Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
GÖRÜŞ Yusuf Hacısüleyman Turizm Uzmanı yhacisuleyman@yahoo.com 24 RÖPORTAJ İŞİMİZ DALGAYA KALDI Bir şeyin dalgalı olması size de endişe veriyor mu? Bazen plajda güneşlenirken denize girmeyin diye ‘‘tehlike’’ anlamda kırmızı bayrak çekilir. Fırtına çıkar, dalga şiddetini artırır. ‘‘Dalgalı kur uygulaması’’ diye bir tabir ortaya çıkınca açıkçası aynı endişeye kapılmıştık. Yani döviz kurlarında dalgalar olacak, bunun altında boğulmamak için kendimizi nasıl koruyacağız diye endişeleniyorduk. Baktık hiç de korkulacak bir şey yokmuş. Sistemin adı dalgalı kur olunca, Merkez Bankası ‘‘Ben bu işte artık yokum bırakın dalgalansın, serbest kalsın’’ demişti. Kur düşerse düşsün, çıkarsa çıksın diye anlamıştık biz bunu. Son dört yılın ilk altı ayında ortalama euro kuruna baktığımızda 1 euro karşılığı olarak 1.736, 1.702, 1.714 ve 1.706 yeni lirayı görmekteyiz. Bırakın dalgayı, tabir yerindeyse ‘‘yaprak’’ kımıldamamış! Dört yıldır turizmden, tekstilden ve tarımdan yani ihracattan elde ettiğimiz her bir euro veya dolar aynı değerde kalırken bu dört yıldaki enflasyonun karşılığını bütün işletmeler kendi kaynaklarından karşılamak zorunda kaldı. Karşılayabildiklerine göre demek ki kaynakları varmış diyeceksiniz. Doğru, eğer olmasaydı işletmeler batmıştı. Türk turizminin diğer ülkelere göre bir özelliği, büyük ölçekteki turistik işletmelerin Türkiye’nin büyük firmalarının yatırımları oluşudur. Kur dalgalanmayınca biliyorsunuz, diğer ülkeler bize mal satabiliyorlar, yani ithalat artıyor, cari denge denen ilişki açık veriyor. Zaten bir şeyi dengeli yapma konusunda özürlüyüz gibi. Şimdi dört yıldır birazcık dalga bekleyen ihracatçılar, biz turizmciler de dahil olmak üzere biraz nefes almışken bir de bakıyoruz ki daha önce ‘‘ben karışmam’’ diyen Merkez Bankası kura müdahale ediyor ve rezervlerinden piyasaya dolar sürerek, kuru düşürüyor. Ancak kur düşükken herhangi bir müdahalede bulunup ihracatı destekleyecek bir kur politikası izlemiyor. İzle deyince de aldığımız cevapla oturuyoruz: Dalgalı kur politikası izliyoruz! Bir ülke kaynaklarının yönetimini, dalgalara bırakmamalı, dengeleri aramalıdır. İhracatta denge, ithalatta denge. Yurt dışından ülkemize gelen turistlere şaşırıyoruz nasıl bir yıl önceden yerini ayırtıp tatilini planlayabiliyor, parasını ödeyebiliyor diye. Bugün elinizdeki yeni Türk lirasının yarın da aynı değerde olacağını bilirseniz veya elinizdeki doların ve euronun ne edeceğini bilirseniz işte o zaman biz Türkler de tatilimizi bir yıl önceden planlayabiliriz. Turizm açısından 2007 yurt dışı pazarlamasını ve satış anlaşmalarını şu içinde bulunduğumuz günlerde yapmaktayız. İngiltere gibi bazı ülkelerde kataloglar çoktan basıldı, 2007 rezervasyonları gelmeye başladı, işimiz ‘‘dalga’’ya kaldı. Hadi hayırlısı. Naci Usta’dan Türk yemekleri Aşçıbaşı Mengenli Naci Dağtürk’ün babası Raif Dağtürk, Adnan Menderes’in özel aşçısı imiş. Naci Usta’nın ve ekibinin elinden çıkan Türk mutfağı ürünleri övgüye değer. Zaten, Champion Tatil Köyü’nde, resepsiyondan başlayarak tüm hizmet alanlarında olduğu gibi, restoran şefi Salih Karabıyık başta olmak üzere tüm servis görevlileri,güler yüzleriyle dikkat çekiyor. Champion Tatil Köyü’nde herkesin huzur içinde çalıştığını ve bu huzurun konuklara da yansıdığını gönül rahatlığıyla, abartmaksızın söyleyebilirim. Tahtalı’da ayın yükselişini izlemek Mavi, derin, tertemiz denizde yüzerken, başınızı sahi le doğru kaldırdığınızda Beydağları’nı görmek apayrı bir duygu. Bu dağ dizisinin en yüksek tepesini, Tahtalı Dağı’nı, bu yörelerin çocuğu şair dostum Metin Demirtaş ‘‘genç kız’’a benzetiyor. Kendi payıma ben bu benzerliği göremedim. Ama yine Metin’in söylediğine göre, her ayın sekizinde, bu dağın tepesinde dolunayın yükselişini izlemek olağan üstü imiş. Bize bu kez kısmet olmadı. Ama günün birinde bu ağaç, kuş, çiçek ve çocuk cennetine; Beydağları’nın korumasında, Akdeniz’in mavi ve berrak sularıyla yıkanan Champion Tatil Köyü’ne yolum yine düşecek olursa, ayın sekizinci günü o günlerden biri olacak. Tahtalı’nın üzerinde dolunayın yükselişini izlemek için...