15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
S ON TELGQAFLAQ r Cumhr+iyet • • •• » • • •• ^"^at^^^ a, Bana kalırsa Sebep arayalım | Kadın erkekle bir olabilir mi? Mecliste dünkü Müzakereler Seyrisefainin yap&cağı is Intihabı muhaliflerin katikraz ııereye harcanacak zanacağı anlaşılıyor Abidin Daver, en büyük ihmallerimicden birinin çokt&ndır yerinden oynamış mıhı üstüne çekicini indir di ve bh vurusta millî mars mes'e lesi etrafındaki vazife ve duygula * rımızı galeyana getirdi: İstanbul radyosu her giinkü millî borcunu ödemeğe kottuğu gibi Türk gençleri de bu mes'elenin dört yanını büyük bir heyecan ve alâka ile kuşattılar. Evet, millî marş her yerde çalınRoma 30 (A.A.) İtalyan gazeteStrp Kralının beyanatı malıdır; evet, umumî yerlerde ça~ leri, Fransız matbuatuun Musolini plâ Belgrat 30 (A.A.) Aksam gazehnırken ayakta dinlenmelidir; evet, nına karşı açbğı mücadele hakkında bir teleri Kral Aleksandr'ın, Petit Journal herkes bu havayı bilmelidir ve Bulçok mütalealar yürütmskte, küçük iti muhabirine yapbğı beyanab olduğu gibi gar'lar bile millî marsımızı öğrenip lâf gazetelerinin kullandıktarı tejâşlı ve yazmakta, bu beyanat hakkında uzun söyledikleri halde, onlara da endieli lisana dikk&ti çekmektedir. uzadıya mütalealar yürütmektedir. ha gür sesle refakat etmeğe mecbur Fransa hariciye encümeninde Bu gazeV^r, Krahn şu sözünün ehem yurttaşlar susmamalıdır; evet, Av* cour, dün öğleden toara meb'usan mecmivetine dil '• ti çekmektedir. rupa'daki Türk'ler «hamsi koydum lisi hariciye encümeninde Musolini plâKral beyanatı sırasında muhabire detavaya» türküsünü millî mars yerine nım okumuftur. Mumaileyh, Fransa'run çağırmamalıdırlar. mişbV ki: MiHetler Cemiyetine sadık olduğu ve o« Soğukkanlılıktan ayrılmamalı, Fakat bir de bu acı hâdiselere binun haricinde hiç bir şey yapmıyacağıtahrikler karşısında çok büyük itidal rer netice gibi bakalnn ve sebeplenı beyan etmiştir. rini arayalım. Niçin istiklâl maryımı* göstermelîdir. zı halk bilmiyor ve umumî yerlerde Pravada gazetesi bilhassa diyor ki: M. Paul Boncour, Musolini plâranın çalımrken, farkında olmadığı için «Yugoslavya'nın sulhperverliği Kral m?ndalar mes'elesini mevzuu bahset ayaga kalkmıyor? Niçin «hamsi» Aleksandr'ın Petit Journal muhabirine mekte olduğuna dair olan şiyiayı tek • türküaünü millî hava yerinde aöylüyaptığı beyanatla if&de edihniş bulun zip etmiştir. yor? Çünkü sanınm Zeki Bey tara~ mnktadır. , MumaiUyh, müteakiben Makdonld fından bestelenen mars, musiki ba Bu beyanat beynelmîlel vaziyetin kaplâıu h&kkındaki mütalealannı söylemiş kımından kıymeti n« olursa olsun, rışıkbğı karşısında Yugoslavya'nm gösve Avusturya'dald vakayii haricî nok • ammenin zevkine uygun degildir, terdiçi sarsıJmaz sükun ve sükunetin tai nazardan haiz olduğu ebemmiyetle halkın ruhuna içlememistir ve bunun parl»k bir de'ili mah'vetini haizdir.» münasip bir dikkatle takip ebnekte oliçin de millî bir ifade olmaktan uM. Ludıviğ'in bir konferann dvğuna dair encümene teminat vermis* zaktır. Paris 30 (A.A.) Paris Midi gatir. Bence de, millî mars olarak beszetnmirı Marsilya'dan alrlığı bir habeitalyan Ingiliz