Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
EGE’NİN İMBATI Serdar Kızık serdarkizik?cumhuriyet.com.tr 14 KÜLTÜR MORDOĞAN Belediye Başkanı Ahmet Çakır, ‘‘nergizin ve sümbülün anavatanı’’ ilan ettiği beldesindeki çiçeklerin kokusunu, ‘‘asla ve kesinlikle’’ başka yerlerde üretilenlerin tutmayacağını söylüyor ki, bence de haklıdır. Tam bu mevsim nergizlerin, sümbüllerin anavatanına Karaburun yarımadasında Mordoğan’a seyahat etsek bu kez... Az insan kendine çiçek alır. Tut ki, sevdikleriniz, sevgiliniz için değil, yalnızca kendinize armağandır bir tutam nergis. Kendine verilen bu armağanın, o çiçekle bire bir bağlantısı vardır ki, öykü ırmaklar tanrıçası Nana’nın oğlu Narsisus’a kadar dayanır, Narsisus sadece kendisine hayrandır ve saatler boyu sudaki aksini seyrettiği bir göl kenarında oturur; oturdukça erir ve yok olur. Doğa tanrıçası Flora da bunun üzerine, Narsisus’ un eriyen bedeninden nergiz çiçeklerini oluşturur. Böylece nergiz, bir yandan kendini beğenmişliğin simgesi, öte yandan bu beğenmişliğin cezalandırılmış halidir... Hikaye böyle ama asıl önemlisi bu balıkçı kasabasının adında yatmaktadır ki, bence memleketin hiçbir yerinin adı, bu kadar güzel değildir, olamaz. Dikkatinizi çekerim bir çok renk, yerleşimlerimizin adının önünde yer alır da, bir tek Ege’nin batı ucundaki bu kasabamızın adında farklı bir renk, ‘‘mor’’ vardır. Bu renk, kasabanın bütün zamanlarını kapsayan, bütün mekanlarını örten şeffaf bir tüldür. İzmir’in yaklaşık 100 kilometre batısında, çılgın kokuların kışkırtıcı ruh halleri yarattığı bu günlerde Mordoğan’ı kesinlikle öneririm. Olta balıkçılığının da gözdesi kasaba, özellikle hafta sonu İzmir ve çevreden gelen amatörlerin yoğun ilgisin çekiyor. Belediye olta balıkçılığının gelişmesine önem veriyor, her yıl Mayıs ayında bu amaçla bir etkinlik de düzenleniyor. Bilirsiniz, bu olta balıkçılığı önemli bir tutkudur. Benim de aklıma iki insan düşer. Birincisi İzmir körfezinde yıllarca çipura, mercan, karagöz tuttuktan sonra ‘‘Şimdi o güzelim canlıları yurtlarından söküp almaya içim elvermiyor’’ diyen Tayyar Amca (Erarslan); diğeri, yakından tanımasam da internet grubundan izlediğim, Assos Sivrice’de yaşayan, doğa tutkunu, usta balıkçı Vedat Abayoğlu... Vedat Ağabey, Mordoğan festivallerine de geliyor, denize, doğaya, balıklara, balıkçılığa ait bilgi ve deneyimlerini insanlarla paylaşıyor... Gelelim kıyıya. Denizin dibinde kale gibi yükselen beton oteli, çevrede denizi kirleten birkaç balık çiftliğini ve ucube belediye binasını yok sayarsanız, özel zamanların kucağında doğayla baş başa farklı bir keyif yapacaksınız. İşin kültürel boyutuna gelince Seyh Bedrettin’in batı bölgesini teslim ettiği Börklüceli Mustafa’nın, baskıya, gericiliğe, sömürüye ve haksızlığa karşı isyanının yaşandığı bu topraklarda 15. yüzyılda yapılan ve hala dimdik ayakta kalan Ayşe Hatun Cami ve muhteşem mimarisiyle Çatalkaya Camisi’ni görmenizi öneririm. İmbatınız gönlünüze dolsun. Burdur’un gladyatörleri Yrd. Doç. Dr Şengül Aydıngün Fotoğraflar Haldun Aydıngün urdur son yıllarda B uyuyan güzelden, uyanan güzele doğru hızla yol alan küçük bir Anadolu kenti. Belki sanayisi ve turizmi ile baş sıralara oturmamış ama, müzesiyle sanatın zirvesine oturacak gibi. Çevresindeki kazıların katkıları ile envanterinde 60 bin civarında eser toplanan Burdur Müzesi, 1963 yılında resmen açılmış ve sahip olduğu eserler bakımından bugün ülkemizin ilk 1015 müzesi arasına girmiş durumda. Müzede sizi bir anda bol giysilerini neşe içinde savurarak dans eden binlerce yıl öncesinin kadınlarının kabartmaları karşılıyor. 1999 yılında katıldığım Sagalassos kazılarında onları ilk kez büyük ama tozlu bir depoda görmüştüm. Sagalassos kazılarında ortaya çıkarılan ve Helenistik sanat özellikleri taşıyan bu eserler, kentin ‘‘heroon’’nun yani kahramanlık anıtının orijinal kabartmaları. Aphrodisias ve Afyon yakınındaki İscehisar’dan sipariş edildikleri sanılan eserler kentin refah ve zenginliğinin de göstergesi. Kentin yukarı agorasının çeşmesindeki kazılarda ortaya çıkarılan Dionysos heykellerinin güzelliği bilim dünyası dışında da oldukça tanındı ve ünlü Time dergisinin Türkiye versiyonunda kapak bile olmuştu. Bu iki Dionysos heykeli de yeni binanın giriş katında yerlerini almış