22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

31 AĞUSTOS 2007 CUMA müzik YORUMLAR OSMAN ÇUTSAY eri dönüş yok artık. Çürümüş Osmanlı’ya ve “yedi düvele” 1923’te atılan tokadın, yırtılan anlaşmaların intikamı alınıyor. Talip Erdoğan’ın başbakanlığından sonra Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı, bir aydınlanma cüretinin 84 yıl sonra ayaklar altına alındığını ilan ediyor. Bir ceset doğuyor. Avrupa’nın bu doğumdaki rolü özeldir. Yani 84 yıl önce, bizi istemiyorlardı. Tamam. Ancak 1917 Ekim Devrimi işleri bozdu; mecbur kaldılar. Yırttığımız anlaşmaları sineye çektiler. Şimdi o hesabı kapatıyorlar. Avrupa, bu acı kapanışta, önceki rolünden soyunmuş değildir. Prof. Dr. Bassam Tibi, bu huzursuz ve çalışkan “Suriyeli Alman”, Türkiye gericiliğinin asıl desteği nereden aldığını açıkça yazıyor son kitabında. Kuru bir çeviriyle ve şöyle örneğin: “Şimdiye dek İslamcılar –örneğin, Erbakan ve onun Refah Partisi Avrupa’yı reddediyordu; Orta Asya’dan Balkanlar’a kadar uzanan alandaki Türk halklarının birleşmesiyle meydana gelecek muzaffer büyük Osmanlı rüyasının yeniden canlandırılması amacını güdüyorlardı. Ama Erdoğan’ın yönetimindeki yeni İslamcılar daha bir gerçekçidirler ve bu illüzyondan da vazgeçmiş durumdalar. Pragmatik insanlar olarak, eğer İslami muhafazakârlık diye paketleyip sunarlarsa, İslamcılıklarını, Avrupalı politikacılara daha kolay ve hatta başarıyla satabileceklerini keşfettiler. Şaşırıyorum, kendi kültürlerindeki Avrupalı muhafazakârları “sağa” koyan ve buna uygun olarak da bu kesimi kuşkuyla karşılayan solcu gazeteciler, şimdi, nasıl da, adları İslami muhafazakâr yapılmış Türk İslamcılığı hakkında dostça makaleler yayımlıyorlar. Bu kadar dost bir basın, İslamcıların Avrupa yolunu açıyor ve bu, Avrupa destekli demokrasi ile insan hakları adına yapılıyor. İslamcılık Kemalizm’e karşı aşama aşama kurumlarda –yani “barışçı cihat” olarak kendini kabul ettiriyor ve böylece daha bir değer kazanıyor. O nedenle de bu yeni köktendinciler –şiddet kullanan “cihatçılar”ın tam tersinekurumsal İslamcılar olarak adlandırılıyor. Ama Türkiye’de “cihat”tan yana çıkan İslamcılar da var (Türk cihatçıların İstanbul’da 2003 kasımındaki terör saldırılarıyla karşılaştırın). Bu her iki İslamcı yönelimi birbirinden ayırmak şart, ama her ikisinin de türbanı “uygarlıkla ilgili dışlayıcı” bir simge olarak kabul ettiğini gözden kaçırmaksızın; iki yö Farzad Golpayegani’nin grubunda İranlı, İrlandalı ve Amerikalı müzisyenler buluştu C 7 Müzik Doğu’dan gelir Hatice TUNCER Karşı Festival Barışarock’ta rock dinleyicileri, Doğu ülkelerinden rock müzik yapan değişik grupları dinleme olanağı buldu. Barışarock öncülerinden Taner Öngür, “müzik endüstrisini elinde tutan İngiltere ve Amerika dışında bulundumuz coğrafyaya bakmalıyız” sözleriyle “karşı bir küreselleşme hareketi” oluşturabilme hayalini dile getiriyordu. Amerikalı küreselleşme karşıtı aktivist, tarih profesörü Mark LeVine’ın elektrogitarıyla konuk olduğu İranlı Farzad Golpayegani ve grubu festivalin farklı dünyalara açılan pencerelerinden biri oldu. Kaliforniya Üniversitesi’nde Ortadoğu, İslam konularında araştırmalar yapan ve ders veren tarih profesörü LeVine, uluslararası küreselleşme karşıtı eylemleriyle de tanıyor. Ortadoğu’ya ilişkin çok sayıda kitabı olan LeVinein “Why They Don’t Hate UsNeden Bizden Nefret Etmiyorlar” kitabına Londra Sunday Times gazetesinde yapılan şu yorum LeVinein çalışmalarını özetler nitelikte: “Bu kitabın en büyük erdemi genel olarak Arap dünyasının hem kültürel karmaşasını ve hem de çeşitli düşünce renklerini tanıtması. Ek olarak, LeVine kültürün önemini vurgulamakla da kesinlikle doğru yapıyor. LeVine kaygıları infilak ettiriyor, fakat yine de politikayı ele geçirmiş görünen umarsızlığın derinlerine iniyor.” Bassam Tibi ve AKP’ci Avrupa G Mark LeVine, “İran’da, diğer Ortadoğu ülkelerinde benim müziğimi çalan insanları görmek Amerika’dakilerden daha çok hoşuma gidiyor. Çünkü bu müzik bu coğrafyada doğmuştur” sözlerine İranlı Farzad Golpayegani’yi örnek gösterirken “Farzad’ın çok farklı tınıları, tonları var. Kendi kültürlerinden yaptıkları katkılar müziklerini farklı kılıyor” diyor. kabul edilir, ama sonuçta o müzikler de Ortadoğu’dan gelmiştir. Müzik bir yerden başlar ve insanlarla beraber müzik de tüm dünyada dolaşır.” “İslamda Heavy Metal” adında bir kitap yazmakta olan Mark LeVine, Barışarock deneyimini aktardığı bölümle çalışmasını tamamlamayı düşünüyor. LeVine, Ortadoğu ülkelerinde rock kültürünün önemli bir yeri olduğunu anlatıyor. GÖNÜLLÜ OLARAK GELDİ Sanatçı aktivistin Barışarock’tan Açık Radyo’nun program yapımcılarından ve aynı zamanda Küresel Eylem Grubu’nda etkinliklerde bulunan Avi Haligua aracılığıyla haberi olmuş. Bush, küreselleşme, küresel ısınma ve savaş karşıtı düşünceleriyle bir noktada buluşan LeVine, Barışarock’a da gönüllü olarak katkıda bulunuyor: “Irak’ta, Filistin’de, Ortadoğu’da savaş var. İran üzerinde savaş tehdidi var. Savaşların içinde hep İngiltere ve Amerika’yla karşılaşıyoruz. Ben Amerikalıyım, Farzad’ın grubundan Edward Wastnidge İrlanda asıllı bir Britanyalı, ama şu anda hepimiz birlikteyiz. Tek amacımız dünyanın daha iyi bir yer olması. Barışarock’a bunun için katıldık. Küresel ısınmaya karşı Live Earth konserlerine dünyanın en büyük grupları katılıyor ama, çoğu zaten doğayı katledenler arasında yer alıyor. ‘Neden Ortadoğu’da böyle konserler yapılmıyor’ diye düşünüyordum. İşte bu nedenle böyle bir karşı festivalin Türkiye’de yapılmasına önem veriyorum. Devletlerin hükmedemediği genç ve özgür sesler sonunda kazanacak ve özgürce ilerleyecek.” ÜNLÜ MÜZİSYENLERLE BİRLİKTE Golpayegani ve arkadaşlarıyla yaptığı yorucu bir provanın ardından görüştüğümüz Mark LeVine, Mick Jagger, Chuck D, Michael Franti ve Doktor John gibi dünyaca ünlü müzisyenlerle çalışmış. 2005’te En İyi Latin Rock/Alternatif albüm dalında Grammy Ödülü kazanan Ozomatli’nin, Faslı Hasan Hakmun ve Fransız Gypsy Band Lex Yeux Noirs’ın albüm kayıtlarında bulunmuş. LeVine’ın müzik ile akademisyenliği bir arada yürütmesi “düzenli bir çalışmayı” reddetmesinden kaynaklanıyor. Ortadoğu müziklerine hayranlığı nedeniyle doktorasını da bu bölgenin tarihi üzerine yaparak sevdiği konuyla işini birleştirmiş: “Ortadoğu müziğine hayrandım. Rock ve blues çalarken tarihini araştırdığımda bu müziğin kaynaklarının Ortadoğu’da olduğunu fark ettim. Siyah Müslüman köleler, bu müziği Amerika’ya getirmiş ve oradan dünyaya yayılmış. J.S. Bach, dünyada müziğin ustası Edward Wastnidge Araş Caferi Ali Saney nelim de aynı şeriat düzenini hedeflemiştir. (...) Avrupa, sonuçta, Avrupa yönelimli Kemalistleri, onlara hiç yüz vermeyerek, uzun vadede zayıf düşürmüş oldu. Buna karşılık İslamcılara kendini açtı.” (Bassam Tibi, Mit dem Kopftuch nach Europa, 2007 Darmstadt, s. 35.) ??? Bunların yanlış saptamalar olduğunu kim iddia edebilir? Kimse Tibi’nin sosyalist falan olduğunu söylemiyor. Kendisinin de öyle solculuk iddiası falan yok, biliyoruz. Ama yine de büyük ve hatta ölümcül bir hataya dikkat çekiyor. Biz de, AKP’nin sadece ABD’nin piyonu olmakla kalmadığını, Avrupa’dan da yoğun destek aldığını bir kez daha okuyoruz. Türkiye aydınlanmasının, “1923 Projesi”nin değerini galiba sadece Arap aydınları anlayabiliyor. Türklerin bu müthiş kazanımdan kolayca yüz çevirdiğine tanık oluyoruz. Peki, soru şu: Avrupa bir hata mı yapıyor? Bu, Tibi’nin görüşüdür. O ve onunla benzer bir dalga boyunda düşünenler, ortada bir hata arıyorlar. Türkiye’nin bitirilmesine bu “eylemli katkının” Avrupa için hayırlı sonuçlar vermeyeceğine inanıyorlar. Asıl hata buradadır. Avrupa, daha doğrusu Avrupa Birliği denilen dev şirketler karteli, yapması gerekeni yapıyor. Türkiye’nin çözülüp kırpılması, sadece Amerikan değil, aynı zamanda bir AB planıdır. Klasik sağ bir yana, ama sosyal demokrat FrankWalter Steinmeier, yeşil Cem Özdemir ve Sol Parti’ye her nasılsa kapılanmış bazı “solcular”, yani solcusu sağcısı hep birlikte, Türkiye projesinin tarihe karışması gerektiğinde hemfikir. Bu nedenle, “AKP Türkiyesi”ni övüyorlar. Erdoğan ile Gül’ü yere göğe koyamamaları, çıkarlarının nerede olduğunu iyi bilmelerindendir. Bizi şaşırtan, Prof. Tibi ve dostlarının buna şaşırmasıdır. Çürüyen ve bizim tarihin çöplüğüne attığımız Osmanlı “ihya edilmiştir”: Bu Avrupa sevinebilir. Hakkıdır. Ama bizim bir huyumuz var: Türkiye aydınının, satılık tüccarlarının değil, kavgacı aydınının, solunun, bir huyu var: Aklımıza ve emekçi halkımızın çıkarlarına aykırı her anlaşmayı, her unvanı eninde sonunda yırtıyoruz. Önceden söyleyelim de... cutsay@gmx.net Mark LeVine Farzad Golpayegani arzad Golpayegani, 