24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

18 NİSAN 2008 CUMA bilim/vaziyet Gelecekte dünya hangi dili konuşacak? Reyhan OKSAY illerin evrimi konusunda yapılan çalışmalarda, genellikle tarihsel gelişmeler temel alınır. İngiliz dilinin geleceğine ilişkin tahminlerde bu yol izleniyor ve İngilizcenin klasik Latincenin izlediği yoldan ilerleyeceği ileri sürülüyor. Bir zamanlar çok güçlü bir imparatorluk dili olan Klasik Latince, zaman içinde değişim geçirerek parçalandı ve kendisinden sonra gelen diller tarafından tarihe gömüldü. Dil tarihçilerine göre MS 300’lü yıllarda geniş halk yığınlarının kullandığı dil, sözlük, gramer ve telaffuz açısından elit tabakanın kullandığı dilden çok farklıydı. Bundan sonraki 500 yılda bu “bayağı” Latince birbirinden kesin çizgilerle ayrılan bölgesel lehçelere ayrıldı; 800 yıl sonra da bugünkü İtalyanca, İspanyolca ve Fransızca dillerinin öncüleri olan birbirlerinden tümüyle farklı bir dil ailesi doğdu. Yağmur Ekim C Yürek at kaldı, yurtdışına çıkış yasağı koyup serbest bıraktılar, birkaç gün sonra da rahatsızlandı” dedim. “Niye serbest bıraktılar” dedi. “Bilmiyorum” dedim. “İddianamede nasıl bir suç yüklemişler” dedi. “Onu da bilmiyorum, kitap bile yazıldı ama iddianame yazılmadı” dedim. “Merak etme yazılır” dedi. “Şimdilik, polis sorgusunda verdiği ifadeleri gazetelere veriyorlar, özel yaşamını falan yazıyorlar” dedim. “Yazarlar” dedi. “Gözaltındayken, kalp krizi geçirebilir diye telaşlanmıştık” dedim. “Savcı gereğini düşünmüştür” dedi. “Yok, gazeteciler daha iyisini düşünmüş” dedim. “Nasıl düşünmüş” dedi. “Gözaltından çıktıktan sonra bir yazısında savcıyı tehdit etmiş” dedim. “Nasıl tehdit etmiş” dedi. Tarikatlara mutabakat... Demokrasimize izinsiz kat çıkıyorlar? 17 Erdoğan: ’Devletin partisi olmaz.’ Doğru, devlete hükmeden parti olur! MELİYAT dokuz saat “A sürmüş” dedim. “Ne ameliyatı” dedi. “Kalp ameliyatı; kalbi destekleyen bir ana damarı ve üç kroner damarı değiştirdiler; sol kulakçık ile sol karıncık arasındaki kalp kapakçığını onardılar” dedim. “Niye ki” dedi. “Daha önce iki kez enfarktüs geçirmişti; son günlerde yaşadığı olaylar kalbini tetiklemiş olmalı; doktorlar da böyle söylüyor” dedim. “Ne olayı” dedi. “Sabahın kör ayazında gözaltına alınmıştı ya” dedim. “Ne zaman” dedi. “21 Mart sabahı saat 4’te polisler evini bastı; alıp götürmüşlerdi” dedim. “12 Mart’ta götürülmemiş miydi” dedi. “O eski hikâye” dedim. “Yeni hikâyede nereye götürdüler” dedi. “Terörle Mücadele Şubesi’ne” dedim. “Bu yaştan sonra terörist mi olmuş” dedi. “Yok, yasadışı bir örgüte fikri lider olmuş” dedim. “Gözaltındayken mi ameliyata alındı” dedi. “Gözaltında 40 sa D İNGİLİZCENİN YAYILIŞI Dünyada İngilizce konuşan nüfusun %60’ının anadili İngilizce değil. ARİHSEL TRENDLERE GÖRE DİLİN EVRİMİ Tarih bizi ancak bu noktaya kadar götürüyor. Bugün ikinci dil olarak İngilizce konuşanların, anadili İngilizce olanlardan daha fazla sayıda olması ve küresel haberleşme dilinin neredeyse tamamen İngilizceye dayanması bu dilin üzerindeki zorlamaların tarihte olmadığı kadar güçlü kılıyor. Neyse ki dil evrimi konusundaki çalışmalar, İngilizcenin geleceğine ilişkin tahminleri kolaylaştıracak gibi duruyor. Kesin olan bu evrim sürecinde yeni sözcüklerin oluşur, anlamlar yer değiştirir ve kullanılmayan sözcükler ortadan kalkar. Tüm dillerde bu gelişmeler kaçınılmaz bir şekilde yaşanır. Sözlükler çok fazla değişim geçirmez, çünkü yeni sözcüklerin ortaya çıkmasına karşın, sözcüklere yeni anlamlar yüklenir ve yeni biçimlerde birleşirler. Bu nedenle “Büyük bir olasılıkla 2300 yılının İngilizcesini anlamak 1700’lü yılların İngilizcesini anlamaktan daha zor olacaktır” diye konuşan Maryland’deki Towson Üniversitesi’nden İngiliz dili tarihçisi Edwin Duncan, “Shakespeare ‘hot’ ve ‘dog’, ‘ice’ ve ‘cream’ sözcüklerini bilmesine karşın ‘hot dog’ ve ‘ice cream’in ne anlama geldiğini bilmiyordu” diye konuşuyor. ELECEĞİN SÖZCÜK DAĞARCIĞI VE GRAMERİ İLE İLGİLİ TAHMİNLER Gelecekte sözcüklerin nasıl bir şekle bürüneceğini tahmin etmek zordur. 50 yıl önce Michigan Üniversitesi’nden dilbilimci Albert Marckwardt, eski kullanımlarına bakarak İngilizcenin bazı özelliklerinin nasıl bir şekil alacağını tahmin etmişti. İngilizcedeki sesli harflerin 12.yüzyıl ile 16.yüzyıl arasında geçirdiği büyük değişimin hızının bugünlerde de kendisini hissettirdiğini belirten T Marckwardt, İngilizcenin bazı sesli harflerinin evrim geçirmeyi sürdüreceğine inanıyor. Örneğin “home” sözcüğü Almancaİngilizcesinde “Haym”, eski İngilizcede “hahm” ve Orta İngilizcede “havm” şeklinde telaffuz ediliyor. Sözcüğün bu trendi devam ettirmesi durumunda gelecekte “hum” şeklinde telaffuz edilmesi büyük bir olasılık. Oysa bazı sesli harflerin sabit kaldığı görülüyor. Örneğin “ship”, “ox” ve “full” sözcüklerindeki sesliler yüzyıllardır aynı şekilde telaffuz edilmiş. Mackwardt sessiz harfle en köklü değişiklikleri bu dili yabancı dil olarak öğrenen kişiler tarafından yapılacağına inanıyor. David Graddol isimli dil araştırmacısı “Dünyanın yeni ortak dili küresel bir şekle bürünecek olan İngilizcedir” diyor. Bu da şu anlama geliyor: İngilizce Çince veya İspanyolca gibi diğer dünya dilleri tarafından alaşağı edilmeyecek. Tam tersi İngilizce değişim geçirerek, yeni bir küresel şekil alacak ve ortak dil olarak kullanılacak. İngilizce konuşularak sürdürülen ilişkilerin çoğu ana Konuştuğumuz diller çok hızlı evrim geçiriyor. Dilbilimciler dillerin geçmişte izlediği yolları baz alarak, gelecekte nasıl bir dil kullanacağımız konusunda tahminlerde bulunmaya çalışıyor. Örneğin 328 milyon kişinin anadil, 495 milyon kişinin yabancı dil olarak konuştuğu İngilizce, bazı dil tarihçilerine göre gelecekte de dünya üzerinde egemenliğini sürdürecek. Ancak geleceğin İngilizcesi bugünkünden çok farklı olacak. rin ise sesliler kadar belirgin değişim geçirmeyeceğini düşünüyor. Gramer konusunda daha köklü değişikliklerin olacağını tahmin eden Marckwardt, İngilizcenin ilk başlarda Latinceye benzer bir dil olduğunu, 1066 yılından sonra giderek Çince’ye benzer bir gramer yapısına büründüğüne dikkat çekiyor. Çincede sözcük sırası değişmez, sabittir; çünkü bu dilde tonlama yoktur. Oysa Latincede sözcük sırası çok önemli değildi, çünkü tonlama, anlamı ve sentaksı belirliyordu. ÖZCÜKLERDEKİ DEĞİŞİKLİĞİ KİM YAPACAK? Geçen ekim ayında Nature dergisinde yayımlanan bir makalede Harvard Üniversitesi’nden evrimsel matematikçi Erez Lieberman, Eski, Orta ve Modern İngilizceden kuraldışı 177 İngilizce fiili sıraladı ve bunların günlük konuşmalarda kullanım sıklığını tespit etti. Makalenin sonuç bölümünde, sıklıkla kullanılan kuraldışı fiillerin kuraldışı kalma olasılığının yüksek olduğunu belirtti. Başka bir deyişle “Kuraldışı fiillerin yarı ömürleri bunların kullanım sıklığının karekökü ile doğru orantılıdır” onucuna vardı. Dilbilimciler, İngilizcedeki S G dili İngilizce olmayan uluslar tarafından gerçekleştiriliyor. Almanya’daki Hildesheim Üniversitesi’nden Jürgen Beneke 2010 yılında dünyada yaklaşık 2 milyar insanın İngilizce konuşarak anlaşacağını ve miktarın yalnızca 350 milyonunun anadilinin İngilizce olacağını belirtiyor. 2020 yılına gelindiğinde anadili İngilizce olanların 300 milyona gerileyeceğini ileri sürüyor. Bu noktada anadili İngilizce, İspanyolca, HinduUrdu ve Arapça olan nüfusun eşitleneceği düşünülüyor. Bu arada yabancı dil olarak kullanılan İngilizce, giderek başkaları tarafından anlaşılmaz bir şekle bürünüyor. Bu İngilizceler bazen Çince, bazen Tamilce ile karışabiliyor. Tayland’daki Asya Üniversitesi’nden Paul Bruthiaux, “Yüksek eğitim almış konuşmacıları –özellikle Kenyalı, Hintli ve Singapurlu televizyon söyleşilerinde, uluslararası medyaya hitaben yaptıkları konuşmalarda anlamak bazen imkânsız hale gelebiliyor. Bunun büyük bir olasılıkla nedeni İngilizce konuşurken yaptıkları vurgular” diyor. 00 YIL SONRA ‘PANGİLİZCE’ Bruthiaux’un iddiasına göre İngilizcenin en büyük avantajı Fransızca gibi merkezi standart bir gövdesi olmaması. Lisan polisinin olmadığı durumda anadili İngilizce olanların kuralları, dilin evriminde belirleyici bir rol oynamaz. IBM’in eski başkanlarından Jean Paul Nerriere’e göre İngilizcenin geleceği, yabancı dili İngilizce olanların eline bakıyor. İngilizcenin Latincenin değil, Arapçanın izinden gideceğini ileri süren Nerriere, Arapçanın Müslümanlık ile birlikte 500 yıl boyunca yayıldığını ve yerel lehçelere evrildiğini belirtiyor. Bütün bu insanların birbirlerine Kuran’ın kitabi Arapçası ile bağlandıklarını hissettiklerini öne süren Nerriere, İngilizcenin de birbirinden tümüyle farklı lehçelere bölünüp, birbirlerini anlamaz hale gelmesini önleyen en önemli engelin, bilimsel ve teknik yazılar ve dünya medyası olduğunu söylüyor. Kaliforniya’daki San Diego State Üniversitesi’nden Suzette Haden Elgin İngilizcenin geleceği hakkında görüşlerini şöyle dile getiriyor: “Şu anda İngilizcenin gidişatına bakarsak sonuçta lehçelerin belirgin bir şekilde farklı, ancak grameri üzerinde kabaca bir görüş birliğinin olduğu ‘Panglizce’ ortaya çıkabilir. Bir diğer olasılık da dünyada farklı İngilizce lehçelerinin gelişip, bunların birbiri ile anlaşma olasılığının ortadan kalkmasıdır. Bence İngilizcenin hangi yolu izleyeceği en geç 100 yıl içinde belli olacak.” Dilbilimcilere göre Panglizce, ana dili İngilizce olmayanların konuştuğu İngilizceye benzer bir dil olacak. İngilizcenin bu yeni versiyonu iyice yaygınlaştığında, “the”, “ze” halini alacak, “friend”, “frien”e dönüşecek, “he talks” “he talk” şeklini alacak. Bunun yanı sıra Panglizce, ana dili olmayanlarca telaffuzu zor bazı İngilizce sesleri –th sesi gibi kaybedecek. Kaynak: New Scientist, 29 Mart 2008 www.scifi.com/scifiction/originals/originalsarchive/elgin/index.html 61k www.telegraph.co.uk/news/main.jhtml?xml=/news/2008/0 3/27/nculture427.xml 46” www.telegraph.co.uk/news/main.jhtml?xml=/news/2008/0 3/27/nculture427.xml 46k “Yazdığı yazıyı bir gazete haber yapmış, bir gazeteciye de haberle ilgi görüşünü sorup savcıyı tehdit ettiğine karar vermişler” dedim. “Verirler” dedi. “Bu yazıyı ihbar kabul edip, hakkında yeni bir soruşturma başlatılmasına karar vermişler” dedim. “Yeni soruşturmada ifadesini aldılar mı” dedi. “Henüz alamadılar, hastanede yatıyordu ve ameliyata girmek üzereydi” dedim. “Merak etme, devlet güçlüdür ve hükümet işbaşındadır; ameliyattan çıktıktan sonra alırlar” dedi. “Ameliyattan çıktı ama göğüs kafesini kapatmadılar, yüreği açıkta atıyor” dedim. “Eyvah” dedi. “Niye titriyorsun” dedim. “Korkuyorum” dedi. “Neden korkuyorsun” dedim. “Neden olacak; gözaltına alınışından beri görmezden gelmeye çalıştığım bu koca yürekten; bu yürek hiç yılmak bilmiyor” dedi. “Korkma, seni de affedecektir” dedim. Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Hariç Aydın Türkaydın : “Türkiye’de ortalama ömür 71.2 yıla çıkmış. İyi yaşayan emekliler, 6 yıl 45 gün maaş alacak; milletvekilleri hariç!” Ege’de AŞKENT Ankara’daki dostumuz Mustafa Yıldırım, yurdun nabzını Ege Bölgesi’nden tutuyor: “Atina devleti Ege’de pek güzel çalışıyor. Onassis Vakfı burs dağıtıyor; kasabalarda yüksek paraya ev satın alıyor ve şimdilik müze yapıyor. Kaymakamlar, belediye ve ticaret odası reisleri ‘yardım’ denince projecilikten dört köşe oluyor. Atina devletinin konsolosu da belde belde geziyor. Belediye reisleri birden yörelerinde Rum evlerinin kalıntılarını keşfediyorlar. Eskiden kalma Rum evleri varmış da, belediyenin reisi ve akıl verenleri, bu evleri onaracakmış da, Rum turistler gelecekmiş. Al sana drahmiden çevrilme euro! Aklı önde gidenler, ‘Rum turistin Manisa’nın Üçpınar beldesinde ne işi var’ diye sormuyor. Akhisarlılar ‘Sırası mı şimdi Yunanlı vakıftan destek almanın’ demiyor. Kültürümüze bakan Ertuğrul Günay Öte yandan ABD’nin Utah’ını bilirsiniz. Hani Türk ordusunu karıştıran B ‘andıç raporu’ sızıntısıyla ilgili soruşturmanın uzandığı ABD kentiydi. Ahir Zaman Azizleri İsa Mesih Kilisesi’nin kökleri Utah’tadır. Bu kilisenin bağlıları Mormonlar olarak bilinir. Mormonlar da Türkiye’de pek güzel çalışıyorlar. İsa Mesih misyonerleri sanılmasın ki, yalnızca yardımsever bir kiliseler zinciridir. Onların Amerika’da Başpiskoposluğa bağlı okulları, şirketleri, kilise için para derleyen örgütleri, Hawaii’de şubeleri, Türkiye’de temsilcileri vardır. Geçmişe uzanıp ABD Senato raporlarına bakarsak MormonCIA dostluklarını da buluruz. Her nedense Manisa, Atina devletinin yanı sıra Mormonların da gözüne batmış. Kentte temsilcilikleri bile var. Kalkıp Amerika’dan geliyorlar ve yerli temsilcileriyle Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilköğretim okuluna bilgisayar yardımında bulunuyorlar. Şu zenginler kenti Manisa’ya bakınız ki, elin kilisesine muhtaç olmuş. Ahir Zaman Azizleri İsa Mesih Kilisesi şefkatini yalnızca Manisa’da göstermiyor. Çal Gücü gazetesinin haberine göre kilise, Türkiye Sakatlar Derneği Denizli Şubesi’ne de, bir Kargalar Vahdi Bingöl: “Kendi ülkesinin tarihini unutan Barroso, ‘laiklik zorla dayatılamaz’ diye ötüyor. Bu kargalar ne b.k yiyorsa, bülbül gibi şakıyor!” Anlaşma Hasan Baş: “AKP’yi kapatmalıktan kurtarmaya çalışan Barroso, RTE ile hangi koşulla anlaştı acaba?” Kaçmaz Ahmet Arpad: “Barroso bile ayağımıza kadar gelip her işimize karışıyorsa bu iktidarı ellerinden kaçırmak DÜNYA SUSUZLUĞUN PENÇESİNDE KIVRANIYOR ünya Bankası (DB) yayımladığı raporda, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerine, gelecekte ciddi bir su sıkıntısı yaşanmasını önlemek için yatırım yapma çağrısında bulundu. Su miktarı ve kalitesindeki azalmanın bu ülkelerin ekonomilerini şimdiden vurmaya başladığı belirtilirken, tahminlere göre 2050 yılında bu bölgelerde kişi başına düşen su miktarı yarı yarıya azalacak. Dünya Bankası, su miktarındaki azalmanın sorumlusu olarak küresel ısınmayı ve nüfus artışını gösterirken, bölge ülkelerinin su israfını önlemek için daha etkin su dağıtım şebekeleri kurması ve özellikle tarımda kullanılan su miktarının azaltılması gerektiğine vurgu yapıyor. DB, bu ülkelerdeki suyun yüzde 85’ini sulamaya harcayan çiftçilere daha az su isteyen ve daha çok kazanç sağlayan ürünlere geçilmesi tavsiyesinde bulunuyor. D 1 Filler önce suda yaşamış Çeviri Servisi Fillerin ataları suda yaşıyormuş... İngiltere’deki Oxford ve New York’taki Stony Brook üniversitelerinde görevli bilim insanları bir fosilin dişinde yaptıkları inceleme sonucu fillerin günümüzden 37 milyon yıl önce nehir ve bataklıklarda yaşadıkları ve suaygırına benzer bir yaşam tarzını benimsediklerini ortaya çıkardı. Eosen dönemde (MÖ 55 milyon yıl 33.7 milyon yıl), Mısır’ın kuzeyinde yaşayan bu hayvanları “atla gergedan arasında bir görüntüsü var” diyerek betimleyen uzmanlar, ABD’de yayımlanan “Ulusal Bilimler Akademisi Çalışmaları” adAraştırmayı yapan Stony Brook Üniversitesi bilim insanlarından Dr. Erik Seiffert, “Fillerin atalarının karada yaşadıklarına inanıyorduk, bu araştırma şimdiye kadar öne sürdüğüm tezleri çürüttü. Dişler üzerindeki kimyasal kalıntıları fillerin uzak akrabalarının nehir ve bataklıklardaki bitkilerle beslendiğine işaret ediyor” görüşünü savundu. Oxford Üniversitesi’nden Alexander Liu ise yazdığı makalede, fillerin zaman içinde karayı suya neden tercih ettikleri, başka deyişle yaşam alanlarını neden değiştirdikleri konusunda kesin yanıtı vermek için erken olduğunu belirtti. (BBC) Çin ‘kirlilik’ rekortmeni Çeviri Servisi İnsan hakları karnesinin zayıflığı ve hava kirliliği nedeniyle bu yaz olimpiyatları düzenleyeceği açıklandığı günden beri eleştiri bombardımanına tutulan Çin’in bugünlerde Tibet’te yaşanan gerginlikten olduğu kadar kirlilikten de başı ağrımaya devam edecek gibi görünüyor. Önümüzdeki ay Çevre Ekonomisi ve İdaresi Dergisi’nde yayımlanacak olan rapora göre Çin, dünyanın “1 numaralı çevre kirleticisi” oldu. Uzmanlar “Bu ülkenin Çevre Koruma Dairesi’nin bize sağladığı verilere göre şu anda atmosfere en çok karbondioksit salınımı yapan ülke Çin” açıklamasını yaptı. (BBC) Yoga yaşlılıkta boy uzatıyor NEW YORK (AA) ABD’de yapılan araştırma, 9 haftalık yoga programına katılan yaşlı kadınların yürüme hızlarında, dengelerinde ölçülebilir gelişmeler ve boylarında ortalama 1 santimetre uzama saptandığını ortaya koydu. Temple Üniversitesi’nden doktor Jinsup Song, araştırmanın sonuçları hakkında bilgi verirken “bunun tek açıklamasının, kadınların yoga yaparken daha dik oturmaları olabileceğini” söyledi. 92 milyon yıllık fosil bulundu ANKARA (AA) Fransız bilim adamları, 2000 yılında Lübnan’da kireçtaşı içinde bulunan 92 milyon yaşındaki bir hayvan fosili üzerinde yaptıkları incelemede, bunun iki bacaklı bir yılan olduğunu tespit ettiler. “Eupodophis descouensi” olarak bilinen 85 cm. uzunluğundaki Geç Cretaceous dönemine ait hayvanın fosilinin 92 milyon yaşında olduğunu belirten Fransız araştırmacılar, bacakların, hayvanın vücudunun iyice gerisinde bulunduğunu kaydettiler. lı yayın organında kaleme aldıkları makalede araştırmalarının sonucunun, modern dünyanın fillerinin geçmişine ve davranış biçimine ışık tutacağının altını çizdiler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear