01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

7 EYLÜL 2007 CUMA söyleşi Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, CHP lideri Baykal ve genel merkez ekibini eleştirdi C O R T R 11 Parola 999, hedef iktidar SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU CHP’li genel merkez muhalifi Mustafa Sarıgül bütün gücüyle Deniz Baykal ve arkadaşlarına yükleniyor. Ülkenin dört bir yanında mitingler düzenleyen Sarıgül, 9 Eylül’de de CHP genel merkezi önünde Baykal ve arkadaşlarını istifaya çağırmak için bir eylem hazırlığı içinde. Sarıgül’le bu eylemleriyle amacının ne olduğunu konuşuyoruz. Öncelikle, “CHP’yi sonsuza dek ana muhalefet partisi olmaktan kurtarıp sosyal demokrat hareketle birlikte CHP’yi iktidara taşımayı hedefliyorum” diyor. Entelektüel birikiminin yetersiz olduğu eleştirilerine, “Ben Nobel Bilim Ödülü’ne aday değilim. Her şeyi bilmek zorunda da değilim. Benim işim en iyi bilenlerle çalışmak,” diye gülerek yanıt veriyor. Son noktayı da şöyle koyuyor: “Bu asla Mustafa Sarıgül’ün bireysel mücadelesi değil. Biri çıkar daha iyisini yapar. Bayrağı devralır.” Sizin “999” şifreniz var. Bunu deşifre eder misiniz? SARIGÜL Keşke “999”a ihtiyaç hissetmeseydik, planlamasaydık. Enerjimizi, gücümüzü, aktivitemizi “999” için değil de şu anda Türkiye’de iktidar olmak için harcasaydık. Ben son derece mutsuzum. “999”a şunun için ihtiyaç hissediyoruz: Çağlayan, Tandoğan, Gündoğan meydanlarındaki milyonlar biz “999”u yapalım diye toplanmadı ki… O milyonların toplandığı meydanlar hangi siyasi lidere kısmet olur? Cumhuriyet tarihinin en büyük halk hareketleri oralarda yapıldı. Ama o meydanların ruhunu Sayın Baykal ve arkadaşları koruyamadı. ‘ 9 Eylül CHP’nin kuruluş yıldönümü. O günü biz CHP’nin Baykal ve arkadaşlarından kurtuluş günü olarak ilan etmek istiyoruz. ’ Bunlar Mustafa Sarıgül ve arkadaşlarının bireysel istekleri değil. Türk halkı bu tercihini sandıkta göstermiştir. Sandığın iradesine Sayın Baykal ve arkadaşlarının saygı göstermelerini istiyoruz. 9 Eylül’de CHP’yle halkın arasındaki yapay duvarları yıkmaya gidiyoruz. CHP halktan, gecekondudan, işçiden, esnaftan, tüccardan kopmuştur. CHP, bir arkadaş grubunun, devletin vermiş olduğu imkânlarla gününü gün etme anlayışıdır. Biz CHP’de küçücük bir grubun CHP’yi iktidardan ve sosyal demokrasiden uzaklaştırmasına asla izin vermeyeceğiz. Biz 9 Eylül’de CHP saygınlığı ve kültürüyle, Orhan Eyüboğlu’ların, Turan Güneş’lerin, Mustafa Üstündağ’ların, Necdet Uğur’ların, Aytekin Kotil’lerin bize öğrettiği ölçüler ve o saygınlık içinde genel merkezin önünde olacağız. 9 Eylül CHP’nin kuruluş yıldönümü. O günü biz CHP’nin Baykal ve arkadaşlarından kurtuluş günü olarak ilan etmek istiyoruz. Bu sözleriniz biraz ağır kaçmıyor mu? Güneydoğu’daki Kürt vatandaşlarımızın sorunlarını konuşalım isterdik. Ama ne yazık ki bunları konuşamıyoruz. Çünkü partimiz başarısız bir yönetim tarafından işgal altında. Onların da hiç gitmeye niyetleri yok. Almanya, İngiltere başbakanlarından hiç ders almıyorlar. Yerlerinde pişkin pişkin oturuyorlar. Demokratik CHP hareketini Türkiye’nin her ili, ilçesinde, her köyünde en üst düzeye taşıyacağız. CHP RUHUNU ÖLDÜRDÜLER CHP içinde de size yönelik birtakım eleştiriler var. Bunlardan birisi de sizin CHP liderliği için entelektüel kapasitenizin yeterli olmadığı. Bu konuda ne söyleyeceksiniz? Bunu söyleyen arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum. Bu eleştirilerine de katılıyorum. Ama ben her şeyi bilmek zorunda değilim. Benim görevim en iyi bilenler, en iyi uzmanlarla çalışmaktır. görev yaptım. Bakın, biz yakında gölge kabinemizi açıklayacağız; Türkiye’yle ilgili çalışma programımızı, manifestomuzu hazırlayacağız. Benim görevim çok iyi, çok başarılı bir takım kurmaktır. O takım CHP’nin 1970’lerdeki dağ taş dolaştığımız ruhunu köylere, kentlere, kahvelere, fabrikalara, tarlalara.. her tarafa ulaştıracaktır. Peki, somut olarak modeliniz nasıl olacak, anlatabilir misiniz? Bizim CHP’de yönetim modelinde çalmadığımız kapı, sıkmadığımız el asla bizim olmayacaktır. Gitmediğimiz köy bizim köyümüz değildir. Her yeri dolaşacağız. Heyecanı olan bir kadroyuz. Entelektüel birikimimiz azdır. Bunu kabul ediyorum. Ama bir kez daha söylüyorum. Ben Nobel Bilim Ödülü’ne aday değilim. Ben, sosyal demokratların iktidara taşınmasında halkın sevgisi arkamdaysa bu rolü üstlenmek istiyorum. Bu, Mustafa Sarıgül’ün bireysel mücadelesi değildir. Bütün sosyal demokratları iktidara taşıma mücadelesidir. Belki şu anda ben değildir. Bizimkinde yurdun dört bir yanından insanlar var. Bu çok büyük bir harekettir. Milyonlarca insan umudunu bu harekete bağlamıştır. Ayrıca bizim hareketimizi kişilere bağlamak asla doğru değildir. Ben milyonlarca insanın umudunu iktidara taşımak için yollardayım. Milyonlarca insanın alın terini de boşa çıkarmayacağız. Siz CHP’li bir belediye başkanısınız. Partiniz yüzde 20.1 oy alırken son yerel yönetim seçimlerinde siz Şişli’de yüzde 70 oy aldınız. Bu nasıl oldu? Bu bir model. Biz Şişli modelini bütün Türkiye’ye uyguladığımız zaman her tarafta geliştirebiliriz. Biz dil, etnik köken, din, kültür, mezhep farkı asla gözetmiyoruz. Şişli bölgesinde camilerimize, cem evlerimize, sinagoglarımıza, kiliselerimize, okullarımıza, spor kulüplerimize, parklarımıza, bahçelerimize, emeklilerimize son derece büyük önem veriyoruz. Bu modelde çok iyi bir takım çalışması vardır. Bu, büyüklere saygı küçüklere sevgiye dayalı, 1970’lerde Orhan P E MUSTAFA SARIGÜL Erzincan, 1956 doğumlu. Yükseköğrenimini Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde yaptı. Üniversiteden mezun olduktan sonra Kâğıthane Belediyesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İETT’de çalıştı. Daha sonra ticaret hayatına atıldı. 1974’te CHP Gençlik Kolları’nda siyasi yaşamına başladı. 18. dönem İstanbul milletvekili seçildi. Çeşitli spor kulüpleri ve sivil toplum kuruluşlarında yönetim kurulu üyesi olarak görev aldı. 1999 yerel seçimlerinde Şişli Belediye Başkanı seçildi. 2004’teki yerel seçimlerde ikinci kez ve yüzde 70 oyla Şişli Belediye Başkanı oldu. Belki biraz ağır kaçıyor. Ama biz bunları neden söylemek mecburiyetinde kalıyoruz? Baykal ve arkadaşları, “Küçük olsun, benim olsun” diyorlar. Küçüğün hiç kimseye faydası olmaz. Büyük olsun, laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin olsun. Büyük olsun, bütün sosyal demokrasi yararlansın. Ben bu partiye 1974’te girdim. Aradan 33 yıl geçti. Ben CHP’ye girdiğimde Kemal Anadol, Deniz Baykal, Eşref Erdem oradaydı. Aradan geçmiş 33 yıl.. hâlâ aynı isimler orada. Bir başarı yok. Unutmayın, bizim altı okumuzdan birisi de devrimciliktir. Devrim statik bir olay değil. Devrim durmaz, dinamik bir olaydır. O nedenle biz 9 Eylül’de CHP’yi gençleştirmeye, geliştirmeye ve güçlendirmeye gidiyoruz. Bizim hareketimiz CHP’nin demokratikleşmesi hareketidir. Biz isterdik ki bugün iktidar olalım, bunları konuşmayalım. Peki, neyi konuşmak isterdiniz? İsterdik ki Türkiye’nin doğusunu, batısını, kuzeyini, güneyini konuşalım. Biz sizinle bugün fındığı, ayçiçeğini, pamuğu, zeytini, inciri , tütünü, buğdayı, pamuğu, şekerpancarını, hayvancılığı, Ben de profesör olmak isterdim. Ama ben Nobel Bilim Ödülü’ne aday değilim. Ben sosyal demokrat hareketi Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanlığına taşımak istiyorum. Benim görevim her şeyi bilmek değil, öğrenmek ve en iyi bilenlerle çalışmak. Yeni yöneticilik modelinde bir adam, “Ben her şeyi biliyorum” diyorsa hiçbir şey bilmiyor demektir. Bir siyasi hareketin gelişmesi için üç unsura ihtiyaç vardır. Bunlar halkın sevdiği lider, çok iyi bir manifesto ve çok iyi bir örgütlenme modelidir. Bizim çok ciddi bir örgütlenme modelimiz var. Peki, bu hareketin lideri siz mi olacaksınız? Liderlik halkın sevgisine dayanır. İlle de ben olacağım diye bir kural yok. Halk kimi seviyorsa onun lider olması lazım. Kamuoyu yoklamalarında, sosyal demokratların başında hangi lider partisini iktidara taşıyacak sevgiye ve saygıya sahip çıkıyorsa ona destek vermek gerekir. Mustafa Sarıgül gücünü hiçbir zaman koltuktan almaz. Ben eleştiriye çok açık olan bir arkadaşınızım. Kendi özeleştirimi yapmayı da iyi bilirim. Ben CHP Gençlik Kolları’ndan geliyorum. CHP’nin her kademesinde önde gözüküyorum. Ama yarın bir başka arkadaşımız daha aktif olur. Halkın sevgisini o alırsa ben hemen bayrağı devretmeye hazırım. Yeter ki sosyal demokrat düşünce iktidar olsun. İktidar olduğumuz zaman ben birinci basamakta da yedinci basamakta da olsam benim için hiçbir sakıncası olmaz. Diyelim ki başaramadınız. Ne yaparsınız? Benim bulunduğum siyasi harekette muhalefette kalmak yok. Benim bulunduğum siyasi harekette asla ana muhalefet partisinin başkanlığına oturmak yok. Benim bulunduğum siyasi hareketin mutlaka iktidara taşınması lazımdır. Eğer iktidara taşınmıyorsa o an ben orayı bırakmalıyım. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti ve sosyal demokrasi yeni bir genel başkan adayı aramıyor. Bir başbakan adayı arıyor. Mustafa Sarıgül hareketi dağıldı. Buna destek veren isimler yollarını ayırdı, gibi haberler çıkıyor. Bunlar ne kadar doğru? Bizim hareketimizde, çok gelen arkadaşlarımız kadar giden arkadaşlarımız da oluyor. Biz olduğumuz gibi yerimizde kalıyoruz. Bizimki bir profesyoneller hareketi Eyüboğlu’nun genel sekreterliği döneminde bizlere öğretilen bir modeldir. Bu heyecanı Türkiye çapında sağlarsak tek başımıza mutlaka iktidar oluruz. AKP’nin seçim başarısını nasıl değerlendiriyorsunuz? AKP’nin seçim başarısını tamamıyla CHP’nin iyi bir strateji izleyememesine, iyi bir programla AKP’nin karşısına çıkamamasına ve CHP örgütlerinin 1970’li yılların ruhu ve heyecanını taşımamasına bağlıyorum. Örneğin, İzmir’de AKP’nin oylarının olduğundan çok daha fazla yazıldığını görüyorum. Ama bunun nedeni sandık başlarında CHP’nin görevlilerinin gerekli özeni ve dikkati göstermemeleri. Nerede 1970’lerdeki heyecan, nerede bugünkü ruhsuzluk ve heyecansızlık… O dönemlerde en ufak bir şey olduğunda kıyametleri koparır, ayağa kalkardık. Ama ne yazık ki.. bugün sandık başlarında o dönemin CHP’li gençleri yok. Çünkü CHP’nin Gençlik ve Kadın Kolları kapalı. Cumhuriyeti kuran Atatürk’ün partisiyiz, diye övünüyoruz. Ama 36 ilde CHP’nin milletvekili yok. ‘ Miting alanlarının ruhu İsmet Paşa’nın torunu Gülsün Bilgehan seçilemeyeceği bir sıraya konsun, Baykal’ın sekreteri milletvekili yapılsın değildi. KÜÇÜK OLSUN BENİM OLSUN ZİHNİYETİ Peki, neden koruyamadılar sizce? O meydanlara toplanan milyonlar CHP demokratik olsun diye mitingleri yaptılar. Bu ruh oydu. O meydanların ruhu Cezmi Kartay’lar, Erdal İnönü’ler, Altan Öymen’ler, Murat Karayalçın’ların el ele olmalarıydı. O meydanlar Yaşar Okuyanlar, Lütfullah Kayalar, İlhan Kesiciler için toplanmadı ki… O meydanların ruhu, “Ey sosyal demokratlar, birleşin”di. O meydanların ruhu İsmet Paşa’nın torunu Gülsün Bilgehan seçilemeyeceği bir sıraya konulsun, Deniz Baykal’ın sekreteri milletvekili yapılsın, değildi. O meydanların ruhu “sosyal demokrasi iktidara gelsin, laik, demokratik Türkiye iktidar olsun”du. Ama bizim genel başkanımız ne yazık ki o meydanların heyecanını dahi göremedi ve taşıyamadı. Çünkü Baykal ve arkadaşları laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak yerine kendi koltuklarını korumaya çalışıyorlar. 9 Eylül’de Ankara’ya gideceğiz. 999’un ana amacı şu: 9’uncu ayın 9’unda 9 gerekçeyle CHP kuruluş yıldönümünde genel merkezin önündeyiz. Partilerin demokratik olmasını istiyoruz. Partilerde önseçim olmasını istiyoruz. Uzun yıllardan beri genel başkan olan ve bir türlü partisini iktidara taşıyamayan Sayın Baykal ve arkadaşlarının artık siyasetten çekilmesini arzu ediyoruz. Peki, bu istek CHP’nin geniş tabanından mı geliyor, yoksa Mustafa Sarıgül ve arkadaşlarının bireysel istekleri mi? ’ ‘ Unutmayın ki altı okumuzdan biri devrimciliktir. Devrim durmaz, dinamik bir olaydır. ’ Gerçek sosyal demokratlar bütün toplumu kucaklar Neden, peki? Seçime bugünden hazırlanılır. Seçime 15 gün kala hazırlanılmaz. Baykal ve arkadaşları parti içinde sadece delege hesabını çok iyi biliyorlar. Ama onun dışında halka gitme, halkın sorunlarını dinleme gibi bir istekleri yok. Şu anda Türkiye’de siyaset kirli. Milletvekilleri halkı yeteri kadar temsil etmiyor. Siyasete emek verenler, halkın gerçek temsilcileri ortadan silindi. Çünkü parti içinde önseçim müessesesi yok. Mustafa Sarıgül’ün bir günlük bir programını anlatır mısınız? Ben pazartesi, salı, çarşamba ve perşembe günleri sabah altıda kalkar, gece 11’e kadar koşuştururum. Sabah gideceğim mahallelerde, “Bu sabah Belediye Başkanımız Mustafa Sarıgül muhtarlıkta yurttaşlarımızla görüşecektir” anonsu yapılır. Sabah altıda Belediye Fen İşleri, Park Bahçeler müdürleri, başkan yardımcılarımız, veteriner müdürümüz, doktorlarımız mahallede hazır bulunuruz. Gelen yurttaşlarımızın sorunlarını dinleriz. Bütün o mahalleyi dolaşırız. Nerede, ne eksik varsa tespit edilir. Bu iş sabah 10.30’a kadar sürer. 10.30 ve 16.00 arası daha çok belediyede bürokratik çalışmalar yaparız. Saat 16’dan sonra tekrar sokağa çıkarız. Ben ortalama günde 75 sokağımı yürüyerek dolaşırım. Dükkânların kapılarını çalarım. Esnafla konuşurum. Mümkün mertebe de tek başıma dolaşırım. Çünkü böyle olunca insanlar benimle daha rahat konuşuyor. Peki, o kadar erken saatte neden kalkıyorsunuz? Yaptığım işi seviyorum. İnsanlarımı seviyorum. Bu kadar erken kalkmam için beni hiç kimse zorlamıyor. Ayrıca bu kadar koşuşturma yapmam için de zorlayan yok. Ben yaptığım işe inanıyorum. İnandığım işi yapıyorum. Yurttaşlarım bana bu görevi verdi. Başarılı olmak zorundayım. Başarısızlığı asla kabul etmem. Başarısız olduğum yerde bir dakika dahi durmam. Benim defterimde başarısızlık yazmaz. İyi bir ekibim var. Arkadaşlarım asla yandan çalışmazlar. Candan çalışırlar. Yandan çalışanlarla işim olmaz. Candan çalışan başarılı, tutarlı, iyi bir ekiple yoluma devam ediyorum. Sabahları camiye namaza gittiğiniz söyleniyor. Doğru mu? Cuma günleri sabahtan mahallelerimizdeki 200300 yaşlı kişiyi alırız. Eyüp Sultan’a götürürüz. Sabah namazlarını Eyüp Sultan’da kılarlar. Zaman zaman ben de onlara katılırım. Daha sonra onlarla sabah kahvaltısı yaparız. Mahallelerinin sorunlarını anlatırlar. Sonra geri dönerler. Ben camilerimize, cemevlerimize çok büyük destek veriyorum. Aynı destekleri kiliselerimiz ve sinagoglarımıza veriyorum. Çünkü halkımın değerlerini kendi değerlerim olarak görüyorum. İnsan dünyaya geldiği zaman gerek dini gerekse de etnik olarak hangi kökenden geleceğini kendisi seçemez. Sosyal demokrasinin evrensel ilkelerinde barış, özgürlük, demokrasi, insan ve kişi haklarına saygı var. Halkımın değerleri benim değerlerimdir. Ben halkımın değerlerine önem vermek ve onlarla yoğunlaşmakla mükellefim. En son kalabalık bir toplulukla Hacı Bektaş’a gittiniz… Evet. Binlerce yurttaşımızla Hacı Bektaş’a, Mevlana’ya gidiyoruz. Bu yıl Şişli bölgesindeki gecekondu mahallelerinden 10 bin yurttaşımızı Mevlana’ya taşıyacağız. Öbür yandan, Ege bölgesinde Meryem Ana’nın kabri başında dua etmek isteyen yurttaşlarımız varsa onlara da aynı şekilde destek veriyorum ve vermeye de devam edeceğim. ‘ CHP’nin gençlik ve kadın kolları kapalı. Cumhuriyeti kuran Atatürk’ün partisiyiz diye övünüyoruz ama 36 ilde CHP’nin milletvekili yok. ’
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear