25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Az masrafla Bol ışılc vermt S E T ampulleri enncuz veen dayanıkh ampullerdir. Unnjmt deposn îstanbul Celâl Rev Han No 23 u m h ur S8ne NO. 3 8 1 0 Telgraf ve mektup adresi: Cumhuriyet! îstanbul . Posta kutusu: tstanbul, No. 246ClimarteSİ 2 2 BİrİnCİkânUd I 9 3 4 | relefon: Başmuharrir ve evi: 22366, Tahrir heyetl: 24298, fdare ve matbaa tosmile Matbaacılık ve Neşrtyat Şirketi, 24299 24290. Cumhuriye' ALMANAĞI Pazartesi çıkıyor şimdiden sipariş ediniz 1935 Türklük savaşı Dil savaşıdır 4 Hasan Cemil öz dil konusan bir ulusta bütün budun yetiştirilmeğe, yükseltilmeğe elverişli olur; yetiştiriciler, öğreticiler ise, görüşlerini, bilgilerini budunda smarlar, buduna dokunak yapmak isterler. Bunun tersine olarak, yabancı dil konusan bir ulusta ise, kendilerine «münevver» adını verenler, ulus tan aynlırlar, ve ona kendi plân • larının kör bir aygıtı gibi bakarlar. Bu ışıklılar, bu yetiskinler öyle düsünürler ki bilgi, kültür kapıları budun katlarma açık değildir. Ko nuşulan yabancı dil bu aydınhk kapılarını onlara kapamıştır. Bu Iuslann tinel varlıklan üzerinde yapılan araştırnıalar gösteriyor ki, dil uluorta bir I nesne değil, ancak, anlaşışlı dirimden fışkıran togal bir erktir. Bu töAnkara 21 (A.A.) tsmet reye göre büyüyen, gelişen öz dilde, İnönü kabinesinde her hangi doğrudan doğruya dirimi kavra Atina 21 ( A bir anlaşamamazlık çıktığı ve mak, dirimin içine işlemek, onu kıA.) M. Ve kabinenin istifa ettiğine dair nuldatmak, ilerletmek erki de vardır. Dirime yabancı, anlaşılmaz söz nizelosun hayah • çıkan çayiaların tamamen asılna kasdetmek • lerle temizliği, özü bozulmuş bir sız olduğunu bildirmeğe Ana dilde ise, if bunun tersindedir. Gerçi ten suçlu on ye * I dolu Ajansı izinlidir. di kişinîn muha • böyle karışık bir dilde de, dirim kemesinde karar yeli, ü*t katı kunıldatabilir, görü • verecek jüri he nüşte bir dirim varmış gibi olursa yeti azasindan dör da, gerçekte, daha derinlerde di dünün evleri ya • rim yoktur, Çiinkü canlılığı veren nında dört bom kok kopmuşrur. Böyle bir dil, yalba patlamiştir. Jünız dış yüzünde kımıldıyan, fakat ri azalari şimd? kökü kurumuş bir dildir. kuvvetli bir mo tlk akifindanberi canhlığını to • hafaza altında • gal erkten, budunun varlığından a.dirlar. Polis bü • lan bir dil ise, canlı bir dildir. yiik ihtiyat tedbirBir ulusun adamlığının açılıp leri almistır. Vaktile Venizelosla kansınt öldarmek için kut Belgrad 21 (A.A.) Avala ayükselmesine, ve bütün dirimine Muhakemeye yaşunlarla delik deşik edilen otomobil jansı bildiriyor: böyle bir dilin yapacağı dokunak rta Pirede baslanacakbr. M. Yevtiç kabinesmi su suretle driumumî aleyhinde temyiz mahkemehiç ölçülebilir mi? Bu canlı dilin Bu hâdise ahali üzerinde mühim bir teskil etmistir: sine fikâyet ederek ceza kanununa mubu sonsuz erkine karşı bozuk bir ditesir yapmıs ve heyrcan uyandırmiş • Bogozip Yevtiç: Başvekil ve Hahalif harekette bulunduğunu iddia et • lin bütün bir uluı dîrimini kötürüm tir. Vak'anm yartn Pirede görülecek riciye Nazırı, eden ağusu meydanda değil midir? mifler ve muhakemenin talikini iste • olan Venizelos suikasti muhakemesile General Jibkoviç: Harbiye ve Aradaki ayırt ta dirimle ölüm aramişlerdir. Temyiz mahkemesi Müd • alâkadar bulunduğu kanaati bâsil ol • Bahriye Nazırı sındakî ayırt değil midir? deiumumiliği bu şikâyeti tetkik etmekmustur. Koyis: Adliye Nazin Gerçeklik sudur: Venizelos davası maznunlan Müd • trdir. tszoyadinoviç: Maliye Nazın 1) Kendi öz dilini konuşan ulusPopoviç: Ormanlar ve maden ta tinel oyal yetişme, dirimin içine ler Nazın işler, dirimi kavrar; tersinde ise tiVelimir Popoviç: Dahiliye Nazırı nel yetisme ile dirim ayrı ayrı yolÇiriç: Maarif Nazırı lardan yürürler . Vuyiç: Münakalât Nazın 2) Gene bunun içindir ki kendi Kojul: Nafıa Nazın canlı öz dilini konusan bir ulus, (Arkası üçuncü sahifede) tinel • oyal yükseltneğe değer, özen verir, bunun dirime işletnesini is tntfltab defterlernun tetkikina dün ter; yabancı sözlerle temizliği bode devam edilmiş, tetkikat gece saat zulmş bir dil konusan ulus ise. ti • on bir buçdğa kadar devam ettiği halnel oyal yükselmeyi üstün uslara de ikmal olunamamiftır. Netice bu * yahud ökelere uygun bir oyun sagün anlaştlacak ve defterler asilacak • yar; ulus çabalar, savaşır, uslar br. îse kendilerini salıverirler. Bunla rın hepsinden çıkan son gerçeklik Teftif heyetinin tebliği sudur: tstanbul Saylav Seçimi Teftis Heye hâdiseler çıkaracak gibi.. Jüri azasından dört kişinin kapısına bombalar atıldı, hâdise heyecan uyandırdı, muhakeme bugün... fAsılsız bir haber Venizelos davası yeniden Atinada patlu/an bombalar iirkYugoslav dostluğu| lşte size iki büyük millet ki birbirlerini garazsız ve ıvazsız bir takdirkârlıkla seviyorlar. Yugoslavya Marsflyada en büyük adamı, çünkü sefi ve kumandanı olan kralıni, kendi siyasî birliğine havale edilmis pek frci bir suikaste kurban vermekle maruz tutulduğu imtihani çok olgun büyük bir millete yaraşir bir muvaffakiyetle geçirdi. Bu her cihetle muzaffer neliceden en ziya de biz Türklerin memnun olmuş olduğumuzu söylemek mübalâğalı değildir, hatta saklamak belki yersiz olurdtı. Beş alh yüz yillık yakin ta • rihimizde Avrupada ilk karşilaştığı miz ıtvrd ve kahraman millet bu milletti. Onlarla en çetin savaşlarda çarpiştıktan sonra daha o zaman Ankara ovalarmda, hem Türk kozu îçin, omuz omuza silâh arkadaslığı etmiçtik. Hâlâ Ankara civarındaki Lâzar köyü daha o zamandan taşla • miş bu sanki ezelî ve ebedî el ve gönül birliğtnin bir abidesı gibidir. Aci tatlı hâdisekrle uzun bir tarih safhasi atlandıktan sonra bir gün tstanbulda iki milletin şefleri buluşmuşlardi: Kral Aleksandrla Gazi Atatürk. Bu iki büyük adamm gözleri birbirinin içine baktığı ve elleri yekdigerini sıkl tuttuğu zaman sanki bu iki büyük timsalde kahraman iki büyük millet kucaklaçmiş oldu. Yugoslavya siyasî bîrliğinin en ufak mikyasta bozulması yeniden Avrupa ve belki dünya sulhunun nerede basIayip nasıl bitecrği büinmiyen bir kargaşahğa uğramasına sebeb ola bilir. Harbetmeğî bildikleri kadar sulhu seven milletlerin dehâsı dünya sulhunun bu çok hassas noktasina karşı nekadar titiz dikkatli olsa yerindedir. Biz Marsilya facia^indan sonra kalbinden kan taşan Yugoslavyadan asabiyetine hâkim olmasmi rica et • tiğimiz zaman belki bir yandan tehiikeye maruz sulha karsi yürek tit reyişi gösteriyor, fakat dîğer yandan kurban verOmiş kralı kendi şefimizin dostu, kendisi ise kendi ulusumuzun ve ulusumuzun dostu memleket ve milletin felâketfnde dahi soğukkan lılığı ile büyük kalmasinı istiyor • duk. Bu badirede onun elbette biz • ce de candan iltizam olunmuş ve olunacak muvaffakiyetinin en kestirme cikar yolunu bunda buluyorduk. • ^ ^ ^ ^^^^^^ ^^^^^^ ^^^^^^ ^^^^^^ İsmet İnönü kabinesinin istifası haberi yalandır Yeni Yugoslavya kabinesi kuruldu Yeni kabinede eski muhaliflerden üc nazır var Saylav seçimi hazırlığı Dostlannta tavsiyelerine ittiba ettiği kadar kendi kahramanlığinin hükmünü yenne getirerek ağirbaslı • Iığını elden birakmıyan Yugoslavya çok geçmeden bu metin ve mekin hareketinin mükâfatile karsılastit Cenevrede dostları onu el üstünde tut • tular, muarizları ise onun yüksek hakkınin ve haysiyetinin önünde baş iğ diler. Sulhun bu muhafazasi srldi elbette pek çok parlak zaferleri göl gede birakan bir büyüklük arzet • miştir. Bütün bu ağir işler yüksek bir sa delik içinde olup biterken biz arayerde kendiliğmdn başka birşeyin m kişaf ettiğine dikkat ettik: Meğer Türk Yugoslav dostluğu her iki taraf için de birinci derecede millî mahiyet ve ehemmiyeti haîz işlerden biri imiş!.. O kadar ki bu dostluk, bi zim Büyük Şefimizin çok saygı değer dostu Kral Aleksandnn ebedîyete sürecek samimî arzularindan biri olduğu da gene bu meyanda kefeoini yırüp ortaya fırhyan bir hakikat gibi yükseldi. Meğer iki buyük müle tin iki büyük adamı, ne diyornz onların Şefleri iki üç saatlik tstanbul telâkilerinde yekdiğerlerini ve ken dilerinde mütekabilen milletlerini bu kadar derin anlamakta birlesmisler ve derhal bu yüksek anlayış nam ve hesabma bütün bir halislikle kaynaşnuslardı. Biz Yugoslavyayı en felâketli gB nünde candan hıttuğumuz zaman yalnız k^ndi millî vicdanimizin sev • kine tâbi bulunuyorduk. Yugoslav • yadaki Türk dostluğunun her gün daha ziyade millî mahiyet alarak devam eden samimî tezahürlerinin mânasmı ise şimdi daha iyi anlıyoruz. Orada bu is buySk Yugoslav mü letinin birligi uğrunda kurban giden çok sevilmiş bir kralin en samimî arzularinda âdeta vasiyetine girecek kadar ileri gitmiş bir iş olmak hüküm ve m^nzfletmi haizdir. Aşk yalnız frrdler arastada ol • maz a. tşte size iki büyük miUet ki birbirlerini garezsiz ve ivazsız bir takdirkârlıkla sevivorlar: Türk ve Yugoslav milletleri!... CUMHURlYET ^^^^^^ ^^^^^^ ^^^^^^ ^^•^•^^^ ^^^*^ ^ ™ Tef tiş Heyeti dün geceyansına kadar çalıştığı halde işini bitiremedi, defterler bugün asıhyor Tarziye verdiler Bulgarlar muhabirimizin yanlışlıkla tevkif edildiğini söyliyerek itizar ettiler Sofya (Hususî muhabirimiz den) 16 birincikânun tarihli mektubumda Sofyadaki ecnebi muhabirleri cemiyetinin, fevkalâde bir içtima aktederek bir gazeteci sıfatile sebebsiz bir surette Bulgar polisi tarafindan 28 saat hapis ve hürriyetten tnahrum edilmemi şiddetle protesto edeceğini ve aldığı karan da Bulgar hükumetine teb liğ edip bana tarziye verilmesini istiyeceğini yazmıştım. (Arkası dorduncu sahifede) tinden: Ymi saylav seçimi için mahalleler tarafindan hazirlanan defterler 22 bi • rincikânun 934 cumartesi günü her nahiye ve mahallenin münasib yerlerine asümişUr. Bu defterler o tarihten iti • baren on beş gün asdı kalacak ve 5 ikincikânun 935 cumartesi günü ak • şami kaldırılacaktir. Adlarinı bu def • terlerde göremiyenler defterlerin asilı kalacağı on beş gün içinde tstanbul Belediyesinde Saylav Seçimi Teftis Heyetine yazı ile bildirmeüdirler. Teftif Heyetinden Nakiye ve Avni mıza verilmesi münasebetile Urla kadınlan bugün saat on beşte tzmire gelerek, Cumhuriyet alamn • da Atatürkün abakı önünde şen • likler yapmişlar ve abaka çiçekler koymuşlardır. Bundan sonra Karşıyakaya da geçerek Soğukkuyuda Atatürkün annesinin mezannı zi • yaret etmişler ve mezara çelenk bırakmışlardır. leri, ulusun tinel parçalanmasına meydan açtı. Böylece tin tarihimizin bize çizdiği yoldan saptık. El • bette bu, ulusal ilerlemetnizde ö deksiz kalamazdı. Bugün artık bu düşlü uykudan uyandığımız için, yarına sevinçle, inanla bakıyoruz. Çünkü okumuşlarm unutup bı raktığı budun, kendi başına kahnca, ana dilini, an bir oruncak gibi bağnnda saklamasmı ve koruma • sını bildi, yeni gereklerini de, gerçek dirimden çıkardığı anlamlacla karşılıyarak, kendi söz bitiğini bir teviye doldurdu. Şimdi biz okumuslar dil düze mini ele alınca, budunun, kendisi için ve bizim için sakladığı o değerli söz varhğına bas vuruyoruz. Biz ona ustahk etmesini bilmedik.. Fakat o bize ustalığını iyi yapacaktır.. Aradaki uçurumlar kapandı!... Sesini Çankayadan bütün Türk Yurdlarına çınlatan birlesme çağı vurdu!.. Bugün artık ozanlar Olempiyalarından, bilginler, düsünürler, yazarlar, yalçın arklanndan, budunun içine, Türk dirimine iniyorlar!.. Ana dilin sıcak kucağında, bü tün jılus, birbirinden ayrı düşen, fakat yeniden buluşan kardeşler gibi toplanıyor... Kamusu tin birliğile, kültür birliğile birleserek, bü yük Türk varlığım, Türk adamh ğını göklere doğru yükseltecek!.* Bolu saylavl HASAN CEMtL Togal: Tabıî Eri: Kuvvet Uslar: Zekâlar Ekeler: Dâhıler . Ekellk Dehâ Epik: San'at Ozan. Şair Orgut: Eser Ustaorgut: Şaheser An: Mu kaddes Oruncak: Emanet Ark: Hısar. ıııı ııııııtııııııııııııınıııııııııı tzmirde faaliyet katlar, doğumlarile de, yetişkinle re denk bir bölük değildirler. Bundan ötürü de bilik te, kültür de, onlar için değildir. Bu denksizliğin sonu su olur ki, ışıklılar, yetiskinler budun katlarma, seven bir bağlı • lık gösteretnezler, bunlara yardım için yüreklerinde bir çırpınma du yamazlar. Kullandıkları yabancı dilin dokunağı altında, ve bundan aldıklan düşünüsle, kendilerinin yüksek, üstün bir bölük olduğunu aanırlar; ulus içinde de «havas» diye kendi içine kapanmış ayrı bir kat yaparlar. Böylece ulus, bir dil uçurumu ile, onların «havas avam» adını verdikleri iki parçaya bölü nür... Bir yanda onlar, ulustan aynlanlar, o kendi içine kapanıklar... öbür yanda da bütün budun!.. Bunun içindir ki, bir düsünür: «Uluslar, dillerinde ölürler.» demıstn*. ••• uı?MTıTıııiHmıiMi7ım~ımııımıtıııııııımıııırıııifuıııııııııııııııııııııiHiıııııtııuııtıııııııııırııııııııııııııııiııııııı ııınııııııııııııııııııııııutıı tzmir 21 (A.A.) Saylav seç me ve seçilme öneninin kadınlan • Silâh satışları Ingiltere, Norveç ve Belçikayı şikâyet etti Lik maçlarının ilk devresi dün sona erdi tste, Türk atalarının yarattıklan öz dil böyle canlı bir dildi. Acun dillerinin bir çoğuna kendi köklerini, sözlerini, kendi dirim suyunu veren, onların genişleyip açılması na yardım eden, on'an zenginleş tiren, bu canlı, bu erkli öz dilin büyümesi, beslenmesi, nasıl oldu da, yarı yolda duraladı? Nasıl oldu da, bu güzel temiz dile yabancı mayalar kanşb? Hangi tarih gerekleri nin zoru altında, bu büyük dil, bay iken kul, köle oldu? Türk dil kültürünün açılma ta rihine dokunan bu ağır sorak, düşünürlerimiz, bilginlerimiz için a raştınlmak gerek olduğu için, biz burada, bununla uğraşmayacağız. Ancak, tarinin niçinleri ne olursa olsun, acı gerçeklik sudur ki, yüzlerce, gene yüzlerce yıl, ulu sun en değerli ozanları yüksek ince epiklerini ıssız çöllerde yalnız baslanna söylediler; sesletrini kendilerinden başka ne duyan, ne de anlıyan oldu; o büyük ozanlar düsünmediler ki duygunun, coskun luğun, düsüncenin yapı taşları o • lan sözlerin, anlamaların özgüsüne göre yapılar kurulur.. Onlar yabancı kereçlere, hem nekadar görül medik, işitiltnedik olursa, o kadar yüksek değer verdiler. Hiç anlaşılmayanlan en çok beğendiler, sev diler. Fakat kurduklan yapılar, ne yazık ki, bizim damgamızı taşımadi. Gerçi yüksek örgütler yarat tılar, fakat bunlar, bizi içlerinde yaşatan, bize bizim tinimizi duyuran, canımıza »es veren yapılar olmadı. Türk ekeliğinin öz dilden başka bir dilde bile, neler yaratabildiği ni gösteren bu usta örgütleri eğer o büyük ozanlar ana dillerinde yaratsalardı, sözlerinin hiç sönmiyecek büyüsü ile, soylar üstüne soyları, coşkunlukta tutmazlar mıydı? Böyle yapmadıkları için, yarattıklan örgütler kendi adlarından önce unutuldu!.. Yalnız güzel işlerde değil, biliklerde de, genel dirimde de, kendi ulusal vanmız dururken, yâd dillerden akmlarla ödünç aldık. O kumus soylarm hangi gerekler zorile olursa olsun, böyle mayası bozuk, karısık bir dili benimseme • Beşiktaş dün Galatasarayı 2 0 yenerek ilk devreyi 16puvanlave birincilikle bitirdi Londra 21 (A. A.) tngilte re hükumeti, Bolivya ve Para guaya silâh gönderilmesi yasa ğmı Belçika ile Nd veçin boz makta olduklan hususuna Ulus lar Kuruınu da • nış kotnrtesloin Beşiktaş Galatasaray maçından heyeccadt bir an dikkatini celbet Lik maçlarının ilk devresinin son f Beşiktaş ve Galatasaray takunlan miştir. Ingiltz Basbakanı karşılaşması dün Şeref stadında > Urkası betinci sahifede) Cenevre 21 (A. Makdonald lillllIlirillllMllllllMlllllllllllllllllllllllilinilMlllinillllllllllllllllllllllllllMIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIİIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIlimillllllllillllllllllllllllHllllllllllllll A.) Şako harbi istişarî komitesi, bu sabah, Bolivya ile Paraguaya (Arkast dordüncü sahifede) Çocuklarımız için En sevindirici, en faydalı, en sevimli ve dayaniklı yilbaşı ve bayram hediyesi, şüphesiz, ki • tabdir. Avrupada olduğu gibi gazetemizin kitab kumı tarafin dan memleketimizde d" çocuklara hediye edilmek üzere bir eser serisi neşrine başlanmış ve bu yıl için üç kitab hazırlanmistir. Bunlardan biri roman, öt^kiler de masallar ve hikâyelerdir. Yılba şina doğru çikacaktir. Zarif cildler içinde, renkli tabJoIar ve bol reshnlerle süslü olan bu kitablar, dünya çocuk edebiyatmdan il • ham alinarak yazilmiştır. Dilleri gayet sade, üslublan klvrak ve canlı, mevzulari terbiyevî ve çok sürükleyicidir. Gazetemiz kitab kismina timdiden müracaat ede • bilirsiniz. Insanlığın gözü önünde mahvolup giden ülke! Seylân adasında yüzbinlerce kişi sıtma, kıtlık ve yardımsızlık içinde çırpına çırpına ölüyor Birkaç gündür ajans haberleri arasinda okuyor sunuzdur: Kolomboda adedi 50,00 r kişiyi bulan koc? bir halk kütlesi salgın halindeki müthiş sıtma ve bunu takib eden kıtldc içinde inim inim inliyerek ölmektedir. Bugün kü te'graftan an lasüdığina göre Hindistanm bur nunun dibinde olan bu ülke mahvoıup giderken yardımsiz da kalmiş; kendi vasitalarile vatandaşlannin imdadına koşacak vaziyette olmadığı için insanlığin gözü önünde mahvolup gitmeğe mahkum birakılmiştir. Kolombo (Sylân adasi) 21 ( A . A.) Malarya salginına tutulmuş olanlara yiyeck ve içecek dağıtmak işi gün geçtikçe güçleçen bir mesele oluyor. Uzak birçok köylerde oturan bütün halk bir yerden diğer bir yere gide miyecek kadar halsizdir. Bövlece aç lık ta kendini göstermiş ve hastalarin iyi olmak ihtimallerini de hemen hemen yok etmistir. (Arkast dordüncü sahtfede) Turlar, Zarathustra ve biz Bay M. Nerminin özel Türk kaynaklannı aydınlatan uzak ve derin göriişlü çok düşündü riicü bh yazısı. Yarın basaca J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle