23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
•31 KâmmtKani 1933; îamhttriyet' S ON TELGRAFLAO Bana kahrsa Gavrilidis ve Ertuğrul Sadettin Bıırada her Shakespeare temsili, tiyatro tarihianize geçmeğe değer bir hâdise kıymetindedir. Burada ve her yerde. Uç yüz bu kadar yıldanberi ve belki de üç yüz bu kadar bîn ke> reden fazla ovnanan Othello, her temsil edilişinde, günün en taze eserleri arasındaki yerini hiç kaybetmemiştir. Toprağa girdiğin • denberi ten kafesinîn yanklan arasından sıyrılıp çıkarak yer yuzune dönen ve her asrın en yenî tiyatro muharrirleri arasmda kıymetini muhafaza eden Hamlet müellif i, en gençlerimize arkadaş olacak derecede tazedir, gorünüşe göre de hep öyle kalacaktır. Sahneye her çıkışmda yeni den doğan ve zamanla itiyadın pençesinden yakayı siyıran Shakespeare'in eserleri şarap gibi, hah gibi, keman gibi, eskidikçe lezzetleri artan, renkleri ve »e»leri tatlılaçan ebdiyen genç eşyaya benzerler; fazla olarak, şereflerini hiç bir maddî unsura borçlu olmadıklan için şarap gibi yere dökülmeleri, hah gibi yirtıl malan ve yanmalan, keman gibi kınlmalan ihtimali de yoktur. Yunanistan'ın en meçhur Othello'su olduğu söylenen Gavrilidis'le Türkiye'nin şüphesiz en nükemmel Yago'su Ertuğrul Sadettin'in Türk sahnesinde Sha • kespeare'i beraber diriltecekle rini haber aldığım zaman büyük bir alâka duydum. Evvelki gece Bakırköy'ünde, dün gece de Kadıköy'ünde oynadıklan Othello'yu bu gece de Beyoğlu'nda Opera sinemasında tekrarhyacaklarmıs. Türk ve Yunan san'atkârlannm kabiliyetleri arasmda bir mukayese temin etmemize de yarı yacak olan bu temsili goraaek İçin fazla sabırsızlanıyorum. Umarım ki Bakırköy'ünde ve Kadıköy'ünde olduğu gibi, Beyoğlu'nda da tstanbul halkı, tiyatro salonunda boş yer bırakmıyacaklardır ve iki milletin iki büyük san'atkârını alkışlamak vazifesinden uzak ve fırsatından mahrum kalmıyacaklardrr. PEYAMl SAFA Devletten 120 lira aylık alan ahçıbaşı: 2 Yeni Fransızkabinesi henüz teşkil edilemedi M. Daladier Sosyalistlerle uyuşamazsa Radikal Sosyalist bir kabine yapacak Parf» 30 (A.A.) M. Daladier, yann sosyalistlere hükumete iştirak teklifinde bulıtnurken bu teşriki meeaiyi ne gibi esaslar dahilinde kabul edeceğini de bildirecektir. M. Daladier, diin gece M. Blum île de bir mülâkatta bulunmuştur. Siyasî mehafü, sosyalist grupunun îeşriki mesai t«klifini fırka meclisine müracaate lüzum gormeksizin red dedeceği mütaleasmdadır. Bu takdirde M. Daladier, tamamen Radikal Sosyalist bir kabine vücude getirecektir. M. Daladier, M. Paul Boncour, M. Leygue, M. Sarraut, M. Chautemps, M. Sueille ve M. de Monıie'nin şimdiki nezaretlerini muhafaza ede cekleri, M. Bonnet'nin tnaliye ve âyan mecIisL malîye encümeni tnazbata muharriri M. Roy'nun bütçe nazırlıklarını deruhde eyliyecekleri eoylenmektedir. M. Herriot'nun Kava işleri veya Maarif Nazırlığını deruhde etnıek suretile tesriki me«aide bulumnası temin edilmiştir. M. Painleve'nm sıhhl sebeplerden idolayı yeni kabmeye girmiyeceği »öylaniyor. Pari* 30 (A.A.) Havaı Ajanti bildiryor: Gazeteler, M. Daladier'nin yeni kabineyi teşkil için sarfetmekte olduğu mesaiyi müsait bir surette karşılamaktadırlar. Gazeteler M. Daladier'nin radikal sosyalist fırkası üzerindeki nüfuzu ve kendisini diğer radikallerden ziyade sosyalistlere yaklaştırtnakta olan sol cenaha temayülü itibarile bu dakikada buhranı hal için lâzım yelen evsa*~ı berkesten ziyade baiz bu şahsiyet olduğunu yazmaktadırlar. Maamafih büyük gazeteler, .»*yalistlerin hükumete iftiraki kabul etmiyeceklerini yazmakta ve bu halin «Utediğini bilen bir adam> olarak malik olduğu azimkârane seciyesini hatta siyasî rakiplerinin bile 'eveccühle karşılamakta olduklan M. Daladier'yi harekâtrada daha ziyade serbest bırakacağı mütaleasını serdetmektedirler. Ahçısı olan aileler neler bilmeli? Hamur tahtası başında geçen geceler Ahçılar kpğuşundaki merasim Garip bir hikâye Doktor ve ilâç mes'elesi Geçenlerde, büyük bir Türk doktoru, hekimlerimizin fazla para aldıkları hakkındaki dedikodulardan şikâyet etti ve açağr yukarı şunlan söyledi: [Bir doktor için, on dakikahk bir muayene ve on kelimelik bir reçeteye beş lira alıyor, ne ihtikâr demek haknzlıkttr. Unutmamalı ki, o doktor, bu on dakika • lık muayeneyi yapabilmek ve bu on kelimelik reçeteyi yazabil mek için uzun ydlar gb'z ntaru ve altn teri dökmüştür. Verilen beş lira ücret, bu küçük emeğin değil, o büyük emeğin mukabilidir.] Gene büyük bir Türk doktoru, dünkü Son Posta'da, ilâç pahalılığı hakkında, Yunus Nadi Beyin ve onu takip ederek Peyami Sa fa'nın ve benim yazdığımız yazılar dolayısile şunlan söylüyor: [tlâçlar pahalı degildir. Fen adamlarına harmet ediniz."] Bu iki iddiaya da ayrı ayn cevap vereyim: 1 En büyük Türk şairi Ahmet Haşim, bir fıkrasma yedi buçuk lira almaktadır. Unutmamah ki, Ahmet Haşim de bu fıkrayı yazabihnek için, tıpkı muhterem hekimlerimiz gibi yıllarca göz nuru ve alm teri dökmüş, müstesna yaratıhşını bunlarla be» Iemiş, aydmlatmıştır. Ancak, dofc torlarımızla arasmda bir fark var Onlar, bir saatte üç reçete yazarlar, Ahmet Haşim i«e üç günde bir fıkra yazar... Biz: (San'ata hürmet!...) diye bağır^ııyoruz. Çünkü, yüz elli milyon lira bütçeli bir memleketin san'atkârlanyız. Muhterem doktorlanmıza da, kendileri için sükutun altın olacağmı hatırlatınm! 2 flâçlar pahalıdır, iki misal söyleyim: Geçenlerde Fosfoscyl isimli bir ilâcı, Sirkeci'de meşhur bir eczaneden üç Iıraya almıştım. Bir kaç gün evvel de Eminönü'ndeki bir eczaneden gene ayni ilâcı iki Iiraya aldım... Sonra: Çocuklara verilen bir süt tozu vardır: Glakso... Bunun bir kutusu, Liman kooperatifinde seksen beş kuruş. Beşir Kemal eczanesinde doksan. Beyazıt'taki eczanede yüz. Fatih'teki eczanede yüz on.. Şimdi muhterem doktora, doğrudan doğruya cevap vereyim: tlâçlar pahalıdır. Fen adamlanna çatmakta hakhyız. Hürmete lâyık olan f erdin kesesi değil, milletin sıhhatidir! M. Daladier kimdir? Pari* 30 (A.A.) Yeni kabineyi teşkil vazifesini kabul etmiş olan M. Daladier, 49 yafindadr. Radikal •osyaiist fırk&sının reuligini yapmış, birbirini müteakip Müstemlekât, Maarif, Harbiye ve Nafıa nazırlıklannda bulunmuştur. Mumaileyb, radikal fırkanın tol hizbinin naşiri efkârı olan La Republique gazetesinin mfidürlüğünü de tfa etmiştir. Buhran ve sazeleler Borçlar işi için bir anket Yeni bir Japon Taamızu mu? Amerika ticaret odalari Londra Çîn sefareti bir neler istiyorlar? tebliğ neşretti Vaştngton SO (A.A.) Amerîka Ticaret Odaaı, bütun Amerika Tica*. ret Odalan arasmda harp borçlan cevaplarda Ticaret Odan azalarının biiyiik bir ekseriyetinin harp borçlan için yeni bir moratoryom ilânı ve ticart fedakârlAlarla teslihat maıraflannm azahılması esasına Isti. naden borçlarda tadil&t yapılması lehinde olduğu anlaşılmıştır. Londra 30 (A.A.) Çin sefareti, dün akşam aşağıdaki tebliği neşrebniftir: Japon Irtrrvctletî, M B günlervîe Yehol ve Liaoning hududu boyun dalri Çrn müdafaa hattına karşı tayyarelerle fatıialı surette hücuma devam etmektedirler. Bu kismî bombardimaniar, niha yet 27 kânunusanide Kouillou'ya karşı daha büyük mikyasta yapılan ve muvaffakiyetsizlikle neticelenen bir bombardıman ile bitmiştir. 27 kânunusanide saat 12 de Ja pon'lar, 10 tayyare ve 12 zırhh trenin hknayesi altrada mevzilerimizin merkezine taarruz etmiçlerdir. Bu taarruz, Çin kuvvetlerinin çekilme *mi intaç etmi»tir. Ayni zamanda Çin sağ eenahinm Japon dünnfar Intaatma karşı yapmış olduğu bir cepne hücumu da düşmanı geri çe kilmeğe mecbur etmiştir. Netİce henüz kafî defildir. Yal nız Çin kıtaati mevkilerini muhafaza ve vaziyetlerinî tarsin etmişler dir. Takio 30 (A.A.) Japon hükumeti, Mançuri'de istatükonun ihlâl edilmemeshn ısrarla takip etmek tedir. Hükumet, Cenevre'deki Japon heyetîne bu şart dahilinde müzakerata devam etmek için raezuniyet vertniftir. Cenevre'deki Japon heyetine Japonya'nın Milletler cemiyetinde kalmasmın dördHincü fıkranm tatbiki hususunda yapılacak tefsirin mahiyetine bağlı olduğunun Milletler cemiyetine bildîrmesi için de talimat verildi§i söylenmektedir. Kalbim, minnetle titriyor: Çok teşekkür ederim, zahmet o lacak! Omuzlannı çarpıttı, sağ kolunu sa vurdu: Ne zahmeti, bey! însan insana lâzım olur. Kaç Iiraya kadar olsun? Sen, onu söyle de, ona göre bakalım. Yutkunuyorum: On Iiraya kadar? Koltukçu, başmı hafifçe çevirdi, yan yan bakh, sonra elile çenesini tuttu, bir an düsünür gibi oldu: On Iiraya kadar mı? Sokağa cıkbğım zaman keskin, diken diken bir kuru soğuk, derimi yakmış, gözlerimi yaşartmışh. Şimdi, alnımdan terler boşanıyor... Nöbetim var, ateşim var da mı terliyorum? Yoksa utancımdan, sıkmhdan mı ter döküyorom? Koltukçu, on lirayı azımsıyor! Halbuki ben, onu bile bîrden verecek ve her ay bulup temin edecek halde değüirn... tçyfizüraü bu adtmdan saklamama Bir tekzip Ânkara 30 (A.A.) Beynelmi lel parlâmentolar birliği konferan«ının 1933 de tstanbul'da toplanacağına dair gazetelerde görülen ha vadis muvafıkı hakikat degildir. 1933 de Cenevre'de ittihaz edilen karar mucibince kouferans 1933 senesinde Madrit'te ve 1934 senesinde tstanbul'da toplarac&ktır. AnadoTu Ajansı mezkur havadiK tekzlbe salâhiyettardir. f Kınalıada'da ağaç bayramı Bayramın üçüncü günü Kmalıada'da bir ağaç bayramı yapılımstnr. Kınalıada ilkmektep muallfmi Rasim Beyin riyasetinde teşekkül eden Ağaçlan Korutna Cemiyeti taraftndan Edirne'den celbedilen 250 akasya fidam ilkmektep talebesinm de iştirakfle Ada'nın sokaklarma dfldlmiş ve bir kı*mı da ahaliye levzi oîunnıuslur. Amerika amelesi Rusya'yı tanımıyor Vaafngton 30 (A.A.) Havas Ajansı bildiriyort Amerika amele federasyonu, dün Sovyet Rusya'nın resmen tanınması aleyhinde karar vermiştir. Federasyon reisi M. Green. <bazı aza, her ne kadar Sovyet Susya'nm tanınması lebinde rey vermişler ise de bunu sırf ticarî mülâhazalarla yaDmışlardır» demistir. Cumhurivet Nüshası 5 Kurustur Sofya'da uç Makedonya'lı linç ediidi Abone • Tarin^ Sofya 30 (A.A.) 60 kadar adam, muhakeme edilmek iizere Beltza istasyomma götürülmekte olan katille müttehem 3 Makedonya'hyı polislerin elinden alarak hemen lincetmek suretîle işlerini b'tirmiştr. CUMHURtYETin tefrthast: 62 şeraiti • Senelik Alh ayhk Üç aylık BİT avlık ^ 1400 Kr. 750 400 150 Ha riç ** 2700 Kr. 1450 800 Yoktur f'BoZtrtu &ehmet Vsta i Sevrlsefatnin afçüar müteha nun mutfa&ında <İzmir» vapuru dum. Hamurculuk ahçüıkta yüksek pa[Seyrisefain idaresinin ahçılar müteyelerden biri idi. Maastm 200 kuruş gühassın Bolu'lu Mehmet usta hayatuu anmüs paraya çıkanldı. latmaga devam ediyor.] *** Ondan sonra kısa fasılalarla hep terfi ettim. Bu yükselis Şeyhü^isiâm Efendinm « Şeyhülislâm Cemalettin Efendihususî ahcnı oluncıya kadar devam et nin mutfağmda sekiz sene kaldım. SetL Şeyhülislâm Efendinîn hususî ahçısı kîz sene onun hizmetinden aynlmadnn, olmak demek her öğünde onun sahsına demek istemiyonım; yaniıs anlamaym. mahstM 7 türlü yemek pişiren ahçı de • Sekiz sen« murfaktan dısan cıkmadım. Ahçılann yattıklan yer mutfağm hemen mekti. Harem datresinm, vekilharçlann, bitisiğinde idi. Gecemiı orada, günCmüz arabacılarm, usaklann ve sairenin ye • mutfakta geçerdi. Oyle her istediğhniz meklerile diğer ahçılar meşgul olur « Iardı. zaman sok?ğa çtkamazdık. Yalnız öele vakitleri iki saat paydosumnz vardı. Bu Günun birmde Şeyhulisiânıın kona • iki saat zarfmda konak duvarlan hariğmdan avrılmak lâztm geidî. Cemalet • ctT«e okm«mik sartile. Vak+rmm îst« tin Efendinin oğla Muhtar Bey alaturka diğimn gibi geçirmekte serbesttik. Bir bir ahçı îstivormuş. Amcam da beni tavde uyku vakti bos kalırdık. Arkada<1a • siye etmis. 3 lira ayltk ile Mubtar Bevin nm geceyi yataklannda (recirirîerdi. Beahcrsı oldom. Muhtar Bev o zamanlar nim gecem ise hamur tahtası basmda FafHı'te Cemalettin Efe^dmin esH kon^^'nda otunıyordu. Konaera gidince Keçerdi. Uvku vaVti sreîînce herkes gibi ben de koğusa giderdim. Orada her georada kendime Kir kaouvoldası bul • ce vamlnn merasimi mutealnp aoyun •' dum. Bu adam Fflin ishnli bir Frannz'madan fakat soynranad<?nnı an sezdîrdu Alafranga yemek ptsirmeğe memurmeden yatagima grrerdim. Her gece du. Tokatlrvan tarafmdan tstanbul'a jçeyapılan merastm dediçim Scinci nhçıtirilmis, oradan Muhtar Beyin konağına nm ve diğer ahçılann sıra ile birer birer geçmi«tî. Kansı ile beraber konakta aysoyunıro yatmalannı lx»k'eın«4rti. On'ar nlan bir odada oturuvordu. 45 vasla • yatmnf'»»t Vîz verimîzden bfle kıpırdı rtnHa kxdar vardı. Muhtar Revden 8 yamazdık. Duvar diolerinde dtz coker, tngüiz lirası aylık ahyordu. llkönceleri aSp'arm ke"îf!erini bA'erdik. Koğucta can ctfter dost o'dıit. Fak^t sonra araherkes uyudu mu oyudu, ben usulca yamız birdenbire f>ozuldu. Ben alaturka tağımdan çrkar, mntfağa kosardım. Un veme'c'eri n"«îfHîkt«»n sonra bo^ vakîtçuvalm<^an bir mîMar on çJcanr. ha • lerimde Filin'in hazırladığı alafranka mur tahtasuıı onüme kor ya bakla • yemeklere, tatlı ve pastalara. bakıyor, va, yahut ta börek yapma&a kovulur • onlan takh'de svranyordum. Adam dom. Bunlan fırma arro nisvmeden, tatbundan ürkrii. Surarmı ash. Tatiılan, Marmı hasîamad^n poîrfime uvku jrir pasfalan mutfakta deftl. kendi odasınmezdi. Kaç geceler bovle hamur t»htada haztrlamağa basladı. Ben evvelâ ba• basmda sabahı ettiğmıi biitrkn. Makı na mana veremedfm. Fakat f>tr g9n asadım gündüz gözucuyla hamurcuya ramızı bu'mfSi» çalısan kraı ile konos bakftrak oSretrdiHerîmi tatbîk efmek tuk'arma kulak misafiri olunca mes'eten ibaretti. Etesi sabah bu baklava ve leyi Rnladtm. borekleri gizlice arabacılara, seyislere Fflip: dağrtır, fîkirlerini sorard»m. Nthayet bir Canrm farlcmda d»*fl m'sm, di gece yakavı ele verdhrı. lVinci ahcı yapyordu... Herif ekme^îmîzi elimizden tıÇım bakTavantn serrWini ha«l«rl<Mi alacak. Könoelusu açıkgoz mü, anksroz. beni curmu meşhut halinde yakaladı. ErHer sevi bir b*kısta o&»eniyor. Eli her tesi sabah hâdise brttabi amcama haber işe vatrvor. Nasıl olur da ben onun ya verildi. Bak'ava teosisiie beraber huzunmHa pasta yapanm. ra çıktık. Rahmetü frorîerini acarak yüFİ'I'D ust? bir ahçı idi. B<=ni beğenmezüme ters ters baktı. Sonra eTmi tensisi o ka^ar ho«ntna gkti ki savurdufu ye uzatarak brraz baklava aldı ve aÇrma knfvnî bile nrfetthn. attı. Çenesînîn her ovnavışmda bakıs O bu tarHıten sonra Mnhtar Bevin yalannm sertiiSi biraz daha yumuşuyor nmda çoîc lc«'ma<fi. Ben de cok oturmada. Nihayet bana: dım ya. Muhtar Bey Yeniköy'e tast • Zenno oğlu dedi, bugünden tti • nmca bir gun haber vermeden kactma. baren hamurcu ile beraber çalısacaksın. Buna sebep konnkta ıravrimimtazam A n » geceleri değfl ırunduzleri. Hev covemek yenmesi idi. Muhtar Bev bil cuklar, götürün «a bak'ava tensisini a • h»«sa r«>«"<Jeri <*ok r*c vemek vîvordu. rabanbanva... Bunu kuçük Zenno pi Ahçısı olan afle reislerine tavsiye ed«şırmıs dıym. rhn. TAhcımzdan nremnımsantz, onn eErtesi e3*«lpn Hîbnren hamt»«n ol mekten çekinmiyor... Vaziyet aoaçık!... tki taraf için de tehlike yok. Sahlacak mal kalmadı, kalanlan da mecburen satacağım... O, benden edeceği kân, istifadevi etti. Son kınntılan da, hiç yorulmadan, üzülmeden, zahmetsiz'e toplıyacağuıdan e. nin... Simdi. dost olmamamız îcin sebep yok... Neticede gene en çok kâr onun... Dostluvumu da kazanacak... Kazansm! bu, en giiç kazanılabilen şeyi kazanırsa. eski kinleritni unutaca ğım. can ve pHnîilden affed«*ce*îm... O halde, buvün ben de kârltvım... Cünkü avlardanberi devam eden bu alıtvemlerden, satıs îslerînden îitc defa olarak ben de bir kazançla çıkmış olacapmn! Elimle omzuna dokundum: ATİTİm, e?er başını ağntmazsam sana anlatavim! O. böyle b'r mtiamele karsısın'fa kalacaRinı evve'den r>''ivormuş p'bi. hiç şasaırnmdı. eayet tahiî dunivordu: EstağfuruIIah bey, söyle... Dünyanm bin türlü hali var. Her gün için hepinv'in başmdan «fecmiş, gecen şey!er... ölüme çare vnk tnde... Sen. vaktile iyi m'fnTer gördün de onun için gücfine s^dfyor... GG'uvorum... KolHıkcu, kaşlannı hafif çatarak başmı sa"'vor: Bey, gulme... Ne acınacak în sanlar var bu dünyada... Aklıma. tramvav durak vprinde, hınldıya hmldıva dolanar»V dîlenen. vüxv sar«n!ar içinde. ois diienci «reliyor! Müzehhfr'in soğuktan Htrive titrîve ui gece, o, dilenci bir ateş yaGü'iivorum: H»khsıniT'^înirden gülüvorum ., Ko'tukru, bird*n durdu, gozlerimin îçine b»kb: Ben, bnt, ya'.iız mal ahp satmayıZ. tnsan sarrafıvtz da avni Okumanmz, vazmaTnız vrtktur. l"thr an», göre ?ör<* çok şeyîer ögrendik... Boynunu, elini goğsüne bastırdı: YUSUF Z1YA hassa aksam yemeklerini geç yemevin. Çünkü ahçılan bunun kadar sinirlen diren h'rr şev yoktur. Muhtar Beyin konağmdan çıkınca amcamm yanma döndüm. Muhtar Bey bana fena halde kızntıs. Arkamdan babasma «bo adam tekrar size gelirse almaym!» Diye haber yoüamış. Amcam bunu duvonea künlere bındi. Sevhiiîislâm F.fendi ile oğluna selâm söyleym mutfak benden sorulur, dive bafırdı. t^tedi5nrri alınm, istediŞrimi kovanm. Eğer bundan memnun kaTmazlarsa vanp baska ahçıbaşı arasın Iar.» *** Bolu'lu Mehmet ustanm hayatı Eundan sonra daha meraklı safhalara gir mektedir. Anlattıklannı hikâyeye gelecek yazımda devam edecejim. CEVAT Hani arfeder«m, hâsa, ekıl oğ> ıetmek pibi olmajip... Ben, rahıl bitsnafım. Senin biidiklerinden l*'rini bilmem... Ve lâkin sen de, hani danlma, kusura hakma, ay»k türabryım, sen rle idareni bilmivoreu»! Havaı biitrisi benden çok far!a; ameK zekâsı cetm tecnîfcsUrle isîe,ıtiiş, bu sit. fokat hayata karşı kuvvrtli adamı d'nî Muh»kkak ki, o, benim bildiklerimden birini bilmiyor! Cünkü o, Nesri « n'in. ince pembe dudaklarmı açm temiz bevaz dinlenni ^ostererek güldü jKinü »örmedi, bilmivor! Bunun gülmek de^il. kahkaha değil, susuzluktan yan mis bir aora tatlı, serin bir oınar suyu gibi riökÎTİtJüjjünü ve bu büviiîü kaynaktan dökülen serin suvu icen ınsanın içi yandığını ve içî yandıkça da içmek istedi?ini, suyun alev oldugunu bilmî • yor!... Evet, o, çaplnn rüzgârm keyfîni çıkara çıkara nazlı nazlı dalgalandırdığı îçnce ipek çilesi açık kumral saçlan görmedi, bilmiyor!... (Mabadi var) Tipi Dindi! Yazan: MAHMVT YESARt Ev sabibfle anlaşamadık... Evin yerini sordu ve hemen tanıdı: Hüsnü Efendi öyledir. Onun evid tutmadığuuz isabet olmus, geçine • mezdînîzt Yanvana, ifci eski ahbap gibi yürü yornz. O da, benim gibi panosuz... Paketini çıkardı, bir cigara 3oam etti; kibrrtüe de yaktı: Siz, nasıl bir ev isliyorsuanuz ? K&çOk, trcuzca bir ev... Sanki mecbarmusum gibi kendi kendi<ne bir mazeret te bnluyorum: KScuk birader, yah mektebme gîrfyor... Bir hemşire, bir ben... KoKukçu, cigarasmdan bir nefes çekb". ağız dolsu dumanmı havaya savur • |du: Size bir ev, bulalım bey Bu fikir bana, koltukçumm ikinci defa olarak sigara ikramır.da, aklıma geldi. Bu adamla artık mvkemmel dost, ahbap olabüiriz. Zaten sokakta yan yana yurürken de birbfnmizî yadırga mıyoruz ve gelen gecenler de bize fazla dikkat e f mivorlar! Decn^k ki aramızda çok bi" fark yok, dernek ki onlar da ya^ırgamıyorlar! Bu a?amlar, paketlerinr çikanp verdikleri »igaranm daha dnmanı tüterken ikinci bir sigara ikram efmezler' .. Konu*tuk!art, si«ara verdekîleri odimdan bînlerce [iralık istifadeleri olsa bile... Onun verditf ligarayı, kim bilir, ne hırsla, ne îstahla irmis olacağım kî izmarit elimi ve dudaklanmı yakarken, paketini uzattı: Buyurun, tazeleyin! DedL Yüzüme bakmıyordu ve bir ahbap gibî konnsuyordu. EVPL ben artık bn adama açıl«T>nirîm! Cünkü artık benîm îcin tehlike kalmidı. O da bunu bildipi, hissettifi içmdir ki dost olmaktan, dost gSrün
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle