Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
GÖRÜŞ Yusuf Hacısüleyman Turizm Uzmanı yhacisuleyman@yahoo.com 12 GÜNEYDOĞU ANADOLU SİL BAŞTAN Yeni yıla girdik ve 2008 turizm yılı da hızlı bir şekilde başladı. Yeni yılın ilk turizm fuarı bugün Hollanda’nın Amsterdam kentine 45 dakikalık mesafedeki Utrecht Turizm Fuarı ile başlamış oldu. Türkiye 2008 yılı tanıtım faaliyetlerine yeni imaj fotoğraflarla giriyor. Oysa daha geçen yıl yeni bir tanıtım stratejisi ile “T” kampanyası başlatılmıştı. İki kolunu yanlara açmış bir insan, yaşlı, genç, çocuk veya aile ile “T” oluşturulmuş ve değişik dillerde “Türkiye yazılmış, arka planda ülkemizin görsel imajları kullanılmıştı, yani Kapadokya veya Pamukkale veya Nemrut gibi. Bu imaj çalışması bir çok olumlu ve olumsuz eleştiri almakla birlikte özellikle Batı Avrupa ülkelerinde olumlu bir tanıtım çalışması olarak karşılanmıştı. Bu imajlarda ön plana çıkan insan mutluluğunu ifade eden yüzler, her yaş grubundan seçilen insanlar, güler yüzlülük gibi duygusal öğeler kuşkusuz ki önemli etkiler yaratabilecek türden çalışmaydı. Bu çalışmanın başlıca olumsuzluğu “T” harfinin her dilde Latin Alfabesi’ndeki “T” gibi yazılmamasıydı. Şimdi yeni yıla başka çalışmalar ile girilmesine karar verilmiş. Oysa geçen yıl bu “T” kampanyası başladığında yine bu sütunlarda bu kampanya ile ilgili eleştirilerimizi yapmakla birlikte, tanıtımın sürekliliği konusuna değinerek kullanılan imajların insanların hafızalarında kalabilmesi için belli bir dönem devam ettirilmesi, ikide bir değiştirilmemesi gerektiğini, hatta zaman zaman tekrarlanması gerekliliğini vurgulamıştık. “T” esprisi uzun yıllar kullanılan lale imajını bastırmış görünüyordu. Aynı sözcükte (logoda) hem lale hem de “T” insanı birlikte kullanılmıştı. Şimdi ise bundan vazgeçtik ve yeni görsel imajlar kullanmak suretiyle tanıtım yapmaya karar verdik, yani sil baştan! Yeni yılda turizm ne olur sorusu yine sıkça sorulmaya başlandı otelcilere. Soranlar kim? Esnaf, hem de küçük büyük demeden, bankalar, valiler, tekstilciler, tarımcılar, meyve sebze hali esnafı, hayvancılık ile uğraşanlar yani et, süt, yoğurt, peynir üretenler… Kısacası bir insanın gereksinimleri neyse onları üretenler, aracılık edenler ve satanlar… Peki neden soruyorlar, onlara ne turizmden? Turizm deyince aklımıza yalnızca oteller geliyor hepimizin. Oysa öyle değil. Ülkemizin nüfusunu o hep söylenen ünlü “70 milyon” olarak kabul edersek eğer, düşünün ki yılda 25 milyon kişi daha bize katılmış oluyor, kendi ülke nüfusumuzun üçte biri kadar misafir ağırlıyoruz. Evet, tabi ki bu insanlar 365 gün burada kalmıyorlar. (Ortalama yedi gün düşünebiliriz) ama kuşkusuz turistik amaçlı geldikleri için de bizim normalde tükettiğimiz ürünleri kat ve kat daha fazla tüketiyorlar, üstelik yanlarında bile götürüyorlar. Turizm ülkemiz için çok önemli denilmesinin nedeni bu. Çünkü turizm mal ve hizmet ithal etmiyor tam tersi parayı harcayarak turisti ithal ediyor, yani ülke içindeki ekonomiyi döndürüyor, işsizliğe birebir çare oluyor. Bu nedenle turizm deyip geçmeyin, bence Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye’nin “Ekonomi Bakanlığı”dır ve Başbakanlık makamının birinci yardımcısı statüsünde önemsenmelidir. Çünkü toplumun ve ekonominin bütün kesimlerini doğrudan etkileyen “bu yıl turizm nasıl olur” sorusunun yanıtı onun sorumluluğundadır. Yeni turizm yılımızın herkese hayırlı olmasını temenni ederim. Mardin’in turistik sabunları Yazı ve fotoğraflar Yıldız Çelik ardin’in çarşılarını geM zenler bilirler… Çarşılarda sıra sıra dizilmiş sağlı sollu gümüşçüler, telkari, kebapçılar, terzi dükkanları arasından mis kokularıyla sıyrılan sabun atölyeleri dikkat çeker. Dükkanların önündeki; sepetler, çuvallar içinde, vitrinlerinde, yeşil, sarı, beyaz renkli sabunlar, renk renk, farklı parfümler içeren pahalı sabunlara taş çıkartıyor. Mardin, sabunları ile yerli ve yabancıların ilgi odağı oluyor. Pek çok doğal sabun satan dükkanın bulunduğu, 12 bin yıllık geçmişe sahip Mardin, sabunlarıyla dünyaya açılıyor. Kum, kil, çeşitli yağları ve taşları geçmişte sabun yerinie kullanılırken, sabun ilk defa milattan önce 25003000 yıllarında bulunuyor. Daha sonra, Finikeliler tarafından keçi iç yağı ve odun kömürü külü kullanılarak yapılan sabun, sonraları kireç ve diğer hayvansal yağlar kullanılarak yapılmış. Hayvansal yağların yerini bitkisel yağlar alınca da, yıllar içerisinde pek çok bitkiden doğal sabunlar üretilmeye devam edilerek günümüze kadar gelmiş. Bugün de doğal sabunların pek çoğu hala 1800’lü yıllardaki gibi üretiliyor. Doğal sabunlar Mardin’de fazlasıyla ve ayrı bir önemle üretiliyor. Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı ve Kadın Girişimcileri Destekleme Derneği tarafından iki ayrı mahallede kurulan atölyelerde sabun üretimi yapılıyor. KEDV Mardin Temsilcisi Berna Yağcı, kadınların sosyalleşerek ekonomik özgürlüklerini sağlamak için sabun atölyelerini kurduklarını söylüyor. Gezimize devam ettiğimiz tarihi Hasan Ayyar Çarşısı’nda yürürken yedi metre karelik atölyede ürettiği sabunları Amerika’dan Japonya’ya kadar pek çok ülkeye satan Mehmet Dede ile karşılaşıyoruz. Soyadı, onun bir “dede” denecek yaşta olduğunu çağrıştırsa da kendisi 36 yaşında