Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
7 EYLÜL 2020 8 Özbekistan’da olduğu gibi Kazakistan’da da siyasal ve iktisadi gelişmeler sıkı koruma altında Orta Asya’da her şey değişir, hiçbir şey değişmez mi?.. Orta Asya nüfusunun yarısından fazlası 25 yaşından küçük ve Kazakistan hariç, çoğunlukla kırsal bölgede yaşıyor. Sosyal ve siyasal sistemi “Arap baharları” modeli üzerinden patlatabilecek olan bir “gençlerin genleşme” tehlikesi hep akıllarda... Her iki önemli ülke Kazakistan ve Özbekistan’da, seçkinlerden daha çok saydamlık ve sorumluluk elde etmek ve halkla istişareler yaparak vatandaşların gereksinimlerinin daha iyi göz önüne alınmasını sağlamak için yetkililere baskı yapmaya kararlı bir sivil toplum şekillenmekle meşgul... Kendisini belli eden kriz karşısında, henüz kesin olmayan siyasal geçişlere girişen rejimler için iki seçenek oluşuyor: Pandemi sonrası sertlik önlemlerini kabul ettirmek amacı da dahil, artan katılım taleplerini dinlemek ya da önleyici bir dönemece girmek. Orta Asya devletlerinin geleceğini yönlendirecek olan tercihler aynı zamanda bölgesel, özellikle de Rusya’da ve dünyada jeopolitik koşulların seyrine bağlı olacak. M L ARLÈNE ARUELLE* O rta Asya ülkelerinin çoğu onlar ca yıl boyunca sadece bir tek yönetici tanıdı. Bu otokratların gidişinden bu yana, onların halefleri yüksek risk barındıran siyasal ara yönetimlerin denetimini elde tutmaya çalıştılar. Genç ve eşitliğin olmadığı toplumların baskısı karşısında, “Arap Baharları”na benzer senaryolardan korktular. Bu nedenle, açılım yapma ile devam etme arasında tereddüt gösteriyorlar. İktidarların el değiştirmesi genelde otoriter rejimlerin hoşuna gitmez. Özellikle de başlarında her şeye gücü yeten, ancak yaşı ya da ölümü nedeniyle yerini bırakmaya zorlanan bir yönetici olduğu zaman... Kırılgan ya da yasal olmadığına hükmedilen siyasal kurumlardan oluşan Orta Asya rejimlerinin çoğu son yıllarda bu tür hassas durumlar yaşadılar. 1991 yılında kazanılan bağımsızlıktan sonra, çoğu zaman yerel Komünist Partisi’nin genel sekreterliğinden ülkenin ilk devlet başkanı konumuna geçen kişiler, onlarca yıl boyunca en yüksek görevleri yaptıktan sonra koltuklarını birer birer terk ettiler: Türkmenistan’da Saparmurat Niyazov 2006’da, Özbekistan’da İslam Kerimov 2016’da vefat ettiler; Kazakistan’da Başkan Nursultan Nazarbayev Mart 2019’da 78 yaşında devlet başkanlığından vazgeçti; hatta 67 yaşındaki İmamali Rahman, ülkeyi yirmi sekiz yıl yönettikten sonra kendisinin yerine Tacikistan’ın başına kimin geçeceğini düşünmeye başladı. Aile boyu... Kırgızistan bir istisna oluşturuyor gibi gözüküyor. Siyasetteki dönüşümlülük orada demokratik seçimler ile halk devrimlerinin bir arada oluşuyla gerçekleşiyor. Söz konusu bir arada oluş, ekonomik çıkarları ve kabile bağlılıkları ile birbirlerine karşı olan (kuzey, güneye karşı) siyasi gruplara bölünmüş seçkinler tarafından yönetiliyor. Orada, önce 2005’te, sonra da 2010’da iki hükümet devrildi. 2017’de seçilmiş olan şu andaki Başkan Sooronbay Ceenbekov rejimi bir çoğulculuk modeli olmaktan uzak, fakat komşuları ile karşılaştırıldığında, daha ciddiye alınacak bir muhalefet ve hâlâ aktif bir sivil toplum ile daha demokratik olmayı sürdürüyor. 2000’lerin ortalarından bu yana birçok iktidara gelme modeli denendi. Türkmenistan’da ve Özbekistan’da “ulusun babaları” en azından halka açıkça beyan ettikleri bir vâris atamaksızın öte dünyaya göçtüler. Ancak, onların yerine geçenler, sırası ile daha önceden sarayın mensupları olan eski Sağlık Bakanı Kurbankulu Berdimuhammedov ve eski Başbakan Şevket Mirziyoyev, inatçı rakiplerini giderayak saf dışı bırakarak iktidarlarını sağlamlaştırmayı bildiler. Tacikistan’da Başkan Rahman şimdiden başkent Duşanbe’nin belediye başkanı olan oğlu Rüstem’i bir gün, tıpkı Azerbaycanlı Haydar Aliyev’in 2003’te Baku’da oğlu İlham’ı dayattığı gibi “tahta” çıkarmayı umuyor. Kazakistan, bölgede görülmedik bir başkanlığa geçiş modeli sunabilirdi: Halefini denetlemek ve kendisi için boyuna uygun düşen bir statü oluşturmak niyeti ile kendiliğinden ve sokağın baskısı olmadan görevinden feragat eden bir başkan modeli. Yaklaşık otuz yıl hüküm sürdükten sonra Nazarbayev, başında bulunduğu kurumlar aracılığıyla ülkeyi denetlemeyi sürdürüyor. Bu kurumlar güvenlik konseyi, cumhurbaşkanlığı partisi Nur Otan ve bu amaca yönelik olarak kurulan “İlk Başkan’ın ofisi.” Onun büyük kızı Dariga, 2020 Mayıs ayı başına kadar senatoya başkanlık etti, damadı Timur Kulibayev ise bütün büyük kamu şirketlerini kilit sektörlerde (enerji, elektrik, demiryolları, vb.) bir araya toplayan SamrukKazyna holdingini yönetiyor. Şu halde, Dariga’nın görevinin aniden sona ermesi, yeni Başkan Kasım Cömert Tokayev’in ona açıkça istediğini yapma serbestliği vermeyi düşünmediğini gösterebilecek olsa bile, başkanlık ailesi iktidarın dizginlerini hiç de elinden bıraka Ülkede yeni nesil her şeye karşın umutlu, toplumun üzerinde bir açılım rüzgârı esiyor: televizyon tartışmaları ortalığı kasıp kavuruyor; sosyal ağlar üzerinde söz düelloları patlak veriyor; bireyler kendilerini daha özgür biçimde ifade ediyor; korku kısmen dağılmış durumda. cak gibi gözükmüyor. Bununla birlikte, başkanlığın el değiştirmesinin düzenlenme şekli, sistemin nasıl gelişeceğini kestirmeye olanak vermiyor. Özbekistan’da ekonomide liberalizm... Örneğin, pek az gözlemci, Özbekistan’da on yıldan fazla bir süre İslam Kerimov’un Başbakanı olan görev adamı Şevket Mirziyoyev’in 2016’da iktidara geldikten sonra reformları bu denli kararlı bir biçimde başlatabileceğine bahse girebilirdi. Sovyetler Birliği’nin sona ermesinden bu yana devletin denetimi altında bulunan Özbek ekonomisi bir liberalizm tedavisine maruz kaldı; Ulusal para birimi Som’un konvertibl hale getirilmesi, küçük ve orta boy ticari işletmelerde rekabete getirilen kısıtlamaların kaldırılması, gümrükler ve vergi daireleri gibi yırtıcı kurumların yetkilerinin sınırlandırılması. 2020 yılının ilk altı aylık döneminde devlet, 348 milyar Som (29 milyon Avro) değerinde 299 varlık devretti ve binden fazla varlık da özel yatırımcıların eline zorunlu olarak geçmek üzere. Geçen mart ayında Özbekistan, devletin şimdiye kadar zorunlu teslimatlara tâbi tuttuğu (yıllık servetinin dörtte biri olan) pamuk üretimindeki devlet tekeline son verdi (1). Yine de bu Özbek perestroykasının ülkeyi gerçek bir demokratikleşmeye götürme şansı çok az. Cumhurbaşkanlığı partisi izin verilen diğer düzenlemelerde figüran rolü oynadığı siyasal yaşama egemen olmayı sürdürüyor. Korku kısmen dağıldı... Her şeye karşın, toplumun üzerinde bir açılım rüzgârı esiyor: televizyon tartışmaları ortalığı kasıp kavuruyor; sosyal ağlar üzerinde söz düelloları patlak veriyor; bireyler kendilerini daha özgür biçimde ifade ediyorlar; korku kısmen dağılmış durumda. Bununla birlikte geçen 2 Haziran’da yetkililer, Fergana eyaletindeki bir köyün sakinleri ile bölge valisi arasındaki atışmayı hatırlatan çevrimiçi gazete yazılarını ortadan kaldırdılar, oysaki Başkan bu valiyi düzenli aralıklarla bizzat azarlıyordu. Ülkenin belli başlı siyasal isimlerinin eleştirilmesi ise tutuklanma riski ile karşı karşıya kalmak demek oluyor. Yine de genç kuşaklar yakalanacak bir fırsat penceresinin söz konusu olduğunu anladıkları için umutlarını pek de yitirmiş değiller. Kazakistan’da birisinin ardından iktidara gelinmesi böyle çalkantılara neden olmadı. Okuldan yetişme diplomat olan KasımCömert Tokayev, sadece Nazarbayev’in otoriter çizgisini korumakla kalmıyor, Nazarbayev aynı zamanda geçen kasım ayında Taşkent’teki son Orta Asya Zirvesi’nde olduğu gi bi ülkesini resmi devlet başkanının yerine temsil edecek derecede siyasal yaşamı yönetmeyi sürdürüyor. Yine de Cumhurbaşkanı’nın değişmesi, petrolün hâlâ yıllık gelirin yüzde 30’unu ve ihracatın üçte ikisini temsil ettiği bir ekonomiyi çeşitlendirmek isteyen kırklı yaşlarda yeni bir teknokratlar kuşağının görev yerlerinin onaylanmasına olanak sağladı. (2) Henüz çekingenlik arz eden bu atmosfer, özellikle Covid19 pandemisine bağlı küresel durgunluk döneminde ülkeyi ilerletmeyi başarabilecek mi? Bölgesel, uluslararası işbirliği Özbek ve Kazak hükümetleri, krizi daha ziyade iyi yönetmiş ve sağlıkla ilgili güçlüklerde saydamlık göstermiş gibi görünüyorlar, fakat pandeminin iktisadi maliyeti henüz ölçülmemiş durumda. Bu iki ülkenin geçiş modellerinin de bölgenin jeopolitik çevresi üzerinde bir etkisi bulunuyor. Burada durumları değiştirmek isteyen yine Özbekistan. Yirmi yıllık bir soyutlanma döneminden sonra Taşkent, özellikle su ve enerji sorunlarında bölgesel pazarlıklar masasına geri döndü. Sınır aşan AmuDerya ve SiriDerya nehirlerinin kullanılması konusunda Tacikistan ve Kırgızistan ile olan anlaşmazlıklar yatıştı. 2016’daki rota değişikliğinden beri beş Orta Asya devlet başkanı birçok kez bir araya geldi ve bölgede beşli bir işbirliğinin ve bütünleşmenin ortaya çıkmasını derinden arzulayanlara umut verdi. Özbekistan’da Mirziyoyev’in bölgecilik inançları büyük güçlerin kaybolduğu anlamına gelmiyor. Rusya, işin üstesinden çok iyi geliyor: özellikle Mart 2020’de Özbek hükümetinin, ülkenin potansiyel katılımına doğru bir ilk adım olan Avrasya İktisadi Birliği’nin gözlemci statüsünü kazanmasını kabul etmesinden bu yana, Taşkent ile ilişkiler gayet mükemmel gidiyor. Fakat Çin de Rusya’nın önünde birinci ticari ortağı olduğu bölge ile iktisadi bağlarını düzenli bir biçimde derinleştirmeyi sürdürüyor ve yüksek rütbeli kimi Özbek askerlerin Amerikan kurumlarındaki eğitim programlarının 2018’de tekrar başlaması ile birlikte özellikle stratejik açıdan Birleşik Devletler ile olan ilişkiler sıcaklaşmış durumda. Kazakistan’ın durumunda da yine süreklilik egemen. Tokayev, tıpkı selefi gibi uygulamada iktisadi ve dahası stratejik alanlarda geniş ölçüde Moskova’nın etkisinde kalarak Rusya’yı, Çin’i ve Batı’yı dengeleyeceği düşünülen bir dış politikaya hayranlık duyuyor. Gerçekten de ekonomi Avrasya Birliği ile bütünleşmeden pek az yararlandı. Bir yandan ulusal firmalar Rus şirketlerin rekabetine maruz kaldılar; diğer yandan Kırım’ın 2014’te ilhakından sonra Rusya’ya dayatılan Batı yaptırımlarının kurbanları oldular. Rus şirketleri ile sıkı ortaklıkları olmaları nedeniyle de Batılı yatırımcılara erişimi kaybettiler. Stratejik açıdan, Rus askeri teknolojilerine bağımlılık son yıllarda arttı ve ülkenin özerkliğini daha da azalttı. Görevdeki cumhurbaşkanları kim olursa olsun, bölge devletleri nispeten benzer meydan okumalarla karşı karşıyalar: 2014’ten sonra, onların ulusal paralarının değeri Ruble’nin dümen suyunda düştü, göçmen işçiler tarafından gönderilen paralar da eridi. Söz konusu paraların gayri safi yurtiçi hasılanın üçte biri ile yarısı arasında bir bölümünü oluşturduğu Tacikistan ve Kırgızistan için bu bir felaket. Hal böyleyken, kendisini göstermeye başlayan küresel iktisadi durgunluk, Orta Asya’nın iktisadi durumunu ağırlaştıracak ve eski Rus Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin en fakirleri olan bu iki devleti kırılgan hale getirecektir. Çünkü bu durum aynı zamanda Orta Asya’yı, aslında neredeyse sadece Kazakistan’ı Rusya’ya ve Avrupa’ya doğru bir transit kavşağı yapan şu ünlü “Çin İpek Yolları”na bağlı projelere zarar verecek (3). Protesto dalgası... Kazakistan için bir başka büyük sorun daha ortaya çıkıyor: Bölgesel eşitsizlikler sorunu. Güney bölgeleri, (donanımı yetersiz hastaneler, öğretmensiz okullar, yüksek sayıda işsiz gençler, ortaöğrenimden çıkar çıkmaz evlendirilen genç kızlar, vb.) bozulmuş birtakım sosyal göstergelerle ülkenin en fakir bölgeleri arasında bulunuyor. Oysaki petrol bakımından zengin Atyrau ve Mangystau batı bölgeleri bir zenginleşme yaşadılar ve güneydeki kitlelerin memnuniyetsizliğine neden olacak ve İslamcılığı besleyecek nitelikli işler sundular. Hidrokarbonlar gelirinin, yalnızca durmadan gelişmekte ve zenginleşmekte olan kentli orta sınıfların faydalandığı son yirmi yıllık dönemin büyük kaybedeni olan kırsal dünyaya doğru daha iyi paylaştırılması zorunluluğu ortaya çıkıyor. Oysaki Orta Asya nüfusunun (toplamda 70 milyon kişiden biraz fazla) yarısından fazlası 25 yaşından küçük ve Kazakistan hariç, çoğunlukla kırsal bölgede yaşıyor. Sosyal ve siyasal sistemi “Arap baharları” modeli üzerinden patlatabilecek olan bir “gençlerin genleşme” tehlikesi hep akıllarda. Çünkü her iki önemli ülke Kazakistan ve Özbekistan’da, seçkinlerden daha çok saydamlık ve sorumluluk elde etmek ve halkla istişareler yaparak vatandaşların gereksinimlerinin daha iyi göz önüne alınmasını sağlamak için yetkililere baskı yapmaya kararlı bir sivil toplum şekillenmekle meşgul. Özbekistan’da mülkiyet hakları sorunu kırsal bölgeleri olduğu kadar kentleri de ayağa kaldırıyor. Yetkililerin, binlerce sakinin başkentin tarihsel merkezinden dışarı atılmasını gerektiren “Dubai tarzında” bir iş merkezi olan Taşkent City’yi kurma kararı, sosyal ağlar vasıtasıyla koordine edilen eşi görülmedik bir protesto dalgasına neden oldu (4). Kazakistan’da iki çeşit protestocu dünya beliriyor. Kentte, şehircilik ve çevre sorunlarının (kentte otomobillerin dolaşımı, atık yönetimi, elektrik ve ısıtma giderlerinin maliyetleri, kentsel yoğunlaşma, vs.) çevresinde, komşu Rusya’dakinden daha küçük olsa da yeni bir eylemcilik biçimleniyor. (5) Kentli, genç orta sınıflar Nazarbayev’in kişiliğine saygının simgesi olan başkent Astana’nın adının Nur Sultan olarak değiştirilmesini protesto etmek ve serbest ve adil seçimler istemek için 2019 ilkbaharında seferber oldular. Fakat çok sayıda tutuklamalar ve mahkumiyetlerle çabucak bastırıldılar (6). Buna karşın, hareket zayıflamadı ve XX. yüzyılın başlarında milliyetçi Alach Orda (“Alaş’ın Disiplinsiz Ordusu”) hareketinin kurucularından biri olan şair Mirjaqib Dulatuli’den alınan bir gönderme olan Oyan, Kazakistan’ın (Uyan, Kazakistan) çevresinde kademeli bir biçimde örgütlendi. Bu hareket, vatandaş eylemlerinin ön ayaklığı ile çeşitli grupların kendilerine mal ettikleri bir etiket haline geliyor. Bunların içinde rüşvet karşıtı sibermilitan (İnternet militanı) Aleksey Navalny modeline göre politize olmuş gençler, ressamlar ve rap’çiler, Kazak YouTube’unun popüler yıldızları, LGBT aktivistleri ya da yine Almata yakınındaki Kok Zhailau tepelerinde bir kayak istasyonu kurulmasını protesto eden çevreciler bulunuyor. Neredeyse hiçbir halk desteğinden yararlanmasa da bu dinamik hareket kamu yaşamına katılma yönündeki bir arzuyu dile getiriyor. Protestonun bu uyanışı yalnızca başkenti kapsamıyor. Yabancılara tarıma elverişli araziler kiralama hakkının yolunu açacak olan ve Çinli girişimcilerin tarımı ele geçirebilecekleri düşüncesiyle bir panik havası yaratan tarım yasası reformu, terk edilmiş küçük kentlerde ve köylerde büyük gösterilere neden oldu. Toprak mülkiyeti orada çok önemli bir ulusal simge olarak kalmayı sürdürüyor. Taşradaki bu memnuniyetsizlik yetkilileri endişelendirdi, zira rejimin davasına sahip çıkan ulusal yapının direği olarak gördüğü, yoğun bir şekilde Kazakça konuşan bir halkı kapsıyor; başkaldırıya daha yatkın olarak algılanan kentli, artı, Rusça konuşan ve kozmopolit orta sınıflar için durum böyle değil. Kendisini belli eden kriz karşısında, henüz kesin olmayan siyasal geçişlere girişen rejimler için iki seçenek oluşuyor: Pandemi sonrası sertlik önlemlerini kabul ettirmek amacı da dahil, artan katılım taleplerini dinlemek ya da önleyici bir dönemece girmek. Orta Asya devletlerinin geleceğini yönlendirecek olan tercihler aynı zamanda bölgesel, özellikle de Rusya’da ve dünyada jeopolitik koşulların seyrine bağlı olacak. (*) George Washington (Washington DC) Üniversitesi’nde profesör. Çeviri: Ahmet Öylek (1) Cf. Étienne Combier, “Özbekistan pamuk üretimindeki devlet tekeline tamamiyla son verdi”, Novastan.org, 8 Mart 2020. (2) Cf. Dominique Menu, “Kazakistan, değişebilen bir çevrede enerji alanında pek bilinmeyen bir güç”, Enerjilerin bilinmesi, 7 Haziran 2019, www.connaissancesdesenergies.org (3) Lire Arthur Fouchère, “İpek yolları Kazakistan’dan geçiyor”, Le Monde diplomatique, Eylül 2017. (4) Cf. Dilmira Matyakubova, “Taşkent Şehri kimin için? Özbekistan’da ulusal markalaşma ve kamusal diyalog”, CAP Paper 205, Washington, DC, Haziran 2018, https://centralasiaprogram.org (5) Cf. Daniyar Kosnazarov, “Kendin yap aktivizmi: Kazakistan’da gençlik, sosyal medya ve siyaset”, CAP Paper 217, Washington, DC, Şubat 2019, https://centralasiaprogram.org (6) Cf. “Kazak baharı yolda mı”, The Diplomat, Washington, DC, 1 Temmuz 2019.