1979 doğumlu. Ressam F ve grafik tasarımcısı babası Behzad Golpayegani gibi grafik eğitimi alarak aynı mesleği seçmiş. Resim ve grafik tasarımı sergileriyle de değişik alanlardaki sanatçı kişiliğini ortaya koyuyor. Füzyon metal müzik üzerine çalışan Golpayegani, akustik gitara Doğu akorlarını uyarlama, İran müziğinin yanı sıra klasik müzikle metal müziği birleştiren bir anlayışta müzik yapıyor. Dördüncü albümüne hazırlanan Golpayegani, İran’da resmi bandrol alan ilk rock müzisyen olma özelliği de taşıyor. Albümlerinde ve sahnede doğaçlamayı öne çıkaran anlayışını hissettiriyor. ‘SAVAŞTAN NEFRET EDİYORUZ’ İran’da rock müzik yapan çok grup olduğunu, ancak çalışma yapacak yer bulabilmekte zorlandıklarını anlatan Golpayegani de Barışarock’a hiçbir ücret almadan gönüllü katıldı. “Savaşlarla çevrili bir ülkede yaşıyoruz ve savaşlardan nefret eden bir topluluğuz” diyen Golpayegani, müziğini Türki İranlı füzyon rockçı ye’de sunabilmeyi önemsiyor. Golpayegani’nin grubunda perküsyonları çalan Araş Caferi, ritmlerini çok etkilendiği metal müziğe uygun tutuyor. Caferi, çok sayıda vurmalının yanı sıra İran’da kullanı lan toprak testiden kendisinin yaptığı değişik bir çalgı da kullanıyor. Grubun basçısı Ali Saney, 22 yaşında ve konservatuvarda okuyor. 7 yıldır basgitar çalan Saney, İran’da ve Avrupa ülkelerinde çok sayıda konsere çıkmış. Barışarock’ta 154’üncü konserine çıkan Saney, “Barışarock yeni bir dalga ve devamını diliyorum” dileğinde bulundu. Karadeniz’in görkemi ABD’de Özgen ACAR ANKARA Sökelilerin, daha doğrusu 30 km. ötedeki Miletlilerin, Karadeniz’de yarattıkları uygarlığın görkemi ABD’de Los Angeles kentindeki J. Paul Getty Müzesi’nde sergileniyor. O zamanlar deniz kıyısında olan ve dört limanı bulunan “Miletos (Milet)” kenti İÖ 7. ve 6. yy’da, ekonomisi, sanatı, bilimi ile dönemin dünyada en önemli “metropol” kenti idi. Miletliler bu zenginliklerini, başta Karadeniz olmak üzere Ege ve Akdeniz’de, kurdukları 90 koloniye borçluydular. Kuzey Karadeniz’de Kırım Yarımadası’nda kurdukları kentler ve sonradan birleşerek oluşturdukları krallık, çevredeki İskitler ve yerel savaşçı kabileler ile yalnızca ticareti geliştirmekle kalmamış, karşılıklı etkileşimle bir melez İonİskit sanatını da ortaya çıkarmıştı. “Bosporan Krallığı (Boğaz Krallığı)”nın başkenti “Pantikapion (Pendik)” idi. ERMİTAJ’DAN ÖDÜNÇ Karadeniz Ereğlisi’nden gidenler de aynı yörede bugünkü Sivastopol’da koloni kurmuşlardı. Miletliler Marmara’da “Kyzikos” (Erdek yakınında), Türkiye kıyılarında da Sinop ve Samsun kentlerini oluşturmuşlardı. 1820’de Rus Çarı’nın önayak olması ile başlayan mezar ve “Kul Oba” ya da “Yüz Oba” gibi Türkçe adlar taşıyan tümülüslerdeki kazılarda bulunan görkemli yapıtların St. Petersburg’daki Ermitaj Müzesi’nde sergilenmesine de aynı tarihlerde başlanmıştı. Bu yapıtlardan 190 kadarı Ermitaj’dan ödünç alınarak Getty Müzesi’nde “Karadeniz’de Yunanlar: Ermitaj’da Antik Sanat” adıyla düzenlenen sergide büyük ilgi topluyor. DOĞAÇLAMA MÜZİK... Grubun davulcusu İrlanda asıllı Edward Wastnidge, siyasal bilimler konusunda çalışırken İran’a Farsça öğrenmek üzere gitmiş. Golpayegani’nin grubuna Araş Caferi aracılığıyla girmiş. Ağırlıklı olarak enstrümantal müzik yapan Golpayegani grubunun geri vokal yapan solisti ise askerlik döneminde olduğu için gelememiş. Golpayegani grubun performansından ve çeşitliliğinden söz ederken “Şu an grubumuz çok güzel bir uyum sağladı. Önceden hazır olmadan doğaçlamalarla çok güzel müzik çıkardık” diyor. Saraybosna Festivali SARAYBOSNA (AA) 13. Saraybosna Film Festivali, Türk yapımlarının başarısına sahne oldu. “Takva”, en iyi film ödülünü kazanırken “Yumurta” adlı filmde oynayan Saadet Işıl Aksoy da en iyi kadın oyuncu ödülüne değer görüldü. Bu yıl 13.’sü gerçekleşen Saraybosna Film Festivali’nde iki Türk filmi en önemli ödüllerden ikisini kazandı. Özer Kızıltan’ın yönetmenliğini yaptığı “Takva”, dünyaca ünlü İngiliz oyuncu Jeremy Irons’ın Takva ve Aksoy’a büyük ödül başkanlığını yaptığı festival jürisi tarafından en iyi filme verilen, 25 bin Avro’luk “Saraybosna’nın Kalbi” ödülüne değer buldu. Filmin yapımcılarından Fatih Akın, yapılan törende ödülü alırken “Bu ödülü beklemiyorduk” dedi. Festivalde, Semih Kaplanoğlu’nun yönettiği “Yumurta” adlı filmde oynayan Saadet Işıl Aksoy da en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı. Makedonya filmi “I’m from Titov Veles” de jüri özel ödülüne değer görüldü. Amerikalı aktör Steve Buscemi de “Sinema sanatına katkıları ve Saraybosna Film Festivali’nin gelişmesine verdiği destekten” dolayı ödüllendirildi. Bir hafta süren ve Özgü Namal’ın da jüri üyeliği yaptığı festivalde, 170 film gösterildi. Festival, bir grup sinemasever tarafından direniş eylemi olarak, 199295’teki savaşın sonlarına doğru düzenlenmeye başlanmıştı. Oyuncakların diliyle Türkiye Kültür Servisi İstanbul Oyuncak Müzesi ilk yurtdışı sergisini Almanya’da açıldı. FrankfurtBad Nauheim’da düzenlenen sergide Türkiye’nin farklı coğrafi bölgelerinden toplanmış ve o bölgenin folklor özelliklerini yansıtan bez bebekler, tel arabalar, tahta hayvan figürleri gibi oyuncakların yanı sıra Eyüp oyuncaklarının örnekleri (Hacivat/Karagöz’ler, topaçlar, dönmedolaplar, cambazlar vb.) ve de oyuncak sanayimizin ürettiği teneke oyuncaklardan örnekler bulunuyor. Oyuncak kültürümüzü Avrupa’ya taşıyacak olan sergide, fotoğraf sanatçısı Akgün Akova’nın, sergilenen oyuncakların yörelerinden çektiği, o yörenin doğasının, tarihinin ve çocuklarının anlatıldığı fotoğrafları da yer alıyor. Serginin tasarımı, İstanbul Oyuncak Müzesi’ni tasarlayan Ayhan Doğan tarafından yapılıyor. 30 Ağustos’da açılışı yapılan olan sergi 23 Eylül’e kadar açık kalacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear