Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
KUZEY EGE 5 EGE’NİN İMBATI Serdar Kızık serdarkizik?cumhuriyet.com.tr TARZAN’A SAHİP ÇIK Kahvede, parkta, arkadaş sohbetlerinde söz, dönüp dolaşıp ona gelirdi. Spil Dağı’nda, Fatih ve Ulupark’ta, kısacası kentin dört bir yanında yarattığı görkemli güzellik, doğa sevgimizin harcı olmuştu ilk gençlik yıllarımızda. Arkasında bir dizi ders, örnek davranış bırakıp, bu dünyadan göçüp gideli dokuz on yol olmuştu o zamanlar. Salt doğaya sevgi değildi onunki. Birileri sokağı kirletse, çöp atsa, tükürse yere, haksızlık yapsa cana, canlıya, orta yaşlıların anılarından fırlar, kızar, uyarırdı... Bronz tenli, ince kaslı, düzgün yapılı, çevik, uzun saçlı ve sakallı, yaz kış şortla, yarı çıplak gezen adam, gençlik kahramanlarımızdan biriydi. Bizim Tarzanımızdı. Sonradan öğrendik ki, hikaye derin. Güler yüzlü, sevimli, ama pek konuşmayan, daha çok kendi halinde, dağdaki kulübesinde tek başına yaşayan Tarzan’ın ne kadar çok öyküsü vardı, şaşar kalırdık... Kimileri onu karşılıksız bir sevdanın acısını dağlarda, ormanlarda tek başına yaşayarak, ağaçlarla, kurtla, kuşla konuşarak çektiğini anlatırdı. Kimilerine göre nereden geldiği belirsiz, meçhul bir insandı... Asıl adı Ahmeddin Carlak. 1899 Bağdat doğumlu. Mustafa Kemal, yurtseverleri işgal altındaki Anadolu’nun savunması için çağırınca, düşmüş yollara. Kurtuluş Savaşı’na katılmış böylece. Sonra göğsünde İstiklal Madalyası’yla Manisa’ya yerleşmiş... Saçını sakalını bırakma öyküsü 10 Kasım 1938’e uzanıyor, Mustafa Kemal’in ölümüne. Elbiselerini, atletini bırakması, Spil’in eteklerinde, ay yıldızlı bayrağın sürekli dalgalandığı kulübeye yerleşmesi de aynı tarih. Bayrak direğinin dibine savaştan kalma bir top yerleştirmiş. Yaşadığı sürece her gün, saat tam on ikide topu ateşlemeyi hiç aksatmamış. Sonra ağaç dikme, yeşili çoğaltma sevdası, bir tutkuya dönüşmüş. Ne bulduysa, sokaklara, caddelere, boş alanlara dikmiş. Yaban ağaçları aşılamış. Ama kendi yalnızlığında diğer insanları unutmamış. Yörük kızlarına gök boncuk armağan edermiş, çocuklara akide şekeri. Özgür, başına buyruk bir yaşam... Manisalılar, onu ulusal bayramlarda göğsüne bağladığı palmiye yaprağı üzerindeki İstiklal Madalyası’yla alkışlamışlar uzun yıllar... 1963’in 21 Mayıs’ında bu dünyadan göçüp gidince, kent eksik kalmış. Anısına 1972’de Mevlevihane’nin yakınına büstü dikilmiş. Manisa Birlik Başkan Mustafa Pala, Laleli’de yaratılan çağdaş mahalleye de bir heykelini yaptırmış. Gelecek kuşaklar Tarzan’ın yurt sevgisini, doğa sevgisini, insan sevgisini örnek alsınlar diye. Tarzan’ı ve kültürünü yaşatmak için sınırlı da olsa bazı çabalar var. Ancak yeterli mi? Gediz’e zehir saçan, yeşili azalan, betonlaşan, bağrında Türkiye’nin ilk çevre eylemcisini yaşatan Manisa... Top yekun Tarzan’a sahip çıksana... yapılacak çok şeyin olduğunu gösterdi. İster balıklarla birlikte yüzün, ister limanda onları yakalayın ya da her gün yoldan geçen balıkçılardan, taze balıklardan mangalda pişirmek üzere satın alın; hepsi ayrı bir tatta. Balıkları pişirmeyi düşünürseniz hemen pansiyonun önünde mangal yapabilirsiniz. Olta ve sualtı zıpkınla balık avcılığı için zengin koylara sahip bölgede, mevsimine göre, zargana, çipura, sardalye, uskumru, levrek yemeğe doyamayacaksınız. Akşam yavaş yavaş olmaya başladığında güneş bir taraftan batarken karşıdan ay yükselmeye başlar. Ve tam ay bütün haşmeti ile yükseldiğinde, mangalınızı yakıp, balıklarınızı pişirip zevkle Midilli’ye karşı yemeye başlayabilirsiniz demektir. Yürüyüş sırasında limandaki çardakta karşılaştığımız, 1905 doğumlu Cabir Öztürk ise ?