Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
24 ANTALYA’DAN Serviste bir numara; altyapıda ç u Yusuf Hacısüleyman Xanadu Resort Genel Müdürü B aşlıkla gurur duyabiliriz. Almanya’da turistik bir sektör dergisi tarafından uzmanlar arasından oluşturulan jürinin notları neticesinde Türkiye iki dalda birinci sırayı aldı, 11 turistik destinasyon arasından ‘‘servis kalitesi’’ ve ‘‘fiyathizmet ilişkisi’’ kategorilerinde. Tabii ki iyi neticeler almak bizleri mutlu ediyor. Ancak zayıf ve yetersiz olduğumuz konular bizler için daha da önemli olmalıdır. Aynı uzmanlar turistik altyapı ve pazarlama konusunda bizi altıncı ve yedinci sıralara koymuşlar. Hani diğer birinciliklerimiz olmasa ne kadar objektif bir değerlendirme acaba diye düşünebiliriz. Turistik altyapı deyince ne anlamalıyız? Burada sözkonusu olan konular, ulaşım ağından tutun, yol kalitesi, pis su arıtmaları, yağmur suyu drenajı, sağlık hizmetleri, yeme içme yerlerinin kalitesi, alışveriş imkanlarının düzenlenmesi ve sunulmasına kadar birçok faktör var. Bizler de aynı şeylerden şikayetçi değil miyiz? Bir yağmur yağıyor her tarafı su basıyor, rögarlar kapasiteye uygun yapılmamış, kapakları açık bırakılmış, içine düşen insan manzaraları, ölümler. Kaldırımlar ya yapılmamış ya da yürünecek gibi değil. Alışverişe çıkalım diyorsunuz ‘‘hey abla bitteschon, come here, privet’’ ne tuttursa hesabı bir ‘‘shopping’’ yaklaşımı. Zaten delik deşik yollar yetmiyormuş gibi yanmayan sokak lambaları, beni dahi ürkütüyor akşam yürüyüşüne çıkınca. Turist ister yerli olsun, ister yabancı, o bölgeye geldiyse oranın misafiridir ve bütün bunları gözlemler. Çünkü bu ortamın içinde birkaç gününü veya haftalarını geçirecektir. İçinizden tamam bunları zaten ku r! biliyoruz dediğinizi tahmin ediyorum. Doğru, bunlar hepimiz tarafından biliniyor. Ancak toplum olarak bunların hepsine kayıtsız kalıyoruz. Bu işlerden sorumlu veya bu alanlarda çalışan yöneticiler hepimizin mahallesinde oturuyorlar, yani o insanlar komşularımız, farklı bir ülkede yaşamıyorlar. Bir yörenin turistik kalitesi, o yörede yaşayan nüfusun kendi yaşam kalitesidir. Türkiye ölçeğinde bunu bir günde yaratmak mümkün değildir, ancak herkes kendi yaşadığı bölgesinin yaşam kalitesini yükseltmekle yola çıkarsa o zaman başarılı olabiliriz. İnternette dolaşan bir hikayede, adam aşırı hız yaptığından trafik polisince durdurulur. Aynadan polisi gören sürücü biraz rahatlar ama aynı zamanda utanır çünkü onu durduran polisle aynı mahallede oturmaktadır. Klasik istek dökülür polisin ağzından: Ehliyet, ruhsat lütfen! Sürücü, ‘‘Beni tanımadın mı’’ der, ama polis cezayı çoktan yazmıştır. Polis, ‘‘Tanıdım, ancak senin gibi bir sürücü geçen yıl kızıma çarptı ve ölümüne sebep oldu, aynı üzüntünün başkasının başına gelmesini istemem’’ der. Bu hikayeyi niye örnek gösterdim? Adam aynı mahallede oluşundan dolayı utanır, mahallede adının lekelenebileceğinden endişe duyar. İşte işin sihri burada yatıyor. Mahallede herkes birbirinden hesap sormalı, bu hesap sorma sözlü değil, davranışlarla, bakışlarla olmalı, topluma karşı işini ve görevini iyi yapmamış olanlarda utanma duygusu yaratmalı. Sanırım bu duyguyu oldukça uzun bir süredir rafa kaldırdık. Her eksik işin arkasına bahanelerle sığınılıyor. Yoksa, bırakın yolu kaldırımı, toplumsal altyapımızda mı çukurlar açıldı da biz mi farkında değiliz? Pazarlama konusunu önümüzdeki yazıya bıraktım, çünkü orası da büyük bir çukur; içinden çıkmak efor istiyor. yhacisuleyman@xanaduresort.com.tr