dottluğu telenmemiş olsa bile halkın sevdiği re göre M. Ludwig, Marsilya'da verdiği başka bir hava, bundan çok daha Londra 30 (A.A.) uunliz gazetebir konferansta Versay muahedesi için canlı, sürükleyici ve güzeldir. Meselâ leri, Makdonald • Musolini görüşmen ««rururdan doğmuş bir şunankhkz> de şu: hskkmda hâJâ makaleler yazmnkta, bu mistir. Türk askeri, Türk askeri, sayende konusmalarm ebemmiyetine dikkati çekKonferansta bırlunanlar, bu sözü şid* Sakarya'da kurtuldu şan otagım mektedirler. detle protesto ebnislerdir. Fakat sükun Havası. Güfteyi degil, beateyi Gazeteler, Avrupa'da sulhu temel • iade edihnishV. kastediyorum. Keza bazılarımız ta lendirmek ve harp tehiikelerini ux»k M. Ludwig, baro sıkmhlan hakkında rafından beğenilen Ali Rifat Beyin laştırmak maksadıtu güden Ingilizttalda bir takun şddebli tenldtler yürütmüş bestelediği millî marsın hymne kıs yan dostluğunun kuvvetlendirüdiğini te tür. mı da güzeldir. min etmektedirler. Kouferans, sükun içinde bkmişbr. Bir milletin millî havasını, yahut marsinı henüz tayin etmemiş olmasi ayıp degildir; her millet intihaptan evvel bu tereddüdü geçirmiştir. Ayıp olan şey, marş olarak kabul edi* letn bir havanın taammüm etmemesi, herkes tarafmdan bilinmemesidh*. Bunun için, Halkevleri merkez heyetine bir teklifim var: Bir millî marş, daha doğrusu millî hava yani (Hymne nationale) müsabakası açsın. Şimdiye kadar yapılanlarla Ankara 30 (A.A.) Büyük Mil • bundan sonra yapılacak olaniar mü* Atina 30 (Hususî) Dün yeni in • let MeclUi tfSgun reis vekfli Esat Beyia tihap edilecek on âyan azası için mebsabakaya girsuıler ve bütün bu hatoplanmıştar. ' usan ve ftyaq raecİM müştereken top .valar, marslar, Ankava ve tstanbul Icuunısıır. InUfaabm fcMt haklpn^Ia hüxadyoLarv tarafından halka dinle fle Maarif Vekilmin ce • kumet taraftarlan He muhalifler ara • tildikten sonra çok bitaraf bir seç vabı, takrir «ahibi bulunmadığradan ge* sında pek uznn münakaşalar yapıldı meye tâbi tutulsunlar. Ben eminim lecek içtimaa bırakılmıştır. ğmdan intihabın icrmsına vakit kalmaki Türk ruhunun benimsiyecegi bir Müteakiben Devlet Demiryollannın mış ve içtima bugüne bırakılmıstır. marş bulum'uktan sonra onu bilmiKonya sulama idaresinin, Ankara İmar yen, sevmiyen, söylemiyen kalmıyaHükumet taraftarlanndan bir kumı Müdürlüğünün ve Yüksek MühendU caktır. Bu yapılmadıkça sun'î ted muhalefetin on âyan azası daha kaza mektebinm ve tstanbul Darülfünunun birlerm fayda vereceğine inanmam; nacaih muhakkak olduğu cihetle hükumuhtelif btitçe senelerine ait hesabı met fırkalannın intihabata iştirak ebne ve halk, eğer <hamsi> türkiisünde kat'î lâyihalarile Mülî Müdafaa Vekâ • kendi benliğini bulur da her hangi melerinî ileriye sürmüslerse de muha • leti 932 bütçesmde ve diğer bütçeler* bir garp takUdi marsa kayitsîz ka lefete karsı şimdiden böyle bir hare de, tuz inhisar bütçesinde münakale icIırsa, bunu da içtimaî tesirler ve âketin doğru olamıyacagı ve muhalefe • rasına ait lâyihalar müzakere ve kabul millerle, pek tabiî savarım. tin ilerideki icraahna göre tedabir ahnediklİ. PEYAMİ SAEA msaı daha muvafık olacaği kararlasb • Şurayı Askerinm ictima tarihmi derılarak hükumet taraftarlannm da in ğiştiren lâyiha ile askerî muhakeme u* tihaba iştiraki kabul edihniftir. «ulü kanununun 34 üncü maddesmin Bu intihapta muhaliflerin namzedi otadiline ve 89 uncu maddesine bir fıkra lan M. Mihalakopulos, Papanastasia, üâvesile askerlik mükellefiyeb' kanu Sofulis, Bakalbası gibi zevahn luuu • nunun 39 uncu maddesintn değiştirilnacagı muhakkak gibidir. raesîne, geri hizmetlerdeki erkân ve Yunaniatan'tn harici borçlcrrı zabitlerle süvari zabitlerinin btnek hay* vanlannm devletçe iaşesine, askerî Atina 30 (Hususî) Yunan esha • Ankara 30 (TelefonlaV Heyeti mektepler talebesile ihb'yat zabit nammının tngiltere'de bulunan hâmiDeri Vekile bu aksam tsmet Paşa'nın rizetlerine verilecek maaş ve tahsisatı Yunanistan'm tekliflerini kabu] ebne yasetinde tekrar toplandı. Bu içtifevkalâdeye mütedair kanuna ilâve e • diklerinden hükumet Akvam Cemiyetimada Saraçoğlu Şükrü Beyden ahiren alınan malumat tetkik edilmişdilecek maddelere, seferberlik haricinne müracaat ederek Yunanistan ahva tir. Şükrü Bey bazı hususlar hak de ordu hizmetinde ücretle kuUanıla • ai ikhsadiyesini tetkik etmek üzere bîr kında hükumetten son talimat *stecak ahaliye ait hayvanlann ve nakO va vekilm gönderilmesini istiyecektir. miştir. Bundan sonra kuponlar iti sıtalannm ziya ve tahribi halinde dev • risefainin yarjacağı Istikrazlann bıtannlâfı ile Osmanlı Bankası imtiyazı Ietçe tanzimme, Ankara otomab'k teledan 232,000 lirası fskenderiye hattı • nın temdidine ait itilâfnamenin imfon kanununa bir fıkra ilâvesine ak lânın açılacağına, tzmir Antalya ara zası çok muhtemeldir. yihalann birinci müzakereleri yapıl postasıntn vereceğî açık karşılığma mahmıshr. sup edilecektir. tktuat Vekili Celâl Bey Seyrisefam'Bundan sonra afyon yetiştiriciler bir* nin yapacağı Utikrazlara Malive Vekâ* Darülfünun ve yüksek mektepler taligi kanununun birinci muvakkat madletrnîn kefaleti hakkmdaki 12 kânu lebesinden yirmi beş kişilik bir grup desînin ücüncü fıkrasındaki müddetin nnsani 933 tarihli kanunun ikrnci mad* bayram tatilinden istifade ederek dün hazirana kadar uzatılması hakkmdaki detinin değifb'rihnesine mütedair lâyi* Yunanistan'a hareket etmUtir. Heyet kanun müzakere ve kabul edilerek cu* hanm müstacelen müzakeresmi istedi. Selânik, Midüli ve daha bazı yerlere martesi günü toplanmak üzere içtimaa gidecek; avdette İzmir'e uğnyacakbr. Lâyiha mSstacelen müzakere edile Seyahat on giin devam edecektir. rek kabul olundu. Bu tadilâta göre Sey nihavet verilmiştir. Fransa'da Musolini pîânına karşı mücadele! Yugoslavya Kralı «Tahrikler karşısında soğuk kanlılıktan ayrılmamak lâzım!» diyor İlk kadın mühendisi Melek H. m cevabı «Şimdiye kadar kadınlann aile hudutları içinde kalmaları tabiatlerînde gizli istidatların meydana çıkmasîna mâni olmustur» Evet, kadın mühendislerimiz de var: Melek ve Sabiba Hanımlar. Mektepten henüz mezun oldular. Kendüerini hemen aradım ve Melek Hanımı Firuzağa'daki apartımanında buldum. Genç kızlarımız arasmda avukat olmak istiyenler pek çok. Hukuk fakültesindeki talebenin yüzde kırkını hanımlar teşkil ediyorlar; doktor olmak istiyenler de az değil, Tıp fakültesinde de kiz talebe epiyce var. Buna o kadar sasmamak lâzım: Adalet ve şefkat kadının an'anesi içindedlr; fakat mühendislik gibi tamamile riyazî ve zihnî, mevzuu itibarile beserî duygularla alâkası olmı yan bir mealekle kadının münasebeti beni hayrete düşürmüştü. Nitekim Mühendis mektebine yalnız dört Hanım girmiş; ikisi hâlâ tahsile devam ediyorlar ve ikisi de mektebi henüz bitirmisler. Melek Hanım beni büyük bir nezaketin içine gîzlenen kuvvetlî bir rtirazla karsıladı: Hayvr, dedi, ankete cevap vermekte beni mazur görünüz, henüz mektebi yeni brtirdim. Ben isterdim ki bir kaç senelik tecrübenin zenginlesthdiği müsbet fikirlerle size c e vap vereyhn. Fakat ben gene Melek Hanıma ıarar ettim. Ankete bîr iki cevap alabilmek için mühendis Melek Ha* nımm memlekette güzel yollar, be* tonarme köprüler yapmasını bekli * yemezdun. Hayır, diyordu, olmaz, ben söyliyeyim, fakat siz yazmayınız, olmaz, olamaz... Zannetmeyuıiz ki bu, kendisine verilen ehemmiyeti fazlalaştırmak için sun'î ve meharetli bir kaçıstı; hayır, Melek Hanım çok sade ve samimî bîr genç kız. Konuşalım, diyor, fakat yaz raaynuz, olmaz mı? Alelâde gazetecilik hilesîle yaz «ııyacagımı vacTetmedim, yazacağı mı acıkça söyledim ve sormağa bas •ladtmt ' ' Ne rnühendisisiniz ? Yol ve köprüler... Nerede ve nasıl çahşmayı düsünüyorsunuz? Anadolu'da. Fakat evvelâ memur olarak çalışmağa mecburum. Pek güzel. Kadınla erkek arasında fark buluyor musunuz? Bu sahada hiç bir fark yoktur. Şimdiye kadar kadınlann yalnız aile hudutları içinde kalmalan, ta biatlerinde gizli istidatların meydana çıkmasîna mâni oluyordu. Fakat hayat, yavas yavas bu gizli istidat ları octaya döküyor. Kadın kabili yetsîz değil, kabiliyetleri gizli kal mış ve bunun için de inkişaf etme miş bir insandır. Kabiliyetten ne anlıyorsunuz? Erkeklere ait bütün... Ah, yazacak mısmız? Rica ederim, yazmayınız. Erkeklere ait bütün kabiliyet ler kadmda var mıdır? Bir çok sahalarda vardır. Ben fizvolojik farkların bugünkü büyük farkı doğuracak kadar kuv vetli oLdufrunu zannetmiyorum. Esasen bugünün erkeğî üstün gösteren manzarası değişmeğe baslamı«tır. Kadın boy ölçüştnenin daha ilk tecrübelerini yapıyor. Ne kadar haklıdır. Bunu znman gps^ereoek.. Meselâ su cok tekrar ettiğimiz misali alalım: Kadın asker olabilir mi? Olur ve olamaz... Yani kadının yapabileceği askerî hizmetler yok degildir: Heyeti sıhhiyelerde çalışabilir. Zaten Hilâliahmer hem* sireleri askerî hastanelerde çalısmıpeşini bıraktnıyacağım. Avukatla da, Nedim Beyle de boğuşacağım. Hic ran için en müthiş işkencelere katlanmağa kendimi hazır buluyorum. lşte o kadar. Fakat bütün bunler arasmda ne yapıp yapıp babamla iyi geçinmeğe karar verdim. Muvakkat bir zaman için o körolası üvey anamın yüzü ne de güleceğim. Zira bu kan babamı soyup sovana çevirirken ben neden sefalet çekeyim? Akıllıca bir siyasetle, iş buluncıva kadar vaziyeti pekâlâ idare edebilirdim. Babama Hicran'la alâkamı keseceğimi de vadedecektim ve Hicran'la gizli gizli buluşmak istiyecektim. Hayat bu... İnsın talih'nTi dikine jritmemelidir. Bu kararla ve bu felsefe ile biraz rahatladıktan sonra ertesi gün, öğleden evvel, babamm Dizdarive'dekî evine damladım. Sabahat Hanım (yani bizim üvey valde) sokağa çıkmış, âlâ. Peder bey cumbali odada, başında takkesile, üstünde entarisile, mindere bağdaş kurup oturmuş, ka [HEM NAL1NA MIH1NA Boğazlar ve sulhpcrverliğimiı I l 10 Yunan Âyan azası îtilâfnameler Saraçoğlu Şükrü Beye son talimat veriliyor SK Ttafllfl tmmendUlBfiııııs Melek Hanm Sabiha Hanm yoriar mı? Bunun gibi kadın dok torlarımız, cephede, vurulanlann yaralarmı iyi etmeğe çalışırlar. Bu sefkat ateş hattma ne kadar yara şır, değil mi ? Fakat yazmayınız. Bir de kadınlar levazımda çahfabilir ler. Levazım, ordunun evi gibidir. Kadın oraya da yakışır. Fakat, ben' ce, kadın omuzuna silâh alamaz, kursun atamaz, süngü hücumuna giremez. Kadının hayata atılması aileyi zâfa düşürmez mi? Bilinmez. İlk önceleri biraz müşkül olur bu... Fakat gitgide çareleri bulunur: Bakım evleri açılır, kadmm evdeki eksikliğini telâfi e den bir takım teşkilât yapılır... Bana kalırsa msan aile kurmağa başladıktan sonradir ki kadın ha * yatta geride kalmıştır. Kadın çocu * ğunu büyütmek vazifesini Uzerine alraış ve eve kapanmıştır. O zaman ileri bir oemiyet hayatı olmadığı için çocuğu cemiyetin kucağına verilmemi» ve kadm bu msanlık vazifesi yüzünden yavas yavas haricî hayatın bütün yüklerini erkeğm omuzlanna yüklemeğe mecbur olmu* ve dört duvar içinde sıkısmış bir kaf a île geride kalmıştır. Bunun için bugünkS cemiyet kadmı bir anne, yalnız bir anne tanrmı«tır. Meselâ siz evlenince ne yapacaksınız ? Bilmem, hiç bir sey bilmiyo rum, şimdiden bunu düşünmüyorum, sakm bunları yazmayınız. Yazacağımı söylemekten vaz gecmedim v e bir resmini istedim. Bir fotografhanede arkadaşile bera ber çektirdiŞini ve henüz almadığı nı söylüyordu. Ben o fotoğrafhane " den hem kendisinin, hem de arka dasının resmini aldım ve Melek Ha* nımm arzusuna rağmen hem bu re* simleri, hem de konuştuklanmızı gözlerinizin önüne koyuyorum. Er kekle bir olmanıtt ilk şartı, hem yüzden, hem de fik'Vlerin üstünden peçeyi atmaktır. Bunda sıkılacak ne var, Melek Hanım? P. S. İki gün evvel, bu sütunda Boğazlar daki gayriaskerî mıntakanın ilgasını, sırf sulhperverliğimizden dolayı istedi ğimizi kısaca işaret ederek bu iddiamn isbatım başka bir güne bırakmıştım. Silâhlan bırakma konferansındaki mgOiz murahhasınm, bizim murahhaiunıza verdiği cevapta, ba mes'eleyi 94 öncü maddeye 95 inciye uymaz diye kitaba uydurmak surehle gürültüye gebVmel istediğini görünce, bugün, bu bahse tekrar avdet ediyorum. Gayriaskerî mıntaka ilga edilsin, demek, Boğazlar Türkiye tarafmdan tah kim edilebilsin, demekbr. Bir bak ta ba tahkbnat, Boğazlar'm serbestisine mâni bir tedbir gibi goninür ama hakikatte iş tamamen bunun aksidir. Cebe lüttank'taki, Babülmendep'teki, Pas de Calau'deld teihkhnat, bu Boğazlarm serbestçe feçilmesine nasıl mâni değiîse Boğazlar'da yapılacak tahkimat ta bu serbestiye asla mâni olmıyacak, bilâ kis hem serbestiyi, hem de Boğazlar havaKamde sulh ve sükunu tetnine yarayacakbr. Karadeniz'de sahili olan bir hüku metle garbi Avrupa devletlerinden birinin harp halinde bulunduğunu farzede lim. Bu üri devletten Karadeniz'dekine R, garbf Avrupa'dakine 1 diyelim. 1 d e v leti Karadeniz'deki R devleti sahfl lerine taaruz etıutk veya asker cıkarmak isterse her şey den evvel, muvasale hatlarnu tetrrin etmek ve gerisinden e min ohnak için Bofazlar'a hskim ol mak btiyecek, bu maksatla Boğazlar'a karşı, hatta beBd de asker cıkarmağa varmcıya kadar her türlü askerî tedbrrler almağa kalkısacaktır. Böyle bir ha* reket Türkiye tarafmdan iki törlü kar şüanabüir: 1 Ya, ba hareketi yapan devletle arriasarak ses çrkarmamak, 2 Yahut ta bu hareketi tecavüz telâkki ederek harbe m3<J»h«'e etmek ve Bogazlan zorla kapatmak. Birinci şıktan ziyade flnncîsi varit ohnakla beraber. ber 3d şdcta da, Türkiye mecburen bitarafhğmı ve Boğazlar'm serbestisini muhafaza etmemiş o • Iacakbr. Böyle bir vaziyetm müsebbip ve mes'ulu ise, trf Boğazlar'm gayriaskerî bir mtntaka, yani gayrimüstahkem olması dolavısile kplap.yjhırur bîr lokma zannednmesi olacakbr. Boğazlar mustahketn olunca, tabiî hiç bîr devlet bovîe bir sergüzeste kolayca atılamaz. AtIamaymca da Türkiye Lozan moa • bedenatnestnin Boğazlar'm snHıta da, harpte de serbest olacağı hakkmdaki ahkâmmı tatbik eder. tste Türkiye, tamamen bitaraf kalmai ve hakBcaten sulh içinde yaşamak istediği içindir ki Boğazlar*dan gayriaskert ramtakanm kaldrrümasım talep ediyor. Bu kadar samimî bir sum arzusu red • dedilebilir mi? Dahilî istikraz kaydi Yarın başlıyor Ankara 30 (Telefonla) MaKye Vekâleb' UHkran dahilî tahvilâhnra kayit rmıamelesrne başlanılmasmı her tarafa tebUğ etmişb'r. 1 nisandan itibaren memleketfn her tarafmda kayit nru* ameleri yapüacaktır. Bütçe tetkikatı ve Kazanç kanunu Ankara 30 (Telefonla) Bütce Encümeni Sıbhiye ve Ziraat Vekâietleri bütrelerini müzakere ve ikmal etmis tir. Bütçe Encümeni kazanç vergîsmde Fırka Grtrpu tarafmdan verilen karar daires<nde tasbihat yaparak lâvi • hayı Meclise sevketmek üzeredir. Millî Müdafaa, JanHarma ve Ankara İmar Müdürlüşrü, Darülfonon bütçelerinde münakale icrasına dair olan lâvihalar Meclise sevkedi'mişb"*. tmar Müdürlüiü bütesine Vr lâviha ilâve edilerek istimlâk bedellerine mahgup ve karsılığı 933 bütçesine konulmak üzere altı ay vadeli on beş bin lirahk bono ihracma taezuniyet verihnektedir. mış kalemle bir mektup yazıyor. Sakah karmakarışık. Gözlüğü burnunun üstünde titriyor. Beni görünce hiç kımıldamadı, öpmek îstediğhn elini şöyle bh* sal* ladı ve benden kaçırdı: Geldin mi? dedi, yazıhane mü" düru bey! Babam benim adam olacağıma asla inanmıyan bir mahluk olduğu için bu «yazıhane müdürü» tabiri fena sinirine dokunuyordu. Emrettiniz, geldim? dedbn. Babam halimde bir başkalık olduğunu derhal farketti. Bende hiç gör* tnediği bir edep, terbrye, itaat (babamm anladığı şekilde ve manada) bir edep, terbiye, itaat bulmuştu. Peki, otur bakalım, dedi. Bunu ben oturduktan sonra söylemişti. Gülünç bir şey yaptım. Onun emrine itaat etmiş olmak için ayağa kalkhm ve tekrar oturdum. Elinden kamış kalemi bıraktı, hokka takımını ihtiva eden tepsryi bir kenara çekri, gözlüğünU çıkardt, Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruştur Yunanistan seyabati Abone • rıirkıy * şeraiti • için Senelik Altı aylık Üç aylık Biı aylık 1400 Kr. 750 400 150 için 2700 Kr. 1450 800 Yoktur Millî tefrikamız : 21 Yazan: SERVER BEDİ Hep Senin İçin! Bir de o deli herifin sözüne güyenilir mi? Tımarhaneye girmiş, çıkmış. Cevap vermedim. Tramvay hal kından bazılan bizi dinlemeçe ba$ lamışlardı. Bizim peder bey en küçük bir cevabımı vesile e<t«rek nu tuklar irat etmeğe kalkabilirdi. Yalnız kaş, gözle etrafı işaret etthn ve tramvayda olduğumuzu hatırlatmak istedim. Altıncı daireye yaklaşıyorduk. Babam dedi ki: Zaten ben seni gormek irtiyordum. Sizin evdekilere dair kulağıma mühim şeyler çalındı. Sesmi biraz alçaltarak: O Hicran n».1r sağlam ayakkabı değümiş. Hakkında fena söylüyor Sonra ayağa kalktı: Biz şimdi hanımla dîciye gi • diyoruz. Bugünlerde gel, beni gör. Senin biraz kulağını çekeceğim. YüzUme dâğru carnvaftını da salladıktan sonra uzaklaştı ve o vılan karile beraber tramvaydan indiler. Başıma kan çıkmıstı. Bu ihtiyar ne herzeler yumurtluyor? Hep o fitne fücur, dedikoducu kannın lâflarıdır. Hicran hakkında fena söylüyorlar mıs. AllahaHab... Ne imiş bakahm ? Fakat içime kurt düsmedi değil. Meraktan çatlamıya başlamıştım. Hemen o gece babama gitmeğe karar verdîtn. Başım, beynim alttist ol* muştu. Beyoğlu'nda sersem sersem dolaştım. Bir boyunbağı satın alarak gırtlağıma geçhmekteı başka hiç bir şey yapamamiftım. 1ar. Senin de •Uftkmı oozacak, dedl. O gecem pek fena geçti. Gene sinîrlendim, gene uyuyamadım. Bir taraftan babamm söylediklerini, öte taraftan avukata verilecek cevabı düşünüyordum. Bütün bu hâdiseler bana bir ağızdan: «Hicran'dan «vaz geçî Bu işin sonu kötü! Berbat olacaksın, perişan olacaksın!* diye ba* ğınyorlar. Hicran yüzünden sersemleştim, Hicran yüzünden şirketten çıktım, Hicran yüzünden halamın evinde vaziyetim fenalaşıyor, Hicran yüzünden babamla aram açılı yor. Bunlar daha bir sürü felâket ihtimallerinm baslam?ıcı. Kim bilir daha neler olacak! Fakat tehlike nisbetinde Hicran'a karşı alâkam da artıyor. Onun yüzünden ölebilrrim, her saadeti tepebilirim, fakat ondan vaz geçemem. Bütün gece ancak bir îki saat u * yumaŞa mukabil su kararları ver • dim: lcap ederse sürüneceğim, fakat o deli avukatın uşağı olmıyacağım; halamın evinden çıkacağım, bir bekâr odası tutacağım, fakat Hicran'ın takkesini başında düzeltti ve par • maklarmı çıtlatarak dedi ki: Muhlis! Geçende de ben sana açtım ya, senin gidisin benim hoşuma gitmiyor. Hala Hanımın evinde oturmak sana pahahya mal olmağa başladı. Hiç benden gizleyim deme. Zaten her şey kulağıma çalımyor. O fettan kız senin aklını çelmiş. Benden sakladın ama tahkik ettim, öğrendim. Şirk«tten de bu yüzdea çıkarılmışsın. Muhasebeci seni çok nhnaye etmiş ama olmamış. Dal ~ gınlık üstüne dalgmlık yapıyormuşran. Neydi o dünkü halin? Boyuv bağsız sokağa uğramırtm! Çare yok, başımi önüme eğdim. Gene bu kadanna çok şükür. Peder beyin eşref saatine tesadüf etmişim. Eğer ters bfr zaraanı olsaydi, bu kadar malumattan sonra beni fena haşlardı. Halbuki öfkesiz lftkırdı söylüyor. İyi. Ses çıkarmazsam daha mülâyim konuşacağını ümit edebi • lirim. Mabadi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle