29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1933; SON TELĞRAFLAP Bana kalırsa Musolini ve musiki 'umhuriyet' | AĞAOĞLU AHMET BEYE t Mikrop saçan ve yangın çıkaran harp aletleri Tahdidi teslihat konferansı divanı bunlara karşı müessir tedbir bulamadı Cenevre 26 (A.A.) M. Henderlon'un riyaseti altında toplanan silâhlan bırakma konferansı drvanı, Idifaı Felemenk murahhası M. Rudagero'nun kimyevi sîlâhlarla yangra çıkaran ve mikrop saçan silâhlann •nemmıtyetine aH olarak vücude getirilecek ahkâına müteallik raporumm müzakeresrae girişmiştir. Yapılan müzakereler, bu husustaki fcontrolun pek müskül olacagmı ve memTiuiyete muhalif harekat vukutında mukabele bilmUîl tedbirleri nin müessir olamıyacaihnm kabulü garuretmi mevdana çıkarmisti*. tn • gitltere ve Amerîka morahhaslan, mukabele bilmisil tedbirlerini memjıuniyetsizlikle karşılamışlardır. arzusımda olduğunu bndirmiştir. Ciddî oîmıyan bir yârenlik 5 Şeker Bayramı Bugün elinize aldığımz her srazetenin fıkra köşesinde bu tath başlığı göreceğinize çiiphe yok: Şeker bayramı! Fakat, akidenin okkası hâlâ yüz yîrmiye oluşundan mıdır, nedir, yıllar var ki, biri şeker gibi tath, öbürii bayram gibi neş'eli olan bu çift kelimeden kalemim bir türlü lezzetli cünaleler çıka ramıyor! Galiba bunda mevsimin de tesiri var: Bayram sabahı pencereden bakan gözler, sokaklarda ag>lıyan siyah şemsiyeler değil, gülen beyaz yüzler gormek ister vo bir bayram havasına, kelebekler gibi uçan karlar değil, karlar gibi uçan kelebekler yakısır! Fakat halimize gene şükredelim: Beyaz kar tipisi içine beyaz soba dumanlarının karıştığını da görüyoruz ve çekerin yüz yirmiden asağı inmeraesine rağmen has ekmeğin okkası sekiz buçuktan yukan çıkmıyor! Bu yıl Şeker bayramınm ilrt ayrı hususiyeti daha var: Güzellik müsabakası, Matbuat balosu! Cumartesi günü müsabakada, cumartesi gecesi baloda, crnuhak» kak ki Maksim salonu zengin bir şeker kutusuna dönecek: Bergamat gibi beyaz tenler, akide gibi kırmızı dudaklar, badem şekeri gibi çıtır çıtır, lâtilokum gibi tombul tombul güzellerle dolu bir şeker kutusu! Ramazanda bütün kaplann kalaylanması ve bayracnda insanların tepeden tırnağa donanmasi da âdettir. Dikkat ettim, iktısadi buhran yüzünden midir, nedir, su son ramazanlarda ve bayramlarda, matbuat âleminde kalem Ier biribirini kalaylayıp don^tıyor. tşte bu yıl da Ağaoğlu Ahmet Beyle Şevket Süreyya Bey, bayrajnlık lehçelerini takınıp yekdiğerini arife çiçeğine çevirdıler! ' •.. Japon'ların bir tekzibi Cenevre 26 (A.A.) Japon heyeti , Japonya'nra Büyuk Okyanoa'ta üssii bahriler vücude getirmekte olduğuna dair şayialara ait tekzibi açıkca teyît etmiştir. Silâh kaçakçthğı mes*elesi Cenevı* 26 (A.A.) Küçük ttilâf Avu»turya'da meydana çıkanl mış oian »ilâh kaçakçılığı dolayı * •ile tngiltere ve Fransa'mn Viyana, Budapeste ve Roma'da diplomasi tarikle icraMna karar vermiş olduklan tesebbüsün nKicelerini bekle meVtec^îr. Kiirük îtilSf h'"Vfım*tleri bekiedikleri izahat kendilerinî tat • min etmediği takdirde mes'eleden Milletler Cemiyeti konseyini haberdar etmek snretinde evvelce ittihaz etmiş olduklan karan yerine getirmek hakknu muhafaza etmektedirler. En ziyade müntesir mütalea, konseyin şimdik ictfma devresînde mes'eleden haberdar edilecegi merke zindedir. tınnnmmnramı Silâhlart btrakma kcnferann ve Almanya Cenevre 26 (A.A.) Almanya âhiren tecdit edilmiş oian teslihat •nütarekesini kabul etmi* ve «ilâhlan bırakma konferansma bütün teknik kotnitelerde yenîden mümes«iller bulundurmak suretile istirak Haydar Rifat Bev bana dun bir bay ram hedivesi eöndermek lutfunda bolundu. Eibet ki he<?iveler arasmda en de?er!isi kitaohr: Hele bn okumayı seven bir vazıciva {rönderi"rse ve r<ele Sstunde Emil Ludvig ve Haydar Rifat imzalarnu tasırsa... Meşhnr Alman mo*»arririnin Musolmi fle yaphgı mülpkat Hn^dar Rifat Bey tarafından tercume edilmiş ve «genç T3rk kötöpanesi» nin uçGncü savwı olarak çıkanlmıs. Bu tercümeyi henüz okumadım, fakat sahifelerine göz gezdirirken mütercim tarafından kırmızı kalemle i*aret edilen sahrlar gördüm. Son musiki münakasalarun'Tİa aU^aaı düniniilerek cizilen ba satırlarda, ttalya'nm kesk'n ve hailevî bakışlı diktatörii di^or ki: « Beni, icinde musikner lerennüm edilen bir odanın yanında karanhk bir vM e kapah"'r. B^n orada he»nen şn f Alman masikisi, şu Fransız, sa ttalvan, sa Rus'tur derim. Musiki beynelmflel dir, li*am itibarile. FaVat denmî tabiah itîbarile tamamen mfllidîr. Bence bir nkm en derin ifade sekli musukisidir; ba terennumüne vanncıva kadar her hnsusta boyle^ir. Eğer biz VerrfiM rlaVa ivi calıvorsak bunon ruhî saiki Verdi'nin bİT:m kanımızda bulunmasıdır.» lşte bir s8z ki öteden^eri bizde hem en mutaassıp S"k mnsîVisi ve hem en ileri gam musiki<i taraftarlartnca ayni kuvvetle ileri *Hrîn^ri bir idd?a rasıyor. 5î\rk tarafı, bu iddiayı alarak diyecek « Bnkrniz! Mu««lini de bİTİmle beraber düşunüyor. Her masikinin ozö, ir'. muhtevasn millidir; o k^dar ki bir Alman askerini yusvuvarfak ve sannn b««ndan, kırmızı ensesinden, kım kîrpikli ve çi* mavi sözlerinden, kaba, fakat dayanıkk govdesinden tBnımak nasıl mümkunse Alman melodilorinde de bu Cermen renşnni ve kanmı bulmak o derece kabHdir. O r.«Me neden millî sesimîzin icindeki Tiirk kanmı kurutmaga kalkıyoruz.» Mu«iki davasmin garp tarafı da diyecek ki: « tvi va. B<"Tnelmflel rm«iki HHmi k»bul etmek. millî o'mah mani degflmis demek. Musolmi de b'Tİm davanmz tarafına srecmis oluvor. B>x garp mnsVsini kabul etmekle miUî ruhumuzu fe^a etmiş olmiyacagn. Cunlcu bahsedilen Alman, Fransız, ttalvan, Rus musnrîleri arasında bizîmki de yer alacak: F»1'*t aym musîki dili ve kıvafetüe.» tki taraf ta haklıdırlar, yalnız... Hayır. Bavram trunS bu münakasavı bırnkalnn. Istiven bu tatil günlerini dilediği musikiyi dinlemekle gecirebilir. Gramofonunuzu kunmuz ve be?endiğipîz n'»*ı calınız. Hosunur^ sridiyor ya.. En büytik halokat orada. Wa?Tier yahut tamburi Cemil. Siz büirsiniz. Bayramınız mubarek olsun. PEYAMİ SAFA İsnat ve tahrif bahsi Sizin sosyalist muharirlerinden alınmış diye gösterdiğiniz cümleleri bizim bir «Beyaz Rus» kitabından iktibas olunmus parçalara benzet memizi, bir isnat gübi ahyorsunuz. Fakat Ahmet Bey, bunda o kadar da davayı alâkadar eden bir sey yok. Çünkii bu parçalacm bir Beyaz Rus kitabından değil de, bir Kırmızı Rus kitabından alınmış olması da bizim tezimizi tağyir etmez. Çünkü eğer okumuşsanız siz de büirsiniz ki bizim «tnkılâp ve Kadro» da (Miliî kurtulus hareketlerinin ana prensipleri) ve 12 numaraü Kadro'da (Bizim tezimiz) şeklinde madd'e naadde hulâsaya çalıştığrmız hükümlerde, ne Beyaz Rus, ne de Kırmızı Rus'un sehadetlerine ve teyitlerine zerrece yer verilmis değildir. Tahrif bahsine gelince; burada vaziyetiniz daha enteresandır. Ben sizin şu cümlenizi aldım: «Sanki klâsik demokrasiler cihan içinde millete hak vermiyorlarmiî? Saniki tngiltere, Fransa, Amerika, tsviçre, tskandinavya ve sair demokrat devletler, c^han içinde milletlerini haktan mahrum ediyorlarmıs?» Ben bu cümleye hakh olarak müstemlekeci bazı milletlerin kendi tâbiiyetlerinde yasıyan mllletleri nasıl haklarmdan mahrum ettiklerini anlatarak cevap vermeğe çaliftun. Fakat siz son yazımzda: Hayır! Bentm maksadım kendi milletlerini cihan içinde haktan mahrum etmediklecini söylemekti!> diyorsunuz. Haydi tavzrbinizi de kabul ede lim. Fakat gene bizim iddiamız değifmez. Çünkii biz bütün bu say<fığımız milletlerin, hem cihan içinde diğer milletleri, hem de kendi içlerinde milletin kısnıı küllisini haktan mahrum ettiklerine kaniiz. Ama siz, bizim hep tngiltere'den, Amerika1 dan misal aldığımızı ve tsviçre ile Iskandinavya'yı ihmal ederek tezinizi tahrif ettiğimizi iddia ediyor sunuz. Haydi efendim, bunlan da alalım. O tsviçre'yi alalu» ki, orada daha bir ay evveJ, Terki teslrhat konferansı, Cemiyeti Akvam sara yını saran mitralyözlerin ateşleri himayesinde açılmıştır! Bu atesleri açanlar da, üstlerine ates açılanlar da tsviçre'nin hür vatanda?lan de ğil mi idi? Biz bumemleketleri Türkiye'ye misal almamakla hata ©t mediğimize kaniiz. Hatta tskandi navya'dan da bahsedebiliriz. O tskandinavya'dan ki, meselâ daha bir kaç ay evvel bir Kreuger rezaleti, bütün tsveç vatandaşlarmın küçük tasarruflarının, nasıl gayriahlâkî kanallardan, nasıl kirli spekülâs yonlara yahrıldığım güneş gibi a^ikâr kıldı. Eğer tsveç, sizin şu mu kaddesleştiırdiğmiz ferdî hukuk kaidelerine sadık kalıp ta meselâ Kreuger'in borçlannı, Kreuger kadar ahlâksız olan haricî alacaklılara odemeğe kalksa, yirmi dört saat içinde, tsveç, fülüsü ahmere muhtaç kalır. Hulâsa Ahmet Bey, bu sahada söylenecek «özlerin sonu gelmez. Hindistan'daki müatemleke rezaletlerinden bahsetmeyin derseniz, İn giltere'den bahsederiz ve önümüze Londra üstüne yürüyen ve Londra sokaklarında, bir takım atlılann a yağı altında çiğnenen hür tngiliz vatandaşları gelir. tngiltere'den bahsetmeyin Almanya'dan babsedin derseniz, iş daha garip bir şekil alır, çünkü orada bir Berlin, bir Münih görüruz ki her evi bir başka devletin kalesi gibidir, aycı bayrak taşır ve ayn işler içm silâhlanır. Ameri ka'da hür vatandaşm hakkı eğer işsiz kalırsa günde bir çürük elmadır ve rs«iz kalan hür vatandaşların sayısı yalnız bu memlekette on bir milyona varcmştır. tsviçre'de mit ralyöz harbi, tskandinavya'da Kreu?er iskandah v. s., hulâsa AhOsman Rakımı gördüm. Niyazi'yi Darüşşaafaka'ya yazdırabaeceğini ümit e diyor: Dersler baslamadan evvel mü sabaka imtihanına girecekti... Şimdi çok zordur... Hemen hemen mümkün değil gibidir... Çünkü müsabaka imtitihamna girip te muvaffak olan'.ann heosi mektebe ahnmaz, aralannda çekilir... Şayet, sene içinde bir yer açı lacak olursa. müsabaka va istirak etmiş olanlar girebilîrler... Mektebin alabi; lecelri talebe m ktan mahduttur... Fakat gerek mektep idareîinde, gerek Cemiyeti Tedrisivede tanıdıki^nm çoktur... Vaziveti anlatacağun... Gayrimümkünu mümkün yapma^a çalışacağım... Sen, arttk düşünme. Ben, bu işi üzerime ahyorum... Nereve baş vurmak ican ederse basımı orava vuracağım... İnayeti hak'a, muvaffak oluruz! Yüreğim vana yana: tnsallah! Dedim. Niyazi'den aynlmak bana güç gelecek, ona çok alıştım... Fakat en ziyade met Bey, ne bizdetı bu memleket lere dair hak ve adalet misalleri isteyin, ne de bu memleketlerin mesut nizamını Türkiye'ye bir ideal gibi gösterin! Türkiye hiç bir yerden hiç bh misal aramıyor. Biz size Türk milleti eşsiz ve örneksiz bir inkılâp yapıyor dediğimiz zaman, alay ediyorsunuz. Fakat sizin mükemmel misallerinizi gördükten sonra da biz gene bu fikrin üzerinde sabitkademiz: Evet, Tüırkiye eşsiz ve örneksiz bir inktlâp içmdedir ve Türk d»v leti kendi nizamını, hiç bir nizamı es ve örnek diye almadan kendi kendine yapacaktır! Fakat Ahmet Beyefendi, mes'ele burada değildir. Siz de büirsiniz ki, tahrif, isnat ve saire gibi ucuz kelimelerle, silâhlanarak ve tamamile münakasa harici bulunan kanunla rm siperleri arkasına saklanarak tnkılâp ve Kadro'nun tezi çürütü lemez. Eğer muhakkak onu d*arbelemek istiyorsanız, hiç olmazsa bu tez üstünde çalışanlar kadar rahatmızdan fedakârhk yapmak, bir taraftan memleketin, diğer taraftan clhanın seyrini ve istihaleaini adım adım takip etmek lâzımdır. Yoksa ^ tahrif ve isnat gürültülerîne kalırsa, ben size bunlarm biz zat sizin yazılarınız arasından, sizi de hayran bırakacak kadar mükemmellerini veririm. Meselâ siz de itiraf edersiniz k!, tnkılâp ve Kadro'nan mihver fikri, siyaseten ve iktısaden müatakil ve cüzütam bir memleket olmak endisesîdir. Bu endişe bu kitabın bütün bahis, sahife ve satırlannda en açık. en bariz bir şekilde izah olunmuş ve müdafaa edilmiş tir. Milletleri milletlere esir eden müstemlekeci lük etzadınm tasfiyesi, cihanm bir birine karşı cephe almış tâbi ve matbu milletler dünyası yerine her biri ayn ayrı hür ve müstakil mületlerden mütesekkil yeni bir dünva muvazenesininteessüsü her ac'ımda ayn bir şiddetle müdafaa edilmiştir. Tam ve kaydü sartsız istiklâl davasmin, Türk inkılâbmd'a olduğu kadar, ne burjuva ne de sosyalist hiç bir te lâkki sisteminde tam ve kâmil izah olunmadığı işaret olunmuştur. Ve nîhayet Şarklı ve gayrimütecanîs bir cemaatin mület, bir millet mücadelesinin iktısadî ve siyasî bir sistem haline istihalesi demek olan Türk inkılâbı, yalnız zamanımız ve yal nız memleketrmiz için değil, bütUn beş«rîyetin atisi ve mukadderatı hesabına dikkatle müsahedeye değer bir dava olarak tasvir edümiştir. Nihayet ctarihin 5yle bir devrinde, arzın 8yle bir noktasmd'a ve hadi satm öyle bir seyri içinde yaşıyo nız ki, müstakil millet prensîbini, yalnız bizim içm değil, bütün cihan üzerinde hâkim ve mutebec kılmağa mecburuz.» denilmiştir. Fakat bu dava sizin telâkkinizde ve kaleminizde sizin hacminize ve «badınıza uygun bir şekil alıyor. Ve getirip getirip te Kadro'yu, milletin istiklâlini başkalarma satmak için çalışan ve hatta Estonya'nın, Lit vanya'nm tekrar esaretini istiyen, hulâsa sizin istiklâlcüiğinize ve vatanperveliğinize karşı esaeti, mus temlekelieri, hürriyetsizli?:i miida faa eden dir kara kuvvet şekline koyayorsunuz. Ahmet Bey, bunun bu kadanna isnat ta demezler, tasrih te edemez ler... Bir başka şey derler ki, onun taborini ben burada söylemiyeyim, fakat siz vicdanmızda duyunuz ve muazzep olunuz! [ 1 ] SEVKET SÜREYYA [1] Bu son yazılann llkincisl olarak çıkan <Kâfir ve Bolşevik» yazısı ikinci yazı olacakken ilk olarak çıkmıştır. Hk yazı, lklnci çıkan <Blr munakaşanın bllançosu> yazısıdır. Müzehher üzülecek... Ona nasıl avutacağım? Ben, bir if bulacak olursam, Müzehher. evde yapyalmz kalacak... Ne sersemce düsünüyorum! Ben, iş bulavun, kâfi... Hayatımız biraz, çok deŞil, biraz düzelsin, refaha yüz tut • sun; o zaman dostlanmız, ahbaplanmız, hele akrabalanmız, bizi yabuz bırakmazlar!... Bu aynlık, NivazPyi de iclendirmi yecek mi? Haj'lidir âvare dolaşıvor... Sıkı mektep bavatı, onun sıhhati üzerinHe bir tesir yaomıyacak mı? Fazla mce değil, lüzuımuz ve boş şevler dü*ünüvorum. Bu, Niyazi'nin ahlâkı için lâzım... Sonra sıhhati için de... Niyazi'nin i^kaminlerine bakmasra korkuvorum. Bu ökçeleri" carpık, dört yanmdan su alan avakkaplannm manzarasi, kn'k'mi narc»'«vor... Çocuğun esvabı eskidi, pn'tosu kısa'dı... Ben ona. işportadan bir çift çorap alamıyorum. Darüsşafaka'dan ona, esvap verecekler, palto, kasket, kondura, iç çamasın ki: Almanya'da Siyasî buhran , Dr. Şaht'm Başvekil olmasmı istemedi Berlin 26 (A.A.) Revhîstag meelisi lademtf azalan meclisinm dahüî •iyasî vaziyet hakkmda yeni müzake • reler yapmalan içra fnkalara gecen en* kna günü verdiği muhlet vann öğleden •onra brteceğmden gazeteler, karmakanşık bir hale gelen siyasî vaziyetm ivi bir neticeye vanlması maksadîle sarfedüen gayretleri bulâsa etmektedir. C**T*it3*rm vmdikleri ib»T»ta «rore bu hususta açıktan acığa fld oereyan ve temayül belirmiftirı ' 1 Rayhistag mecüsmrn, vaktî yaklasan omumî içthnamın hükumetin yeni bütçeyî parlâmentova verebfleceği zamana kadar taiiki hakkmda mec1î«te bir ekseriyet vucude gethmek tesebbü Müthiş soğuklar 3 Leh şehrinde 300 kişi donarak öldü Varşova 26 (A.A.) Hararet derecesi Varşova'da stfndan açaği 24 e, Poznan'da 27 ye, Vilno'da 29 a duşmüîtür. Ba fehirlerde 200300 kadar kimsenin soğuktan donduklan bîldirO • miştir. Eskişehir Seker fabrikası Sonbaharda ecnebi şekerine ihtiyaç kalmıyacak Ankara 26 (Telefonla) Eskişehir •eker fabrikan Bnumiizdeki sonbaharda faalivete gececektir. Fabrika için zürra şhndiden Eskişehir ve havalisinde mu hnn mîktarda oancar ekeceklerdir. Fabrika diger fabrikaianmızla bhlikte ea hsmaga baslaymca memleketm bogânk3 vaziyetine göre seker ihtivaa tamamen denecek derecede dahüden temin edHmis boiımacaktır. Anlasılan, cetlerîmizin, şu mı«rada toplanan güzel ve taklide değer huyları da değişmiş: Şekerin henüz pahalı olduğu bu devirde, bari tath dil biraz ucuz olsaydı! YUSUF Z1YA Buna bayram günü derler kan edenler banşır! •a. 2 Sabık Başvekil Von Papen, Reichsbank'm sabık umum müdürü doktör Schacht ile Alman miHiyetçnerinin lideri M. Hugenberg baska bir hal çaresi aramışlardır. Ba çare, baçveküin makammı istemekten Hitler'i vaz geçirmeğe ikna etmekti. Hitler, boyle bir talepten vaz gectiği takdirde M. Schacht'in riyasetinde yeni bir kabine teskilinin Reisicumhor VOB Hmdenburg'a teklif edilebilecegi Bmit edjliyordu. Hitler'in ret cevabı vermesi üzerine ba tesebbüsler neticesiz kalmıştır. RusJapon münssebatı aeran'eşiyor Moskova 25 (Hususî) Japoniarm Mongression muahedesini reddet • melerinden sonra vaziyet nezaket peyda etmiştir. Rusya'nın Şark hududunda ciddî tertibat alması ihtimali kuvvetli dir. Almanya'da komünstlerin bir nömayişi Drest 26 (A.A.) Kegkerhim'de komünîstlerin yapmış olduklan bir nümayiş esnasında polislerle komünistler arasmda bir arbede çıkmıştır. Polisler silâh istımaline mecbur kalmıstır. Nümayişçiltrden 9 ölü ve 11 yaralı vardır. içtimal Muavenet D. MOdOriOğö Ankara 26 Doktor Faruk Bey Sıhhiye Vekâleti içtimaî muavenet umum müdürlügüne tayin edilmi* tir. Persepol's'te bir sarav bulundu Şiraz 26 (A.A.) Profesör Herzfeld'in idaresi albndaki Alman heyeti iki senelik bir araştırmadan sonra Persepolis harabelerinde bir saray ile bir takım mabetleri ve evleri meydana çıkarmağa muvaffak olmuştur. Sıvas Erzurum hatta Ankara 26 (TelefonJa) Sıva» £rzuruın hatbnm insası * Î bono e»M Çn Szerinden bir ecnebi gnmla mnzakere yapıMıgı malnmdar. Mezkur graptan başka Emlâk Bankan ile diger ecnebi gruplar arasmda da tr.n7akemt cerevan etmektedir. Henüz bo gnrolann hiç birile bir neticeye vanlrraş değildir. TürkiyeHoüarda ticaret ^ muahedesi ^eMupçu'ar arasında Ankara 26 (Telefonla) Zonguldak Mektupçuluguna Denizli Mektup • çosu Faik, Denizli Mektıroçulaguna eski Elâziz meb'usn Şevki Beyler tayin olunmuslardır. Mısır'daki ingiliz karargâhında bulunan bomba Kahire 26 (A.A.) tngiliz umumî karargâhında bu sabah bir bomba bulunmuftur. La Have 26 (A.A.) MeVusan mecilisi Türk Holanda ticaret ve sey» risefain muahedesini tasdik etmişbr. Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruştur Sanayi Oüsi Ankara 26 (Telefonla) Sanayİ Ofısi 16 çubattan itibaren faaliyete geçecektir. tktisat Vekâletinhı meveu» kanmran tadili için yaptığı tetkikat devam etmektedir. ^ » i M. Molotof'un nuiku Moskova 25 (Hususî) Gaze teler Komiserler Heyeti Reisi Molotof Yoldasm natknrra tefsir etmekte ve bilhassa tsmet Paşanın ziyaretinden sonra Tiirk . Ras münasebatı mn daha ziyade kuvvet bulduğundan ehemmivetle bahsetmektedirler. Uzathğı lirayı alırken saHamyomm. O, kolumdan totuyor: Dur yahu, saHanma.. Kartviziti de veriyor: Hani para için değil, beni hatırla, diye adresimi veriyorum. ESer, bir gîin çachrmazsan vallahi gücenirim, hahnm kalır. Gülüyorum! Sen, hâlâ ayılmamîşsın! Beyza... Şev. cmm, kok»în. filân da var mıydı? Güluyorum! Kokâme, etere, morfine ne hacet? Benim hislerimi, hayat denüen, zebir uyuşturuyor! Gülünecek sey de»il, Macit Beyl Ne doğru sövlüvor! HakOcaten gü • ISnecek şeyler değil... Bana da, senin için: uslandı! Demişlerdi. Eğer uslanmışı bu ise, uslan mamismı artık duşün... Gü'üyorum! Güime monşer, vallahi gülunecek haMen çıkmış! Gülüyorum! Ahmet Vahit, Rozîerîm^en silindi. Elimde tek lira, tekrar sokaklann arasına Yeni çıktı Musolini Meshar müoerrih Emil Ludviğ'in aon eaeri Tercüme Haydar Rifat Beyin Her kitapçıda, yüz kuruşa Abone • şeraiti» Senelik A'tı avhk Üç aylık RtT aviik Turfei ye 2700 Kr. 1450 800 Yokror I 1400 Kr. 750 400 150 ' CUMHURİYErin tefrikasi: 60 Tipi Dindi! Yazan: MAHMUT YESARİ Hayır, bayır... Çalgıeılar, geee aldıklanna kanmadılar, sabah faslı için, bir lira bahşi», diye tutturdular. E »onra? Bir kere talihimle oynamaga çıktım, aon koza kadar oynamalıyım: Ufak paralartn hepsi harcandt... EHi liralık var... Vakit, çok erken, bozduramıyonıml Fakat bunn »oylerken gulüyonrm. Neye gülüyontm? Herifleri atlattın mı? Hayfr efendim... Onlar, kolay atlarlar mı? Bir lira bulamayifuna gülüyorum! Derhal elini cebine atb, cSzda • nmdan hir tek lira ii» bir kart cikardi: AI kardeşim, ben vereyim... Sakm çalgıcılara bozdurtmağa kalkışma.. Ustönu alamazstn, gürultüye gider. Gülüyorum! Gülme monşer, vallahi gülunecek halden çıkmış! Doğru, ben de büiyorum ama, ba kadanna ağlanmsz, gülünürl Şimdi, odamda yalm^ken gülfmi yorum! Gülmekten yas gclen jjözlerim kurudu, çenemi bir el sıkıyor .. Çamurlu, ıslak çoraplanmla, çamurlu, ıslak pantolonumu çıkarmadan yatağa uzandım. Eğer ben, ona; Sandai Bedesteni zîyaretlerinin iç yüzünü söylesevdim evde kanlı gozlerini devirerek bekliypn sakayı anlatsaydım, acaba, o samimiveti gosterir miydi? Bana, bu kadar kolaycacık ve güler yüzle o lirayı verir miydi? Kafam, ba suaüerin cevabını verecek halde değil... Sinirlerim, geriliyor, geriüvor... Çenemi sıkan el, daha kuvvetle bastınyor, di<lerim bîrbirine geciyor... Kanım cekiliyor... Damarlanm uyuşuyor... Vü1 cudüm^e ani r>îr «»lek»' '' <•»»»'•»! ''olaştı... Enseme doğru, belkemiğim don du... Kendimden geçtim.. verecekler... Sıcak yatakta yatacak... Evet; vücut hararetile ısınmıs sıcak yatakta değil; sıcak bir yatakhanedeki sıcak, temiz bir yatakta... Sonra, sıcak yemek yiyecek... Şimdi bir kan olsun, sıcak yemek bulabüiyoruz. Fakat ileride bunu bulmak imkâ « ntnı, saadetini görebüecek miyiz? Bağnma tas basaca&ım, NiyazTyî Darüşşafaka'ya vereceğim! îstemiye istemiye gülüyorum... Sanki mekteo, kaoılannı açh, dört gözle bekliyor! Bakalım kabul edecekler mi? Kabul etmeleri ne lutuf! Osman Rakım, pek kuvvetle vadettL Bilmem, nedense, fazla ümide kapüı yorum! Bunu NiyazTye, M5zehher*e acmalı mıvım ? Her halde. ikisin! de evveîden hazırlamah... Gece yemekten sonra, MuzehherTn odasmdayız. Nivazi'ye soruvorum: Senin mektep işini halletmeli ar* tık Niyazi! HaylSz'k kâfi, değıi mi? Niyazi, yasla d olarak bakıyor: (Mobadi var)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle