16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 Mart 1 r 33 » tzftthttTi vcf TÜRKÇEYE DOĞRU Sinemalarda yeni filimler Bu haftaki filimlerin çoğu hissî, kordelâlar ve operetlerdir Lik maçlarınm İkinci devresi Musabakalara Taksîm ve Kadıköy'ünde başlanıyor Lik maçlannm ikinci devresme bu gün l>a»lanacaktır. İkinci devre maçlan, gene Taksim ve Fenerbahçe stadyom larmda oynanacak, fakat 3k devrede Taksfm'de karsdasan t»ktml»r bu defa Fenerbahçe sahasmda. Fenerbahçe sa hasm*'* k»««Iaşanlar da Taksim'de oymyaeaklardır. Burfn Fenerbahçe Beykoz macı Fenerbshc* sahasmda vamlacskhr. flk devred* ivi b'V mevcodiyet gösteren Bev kozMufau, ikmd devre mae'armda da avni muvK""ki««ti RÖstere**Pir*e bü vuk bn t^''kevi atlatmı* olacaklardn*. Bu iteneki lik nw«larmm fik»<Kîrü yaoılmadan ew<*l birind Icüme kulünlermin ahıva t**mli mevzuu oa^v^'mu* v» B*vkoz'un %mâ ki"neve mdnflmesi bfle fleri sürüimmtü. Fakat ban te«ebbüsler1e bunun S"îî»»* ge< ıııek k»^>"^ o'mu* ve bu sene yed"»ci K+l+n ku'tibün doğrudan no$ı v a HPfict Kome t^oe^^K a't'n^'nın flonci küme birmosi fle terfi raüsabakası yanması esası kabd olunmustu. B^vkoz'Iular, hem ktnci kümeve gi dec^k kadar z a i f r>'madık'*rını f*">at etm*^r icin, hem de b^âhar* bi^ terF mü sabakam yaonv»mak azmfle flk devre • de <*anT<*nnı di»'^rine takarak ovnarms lardv. Busvn de avni azfmle oynıya • cak'arma şüohe yoktur. ı^lcs^m staovomunoa Su I evnMinı v^ tstanfcni tı>Jomlan karsJa*acaklardır. tstanbul uV Weym«ırnve taknnlan arasaoda husnsî bir mohiyet mevcut olması, her vafeH f>u maclara bir heyecan ver • mektedir. tstanbnlsoor, Süleymanive* • den avnlmıs ve bojrün eh«mmivetli bir tenkkfî' h»>'m« ge'mis brr kvlüo olmakla Kera^er ?îî1e«wna*«ve He dahna rakip vazivetindedv. Bu üd taknnm altı seneden*»n T»ınhU»n bîr eok maclann ekterts' beraberEkie neticelemniş, bazda • rmı tstanbulsnor kazanmtstır. Türkçe mi üstün, arapça mı ? Eksiksiz bîr dil nasıl olur? Turkçe fle yazmağa, güzel ve sevimli dilimizi böylece yeni bastan benimse meğe, edinmeğe basladıktan sonra, o nun ne kadar elverişli, ne kadar kulla • mslı, ne kadar kolay bir dil olduğunu bir düıive her yana yaypmaktan, her • kese an'atmaktan geri durmamak gerektir. Eskiden yapma osnuınlıca için çektiğimiı bos emekleri, bosuna gitmis çalısmalan düsünüp te acınmamak, acıTn»mak elden gelmez. O kadar bosuna ki senJik aconu ( 1 ) her yüzden (2) olduğu gibi dil yüzünden de kendine donüp, kendine ge'ip her budun ( 3 ) kendi Sz dflmi bulmağa, deriemeğe, top • lamağa baslıyarak yıllarca uğrastıktan çalıshktan sonra bugün gördüğümüz ve için için imrendieimiz diizgün, düzenli dfllerini elde ettikleri halde, biz o yapma osmanlıca için tekçe ( 4 ) , budunca ( 5 ) bütün emeklerimizi bosuna verdiğimizden dolayı bugün elimizde kalan koca bir «hiç» ten baska bir şey değfldir. Bütün bu eli bos kaliş vaktfle senlik aconunun gittiği doğru yolu görmeyip bah aconunun ( 6 ) canlı bir uyanış fle uyanarak yüneldiği yana gitmeyip de rin bir dalgmlık içinde bizden öncekflerin düstükleri bfltrisizlik, görgüsiîzluk çukurunun içinde buca'amamızdan, eskilerimizin bizi yanlıslıkla, ve yaman bir dalgmlıkla yünelttikleri doğu aconu • nun ( 7 ) bizi her türlü flerlemeden alıkoyan o uyusturucu, gerfletici yolundan aynlamamakîığunızdan, geri döneme mekliğunizden, derin bir uykuya dalıp kalmamızdan fleri gelmistir. Bu geri kalmanın ne kadar acı, ne kadar engin olduğunn görmek için batı aconfle doğu aconunun bugün bdunduklan iki hali, birinm ne kadar fleri, ötekinin ne ka dar geri olduğunu ölçümlemek ( 8 ) bu işte gozümSzü açmak için yeter sam • mn. tste bu flri türlü varlığm böyle biri • birile hiç yaklasamaz bir kılıkta flerilflcte ve gerilikte bu kadar biribirinden aykm olması en çok ve başlıca dil yüzündendir. Biri vaktfle iğreti, yabancı bir dfl ile kendi oz varlığının yaşıyamıyacağım, hele şenlikte hiç flerlemiyeceğini anlayıp, kendini toplayn bu ise sanlmıs, daldığı derin uykudan uyanmu, bu doğnı yolu tutarak oz dilini bulmağa savap nns, çabalanustır. öteki ise aconda olop bitenden hiç salığı ( 9 ) olmaksızm tçine daldığı derin dalgmhk ( 1 0 ) uykusunda Sylece uyusmus kalmış, ve bundan dolayı da badanhmn asıl varlığmı yaratan oynamadan ( I I ) , flerileme den geri kaldığı gibi, bid de bu yolda kendi arkasmdan sürüklemiştir. Ne yaznc ki senlik aconu artık dirimde (12) bütün pariaklığfle, bflgide bütün ileriliğüe gözümüzfi kamaştndığı, ve bütün bu üstünlüğün basmda dfl bu hmduğunu artık en gormezlerin bfle gozüne batacak bir kertede herkes anla • mağa basladığı halde hâla bu derin dalgmhk uykusundan uyanmıyanlar, bu dfl savasndan salığı olmryanlar, bunun ne demek olduğunu anlamryanlar icimizde yasamaktadn. Bu dalgmlığa dfîşmenin en baslıea sebeplerinden biri de turkçenîn eksik, aşağı bir dfl olup onun arapça ve acemce olmadan, hele arapça ohnaksızm hiç bir sey aslatamıyacağı üstüne olan eski osmanlıca anlayısm ( 1 3 ) bir çok kafalarda koklü bir kılıkta kalmasıdır. manaya gelen sözler yok gibidir. 2 Tasgir. Arapçada her Arab'm bfle beceremiyeceği kadar güç ve ka nsıktır. Halbuki türkçede bir «cdc» bu işî görür ve bunu herkes kolaylıkla söyler. 3 Cemi. AraDçada ahmış yetmiş türlü cemi vardır. Bu çokluktan dolayı arapçada bilgiç geçinenlerin pek çoğu bfle bunun içinden kolay kolay çıka • mazlar. Halbuki türkçede bir «ler» bu işi o kadar kolay görür ki herkes bunu en kolay bir bicimde istediği gibi yapar. 4 Sıfat Arapçada sıfatlar isimlerden sonra ge^ir ve isimler fle on yerde aralannda mutabakat bulunmak gerek • tir. Bundaki güçlüğün derinliğine ba ktn! Bu srüclükten dolavı arançada ol • dukca dfl bilir geçinen^er bfle bu isin îoinden cıkamazlar. Türkçede ise sıfat isimden önce gelir ve hiç değismez. 5 Mezidat. Arapçada selâsiyi ziyade baplara naklederken selâsinin kjhğı büsbütün bozulur, ve söyliyenin ne demek istediği anlasılamaz. Meselâ «C, M, L» maddesi «cümle • top», «ce mal güze'lik», «cemel deve» manalanna gelir. Bunlan «icmal» ve «tecmfl» v. s. gibi ziyade baplara nakledmee hangi manalara geldiği anlasılmaz. Türk çede ise toplamak, güzellestirmek v. s. dediğimiz vakit top, güzel kelhneleri öylece durur. Bundan daha güzel ne olur? İşte şöylece üstünkörü ve çok kısa bir arastırma yapmak fle ortaya çıkı veren bu ölcümler arapçanm şimdiye kadar yanhş olarak sanılan üstünlüğü • nün, engmliğmin hiç te yerinde olma dığnn, ve ne kadar kansık, güç, ise yaramaz bir dil olduğunu gösterir. Buna karşı türkçemizin ne kadar kullanışh, ne kadar kolay, ne kadar elverişli ol • duğu, ve arapçadan bu yüzden dolayı ne kadar üstün olduğu gün gibi mey dandadır. Sonra Türk'ün özündeid temizlik, soyluluk ( 1 5 ) dfline de geçmiştir, dili de temiz ve soyla bir dildir. Halbuki arapça soysuz ve kirli bir dfldör. Kirli şeyleri arapça sözler öylece, hiç bir çekinti göstermeksizin oldnğu gibi söy • lerler. Halbuki türkçe böyle şeyleri çok soylu ( 1 6 ) bir biçimde söyler. Meseli erkekle kadmm yaklaşmasma îlifdkS (17) olan sözler arapçada pek çoktur. Türkcede ise bir üri sözden baska yoktur. Hatta erkekle kadmm birleşmesini arapça «izdivaç» ve «tezevvüç» v' s. gibi sözlerle olduğu gibi söylediği halde türkçe buna «çiftlesmek» bfle de • mez, «evlenmek» der ve böylece özündeid temizliği, soylnluğu gösterir. İşte bizden öncekilerin çok yanhş bir anlayışla türkçeden üstün sandık htn arapça böyle asağı, soysuz, elverişşix, kullanıssız, güç bir dildir. Türkçemiz ise gördüğümüz gibi arapçanm yanmda ne kadar soylu, ne kadar elverişli ne kadar kıManulı, ne kadar kolay bir dfldir. (••). Artık güzel dilimizm bu östünlüğünü görüp, şimdiye kadar nasıl yanlış bir yo> la gitfa'ğtmizi derin derin düşünüp, geçmîş günlerimize engin engin acmddrtan sonra bütün özümüzle, bütün gücü müzle yüzümüzü güzel, üstün tükçemize hiç durmadan cevirmeliyiz. Darülfünun müderrlslerinden I Marlene~Dletrlch *Sanş%n Venus* te 3 tŞahane Menekşeler* den Ur sahne. 3 fernand Gravey ve FloveHe *Yawum!> Filmtn de. 4 «Tanenberg muhare'beti* nden hlr tahne güzcDiğine dayanamayıp anryıor, Polis ise kansıyor. Fakat mSsteri kıza acıdıgı cihetle onu cezadan kurtarmak için çantasmı kazaen düsürmüş olduğunu söylfiyor. O andan itibaren ismi öjeni olan Tnnnenberg muharebeleri Umumî Bugünkü karsılasmanm da gene ayni bu kibar kadma karsı Violetta ebedî bir Harbin en çetm ve müşkül mücadele heyecan içinde vanılaca$ı muhakkaktor. minnettarlık hissediyor. Nitekim bir şöklerinden birmi teskil etmistir. Harpten Istanbulspor, Süleymanive'ye nazaran ran vazifesi olarak öjeni'yi kendisine evvel Ru« ve A'man tonraklannın bir daha Iravvetli o!nv»Ma beraber neti lâyık olmıyan br adamla evlenmek tehIestiği ba noktada her M taraf ahalismin cen»n ne olacağmı kesUııuek mümkün likesinden kurtanyor. havab çok rahat ve mes'uttu. Gerek Almım'lar, gerek Rus'lar istedikleri zaBir kaç »ene sonra öjenfyi Bçünca lkmd küme Kk maçlarmdan EySp • man hududn geçerler. ıTci komsu millet Napolyon'un kartsı ve Fransa imparatoTopkapı maçı Taksim stadvomunda, çoİLsaroİmtraüşterek bir ömür geçirir • riçesi olarak gorüyoruz. Sadık dosta Kasımpasa Anadolu maçı da Fener • Violetta'yı da yanmdan aymnıyor. Olerdi. .«? bahce stadvomonda yapıiacaktn. noo dersler alarak meshur bir muganniFakat tör an geldi. Umumi Harp başŞtrenberg bu maceradan zengin, çok Gene takımlar amsmda tertip ettı ye olmasinı temm ediyor. lavmca her iki tarafın da neşesi kaçtu gimiz lik maclannm ikinci devresme dc hissî sahneleri ve ızhrap verici teferruatı Kont Sen Sfrenon Violetta'ya âşıktır. Ye«fl ovalar, mahsnldar yamaçlar top boeün Fenerbahçe sahasmda başlana ihtiva eden bir filim vücude getirmiştir. O da konta bayıiıyor. Fakat maadeki ve tüfek atesi alhnda bir kan ve kemik eak, Kasnnoasa Evnp, Fenerbahçe • Marlene Dietrich manah kaş oynatışlan, sefi'âne halini dü<ündükçe bu sevgiye mahzeni oldu. Vefa takımlan kamlasacaklardv. baştan aşağıya kadar hakikî bir kadını, mukabele etmek cesareKni gösteremiAlman'lar Kazak hücum'anna kar şefkatli bir anneyi temaü eden şahsiyeyor ve konttan kaçıyor. tmparatoriçenm şı kövierini uzun zaman müdafaa ede • tfle mükemmel oynuyor. Küçük Dickie usrunda büyük fedskârhklar yapıyor. medfler ve onlan bosaltmağa karar verMoore da en güç sahnelerde büyük Kendi hayatını tehlikeye koyarak onu diier.Aktn akra mohacirler daha gerilere (Birlnci sahtfeden mabait) san'atkârlar kadar muvaffakiyet gös • ölümden kurtanyor. çekfldier. Fakat 22 ağustosta o zamateren bir cici çocuk!.. Yaralı Violetta'nın basucunda kont m. ile çok dostane gor&atum. Sabık na kadar dieer bir mmtakada vazif e göAfromon ona istikbaldeki tath hayatlahulrinnet retsi üe ve yannld nukumet ren Jeneral Von Hmdenburg bu cep rmm nrahayyel safhalannı anlabrken, re:*; >"'• uznn uzadıya ararmzdaki knvheye memnr edndi ve Alman kuvvetlekraL'çe onu en iltif atkârane nüvazislerile vetK dottluk m&nasebatnu ve beynehniri tekrar harekete geçtilr. oksarken filim de bitiyor. lel vaziyeti mâtalea ettik, Bu temasla Jeneral Von Hindenburg'un dâhiyane j Rakel Meller gerek ispanyoica sarlann neticesi müsbet bir tarzda Yunan h9«Yavrum» hoş ve eğlenceü bir koplânı az zaman içinde tatbüc olundu. O lannda, gerekse Fransızca mükâleme • kumeti tarafmdan yaonacak resmî ebmedidir. Mevzuu: Hukuk talebesinden havali insaniyetîn pek a* şahit olduğa lerinde çok tatlı bir ahenk kullanıyor. ligde ifade edilmis oUcaktnr. tntibabat Brasar ihtiyar bir antikacuun sevgilisi muazzam meydan muharebelerinden Maamafîh san'atkâritk kudreti sesmin ve hükumet tebeddüüeri jrürültüleri i olan Anet'i baştan çıkanyor. tkisi de sonra tekrar A'man idaresine geçti ve güzelHğinden aşağı kalmıyor. Luzanne çinde malumurmız olan siyasî terbi • antikacıdan hiç pervasız sevişiyorlar. Bir Rus'lardan binlerce esı'r alındı. Binachetti de tmparatorke öjeni'yi çok yesini ve kabiiiyetmi bfîtun dostlarmt gün antikacı bunlan basbaşa, sıkı fıkı îşte «Tannenberg Harbi» ismi alhnkibarane ve asilâne temsfl eediyor. memnun edecek surette gosteren halkm ahbaplık ederken yakalıyor, tabiî kıyada gösterilmekte olan fiüm ba kanlı •absımda Turkiye dosHugu hakkmdaki roet te kopuyor. macerayı tasvir ediyor. Diğer taraftan tezahfirah hususu kayde sayandır. Bü Anet hiç telâş göstermiyorı kordeiâ tam hudut üzerinde bir mali tun temaslanmızda orada kaldığım az Anuna da kıskançsm, diyor, ayol kâne sahibi olan süvari zabklerinden muddet zarfmda bulosabfldi^im diğer bu benim flk sevgflimden olan oğlum • Von Arnt'm kendi şahsma ve vatanına fırfea rei»leri fle de mödavelei efkâr e «Çarın Elması» yahut «Orlof» ismini dur! düdi. Bütân bu temasiarda iki komsu aît toprak'arda kahramanca çarpışarak tasıyan bu filim bir ooeretten nctibas oihtiyar bu yalana kanıyor. Lâkm anhuirâmet dostlugunun iki memleket i lunmuştur. Eski bir Rus asılradesi oraöldüğünü de mevzuumm başlıca vak'ası daki intihao dolayısile memleketini terçm siyasî enmiyet havası icmd<!ki fay tflcacmm bir arkadası Brasar'ın babasmı olarak kaydetmektedir. kedip çıktrktan sonra îHica etti|i yer dast ve bulunduguRKiz co&rafiya mın pek iyi tanıdığun söylüyör. tki ihtiyar «Tannenberg Harbi» ndeki muharede hayatını kazanmak için şoföriük et • takasında sdhon idamesine hizmeti babirlikte gidip bu adamdan çocuğunu be »ahneleri hakikate pek yakın bir semek mecburivetinde kalıvor. Efendi • riz surette bir defa daha musahede eevlâthk olarak vermesini ıica ediyor kilde caniandınlımşor. Ierinden birinm sevgilisi Nadya bu yadO:i lar. Adam bu talebe saşıyor. Oğlundan Baş ro'leri Karl Koerner, Fritz Stankısıklı avni zamanda kibar tavırlı delimes'eleyi soruyor. O da hncâyeyi anla pe oynuvorlar. kanlıya âsık oTuyor. Fakat bu mevkide üyor. bn adamla münasebet tesis etmefti seAtina 9 (A.A.) Atina ajansı Babasmm nasihatleri karsısmda artık refine. havsivetfne mugayir addettiği için bildiriyor: hovardalıktan vazgeçerek tabiî hayata muh?KKetmi ka'binde boSmağa çalısıTevTık Rüştu Beyefendi ile Yunan girmek istiyen Brasar genç bir kızla evyor. Di^er taraftan efendisî şoförirnün Hariciye Nazın arasında yapılan müRejUör Von Şternberg fle Marlene leniyor. Zavallı Anet te güç halle bul Nadva ile sevistigini haber almca onu bir Iâkattan sonra matbuata su tebliğ Dietrich bu filmi çevirmef e başlamaz duğu son sevgilisinden de mahrum kalıtuzağa düsürüp rezil etmek için bir ba verilmiştir: dan evvel nron bir tereddüt devresi geyor. lo tertip edivor. Gerek Nadya'yı ge Türkiye Harciye Vekili Tevföc çirmıMerdir. Cünkü mevnra mübalâgah BasroHeri oymyan Floreîde ve Fer rekse soförü bu müsamereye çağmyor. Rüştü Beyle Yunan Hariciye Nazın bir mlodramdır. Bu m e n n eğer biraı nand Gravey kusursuzdurlar. Yalnız Baloda soforim hakikî mahiyeti, bir arasındaki buluşma esnasında, iki a c m i e"ere düsmüs o'saydı belki de haroten evvelki sinemacılığa ait gös • Prens olduğu ve Çar'm kıymettar el • memleket menfaatlerinin birliği ve gülünç bir dereceye düsecekti. Fakat ter'°n s*hne pek cansızdar. keza iki memleketi alâkadar edebiması OorloPun kendismde bulunduğu Ştrenberg'le Marlene tereddütlerine raglecek her türlü beynelmilel mes'elemeydana çıkıyor. Artık Nadya ile sevmen pîyesi kurtanmslardır. lerin beraberce tetkikinin faydalı gil'sfnin kavusmalarma da bir mâni Mevzuu: Helen genç bir khnyager oolduğu bir kere daha görülmüştür. ka'mamıs oluyor. lan Ned fle sevisip evlendkten sonra Her iki Hariciye Nazın, bütün siyasî Nadva ro^ünü Liane Haide ve şofor artistlîk hayatmdan çekflmiş, yeni kan frrka liderlerinin mütalealanm din~ roiünu Ivan Petroviç oynuyorlar. «Şahane Menekşeler» vaktfle sessiz o kocanm bir de çocukian olmustur. KimIemek fırsatını bulmuşlardır. larak yaoılmıs ve cok muvaffakiyet ka • yager uzon uzun calııma nebcesı yor • İki memleket menfaatlerindeki zanmıs bir es«rdi. Bu defa gene ayni reguT»'"ktan hasta düsmüstür. sürekli tıpkılık, sürünceraedeki bü Jisör Herny Rousso«e tarafıidan i^are tün mes'eleler yoluna konulmus olHelen onu bir sanatoryoma yatm olunmus ve baş rol de gene Rakel Melduğundan aralannda samimiyet gityor ve hastane tsksttini verebilmek için îer tarafindan ovn^nmMtır. Faka* hv son Bu yüksek müessesenin medisi tikçe artan bağlar örmektedir. Ikî yeniden esld san'atma dönüyor, «Sanfümtn di?erme tefevvuku Rakel Mel idaresi 25 mart 1933 te in'ikat Hariciye Nazın, bunu izhar edecek şm Venâs» revüsünde basrolü alıyor. ler'm »8140' >rmda ve mÜTİŞmdedir. Cünedecek hissedaran heyeti umu güzel bir vaziyette bulunduklannı Bu sırada cok zenjnn bnr adamla takii Rnkel M»"er en «rirze1 sesli artitt'ermiyesine, yüzde beş bir hissesi görüyorlar. nısıvor. GÖT'erini kamashran servete den biri oldueu halde tabiî sessiz filimHariciye Nazırlan, ihtısas saha temettü tevziini ve senei atiyeye raec'up olarak onunia beraber yaşamak de rnmdan istifade edilemivordu. smda her iki tarafı da alâkadar edemeeburivetinde kalıvor. Ned kansrnm Mevzuu: VioleHa SevilHi bir dan devrolunacak temettü bakiyesibilecek isleri halletmek için Türk bu hryanetini haber almca nihayetsiz bir sözdiir. GHndüzleri sokaklarda meneknin otuz yedi buçuk milvon Ital Yunan tktısat Nazrrlanmn buluşmase satar. Geceleri de gazmolardan bi ıztırap ve deb>ete dü^üvor. Kadın ço , « ı v ı H M <rfs. « k yan liretine iblâğmı teklif etmeğe lannı hükumetlerine tavsiye husu cu&unu alıo kacıvor. Fı»kat icmde bu J n n d e s»»rkı sov'er. Vıo'erta bır gun ?iK . I Tannenberg Harbi Opera'da tesHm ediyor. Aradan beş sene geçmiş, Helen tekrar meşhur bir artist olmustur. Paris'te herkes onu takdir ve hürmetle yadet • mektedir. O aralık tebdilhava için Paris'e gelen Ned'Ie çocuğunu ziyarete giden Helen'in analık htsleri galebe çalıyor. Şöhret, servet ve san'atmı terkederek hayatını çocuğunu büyütmeğe ve onu terbiye et meğe hasra karar veriyor. Belki zaman geçtikçe bir gün kocası da kendisini affedecek ve eski mes'ırt devre tekrar başIıyacaktırr. Harîcîye Vekili Yavrum Melek'te HALlL NlMETULLAH a) Medenlyet âlenü. (2) Cihet. (3) Mlllet (4) Perdl. (5) MİU1. (6) Garp ilemL a) Şark alemL (8) Mukayeae. (9) Haber. (10) Gaflet. (111 Hareket. (12) Hayat. (13) Zihniyet. (14) Kaide. (•) En «skl Türk'çulerden Halit Beyefendi bu araştırmalan yıllarca önce yapmıştır. (15) Necabet. (18) Necip. (17) Müteallik. ( • Eski İskolâs•> tlk batağı olan «medrese» lerde nice Türk varlıklannm bu soysuz dilin güçlügü yüzünden nasıl çürüyüp gittiğinl, boşu boşuna yok olup bittiğinl burada acı acı anmamak elden gelmez. Tarkçe mi üstün, arapça mı? Bu vanlıs düsüncenin ne kadar boş ve turkçenin arapçaya bakılınca ne kadar üstün olduğunu öyle derine gitmeksizin söyle üstünkörü bir arastnrna bile meydana koyar. [Bu yoldaki daha u • zun aramalar bu yazıya sığmıyacağı için kısacasını yapıyorum.] Dfl üstüne bir düsünürsek görürüz ki bir dilin eksiksiz, elverişli, Ivillanısh, kolay olması demek, o dilin düsündügünü anlatacak kadar sozleri,, lâkırdıları buIunması, her sözün bir manası olup bir çok manalara gehnemesi, gramer ko rallaruun ( 1 4 ) kolay olması v. s. gibi şeylerdir. (•) Bu yüzden bakılmca: 1 Sözler arapçada, samldığı kadar zengin değildir. Meydanda arapça sozleri derlemiş, toplamıs «kamus» gibi kitaplar gözümüzün önünde olduğu, ve türkçeye bu yolda şimdiye kadar hemen hemen hiç bakılmadığı için arapça gozümüzde büyüyor. Halbuki türkçenin derlenip toplandıktan sonra ne kadar zengin ve bu zengmliğin arapçadan daha ne kadar engin olduğu göriile • cektir. Sonra arapçada bir çok ise yaramaz sözler vardır. Meselâ devenin bir çok isimleri olduğu gibi aslanm doksan ismi vardır. Hele erkek ile kadının yakIaşmalan üstüne olan sozleri sayılmıyacak kadar çoktur. Fakat bunlar bir dilin zenginliğini değil, saçmalığmı ve güç Iüğünü, o dili kul'anan kimsenin bir çok ise yaramaz isimleri bellemek gibi söyKyeni de dinliyeni de yanıltmadan ya • mltmağa götüreceğini gösterir. Sonra her sözün en aşağı bir kaç manası vardır, ve bunlann arasmda uygunluk değil aykınhk bulunur. Meselâ «cermele» ve «mevla» sozleri tabantabana aykm manalara gelirler. Bir dilde bundan daha saçma ne olabilir. «Aciz» sozünün yetmiş yedi manası vardır!!! Halbuki türkçede değfl böyle bir çok, batta fld ÇarınElması Bioryada Sarışın Venüs Elhamra'da Atina Ajansmm tebliği Büyük bir kitap: Birinci Türk Tarih kongresi Konferanslar, Müzakere zabülart Cumhuriyet devrinde tedvin o lunan Türk tarihinin menşelerini, intanhk medeniyetindeki yükseh I meofeînf tayin eden Büyük Tarih kongresinin konferans ve mazakereleri aynen cereyem ettiğt şe killerde zabtt ve tesbit oltmmak suretile ahiren 630 büyük *ahi felih retimler ve haritalarla müzeyyen ve mücellet büyük bir ki tap olarak çıkarılmışttr. Birinci Türk Tarih kongresi yalnız tarih ile uŞrasanlann değil, hemen her Türk'ün harzican edineceği cidden büyük bir eaerdir. Yalmz 12S karuş bedelle Matbaacthk ve Nesriyat Türk Ano I nim Şirketi idarehanesinden teda I rik olunabilir. Şahane Menekşeler Artistik'fe BANKA KOMERÇİYALE İTALYANA londagu tefalet neticcn onu da ve zarif müfterilerden birinin çantasuu 1 karar veraaıçtır. # I sunda mutabık kalmıslardir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle