Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ikincikânun 35 m 'Cumhartym TELGRAMIABERLERI Türk Dilinin derinliğî ülusal terbiyemiz irkaç gün oluyor.. Ajans telgraflannın içeriainde şöyle bir haber rardı: (cNoel ycHrtulan münasebetîle, Nevyorkta ancak .... kadar zabıta vak'ası kaydediîmiştirh) Rakam pek iyi akkmda kalmadı; fakat epeyce birşeydi. Ve bu haberin yazılış tarzmdan, bu büyücek rakamm bile memnuniyeti mucib görüldüğü anîaşılıyordu. Bittabi Nevyork şehri bizim İstanbulla bir degildir. Oranın nüfusu bizimkinden birkaç nıisÜ artıktır. Lâkin aradaki nisbet gözetil mek çartile, neticesi bizim Iebimize çıkan bir mukayesede bulunmak zaruretini duydum. Zabtta vak'alannı tesbit eden arkadasımızın, dün, matbaaya getirdiği üç günlük vukuat hulâsası, alelâde iki üç sarhosluk hâdisesine inhisar ediyordu. Üç bayram günü, zevkine, eğlencesine, coçkunluğuna tam biı serbest'î'ı veren koca bir şehıin ahalisi, bu üç gün ve üç gece zarfında edeb ve terbiye dairesinden çıkmamış, vakar ve temkinini kaybetmemiş, uslu uslu, efendi efendi eğlenmiçti. Bu, gözden kaçmaması lâzım gelen, üzerinde durulmasını degen bir keyfiyettir. Bundan yirmi, otuz sene evvelisini hatırhyan kimseler için, bunun ehemmiyeti bir kat daha artar. Eskiden, İstanbulda da, bayram, yortu günleri, daha yaklaşırken ortalığa endiçe verirdi. Zaptiye nezareti, poli* teşkilâtı önceden tedabir alır, sokaklarda kol gezdirir, karakollan takviye ederdi. Şimdi, bu fazla takayyüdata lüzurn görülmeden, bu sayıh günler kendiliklerinden sükön içînde ge çiyor ve bunu da inkılâbımıza borduyuz. Cumhuriyet rejimi, bütün faydalanndan baçka, ulusal terbiyemiz üzerinde de fevkalâde müessir olmuştur. Biz, esasen, doğuştan, yaratıhatan terbiyeli bir milletiz. Bu terbiyemiz, bir aralık bozulur gibi olmuçsa, bunun sebebini, kendimize tamamile yabancı olan e«ki saltanat rejiminde ve o rejimin aramıza soktuğu amillerde aramalıyız. Cumhuriyet rejiminin faziletlerinden belki en büyüğü, ferdlere haysiyet mefhumunu iyice hissettirmesidir. En büyüğünden. en küçüğüne kadar haysiyetini müdrik olan bir milletin herhangi bir sebeble taşkmlıga mütecasir olması imkânsızdır. Nara atmak, bıçak saUamak, sarkıntıhk etmek, herkesin rahat ve huzurunu selbe kalkışmak, funun bunun kadınma, kızanma saldırmak, kabadayılık «atmak, padışah kullannın harcı idi. Cumhuriyet Türkiyesinin hak sahibi, haysiyet sahibi vatandaşı, bayram değil a, ne de olsa, nekadar coşsa, ne mertebe sarhoç olsa, vakarından bir zerresini dahi feda etmemeği çiar edinmiçtir. Nevyorkta vukuat olur... Olabi j lir. Biz burada, çok şükür, öyle gey« leri unuttuk.. Unutuyoruz. Ve bunun içindir ki, inkılâbımızın, buyük, küçük, hepimiz istisnasız âşık ve minnettarıyız. Ercümend Ekrem TALU = = = = = s = Sarda ilk rey pusulaları sandıklara atıldı Pazar günü isleri olan polislerle hükumet memıırları, hastalar ve mahpuslar reylerini kullandılar Sarbrük 8 (A.A.) Sar reyi âmına aid ilk pusulalar dün sandıklara atılınıştır. Bu reyler, pazar günü pek ziyade mesgul olup rey vermeğe vakit bulanryacakları tahmin edilen polislerle, hükumet memurlannm ve hastane ile hapi sanede yatanlarm reyleridir. Bu suretle reye iştirak, ihtfyari olduğundan ve dün rey atmıyanlarm, ba işi pazar günü de göroıeleri caiz olacağmdan, rey vermek hakkını kullananlar az olmuştur. mahdud bir yer tahsis ederek müşterek cephe tezahüratçılanmn sa yısını 150 bin gostermektedir. Dilimizi öz derinliğine kavuşturmak için neler yapılmalıdır? Geçen yirmi yıllık çağ arasma bakış ve bugünkü uyanışımızm derin anlamı ı Dış îşleri Bakanı Cenevreye gîtti Tevfik Rüştü Araç dün Belgradda Yevtiçle gonıştü Rey oermekten menedilenler Yapdan tezahârat Sarbrük 8 (A.A.) Matbuat dünkü tezahürat hakkında uzun uzun tefsiratta bulunmaktadır. Hitlerci gazeteler Alman cephesi tezahüratçılannın sayısını 3 5 0 bin göstennekte ve Hitler aleyhtan matbuat ise Hitler tezahüratına Sarbrük 8 (A.A.) Dün Bo kingende, bes; memur, bir intihab bürosuna girerlerken fasist usulü selâm vertnişler, reyiâm komisyo nunun emirnamesi mucibrnce reylerini vermekten mahrum edflmitlerdir. Bir hastanede bulunan ihtiyar bir kadın şunlan söylemiştir: « Ben Almarum ve Alman or Iarak ölmek istİ3 orum.» Bu sözle hangi tarafa reyini vermek istediŞini gösterdiği için o da rey vermekten mahrum edilmi^tif. Ahnan cepheat bu mahrumiyeN leri reyiâm komisyonu nezdinde protesto efmistir. Macaristanda mühim kararlar Müstakbel deniz konferansı Sîyasal hayatm temeüeri Fransanın bir talebi ve pek ziyade değişecek Japonyanın cevabı Budapeste 8 Maear siyasal hayatram temellerini pek ziyade değistiren bir ıslahat programmın yakrada parlementoya verileceği bildhflmektedir. Program, seçim hakkmda ıslahat, «aibia salâhiyetlerinin genişletilraesi, matboatta ıslahat ve bazı kooperatif teşkilât pcensiplerinin kabulü hakkmda projeleri îhtiva etmektedir. Tokyo 8 (A.A.) Franıa bü • yük elçisi, Hirotaya, Londra and • lafmasma tevfikan Fransaya tah • sî» edilen yardııncı tonajlar hak • kındaki Japon teklifinra Fransanm hosuna gitmediğini bildirmiş ve diğer bazı hükumetlerla ve bilhassa Almanyanra tnü*takb«l deniz konferansına davet edilmesini istemistir. Hirota Fransız büyük elçisine verdiği cevapta Japonyanın, Va sington muahedesini imzalıyan hükumetlerden baska diğer hükumetleriıı ba konferansa istirakini arzu ' etmemekte olduğunu »ildirmiştir. Dresden: 28'121934 Revue Bleue'nikı çok eskî sayılarında (bütün dergi Parîste, SainteGenevieve bitüklüğiindc kütüpanesinde vardır), o çağlard'a henüz yaşaran büyük Alman ussever (Philosophe, hâkîm) i Schopenhauerle gorüsmüs ve konu;muş bir Fransız yazıçısının değerli notları vardrr. Yazjcı, Alman usseverine soruyor: Siz, çok köklü fransızca biliyorsunuz. Niçin örgütlerinizi (eterlermizî) bizim dilimizde yazmiyor • •onuz? (Schopenhauer, pek çok dil btlirdi ve kamusuau da sağlam). Schopenhauer'in verdiği karsılık çok kısa ve düfündürücüdür. Fraasızca güzel bîr salon dilidir. Fakat afananca derindir. Yük •ek oylar (fikirler) böyle derinlik • I«r arar. Fransızcadan baska bir dil bil • madiğim uralarda Alman dilinin dermliğini kavrıyamazdım. Derinlik, ntrden baalıyor, nerde bitiyor? Almancada daha çok mu. söz var? TOrkçede, kendisinden başka, ayrıea iki dil daha var: Arabca ve fars» ça.. Gene tamtakır bir dil... tslâm acmvndak! kavranıhsın* gore arabca erişilmez bir derinliktedir. Halbu • ki en ufak bilim sözlerinin karşı • hklanm bulmak içkt Arab bilgin * lerinin çektikleri sıkınhlan biliyorum. Demek oluyor ki, dilael (lisanî) derinliii söz çoklnğile değil, dilin dirliğile ölçmek gerek... Dilimizi öz derinliğine kavuşturmak iiçin ne yaprimalıdır? Schopenhauerin sözlerini olrodhıktan sonra bu dü • yünce beni yalnız bıraknadı. Macar bankası müdürU istifa etti Budapeşte 8 (A.A.) Macaristan Millî Bankası Umum Müdürü M. Popovios istifa etmiştrr. M. Popovios eaki malrye mektebinden bulunmakta. ve malî styasamn esasını pengunun altın mikyasında görmekte idi. Yerine eski maliye nazırlarmdan ve Macaristanın en iyi maliyecilerinden M. Bela lmredi tayin atunu&uçtur. Almanlara maiumat vermişler Berlin & (A.A.) Bazı ecnebi mehafilden çıkan haberler hilâfına olarak Fransa büyük elçiai dün Almanya Hariciye nezaretine Roma mülâkatlan ile alâkadar olarak hiçbir resmî teşebbüsde bulunmamıştır. Diğer taraftan tasrih edildiğine göre Fransız ve Italyan mümessilleri müteaddit defa Alman hükumetini Fransızttalyan müzakerelerinin esasından haberdar etmisler ve hatta cuma günü Fransız ve îngiliz büyük elçileri bu hususta Almanya hariciye nezaretini müştereken ziyaret etmiflerdir. loma müzakere'eri ve Amerika Vaşington 8 (A.A.) Roma anlas.malarının imzası haberi ve bilhassa bunlar arasında Almanyanın silâhlanması hakkında bir protokol mevcut bulunması hu»U8U Hariciye nezaretinde büyük tesir icra etmiştir. Riyaseti cümhur dairesi ile Hariciye nezareti silâhsızlanma konferansının yeniden ihyası zamanınm uzakolmadığını zannetmektedir. Amerikanın îsviçre sefiri M. H. Wilson, M. Roosveltin talimatım hamil olarak bu ayın onunda Avrupaya hareket edecektir. Bura efkârı umumiyesi, Almanyanm tekrar konferansa dönmesi için sahanın oldukça temizlenmiş olduğu merkezindedir. Tahmin olunduguna göre Amerika, yeni müzakerelerde mühim rol oynıyacak ve mütearnzm sarih surette tarifi ile denizlerin serbestisi hakkmda 1933 te M. Roosvelt tara fından yapılan teklifleri tekrar edecektir. Alman yahudilerinin Holandada yaptıgı işler Lahaya 8 (A.A.) Ahnan yahudilerinin Hollendaya gelmeleri dolayısile 1933 nisanından beri Hollandada 45 i mensucat sanayii olmak üzere 85 yeni sanayi fabrikası vüdude gelmiçtir. Kiiçük Lindbergi öldürenlerin muhakemesf Flemington 8 (A.A.) Tayyareci Lindbergin çocuğunu çalmakla müttehim Hauptmarun muhakemesincle devam edilmişlir. Mahkeme çocugun hirmetçisi Benni Gokun şahadetini dinlemiştir. Kutlu bir nişanlanma «Aksams. arkadaşımızın Basya zicisi, Sivas saylavı bay Necmeddnt Sadıjın kızı Nedâ ile Üsküdar ceza mahkemci reisliğinden mütekaid bay Mazbarin oğlu Velidia nişanlanmaları geçen pazarteti günü Be . yoğlunda Perapalas »alonlarında kntlnlatıdi. Her iki ailenia dostlarmdan mürekkeb bu toplantıya acref veren ler içerisinde, Büyük Millet Meclisi Rei« General Kâzım Ozalp, Dış t«!er Bakanı Tevfik Rüştü Aras, Ekonomi Bakanı Celâl Bayar ve bir çok aaylavkuımız buîtmuyorlardı. Nisan yuzüklerini, nişanhların pannagraa Genera! Kâzım özalp takb. Bunu müteakıb, cazbaadm KB naimelerine ayak uyduran çiftler dans etmeğe başladılar. Bayan Mazhar ile Bayan Necmsddîcı Sadık, kendilerine bas olan nezaketle, hazırlanmış olan zengin büfeden, misafirleriai afrrhyorlardı. Bu samimî toplantı, nec'eli bir hava içerisinde geç vakte kadar sürdü. Gazetemiz, genç nişanlılan candan kutiular, uzun sürekli bîr ba."htiyaruk içerisind* koeavıalarını dfler. lrSandanın yaptıgı ticaret muahedeleri Dublin 8 (A.A.) Serbest îrlanda hükurneti ile Almanya ara«ında bir ticaret anlaşması için yapılan münakaşalara bugirn de devam edilmiştir. Serbest İrlandanın İngiltere ile geçenlerde yapmış olduğu anlaşma İrlandanm Nazi Alman mallan ve ezcümle kömür ve hayvanlara ah maddeîer üzerinde noktai nazarım değistirmiştir. Zannedildiğine göre Alman makinelerinin İrlandaya ithali işi bu hafta görüşülecek ve Alman mürahhaslan, Almanya buna karçthk aîacaklan mallan göstereceklerdir. Irlanda ile Belçika arasmdaki ticaret müzakerelerine ay sonuncla tekrar başlanacaktır. Afyonda saylav seçimi Afyon 8 (A.A.) Toplanan C. H. F. kaza idare heyeti üye ve bütün köylerden gelen ocak heyetlerinin birliğiyle saylâv seçimine aît ikinci seçicilerin yoklaması yapıldı. 18 kadın ve 39 erkek seçilerek listesi vilâyet fırka başkanlığına yollandı. Havana vapurunun geçirditp kaza Caksonvil 8 (A.A.) Havana vapurumaa bütun mürettebatile bütün yolcular sağ ve salimdir. Talnız bi ki»i, hıme inerek ölmüştSr. Lord Raçildin annesi öldü Londra 8 (A.A.) £mma Luiza Roçild, 90 yasmda olmiistür. Kendîsi parlamantoda ilk Yahndi aza olan Roçildln oğln olan yeğeni Lord Roçildin ilk zevcesiydi ve ondaa dul kalmstı. Sonra da Baron Mayer Karl Roçild ile evlenmişti. kü Lord Roçildin aıme*i idi. Berlinde, Ulus Bitüklüğünde (devlet kütüpanesinde) yim. Türk kültürü üzerine yazılmış bitükleri kanfbrıyorunL. Ve okuyorum: Etki Türk dili bütün yaptttşı vm gramerttl (grammatiqae) kurulu şa ile en çttin oylart, en büyük bir kolaylıkla tmlatacak bir zenginlik vm derinliktedir. Türkçe bu derin liği ile en başta gelen bir dildir. (Von Le Coq). Bunu Turfan kültürünü güa ıstğma iletmis bir ağız söylüyor. Düfünüyorum, eski Türk dili, arabcattı, farscauz, frenkçesiz bir dildir. ö * zenginlik ve derinlik bir dilin yadsal (ecnebi) dokunaklardan (tesirlerden) sıyrılmasfle berirebilir, diyorum. Rudolf Eucken'm eski, fakat çok diri bir örgüdü vardır. GESCHtCHTE DER PHİLOSOPHİ . SCHEN TERMİNOLOGtE.. Burada ilk bilim sözlerinin na&ıl anlam (mana) ve belir kazandıklarmı yakin * dan kavnyabilirsiniz. Dil, yalnız, diri bir çekirdek gibi kök ve filis •alabilir. Halbuki türkçe, binbir iğreti sü*ü ile kökü biçilmis Noel • Ağacina benziyor. Telli ptükı bir ağaç, fakat boğazlanmıs ve aldatıcı bir yeşillik... Bu dü»üncelerle bu • gün arasında yirmi yıllık bir çağ arası vardır. Yirmi yıl içinde dilimizm geçirdiği sarsıntılar gerçekten çok büyüktür. Türk yazılıgı (Schrîfttum, yazılmıs olan nesnelerin hepsi, genelliği) tarihi, bize, öz dilimize dönmek için, ufak tefek, sırasma göre köklü istekler belirdiğini gös» teriyor. Fakat bu istekler, karan • bk gecede ateşböceği parıltısile tntovnrus ve sönmüstnr. Tfirk dilinin güreselliği (dynamisnıe), üstünlüğü bir türlü tad ölçümüz (zevkimtzin miyan) olamamifbr. Budun, ralvaç, dilmaç. v. k., gibi sözler, Selânikte AH Canibin çıkardığı Genç Kalemlerde sık sık gorfifaneğe bas» layınca Osmanh ozanlarnon kopar» dığı yaygarayı, bugün, hepimiz biliriz. tskilsiz dlyebiliriz ki, bizde yeBiif veren değerli adım ömer Sey > feddinin Yakoritten Ali Canibe göoderdiği yazile atılmis sayılabilir. Türk dilini Arab ve Fars grameri OİB bağlarından kurtarmak çok sexgili bir iştir. Ziya Gökalpin Genç KaJennlerde çıkan ertekleri (destan lan), kormalan güzel bir nyaaısm baslanvıcıdır. Fakat bu uyanis, belki oysal (fikrî), belki de siyasal görüflfprin *isi altmda erir gîbi olmuştur. Erteklerde, koşmalarda öz \azuıa kavufur gibi görünen dilhniz bilimsel (ilmi) yazılarda Nergisilesrais (Ozan NergUinm dili kılığma girmis) tir. Bunun neden üeri geldiğini aras tıraıak, bugünkü uyanısunuın derin aalamifu (maaasfaı) kavramak için çok gerektar. Piz ötedenberi, daha açıkçasv babsal <garbi) Avrupa kultürile ta • nışmağa ba«Iadıktan sonra, yalmz Dıs İsleri Bakanı Tevfik Rüftö Aras, 11 ikincikânunda toplanacak olan Uluslar Kurumu konseyine ba# kamlık etmek üzere evvelki gün A * Fransız acunu içinde sıkışmiş kal karadan şebrimize gelmiş ve aksatn mışızdır. Çagdaş (muasır) kültürü bucadan Avrupaya gitmiştirj. ve onun bütün hız yo'larmı (dina Tevfik Rüstü Aras dün Belgrade mik istikametlerini) Fransız kay • varmif Yugoslavya Basbakanı ve naklarından öğrenmeğe çalifmışızDış İsleri Bakanı Yevtiçle görüs • dır. Gramerimizi yeni ve çağdaş müştür. Tevfik Rüştü Aras oradan bir yola dökmek istedik raî öneğidoğru Cenevreye gidecektir. miz Larive et Fleury oluyor. Bir Dış fşleri Bakanımızın başkaa • sözlük (lugat) mü yapacağız. karlık edeceği Uluslar Kurumu koa • fimtza Larousse (dunyadaki söz I seyinin bu toplantısında Sar işi gdV lüklerin içindeki kaba yanlışları ile rü^ülecektir. en başta geleni) çıkıyor. Dil dergisi Tevfik Rüştü Arasın Cenevreden işlerinde de biz gene Larousse'un yurda dönerken, Atinaya da uğn « gölgesîne sığmmışızdır. 1908 den yacağı umuluyor. sonraki dil uyanışımızda bizim ser • pilijimizi bulandıran ve geciktiren iste bu kavrayt» olmuştur. Tuyuğ (şiir) dili başka, bilim dili de gene başkadır. Tuyuğ dilinde sadelese • biliriz. Türk dilinin kaynaklarına doğru gitmeyi kendimize amac edinebiliriz. Fakat, bilim dili çck başka bir yapıdadır, bilim sözü (ıstılah) bir yapma sözdür. Anlatmak istediğimiz bilimsel (ilrai) oylara pürüzsüz bir anlam (mana) kazanİztnir (Hususî) İzmir borsa • dırmak için yaçamıyan dillere batsında cinslerine göre muamele goren vurmah, bilimsel karsılıkları orada beşten on iki numaraya kadar yedi aramalıyız. Batısal kültür acunu bu nevi üzüm vardrr. Bunlardan en ı** sözleri ölü Lâtin ve eski Elen dilinyade ihraç edilen, 7, 8 ve 9 numaral üzüm nevileridir. 10, 11 ve 12 nu den almıstır. Bizim lâtincemiz ve marah üzümler ise lüks telâkki edielencemiz ise arabca ile farscadır. lenlerdır ki, bunlar da diğer adi ft(Ziya Gökalp, Berlinden yazdığım zümlerin kalitelerini yükseltmek imaktublara ahfığım cevablardan). çin kullanılır. Biz burada Lâtin ve Elen acumınun karslıkh dokunaklarmt (tesh* İzmir borsasında ihraç edilen A* lerini) aydanlatmak için en uzak züm miktan seneden seneye artacaV kaynaklara da uzanacak değilîz. yerde maalesef azalmaktadır. 932 Yalnız kısaca söyliyeceğiz ki, Ro • rekoltesmde satılan (404,349) çnval ma eski Ellas'a yerlesmeden önce, üzüm 933 te (365,989) çuvala «• Elenlerm yasasal (kanunî) sözleri nihayet bu sene 255,868 çuvala hv lâtmceye girmeğe başlamıştı. Roma mistir. Ba inis endise verici degildir. topraklarmda Platon (Eflâtun) an, Buna mukabil fiatlerde yüzümüzü u]u> (devlet, o çağda çok büyük güldüren büyük bh* fazlalık vardır. münakasalar uyandırmış bir bi Geçen sene bugünlerde 7 numarah tük) unu gerçekleştirmeğe çalısannevi üzüm 7,5 ilâ 8, sekiz numaralı lar olduğunu da biliyoruz. Lâtince 8,125 ilâ 8,50, dokuz numarah ise ulıtş dili olmadan önce kaba ve dar 8,625 ilâ 9,75 kurusa satılmıttı. bu dildî. Tuyuğ ve yasa dili olunBa sene yedi numarah üzüm 11,5 cryadeğin lâtince uzun bir serpilis ilâ 12,10, 8 numarah üzüm 12,5 U» çağı geçhmistir. Oy dili oluşu ise 12,30, 9 numaralı üzüm 13 ilâ 13,5 elensel (hellenUt lskender ulukuruşrur ki bu rakamlar ba farkı şunun kurulusu ile doğan oysal kımıl pek güzel gostermektedir. danıs) çağlara düşer. (Neo Pla • Bu yıl borsaya çekirdeksiz üzum tonisme, yeni Platonculuk). Lâtin 932 senesinden tam 11 gün, geçen dilinin Avrupa okullarına (mekteb seneden de yirmi gün evvel gelmif v* lerine) girişJni Roma kilisesinin kuilk günji 120 çuval satılmıştır. Bu rulusu ve köklesmesile anlatmış osene fiatler en az (9), en çok (16) labiliriz. Yeni doğus (renaissance), kuruş arasında deği*mişth\ Geçen kiliselerden ve manastırlardan doğsene ise fiatler 10 ilâ 18, daha evmuftor. (Giordeo Bruno, Gallileus, velki sene de 13 ilâ 24 kurus ara Cartesius, v. k.). sında değiştniştir. Görülüyor ki 932 Yeni Doğus, kilise ve manastırm senesinde iyi olan fiatler geçen sen« düşmiiş, bu sene tekrar eski vaziyeve bundan türemi* görseğ (an'ane) tine yanaşmıstır. nin temelden sarsılışı, gözlerin çok İzmir borsasında üzüm safasları Bu seneki fiatler geçen seneye nazaran çok iyi f uzak ve tanrısal (ilâhî) olmıyan çağlara, Cioitcu Deryi tanımamış çağlara çevrilişi demektir. Bu çağ, insanhğm diri bir romantikle ger çeği kucaklamağa çalişbğı ilk bü yük uyanış çağıdır. Her yeniyara tıcı hız, yuğuracak, yeniden isliyecek bir yıkıltş arar. Fakat bu yaratıcı hız evrensel bir acundan çık • mıştır. Kilise soy ve budun ayırdı (farkı) tanımaz. Onun ülküsü (ideali) soy ve budun dışmda bir birlik yaratmaktır. Papa (baba), sürüsünün çobantdır, (kilise papayı böyle düsnüyor). Böyle bir çevreden (muhitten) çıkan Yeni Doğus Alplan ne denKi acunsal (dünyevî) ve yersel (hakî) düsünürlerse düşün • sunler, ülküleri gene evrensel (âlenrümul) ülküierdir. Bilinen eski acunu kucakhyan Romadan sonra, gene bilinen acunu kucaklamak is tiyen Roma kilisesi ve onun kabma sığmaz. surüden ayrılmış çocukla rından da gene öyle evrensel bir oy (fikir) kımıldanışı doğmuştor. Budunsal ve ulusal duyguyu yaratan tarihsel (tarihî) ve ekonomik da • marlan, yer darhğından ötürü, uzun uzadıya arastırmaktan vazge çiyoruz. 4 ağustosta çikmiş olan üzüm fiat • leri eylul ortalarina doğru tedricen düf meğe başladu Birinci ve ikincitesrm lerde tekrar yükseldi. Kânun bidayeüe* rinde gene düşmeğe başliyacaktı. Fa • kat tnhisarlar idaresi imdada yetisti ve 543Ş çuval çekirdeksiz ve 741 çuval da siyah üzüm aldı. Bu aliş, borsada üzum fiatlerinin belini doğrulttu. Fiatler tekrar yeniden yükselmeğe başladı. tnhisarlar îdaresi piyasada bulonduğu müddetçe nâzunlık vazifesini göruyor demektir. Bu sekil müstahsiH memnun etmektedir. Bu seneki rekolte 360,000 çuval tahmin edilmistir. Şimdi ye kadar 257,000 çuval satümistır. Geride stok olarak kalan 103,000 çuval sayani ehemmiyet bir yekun de • ğüdir. Kadınların kurdugu tayyare yardım derneği Samsun 8 (A.A.) Havzada kadınların kurduğu tayyare yardım derneği çok iyi çahşma ile bir çok para ve eşya yardunı toplamaktadır. (isyan), eski değerleri acunadan ayaklar altina aliş gerek tir. Bu dun sezgisi doğunca, budun yaratıcı aoysal değer erımine kav urşnnca, budua ve ulus sesinin de coşması ça* ğı gelmis demektir. Artık budun diKısa birkaç söz söylemi* olmak li de evrensel tutsaklıktan kurtul için diyebîliriz ki ulus oyunun (fîkmak yollarım aramak yaşına ayak rinin) belirmesi için eski ağasal (feod"al) yaıayıs sisteminm gevsemesi ve* basmıs demektir. Temelinden lâtin' leşraiş dlllerin yolu artık çizilmiş'tir. çökmesi bh gerekliktir (bir zaru Oolar, artık, içinden cıkılmaz bir a* rettir). Eğer inceden inceye düsü ğm içine girmişlerdh" (fransızca ginürsek görürüz ki ağasal sistemin bi). Fakat bu dillerin yanında var yavaş yavaş çöküçü ile birlikte bu> l'ğı büsbütün yıpranmamış (Germe* dun kucağına dönüş isteği de kendilleri gibi) diri serpilis yolu açık disini göitermivtir. Bu istek, özüade diller vardır. îşte budun sezgisinin (haddi zatmda), sapık (tann yo en büyük dokunağı buralarda görühından ayrılmış olan) isteği biçi minde göze çarpıyor. Martin Luther lüyor. Incilin almancaya çevrfli?» başlıbasına bir kendini duyns bunan en bel13>aşli bir örneğidir. Görülüyor ki, daha doğrusu bütün çağı sayılabilir. (Ikincisi yarln) oluş tarihi gösteriyor ki, her yeni M. NER'H kurtuluş adıtnı için bir ayaklanı*