Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 BURSA Ulubat Gölü kıyısından turizme açılmakta olan bir kapı: GÖLYAZI Özlem Kızıltepe lubat Gölü’nün kıyısınU da yüzyıllar öncesine dayanan tarihi, dünden bugüne kalan güzellikleriyle Bursa’nın Nilüfer ilçesine bağlı Gölyazı gidip görülmesi, karış karış gezilmesi gereken bir köy. Tarihin İsa’dan önceki 7. yüzyıla dayandığı Gölyazı’da yaşam göle bağlı. Gölden kazanılan hayatlarla yüzyıllardır devam eden yaşamlar aynı güzellikleri anlatıyor. Bir ressamın fırçasına ya da bir şairin kalemine konu olacak güzelliğe sahip Gölyazı bir yanında göl, bir yanında incir ağaçlarıyla, hayalleri süsleyen bir belde. 1981’de birinci derece arkeolojik SİT alanı ilan edilen köy, turizme açılacak yeni bir pencere gibi. Nefeslerini tutmuş Gölyazı’nın gizlice yayılan ününe ayak uydurmaya çalışan halkın gönlü herkese açık. Değişimin kapısını çaldığı Gölyazı, evlerinden başlayarak yeni bir çehreye bürünme aşamasında. Zamana yenik düşen evler Filli Boya’nın katkısı ile rengarenk boyanmış, görücüye çıkmaya hazır. Göl kenarındaki köy kahvesine gittiğinizde yüzyılları devirmiş “Ağlayan Çınar” ağacının altında göl manzarası ve karşınıza serilen yeşil güzelliklerle demli bir bardak çay içip köyün yaşlılarından Necip Dede’den Gölyazı’nın hikayesini dinliyorsunuz. “Eskiden buraları” diye başlayan tümceler hep “Nerede o güzellik şimdi” diye bitiyor. Acaba nasıl bir güzellik diye düşünüyoruz. Belli ki bizim güzel diye hayran kaldığımız doğa onlar için çoktan bozulmuş, hırpalanmış ve çok değişmiş. rini taşıyor. Cenevizlilerden Osmanlıya uzanan medeniyetlerin ticaret merkezi olan Gölyazı, kışın suların etrafını sarmasıyla adaya dönüşüyor. Köye ulaşım ise köprüden sağlanıyor. Gölyazı’da Cenevizliler zamanında kullanıldığı bilinen bir mağaranın dışa açılan kapısı taşla örülmüş. Köyün her karış toprağını kazan hazine avcıları bütün uğraşlarına rağmen kapıyı açamamışlar. Turizm Hem ada, hem yarımada Merkezi karaya bir köprü ile bağlı kışın ada, yazın yarımada olan Gölyazı, İsa’dan önceki 7. yüzyılın antik izle ADIM ADIM İSTANBUL III. AHMET ÇEŞMESİ smanlı dönemi çeşmelerinin en görkemlisi, Topkapı SaO rayı’nın girişinde, sarayın prestij konumuyla eşit III. Ahmet Çeşmesi’nin önündeyiz. Yapıldığı günlerden bugünlere yerli yabancı, binlerce insan gelip, o tunç musluklardan kana kana su içmiş, içini ferahlatmış. Dantel gibi işlenmiş taşları, renkli çinileri, dört bir köşesini süsleyen sebilleriyle İstanbul’a yakışır bir şekilde tüm güzelliği ile önüne gelip kendisini seyredenleri, fotoğrafını çekenleri adeta büyüler. Şüphesiz, İstanbul’un en zarif yapılarından biridir III. Ahmet Çeşmesi. Sultan III. Ahmet ise gelmiş geçmiş Osmanlı padişahları içinde su ile en çok haşır neşir olanıdır. Bentler, çeşmeler, sebiller, havuzlar inşa ettirmiş, Taksim’de “maksem” adı verilen su dağıtım şebekesini yaptırmıştır. Tarihi kaynaklar, burada çok daha önceleri Bizans’ın ünlü çeşmelerinden biri olarak anılan Peraiton Çeşmesi kalıntılarının bulunduğunu işaret eder. III. Ahmet Çeşmesi, bu kalıntıların üzerine yapılmıştır. Yüzeyin Turgay Tuna multihobby?atiktuk.com deki taş işçiliği, ahşap çatı çıkmasındaki kalem işçiliği ile taç örnekler arasında yer alır. Dönemin ünlü sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın öneri ve gayretiyle 172829 yıllarında, Marmara Adası’ndan getirilen damarsız beyaz mermerle inşa edilmiştir. Kimi kayıtlar, Kayserili Mehmet Ağa adında bir mimar tarafından yapıldığını naklederler. Çatının dışarıya doğru açılan saçak kısmı, bu çeşmeye ayrıcalıklı bir güzellik kattığı gibi, yağmurlu güneşli havalarda buraya gelip su içenlere bir gölgelik, bir korunak işlevi sağlamıştır. III. Ahmet Çeşmesi’nin ön cephesi Ayasofya ve saray girişi tarafına bakan cephedir. Bu nedenle öteki cephelere kıyasla çok daha zengin şekilde tezyin edilmiştir. Bu cephenin üzerinde, gelmiş geçmiş en ünlü hattat padişahlarından biri olarak bilinen III. Ahmet imzalı, boydan boya celi sülüs hatla yazılmış beyitte, “Tarihi Sultan Ahmet’in cari zebanı luleden. Aç besmeleyle, iç suyu Han Ahmet’e eyle dua” yazılıdır. Her bir cephenin ortasında yer alan çeşmeler dilimli kemerlerle taçlandırılmıştır. Ön cephede yer alan çeşmenin üzerinde altın yaldızla bezen