26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

8 İSVİÇRE İSVİÇRE 9 GEZEKALIN Mustafa Balbay [email protected] İKİ OKYANUS BİRLEŞİRKEN Kendimce dünya şehirlerini ikiye ayırırım: İçinden su geçen ya da su kıyısında kurulan kentler ve sudan uzak kentler... İçinden su geçen kentlerin havası, insanları bir başkadır. Su, ayrı bir renk, zenginlik verir o kentlerin yaşamına. Floransa, Prag, Belgrat, Varşova, Kahire, Bangkok, Moskova daha niceleri, içinden ırmak geçtiği için ayrıca güzeldir. Bir de deniz kıyısı kentleri vardır, saymakla bitmez... Bugünkü durağımız Cape Town. Güney Afrika Cumhuriyeti’nin güneyinde, Ümit Burnu’nun hemen üstünde. Şehrin içinde fazla durmayacağız, etrafında dolaşacağız. Ümit Burnu, ayrı bir Gezekalın konusu; burnun hemen dibinde kalacağız. Devamında zaten araç yasak, yaya yolu... Ümit Burnu gezisini bitirdikten sonra canım hemen dönmek istemedi. Şöyle bir okyanus kıyısı yapmak ne güzel olur derken, patikalar gözüme ilişti. Mor çiçeklerin arasında bir insan geçimi incecik yollar. Fazla giden de olmamış, zira devamı okyanus... Atlas Okyanusu ile Hint Okyanusu’nun hızla güneye doğru koşup buluştuğu bölgedeyim. Burası sadece Ümit Burnu değil, aynı zamanda buluşma burnu! Afrika’nın doğu eteğindeki Mozambik’ten batı eteğindeki Namibya’ya kadar olan 2 bin 800 kilometrelik yaya, Güney Afrika sahil şeridi adı veriliyor. Her iki okyanustan aşağı inen sıcak ve soğuk su akıntılarının buluştuğu bu bölgeye bilim adamları şu unvanı vermişler: Dünyanın en zengin biyolojik bölgesi! Bu unvan, denizin üstünden çok altıyla ilgili. Sıcak ve soğuk su akınının buluşmasıyla oluşan karmaşık iklim aynı karmaşıklıkla canlıların mekanı olmuş. Öyle zenginliklerden söz ediyorlar ki; örneğin, sardalye akını olduğunda ters bir dalga ile kıyıya vururmuş. Oradan doooğru sahile... Yörenin insanları bu tür anları, anlarmış. Elde sepet sahile dalarmış. Doldur doldur ye, doldur doldur sat. Bol olunca da fiyatı ona göreymiş. Ortalama bir sepet 20 kilo alıyormuş. Fiyatı 10 rand. Yani 2.5 dolar kadar. Ümit Burnu’ndan sahile indiğimde kumların arasına daldım. Gerçekten daldım. Attığım her adımda ayaklarım en az 2025 santim kuma gömülüyordu. Ötede birkaç genç kumda yürüme yarışması yapıyordu. Birkaç dakika sonra nefesi tükenmeyene aşk olsun. Dönüş yolunda ilk karşılaştıklarım, maymunlardı. Buranın sıradan konukları. Yol kıyısında yürüyorlar, gelip geçenin verdikleriyle karınlarını doyuruyorlar. Önde bir araçtakilerin maymuna yiyecek verdiğini gören, ne yapıp edip maymunları yedirme yarışına giriyor. En kazançlı çıkanlar tabii maymunlar. Ee ne diyelim; maymun gözünü açmış! Gezekalın... Heidi’nin dağlarında: St. Moritz Yazı ve fotoğraflar: Aydın Ergil ir ülkeyi tanımanın en güzel yollarınB dan biri de tren yolculuğudur. İsviçre, turistler için, 4, 8, 15, 22 ve 30 günlük tren biletleri geliştirmiş. Bu biletlerden birini aldığınızda o süre içinde ek bir ücret ödemeden dilediğiniz kadar tren yolculuğu yapabiliyorsunuz. Biz de, Zürih’ten başladığımız yolculuğa önce Chur’da ara verip sonra her mevsim cazibesini koruyan St. Moritz’e vardık. İsviçre’nin Graubünden kantonunun Engadin bölgesinin incisi St. Moritz, Alpler ile kendi adını taşıyan gölün birleştiği yamaçta, deniz yüzeyinden bin 856 metre yükseklikte kurulmuş. Kentte konuşulan dil Almanca. Her yılın ortalama 322 gününün güneşli geçtiği St. Moritz’de yılın her gününde zevkle yapacağınız bir etkinlik mutlaka var. Yazın binicilik, dağcılık, golf, yelken, yürüyüşler, kışın kış sporları, ilkbaharda doğanın uyanışı, sonbaharda ise en güzel doğa görüntülerini gözleme, her mevsim sanat etkinlikleri, ne isterseniz var. Örneğin, doğal güzellikler arasında yürümek istiyorsanız, 600 kilometrelik yürüme yolu sizin için hazırlanmış. ‘‘Heidi’nin Çiçekleri Yolu’’ ve ‘‘Filozoflar Yolu’’ en güzel yürüme güzergahları. Thomas Mann boşuna yazmamış ‘‘Engadin, dünyada gidilebilecek en güzel yer. Ben basit bir mutluluktan söz etmiyorum, orada mutlu olduğumu düşünüyorum.’’ diye. Yöre halkından çok turist St. Moritz’in nüfusu 5 bin 600; otellerdeki yatak sayısı ise 5 bin 700. Bir o kadar da diğer konaklama tesislerinde var. Özetle her St. Moritzli başına iki turist yatağı düşüyor. Kente yılda 250 bin turistin geldiği saptanmış. Kış sporları denince, St. Moritz ilk akla gelen kentlerden. İlk Avrupa buz pateni yarışması 1882’de St. Moritz’de yapılmış. 1928’deki kış olimpiyatları St. Moritz’de düzenlenmiş. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki ilk kış olimpiyatları da 1948’de St. Moritz’de yapıl mış. St. Moritz, dünyada iki kez kış olimpiyatı düzenlenen üç kentten biri. Diğerleri ise Insbruck ve Lake Placid. Uluslararası kış sporları etkinliklerinin çoğu günümüzde de St. Moritz’de gerçekleşmektedir. St. Moritz kenti iki bölümden oluşuyor: Bad ve Dorf. Kaplıcalı oteller daha çok Bad bölgesinde, göle yakın mahalleler ise Dorf bölgesinde yer alıyor. Etrafı ise genç Alplerle çevrili. Dağları yaz kış erişilir hale getirmiş İsviçreliler. Eski ve yeni mimari yapılar bir arada St. Moritz’de. İlk dikkati çeken büyük eski bina beş yıldızlı Badrutt’s Palace Oteli. Üst katlara çıktıkça genişleyen bir yapıya sahip. Kardan daha az etkilenmesi için dik çatılı, balkonları da kırmızıya boyanmış. 1856’da açılan otel bu yıl 150. yaş gününü kutluyor. O tarih İsviçre’de kış turizminin başlangıcı olarak da kabul edili yor. St. Moritz ve çevresi, 3 bin yıldır çeşitli amaçlarla değerlendirilen şifalı su kaynaklarıyla ünlü. Yılın her mevsimine yayılan tiyatro, opera ve caz festivalleri birçok ünlüyü bir araya getiriyor. Konaklama ve yiyecek açısından ise, St. Moritz, Zürih ve Cenevre gibi büyük kentlere göre daha ucuz. St. Moritz, aynı zamanda bölgedeki en önemli merkez, Alpler’in toplam 350 kilometre uzunluğundaki en güzel kayak pistlerine, İsviçre’nin en ünlü sağlık merkezlerine, St. Moritz’den kalkan teleferiklerle ya da trenlerle ulaşıyorsunuz. Başka bir yazıda söz edeceğimiz Buzul Ekspresi’nin (Glacier Express) ve Bernina Ekspresi’nin bir hareket noktası da St. Moritz. Chantarella’ya çıkan ‘‘füniküler’’e binmek ise St. Moritz’e tepeden bakmanın en güzel yollarından biri. Avrupa’nın deniz yüzeyinden en yük sek havaalanı olan Engadin Havaalanı, St. Moritz’e 5 kilometre uzaklıkta, bu nedenle buraya Avrupa’nın çatısı da deniyor. Müze gezmeyi severseniz, Alpler’deki yaşamdan kesitleri bulacağınız Engadin Müzesi’ni, yaşamının son beş yılını o bölgede geçiren ressam Giavanni Segantini Müzesi’ni, ressam Mili Weber’in evini, Albana Avcılık Müzesi’ni ve ressam Peter Robert Berry Müzesi’ni kaçırmamalısınız. St. Moritz, küçük ama dünyanın en güzel kentlerinden biri. Kentin güzelliğini karşıdan görmek için gölün karşısına doğru yürümeniz yeterli. Eğer internet erişiminiz varsa tüm bu güzellikleri görebileceğiniz adres: http://www.stmoritz.ch. İsviçre’nin en büyük kenti Zürih’te başlayan güney İsviçre yolculuğumuzda, İsviçre’nin en eski kenti Chur’dan sonraki durağımız St. Moritz’di. Gezimizin tümünü trenle yapmaya karar vermiştik. Dünyanın doğal güzelliklerini görmek amacıyla binilen trenlerinin başında gelen Buzul Ekspresi (Glacier Express) bir sonraki yazımızın konusu olacak. Eğer siz de benzer bir güzergahı izlerseniz, St. Moritz’e en az birkaç gün ayırmanızı öneririm. [email protected]
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear