Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
TEKİRDAĞ 7 EGE’NİN İMBATI Serdar Kızık serdarkizik?cumhuriyet.com.tr YAĞMAYA İSYAN! Şu güzelim Ege kıyılarındaki talanı, yağmayı görünce gel de yanma... Yazlık adı verilen sitelerden, turistik denilen ucubelerden söz ediyorum. Hani şu yeryüzünün en güzel coğrafyasının canına okuyan betonlardan... İnsaf! Yapıyordunuz bari böylesine canavarlaşmasaydınız. Efendim, bu bir salgındır bildiğiniz gibi. 12 Eylül’den sonra Turgut Özal’la başladı. Koruma alanlarını, eşsiz benzersiz coğrafyaları adeta katlettiler. SİT kararlarını değiştirdiler. Koruma kararlarını kaldıranlar arasında anlı şanlı, sözde bilim adamları bile vardı. Antik kentlerin, günümüze ulaşan uygarlıkların bile izlerini yok etmecesine gözleri karaydı. Ne oldu? Alın size Marmaris, Bodrum, Didim, Kuşadası, Çeşme, Dikili, Altınoluk, Burhaniye, Ören ve Edremit kıyıları... Zeytinlere saldırıp, denizin içini bile betonla doldurarak işgal ettiler. Ellerine ne geçti? O çok katlı beton otellere turist gelmiyor artık. Onlar sanıyor ki, Türkiye’nin durumundan ötürü yabancıların gelmemesi. Belki biraz bundan ama artık canına okunmuş doğanın içinde, betonların arasına sıkışmış tatil anlayışının sonuna gelindi. Yazlıklar derseniz durum daha felaket. Ev tarlalarının kuşatmasındaki kıyılar ‘‘satılık yazlık’’ levhalarıyla dolu. Günde 15 gün, bilemediniz bir ay kullanmak için alınan yazlıklar para etmiyor artık. Her yıl katlanan bakım masrafları insanları canından bezdirmiş anlaşılan. Sitelerin kokusu ayrı bir dert. Tuvalete bırakılanla denizde karşılaşmak hoş olmasa gerek. Haberiniz olsun 2030 bin yeni liraya yazlık satıyorlar. Yabancıların rağbet ettiği bölgelerin dışında kalan turistik beldeler ‘‘ucuz yazlık cenneti’’. Ama talan dinmiyor yine de. Memleketin varını yoğunu satan AKP iktidarı da bildiğiniz gibi geride kalan cennet kıyıları turizm adına yağmaya açıyor. Bu arada akıl almaz, insanı kahreden uygulamaların ardı arkası kesilmiyor. Alın size MarmarisDatça arasında Çatalburnu bölgesindeki Turgut koyunda, birinci derece doğal SİT alanında, yapımı 17 yıldır süren otel inşaatı. Acımasızlık böylesine mi olur? Olağanüstü bir coğrafyada kaba inşaatı tamamlanan Keylant adındaki otel, doğanın boynuna vurulmuş bir kelepçe gibi sırıtıyor. Dönelim yeniden yazlıklara. Bir önerim var. Devletin planlamacıları yazlık sitelerin yakınına üniversite ya da fakülte kursunlar da yılın 11 ayı boş duran konutlar yeni bir işlev kazansın. Böylece memlekete bir yarar sağlanır belki. Gezmek, görmek, keşfetmek iyi de bu yağmayı görünce içi acıyor insanın, isyan ediyor. lamaz. Bizim üzümlerimizden yapılan şaraplar çok kaliteli olur’’ diyor. Uçmakdereliler kendi şaraplarını kendileri yaparlar. Devletin verdiği 500 litre şarap yapma hakkını kullanıp, kendileri tüketmek amacıyla bağlarında topladıkları üzümleri şaraba dönüştürür. Yolunuz düşer de bir Uçmakderelinin evine konuk oursanız, eğer şarap fıçıları ya da küpler görünce tatmak için bir bardak şarap isteyin. Göreceksiniz ki yaptıkları ev şarabı ne kadar muhteşem. Kendisi için ev şarabı yapan Nedim Şahin ‘‘Ben kendi bağ tüncülükle sağlıyor. Rumlardan kalma 100 yılı aşkın evlerin duvarında ip üzerine dizilmiş tütünler görülüyor. Tütün bahçelerinin içinden Uçmakdere köyüne bakıldığında köydeki 500 yıllık çınar ağaçları da dikkati çekiyor. Bir kaç ağaç Trakya Üniversitesi tarafından korunması için kayıt altına alınmasına rağmen, köyün içindeki tarihi çınar ağaçları ne yazık ki ne kayıt edilmiş, ne de koruma bandı çekilmiş. Öyle ki Uçmakdere’den Tekirdağ’a çıkışta kayıtlı çınar ağacının gövdesine çakılmış bir Karayolları levhası, duyarsızlığın larımdan topladığım üzümlerden şarap yaparım. Herhangi bir koruyucu madde kullanmam. Köye gelen misafirlerimize verdiğim şarabım hakkında hep övgü dolu sözler duyarım’’ diyor. Uçmekdere köylüleri üzüm dışında geçimlerini tü kanıtı olarak duruyor. Bir hafta sonu Uçmakdere köyüne uğrayın. İstanbul’a 200 kilometre yakınlıkta sizi şaşırtacak muhteşem bir manzaraya ve tarihi dokuya sahip Uçmakdere’nin cennetten bir köşe olduğunu kendi gözlerinizle görün.