylülerinin hicrete sevketmek için mez. doluncıya kadar durdurulacaktır. vam edemiyecektir.» tazi bütün tedbirleri alacaktır. kullandıklan usuldür. 6 Buraya kadar olan fıkralarda saB tstanbulda yabancı gemilere ihDün Bursa vapunı 900 göçmen ge 8 Alâkadarlara tebliğ edilmek ve Dost Bulgar hükumetinin en sonunda rakiye olarak verilen kömürlerin havza yılmış olan tedbirler bugünkü şerait ve tirmiş ve öğleden sonra bunlan Gelibolubu canavar, ahlâksız Bulgar emlâk sa dan ecnebî memleketlere sevkedilmiş gv durum içinde derhal tahakkuk ettirilmes! Vekâlete malumat verilmek ve hüsnü ya götürmüştür. tatbikma çalışılmak üzere Zonguldak vahiblerinin hakkından gelme zamanı çok bi muameleye tâbi tutulması nazara alın mümkün görülmüş olanlardır. Nazımiye vapurunun da bugün Kös tan gelip geçmiştir. İki memleket ara mış olduğundan bundan sonra alâkada: Maden kömürü fiatlerinin indirilmesin liliğine ve havza müdürlüSüne, malumat için diğer valiliklere bildiri^miştir. tenceden limanımıza göçmen getirmes sındaki iyi münasebatın takviyesi için dairece o suretle muamele edilecektir. de cesidli bakımlardan ulusal Iktısad VekÜÎ beklenilmektedir. Bu göçmenler derha biz bunu dost hükumetten bekliyonız. C Havzadaki kayık ücretlerindeı menfaat görüvoruz. Bugünkü işletme CELÂL BAYAR Gelıboluya E[önderileceklerdir. MEMDUH TEZEL ton başına 10 kuruş tenzilât yaptınlma sartlarına ve hukukî vazivetlere pöre biruş. başhemşireye doğru ilerliyor. Gözleri hâlâ kupkuru... Yüzü ıstırabından tanılmıyacak bir halc gelmiş, saçlan karmakarışık. Başhemşire de ona doğru yaklaşıyor. Yazan: Suad Derviş Ona iki elini birden uzatıyor ve hafifçe tıtretmeğe çabaladığı tek tonlu sesıle: mü düşünüyor. Zavalh çocuğum. *** Diyor ve kocaman ellerile Sezanm elŞimdi onlann: lerıni oksuyor. Seza başmı ona kaldın Gözlerini açıyor, ayılıyor dedikleyor ve boğuk bir sesle: rini işitiyor. Demek diyor.. demek... Ve araladığı gözlerle onlann hepsine Baş hastabakıcı onun ellerini hiç bı ayrı ayrı bakıyor. Bu gözlerdeki yalvaran, iyi bir haber almak için yalvaran rakmıyor, onlan sıkı sıkı tutuyor ve: Sizi carpan felâket çok büyüktür, manayı görmeğe tahammülü olmıyan yabancı kalabalığı içinde hiçbir ferd bakış diyor, fakat cesaretinizi kaybetmeyiniz... larını, onun bakışlarile karşılaştırmak is Bu bir takdiri ilâhidir.. Ne demek istiyor bu kadın?.. temiyor. Cıldırdı mı?... Hepsi başlannı başka tarafa çeviriyorMehmed sahiden öldü mü?.. Boyle lar. Seza onlann yüzüne sersem sersem birşey olabilir mi?.. Böyle birsey olur bakıyor. Hâlâ inanmak istemiyen bir da karşısındaki bu yabancı ona nasıl bakısla. Şimdi kanapenin iki tarafını tutarak böyle soSuk bir sesle, bu kadar sakin bir yerinden hafifçe doğruluyor. Karşısında sesle «Allahm takdirinden» bahseder? Şuursuz bakışlarla etrafına bakınıyor kendi hastabakıcılarını görüyor. Etrafmdaki insanlann hepsi önlerine baHususî hastabakıcılarını, artık Mehmedin başucunda olmıyan hastabakıcıyı... kıyorlar» susuyorlar ve Sezanın kulakla rında başhemşirenin söylediği son sö; Başhemşire de orada... Seza şimdi ayakta... Dik adımlarl ötüyor: di istihalelerile tazeleştiğini vehmeden nş ve bu acı haykınş artık ona bu çağı Takdiri ilâhî! Öldü ha?.. *^*salak ve bunak bir tabiatten başka hiç bir nşa cevab verenin kalmadığını anlatıyor ve işte o zaman Seza: O öldü ve bu haksız ölüme utanma şey mevcud değil... Mehmed, Mehmedim... Mehmed dan Allahm bir takdiri diyorlar. Böyle Mehmed öldü... bir haksızlık Allahm takdiri olabilir mi?. Onun bütün dualarile, bütün imanile, yavrum. Diye inliyerek kendisini tutan bir ya Allah, ona öğrettikleri gibi, bütün ha bütün temiz hislerile bağlandığı mistik bir bancınm kollan arasına atılıyor ve orayatmda onun tanıdığı gibi doğru, âdıl âlem. Mehmedin düştüğü boşlukta kayda gözlerinden boşanan yaşlar içinde bir Allah, hiç böyle birşey yapar mı?.. boluyor. hıçkırıyor... hıçkırıyor... Bütün insanlann, kendi dininden ayn oHerşey yok oldu.. lanlann da takdirine hürmetle boyun İSAh meğer ne kadar budalaymış ya Onu göreceğim. dikleri Allah bu kadar büyük bir hak rabbi!.. Nekadar budalaymış ta onu alsızlık yapar mı?. Biraz daha dursanız, bir parça datmışlar, onu senelerce adatabilmişler... Kendi aldanışına gülüyor. Aldanışının sonra, bir dakika sonra... Takdiri ilâhî.. Onu göreceğim diyorum size! Buna budalalar bile güler, buna taşlar gülünclüğüne gülüyor. Karşısında durup Ve kolunu tutanlann kollan arasın güler, buna, dağlar, nehirler, kayalar gü kendine bakanlann gözlerindeki şaşkından bir ok gibi fırlıyor. Odanın iki kapıhğa gülüyor, hayatın hiçliğine gülüyor. ler... Allahaşkınıza kendinizi toplaymız. sından birine doğru gidiyor: Ve Seza kahkahalarla gülüyor, gırt Buraya geliniz, orası değil, fakat lağıni parçalıyarak, acıtarak akan ve Yüzüne şamarlar vuruyorlar, bükül rica ederim hıçkınklannızı tutunuz.. Bilihastane odasının tavanında çm çm öten müş kollarını açmağa uğraşıyorlar. Onu kahkahalarla gülüyor. bir yere oturtmağa, bir yere yatırmağa yorsunuz, burası hastane, başkalan duymasın, koridorda ağlamaymız. Hasta gayret ediyorlar. Takdiri ilâhî ha!... lann kuvvei maneviyesini... Takdiri ilâhî ha!... Artık onlar, takdirlerile, Allahlarile, Ona neler söylüyorlar. Neden herkes onun gibi gülmüyor, nebaşka budalaları aldatsınlar... Artık onlar ayakta uyunacak bu masalları baş den etrafını saran canlı ve cansız ne varsa Taş koridorlarda ayak sesleri, ilâc koka ahmaklara öğretsinler, hayır artık Se patlayıncıya, katılmcıya kadar gülmü kusu ve hıçkırıklar var... za biliyor, ne yaptığım, ne ettiğini bilmi yor: Yatakhanelerin çift kapılan büyük bir Mehmed... Mehmed.... Mehmed.. yen şuursuz, hissiz budala bir tabiatten Kim bağırdı? Kendisi mi?.. Ne acı ihtimamla kapanıyor. baska ortada hiç birşey yok. Tükettiğin yaratmak için kendi kendini yiyen ve ken bağırdı. Bu ne tüyler ürpertici bir haykı(Arkan var) C 10/18 kömürlerin tonu 818 ku i HIÇ Edebî Roman : 43 Bir anda bütün bunlan düşünmüyor, tkendi kendine izah etmeği düşünmediği jbir haleti ruhiye içinde elini, kolunu kımıldatamıyacak gibi kendini baygın gös'teriyor. Kendini, arzusile baygın gösterdiğini zannediyor. Onu şimdi bir kanapeye yatırdılar. Ona bir takım ruhlar koklatıyorlar. Kollannı dizlerini ueuyorlar. O gözlerini açmıyor. Gözleri hep kapalı... Vücudünü onlar uğuşturdukça, ona ruhları koklattıkça yavaş vavas içinde bagırmak ihtiyacını his«ediyor. Bağır mak istiyor ve bağırmak istedıği anda Jbağıramadığını anlaıvor. Çeneleri kendi psteğile kapalı tuttuğunu zannettiği çeneleri sımsıkı kilidlenmiş. Ağlamak isti yor, gözlerinin yaşı kurumus. Yerinden kalkmak istiyor, bütün vücudü bir kâbusta imiş gibi onun isteklerine itaat etmıyor. Birsey yapamıyor. Odada kanapenin üstünde yatıyor. Hicbir şey düşünemiyor, herşeyi, bu anda herşey olan ölîi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle