19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
'Cumhuriyet' •12 Kâouansani f İngiliz Hikâyesi Otomatik Hayır, sevgilim! Kimseler yok, evde yalnızım! nun Akşama kadar otururuz . Ve raükâleme kesiliverdi. ••* Yeni bir albüm Gazi'nin eseri İbtiyar adam, hotnurdanıyordu: Oğlum. ben, bu icatJarı s«v Masanın önünde oturan genç kâtip, ibtiyar a gUJümsiyerek baktı: Fakat efenditn, terakki asrındayızl Terakki mi? dedin. İstemem, bir telefona, saat kadVanı gibi bir şey yaptstırmakta mı terakki?! Genç kâtip sustu. Fakat ihtiyar tekrar homurdandı: Bana bak oğlum. Telefon kıunpanyasına haber ver; bizim telefo nun otomatik oltnasını istemiyorum. Olmaz, efendim! Siz, istese * niz de, istemeseniz de bu iş olacak. .Bizim hahrmmz içîn koskoca teski lâtı bozarlar mı? Herkesin telefonu ,gibi bizhn telefon da ötomatik ola <cak? öyle... Otoraatik olmiyan ne kaldı ki... Hafalannız, otomatik işHyor; elleriniz, ayaklarınız, otomatik hareket ediyor! *** İhtiyar suunuçtu. Otomatik lâfının, onu muztarrp ettiği anlaşıuyordu. İbtiyarın fazla üzerine varmak doğru değildi. Genç kâtip te bir şey tbylememeğe karar verdi. Fakat ihtiyarın çenesi, yeniden açıldı. Anladra ya, oğlum, ben, bu kadranlan istemiyonun! Fakat bunlar yapıldı büe... Nerede i»e, işlemeğe başlıyacak . O haJde, bunlann benüz kul lanılmadığı bir semte taşınalım. Nasıl olur?.. Şu kadar senedir, burada çalışıyorsunuz. Yeni yazıhanenize, müşterilerinizm hepshun ayaklannı alıştırmak, pek kolay olmaz, sanırtm... Buradan taşınmak, •nüşterilerimizi kaybetmek, demek tir. Sonra adres değiştirmek te çok pahalıya malolur. Sizi, burada tamyip, burada anyanlan; sonra, siz, aramağa mecbur kalırnnız! Ne olursa olsun! **• Bu ısrar, inat karşısında, genç kâtip, boynunu iığimş, susmuftu. tbti yar, yerinden kalkarak ona yak laştı: Oğlum; ihtimal beni çıldırmış, akhnı oynatmış sanıyorsun? Gencin cevap vermesine vakit bırakmadan ihtiyar, devam etti: Otomatik telefonu niçin Ute Biediğimi, ona ntçâı. kanım kayna madığını anla^a'yîm, sonra hakkımda bir hüküm ver. H. Briggs ismindeki arkadaşımt bilmem tanır ve hatırlar mısın? Hani katil olmuş, gazeteler ondan uzun uzadıya bahsetmiş, fa • kat onun, ne diye, ne sebeple katil olduğunu bir türlü anlatamamışlardı. . Bu adamcağız, benim çok samimî bir dostumdu. Otomatik telefon, her yerden evvel onun oturduğu semtte başlamıştı. O zaman ben, gene itiraz ettniş, otomatikle alay etmistim. Fakat dostum, aldınş etmed« ÇUnkü makine düşmam olduğu mu, makineye böyle dört eile sanl manun hoş görmediğimi bilirdi. Makmeye bu derece kapılmak, her işi makheye yaptırmak yüzünden, nejede ise, kafalanmız duracak; nerede ise, elimiz, ayağımız muattal kalacak... Kafalanmız, ellerimiz, a~ yaklanmız işlerken, sersem, çolak, kötürüm olacağız... Ne ise, kapa bu yaprağı Arkadaşıma söz dinlete medim. Lâkm dediğim çıktı! Arkadaşitnın kafasi da, telefonu gibi, otomatik işlemeğe başUub. Bir gün, bir yere telefon edecektL Eskiden olsa, telefon memuresi, istediği numarayı tekrar ederdi. Fakat otomatiklik başka... tstediği numarayı bulaca ğna, parmağile gayriihtiyarî kad randa, en çok telefon ettiği yeri, yani evini buldu... Hat meşguldü... Hele ilk otomatikler şimdikiler kadar tekemmül etmemisti, mütemadi yanlıslıkiar oluyordu. Dostum, telefon ahizesini yerine koymadan ev vel. bîr kadm sesi duydu: Muhakkak geliniz, bekliyo Cumhuriyet Kupaları Kalecik nasıl bir yer?.. âdetler, an'aneler, lisan ve ; bir yerdir t e t k k e ş a y a n him bir zenginlik gösterir. Hele şimdye kadar hiç tetkik e dilmiyen halk edebryatında, bilhassa bekta^iler kısmında, ^Mir'atî Baba» gibi iftihar edüebilecek iimmi nakimlere ra»gelinir. En eski tarih devirlerinlerinden, çumhuriyetimizin feyizli günlerine kadar «reçen bir çok hükumetlerin asırlar görmüş kanunlan • bu kanun ların bazı hiiküınleri buralarda hâlâ bir âdet sekl'nde yaşar. Halkın öz ms'ı cibi beTiirnsediği bu âd»Me rîn, ciddet meraklüan ve iyileri oldu • ğu gibi gülünçleri de vardır. Bunlardan sırası geldikçe ayrı ayn bahsedeceğlm. Esasen buralardan orta zamanın haşin ve karanhk tabiat ve zihniyeti tamamile kalkmış değildir. tntikatn davaları, kan ^ütmeler eski seyrini takip eder. Slâh sevgisi olanca kuvvetile, hırs halinde yaşar. Ve bu zihniyetin yaşadıgı her yerde olduğu gibi de, az çalışılır. Bunun neticesi ise daima aynidir. Yoksulluklar, içtimaî düzensizlikler!.. Kasaba'da en çok göze çarpan şey eski ve tarüıî eserlerin bolluğudur. Köyler bir tarafa kalsın, kaza merkezinde bile, ne tarafa gitseniz mimarî eserler yıkmtisile karşılaşabilirsiniz. Böyle eser bakiyyesile dolu bir mezarlıktan ve bir kaç hüyükten başka, küçük ve sarp kalesinin tarihi de üç bin yıl (»yelki zaman lara karışıyor. Bunlar bugüne kadar hiç tetkik ediünemişlerdir. Yalnız biraz yukarıda istni geçen mezarlıktaki kıymetli bir kaç aslan heyeti Ankara'ya gönderilmiştJr. Bu terk edüişte ve unutuhifta vazifesini «îört duvar arasında zanneden münevverlerimizm günahı büyüktür. Yakın zamana kadar bir gençlik âlemi olmadığını söylemek, benim tçin üzüntülü bir mecburiyettir. Maamafih, teşekküre değer bir c ıhet var ki, o da, münevverlerin ve hassaten maarif müntesiplerinin, vazifelerini tam bir şuurla kavradıklannı gösteren bh* silkiniş ve ileri atıhş yapmalandır. Bu hamleden, halkı yükseHme ve kültür sahibi yap ma gayesini güden, gayesme varmak âçin de sUtemli bir halde çalışmağa başlıyan bir demek doğmuştur., Can I Karagümrük ve Pera'ya Kalecik, ! merasimle verilecek ESERİ H. Briggs, birdenbire evine kos madi; soğukkanlılığını muhafazaya gayret ederek yazıhanesinde çalıştı. Fakat kalbi, isyanla dolmuştu; kansina, kendi gençliğine, parasına, her şeye Iânet okuyordu. . Lânetler de ağzmdan otomatik brr surette yağıyordu. Nihayet H. Briggs, yazıhanesin den çiktı, her gün eve ne zaman dönüyorsa, o gün de ayni saatte döndö ve karısını, evde yapyalmz buldu. Eve gider gitmez H. Briggs'in ilk jşi yukan çıkmak ve tabancasmı bulmak oldu. Tabanca da otomatikti... Bundan sonrasım açık ve sarih olarak bilen yok.. Yalnız, kadını, yemek odasında, beyni bir tabanca kurşunu ile delinmiş ve telefonu da paramparça buldular!.. Dostum H. Briggc, otomatiğin bir yanlıslığina kurban gitmisti! Neden mi? Söyli yeywn de L«ter gül, ister ağla... Meğer o gün, evim diye açtığı numara yanhsmts! Onun duyduğn kadm sesi, karısının sesi değilmiş! Yıllardan sonra bu feci hakikati ona bir tesadüf öğretti... Yattığı hapisanedeki kâtiplerden biri, bir gün H. Brigrgs üe konusuyordu; kâtip: Hayatta, ne garip tesadüfler var, dedi. Siz, zevcenizi katlettiğiniz gün, ben ntşanlımla evlenmek kararını vermiştik... Nisanlım, o gün evde yalnızdı, telefonla beni çağırdı . H. Briggs, ani bir şüphe ile doğ rulmuftu: Saat kaçta? Tam üçte... Dostum, vak'a günü duyduğu telefon muhaberesini hatirladı, kendi kendine: Tuhaf sey! diyordu. Bir gün, hapisanenin koridörun da bir kadm sesi duyuldu ve bu kadm sesmi cnüthis, caniııraş bir erkek çığlığı takip etti. Sesi duyulan ka dm, hapisanedeki kâtibm zevces^nin sesi idi. Çığlığı koparan da dostum H. Briggs'ti. Hapisane kâtibinin 2evce»lnm' sesî, dostumun zevcesmm sesine bens; yaptığı buyük yanlıshğı, tamir kabul etmez hatayı anlamıstı amma, iş isten geçmisti... Dostum, saçlarnu yoldu, ağladı; sonra kahkahalarla gülmeğe başladı. Onu, hapisaneden tımarhaneye naklettiler. •*• İhtiyar, basmı salhya sallıya homurdanıyordu: tste deltkanlı, ben, o vakit ototnatiÇe düşman oldum... Kolunu savurarak yüriidü: thtiyarlar, terakki düsmanı olurlarsa kusurlanna bakmamalıdırlar. Cünkü ihtiyarlık demek, tecrübe sahibi olmak, demek tir. Halbuki terakk', onlan toy, beceriksiz, kör acemi ediyor! h.dbmgîa NakledenMAHMUT YESARİ Kalecik ( Hususî ) Ankara'yı Kastamonu'ya bağhyan hem şose üzerinde ve Ankara'ya 72 kilometre mesafede bulunan Kalecik, ayni zamanda Irmak Ereğli demiryolu üzerindedir. Şehir istasyona bir saat uzak olmakla beraber, bilhassa Cankırı'hlar tarafından, Ankara . Çanlcırı arannda aşletilen otübüsler, en şiddetli kışlarda bile muntazam seferler yaparlar. Bu sebeple Kalecik her gim en az iki otomobilin bir kaç saatlik durak yeri olur. Fakat memleket bu mevkiinden pek az istifade eder, her sahadaki Turntfvamızm wrîn"« ve ttlnctelne faaliyeti durgun bir kımıldanıstan verilecek olan kupalar ibarettîr. Bununla beraber mazideGazetemiz tarafından gayrimüttefik ki şöhretini az çok muhafaza eder. kulüpler arasında tertip edilen futbol Bunu, söylediklerine bakıhrsa, meyturauva maçlannda Karagümrük birinci, valarına ve saraplarma borçludur. Pera takımı ikinci olmustu. Hakikaten Çubuk, Keskin, Polatlı Tumuva sampiyonuna ve ikincisine gîbi komşu kaza'arla Ankara merverilmek üzere gazetemiz sureti mahsukezlerinîn *ıem bir kisım meyva ihsada iki kupa yaptıımıştır. Bu kupalar, . tiyacını Kalecik temin eder. Ayvaları •Avrupa mamulâtına faik bir surette ve günden güne artan, ist'hsal tarzı memleketimizde tsmail Hakkı Beyin ıslah edilen şarapları meşhur ve fabrikasmda imal edilmiştir. Şimdiye ka makbuldür. dar, bu kabil eşya için Avrupa'ya avuç Evvelce çok meşhur olan bağlan dolusu para veriyorduk. tsmail Hakkı ve bahçeleri halen az bakımlıdır. BüBeyin fabrikası, Avrupa kupalan ayatün bu satrrlan hülâsa etmek lâzım : nnda burada da kupa yapıldığmı isbat gelirse, «memleket, z raat ve ticaret etmiftir. hususunda da geridir. Mevkiinin eCumhuriyet kupalan, havamn müsait hemmiyetinden istifade edemiyor» demeliyiz. olduğu bir gunde raerashnle taknnlara San'at sahasında en başta şarapverilecektir. çıbğı sayab'ltriz. Vasatî hesapla senede yirmi bin kilo şarap yapılır, bunlar Kastamonu'ya kadar da gön derilir. Fakat üçte ikisi merkezi kaAnkara 11 (A.A.) Türkiye İdzada istihlâk edilir. Evvelce geniş man Cemiyetleri İttifakı Umumî bir saha kaplıyan debağlık ve deriMerkezi yarın toplanacaktır. ye müteallik saraçlık, yemen'cilik... Umumî Merkez ReUi Erzurum gibi san'atler can çekisme devresine meb'usu Aziz Beyin şimdiye kadar yapıian işler hakkındaki izahatı din gelmiş bulunuyorlar. Maalesef, maarif sahasında da, lendikten sonra, Atletizm federas ileridir diyemiyeceğiz. Yüz dört paryonunun, teşkilâtile alâkası kesilen bazı mensuplar ve haricî temaslarda ça köyden ancak on yedisinde tek muallrmi birer mektep vardır. Mermezuniyet ve pasaport almması, tskezdeki tam kadro ve tam teskilâth tanbuTda bir pist yapılması, orta mekteplerin jimnastik programlarma iki ntektepten birisi halen üç smıf hdır. atletik idmanlann da ilâvesi hak kındaki tekliflerile güres federas Fakat Kaleck, bilhassa âdetler, yonunun Avrupa güres sampiyon an'aneler, lisan ve tarih cihetinden luftma iştirak edümesine dair tek tetkike yayandır. Geniş hudutları ilfleri müzakere edilecek ve ayni zaiiçinde muhtelif telâkkilere sahip manda memleketimizde bmicilik, atasiretler bulunan memleket, yer yer çılık, dağcılık, kızakçılık sporlanm dil, duygu ve dilek itibarile, telâk tanzim ve tamim edecek bir heyetin kiler ve tarikatier bakimmdan mü vücude getirilmesi ve Çanakkale ve Aydın vilâyet merkezlerinde birer spor mıntakası teşktl edîhnesi mes'eleleri görüşülecektir. Güreş, futbol, ıskirim federasyonlan reisleri içtimada bulunmak ü zere şehrimize pelmişJerdir. L'ceuvreduCazi Albümün kapağı «Foto Franse» nin sahip ve miidürü M. Vayimberg, «Gazi'nin eseri» ismini verdiği bir albüm neşretmek üreredir. Gazi'nin eseri, memleketimize ait beş yüzden fazla fotoğrafiyi ihtiva etmektedir. Bu fotoğraflar arasında Gazi Hz. nin. Kâzım ve Ismet Paşalann en son çekilmiş portreleri, Vekillerin. meb'uslardan büyük bir kısmının, ordu müfettişlerinin, ecnebi devletler nez dindeki sefirlerimizîn. Türkiye'deki ecnebi sefirlerinin. yüksek memurlarımızdan mühim bir kısmının. rnünevverlerimizin (sair, muharrir, feylosof, beste kâr ilâh) fotoğrafilerile Ankara'nın 1923 ten bugüne kadar alınmış muhtelif manzaralan. Türkiye Cumhuriyeri ile muhtelif devletler arasında akteHilmiş olan muahedelere ait resimler. Mudanya mütarekesînin aktindenberi yapınlmış olan millî ve tpmslî m'^telif merasime ait intibalar da bu albümu tezyin etmektedir. M. Vayimberg'in bu güzel eseri, cidden nefis bir surette basılmış o!up büyük bir boşluğu dolduracaktir. idman ittifakı umumî merkezinde bugönku ictima Ysnl Kaftanın sesi Türkiye'mn yegâne haftalık gazetegi üçüncü sayısı cıktı. Renkfi bir kappk içinde 20 büvük sah'fe ile çıkan bu savıda Darülbedavi ölüvor, gazete e debiyatı, bir inkıiâp, hîkÂye, Sultan Resat temiz bir adam değii miydi, Garp cephesinde casuslar yazılarile kadm, moda, spor. sinema »KiMer!. Vilm^"*Ier, mu»f<habeler ve saire vardır. 20 sahife 7 R kurustur. KflkOmdaı Mesnur «Makvavel» in bu isimTi eseri Haydar Rifat Bey tarafından türk çemize tercume edilerek neşrolunmuş • tar. Bir kaç senedir mütemadi gayreti ile millî kütüphanemize garbin en büyüU v mühîm eserlerini ihda eden Haydar Rifat Bey «Makyavel» in bir hukumdarda bulunması ican eden sartlar hakm. da kaleme aidığı bu siyasi eseri büyük bir vükof ile Hsart'nnTa nak'ederek hakikî bir boşluğu doldurmuştur. Çünkü «H3knni<İKr» m tercîime o'"nmadığı Garp deeil, hatta Şark !isanl*n bile kaîmamıştı. Bu himmet şayam tebrik ve takdir, kitap ta derin bir dik kat ve ibret ile okunmafta lâyıktır. müsabaka Güç, Birlik takımları arasında yapılmıştır. Bu kupayı bi " rinci senesi Güç, ikinci sene de Birlik kazanmıştı. On sene nihayetinde kupanın plâklanna ismini en çok yazdıran kulüp kupanın sahibi ola~ caktır. Kupa maçlarınm bu sene ba&lamam üzerine merasim yapılmış «tdman Birliği» bir senedenberi elinde bulundurduğu kupayı merasim mahalline götürerek mıntaka reisi ne teclim etmiş, nutuklar taati edilmiş, çok canlı merasim yapılmıştır. Maç neticesinde birinci ve ikinci takmılarla Güç ve Birlik arasında yapılan maçta P ; rliğin her iki takımı da galip geldi. Balıkesir'de Kupa maçları Maruf bir hokkabaz dfln şehrimize geldi Acıklı bir ölüm Çanakkale boğazı topçu kumandanı raerhum Nurettin Pasanın haremi, rüsumat hukuk müşavirliği erkâmndan Ek rem Beyin validesi Hüsniye Hanım dün gece rahmeti rahmana intikal etmiş • tir. Merhume öç yüz senelik bir Utanbul ailesinin son rükünlerinden hayırperver ve saliba bir hammdı. Allahtan gufran dileriz. Mehmet Rıza: lşte o kadar! Diyerek telefonu kapadı. *•* Hokkabaz Rolf Hansen DUnkü ekspresle şehrimize Viyana'dan Rolf Hansen isimli meşhur bir hokkabaz gelmiştir. Avrupa'nın maruf hokkabazlarından olan Roîf Hansen rstasyonda Ferah sineması müdürleri tarafından karşılanmışhr. Viyana'Iı hokkabaz dün akşamdan itibaren Ferah sinemasında hüner lerini göstermeğe başlamtştır. ki bana iade ederler. Talimatımzı aldım. Verdiğiniz kararlar iyidir. tşi anladım. Araya bir ay gibi tnüddet koymanız da iyi. Rahat çalışınz. Tam ay başına tesadüf etmesi de iyi düşünülmüş. Yarma.» Mehmet Rıza düşündü. O gün ayın briydi. Demek ki tam öteki ayın, yani teşrinisaninin birinde yapmak istedikleri mühim bir iş vardı. Sabık taharri memuru, kalbmde büyük muvaffakiyetlerin sevincini duyuyordu. Artık bu gizli muhabere yerini keşfetmişti ya . Bu vasıta ile gizli düşmanlarının bütün emellerine ve niyetlerine âşma olacaktı. IX Cingöz Recai, Ayaspasa'daki a partımanında, makvaj masasının ö nünde oturuyordu. Masanın üstün de bir peruka, muhtelif renkte kıllar, yüze tabiî renkler veren boya kalemlerüe dolu büyük bir kutu, goma şişeleri, ince lâstikler, podra, sürme ve is yapmak için mıımla işliyen küçük bir alet ve daha küçük küçük bir sürü şeyler vardı. Cingöz Aynaya bakar bakmaz gözlerini yumdu. Kendismi hiç bu Bahkeslr Idm&n birliği blrlncl Balıkeaîr «Husu«ît> Üç sene denberi mmtaka reisliğini ifa eden Emnüddin Bey bu kere NaziIK orta mektep müdurlüğüne tayin edilmiş olduğundan mıntakadan ayrılmış, icra edilen mmtaka kongresinde mmtaka reisliğine Belediye reisi vaziyette, yani başını dımdızlak görmeğe tahammülü yoktu. Yıllardanberidir, seyahatleri istisna edi lirse, Cingöz Recai hiç bir zaman kendi saçlarile sokağa çıkmazdı. Daima başını sıfır numara ile kestirdikten sonra aynca ustura l e de tıraş ettirir ve daima bir peruka takardı. Çünkü, sık sık tebdili kıyafete mecbur oldukça bu perukaları değiştirmesi lâzım geliyordu. O gün de basından yevmî perukasını çıkarmıştı ve yeniden başının şeklini değiştiriyordu. Aynaya uzun müddet bakamadı ve hemen yarı beyaz, yarı da solmuş, rengini atmış kirli san renkte, enseyi kapatacak ve kulakları üstüne şakaklara doğru yürüyecek kadar uzun saçlı bir perukayı başına geçirdi. Sonra kaşlannın üstüne kalın beyaz kıllar yapıştırdı ve kırçıl bir sakal takti. Yüzünün derisine altmış yaşlarında fakat yorgun bir ihtiyar rengi ver mek için epey uğraştıktan sonra, yırtık, yamah eibiseler giydi ve üstüne bir dilenci abası geçirdi. Sonra zile bastı ve Jale'yî çagırttı: Nazannızda iğrenç olabUmek ve Sdnel tokımlan Naci Bey intihap olunmustur. Emi nüddin Bey vflayet sporu âzerinde pek müessir ve müfit hareketler tevIit ehniştir. Emnüddin Beyin ihdas ettiği ve on sene içtn vazettiği bü yük mıntaka kupası üçüncü senei devriyesi faaliyeti başlamıetır. İlk Cingöz Recainin harikulâde maceralan Yazan: SERVER BEDİ Mehmet Rıza, ertesi gün aksama doğru, bir otomobile atlıyarak Istinye'deki taş ocaklan harabesine gitmişti. Eiile koymuş gibi, gizli muhabereye vasıta olan taşı buldu, üstüne sanlı mektubu açtı ve bir göz atınca bunun yeni bh mektup olduğunu gördü. Kâğıdı orada okuyarak tekrar o taşa sarmıştı. Şu satırlar vardı: «İhtiyatmız doğrudur. Şu günlerde yanyana gelmemiz doğru değildir. Hepimizin takip edilmemiz ihthnali vardır. Ben buraya bin ;hti yatla geliyorum. Süleyman Tahir'in intihanndan sonra gerek zabıta, gerek öteki Cingöz serseri bu iste başka bir takımın parmağı olduğunu anlamağa başlamışlardır. Peşimizde yalnız Mehmet Rıza değü, bir de o hînoğlu hin var. Dün evrakın polis tarafından almması çok fena havadi*. Nereden duydunuz? Fakat bel 1 L 32 Zmuk •eremem. Göreyim ve iade edeyim. Hayır! Neden AHahını seversen?.. Artık seni bir düşman telâkki ettiğimi haber vereyim.' Ayağmı tetik al. tlk yaptığm ib* # ra hürmet ederek sana dokunmadım. Fakat sivri kafanla tahkikatı yanlış bİr va dîve s*vk*t»in. Artık sana İhtîya • enn yok. Bir aabıta memuru olarak «*n karçı da vazifemi yapmağa Hay hay. Gene yap. Fakat şu için bu kıyafet kâfi mi? diye sordu. } eziyor ve Cingöz'ün elinî bileklerine Genç kız gülerek şu cevabı verdi: kadar iki avcu içinde uvalıyarak Siz hangi kıyafete girseniz beboyayı cilde yediriyordu. nrm nazarımda gülünç olmazsınız. Cingöz dedi ki: Teşekkür ederltn.. Fakat bu Bir insa&ın dercsile beraber kiyafetimde bir dilenciye yakışmı • kıllan da ihtiyarlar. Yalnız cildin yan, tenkit edilecek bir nokta görürengini değiştirmek kâfi değildir. yor musunuz? Bakinız, benim ellerimdelri kıllar, sizm ellermizdeki ince san tüylere gö • Jale tepeden tırnağa kadar Cingöz'e baktı: re daha cansız ve yatkındır. Aihnış yaşındaki ihtiyarın kılları ise benim Şüphesiz. dedi, iskarpinleriniz! kine nazaran daha ölüdür. Şu mavi Cingöz güldü: şiseyi alınız ve derîye değdirmeden, Orası malum, dedi, baloya gitfevkalâde nezaketle o sudan kılla • miyeceğimi biliyor.um, tabi bu Lüstrin iskarpinleri çıkaracağım. Hayır... rıma sürünüz. Jale bunu yapb. Kıllarîn adeta o • İyi dikkat ediniz... Başka bir eksiklür gibi yavaş yavaş cildin üstüne Hk, yahut ta yanhşlık var mı? doğru yorgun argın yattıklannı gö Jale Cmgöz'e biraz daha yaklaşrüyordu: tı, onu bir kere daha tepeden tırna Hayret! diye mirıldandı. ğa kadar ve daha dikkatle süzdü: Bunu son Amerika seyahatîm Evet, dedi, ellerin'ız... E İleri de öğrendim. Aktörler de bu ilâçtan niz! Elleriniz çok genç! kullanıyorlar. Bravo! tyi yetişiyorsunuz! ÇaCingöz ellerini kurutmab içîn habucak farkında oldunuz! Ben de sizi bunun için çağırdı m. Bana yardım vada sallıyarak odada bir müddet edeceksîniz , dolaştı, sonra başına eski b'r kas • ket, avaklanna partal kunduralar Ve elleri ihtiyarTatmak içîn ne geçîrJî. yapmak îâzım geldğini Jale'ye anlattı. Genç ktz avcunda bir boya (Mabadi var)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle