Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
AĞUSTOS CUMA spor FATİH TERİM AURELİO İLE İLGİLİ ELEŞTİRİLERE YANIT VERDİ: Mehmet de NEVZAT DİNDAR En önemli maçlardan önce bile basın toplantısına medya bu kadar ilgi göstermiyordu. Ulusal Futbol Takımı’nda teknik direktör Fatih Terim bir ‘devrim’e imza atarak, Türk vatandaşlığına geçen Brezilyalı futbolcu Mehmet Aurelio’yu aday kadroya çağırınca tartışma da başladı. Gündem de ne yarın yapılacak Lüksemburg maçı ne de 2008 Avrupa Şampiyonası elemelerindeki zorlu maraton.. Varsa yoksa Mehmet Aurelio... Nasıl olur da başka bir ülkeden bir futbolcu Türk Ulusal Takımı’nda oynardı? Verdiği kararın sonuna kadar arkasında duran Fatih Terim, Polat Renaissance Otel’deki basın toplantısında yanına Mehmet Aurelio’yu ve genç yetenek Arda’yı alarak çıktı. Futbolun dışında siyaset, ırkçılık vs. konular konuşuldu. Elbette bizler için de ilginç bir durumdu. İlk kez karşımızda siyahi bir Türk futbolcuyu görüyorduk. Başladık sorulara... Terim de verdiği kararın sonuna kadar arkasında olduğunu tekrarladı durdu.Terim, Mehmet Aurelio’yu kadroya çağırmasıyla ilgili yapılan eleştirilere ‘‘Dünyanın her yerinde başka milletlerden insanlar, başka ülkelerin milli takımlarında forma giyebiliyor’’ diye yanıt verdi. Futbolun her zaman kendine has bir lisanı bulunduğunu anlatan deneyimli çalıştırıcı, daha önce oyuncu bulmakta sıkıntı yaşadığı mevkilerle ilgili olarak, ‘‘70 milyon insanın içinde bu mevkiye oyuncu çıkaramayacak mıyız’’ sözlerinin anımsatılıp, Aurelio konusunda kendisine bu sözlerle eleştiriler yöneltildiğinin hatırlatılması üzerine de , ‘‘Herkes fikrini söyleyecektir. Herhalde bu konuda bu kadar özgür ülke de yoktur. Ben ‘70 milyondan 70 futbolcu çıkarırım’ dedim. Mehmet Aurelio da bu 70 milyondan biri şu anda.’’ dedi. Ulusal formayı taşıma hakkı kazanan Mehmet Aurelio ise içinde bulunduğu ortamdan çok mutlu olduğunu söyledi. Aurelio kendisine yöneltilen bazı soruları anlamakta sıkıntı yaşadı. Terim tercümanlığa soyunsa da tecrübeli futbolcunun yanıtları kısa ve özdü. Brezilyalı oyuncu, İstiklal Marşı’nı bilip bilmediği konusunda yöneltilen bir soruya ise, ‘‘Şu anda bilmiyorum ama ben yavaş yavaş öğreneceğim. Bu konuda problemim yok’’ cevabını verdi. milyondan biri NEYMİŞ ABDÜLKADİR YÜCELMAN C 19 L Lüksemburg maçı hazırlıklarına başlayan ulusal takımda Mehmet Aurelio neşeli hareketleriyle dikkat çekti. (Fotoğraflar: FATİH ERDOĞDU) Gözler Mehmet Aurelio’daydı Spor Servisi Ulusal Futbol Takımı, Lüksemburg ile yapacağı özel maçın hazırlıklarına başladı. Antrenmanda gözler Mehmet Aurelio’daydı. Basın mensupları yarın ilk kez ulusal formayı giyecek olan yıldız futbolcuyu görüntülemek için birbirleriyle adeta yarıştılar. Mehmet Aurelio, Fatih Terim’in kendisini 11’de oynatacağının hatırlatılması üzerine ‘‘İlk 11’de oynamak beni mutlu eder’’ dedi. Zenit St. Petersburg’da forma giyen ulusal futbolcu Fatih Tekke de ‘‘Her şeyiyle farklı bir kent. Ama benim için çok iyi bir başlangıç oldu’’ diye konuştu. Turkcell Süper Ligi’nin yayıncı kuruluşu Digitürk Lig TV, Dolmabahçe Sarayı’nda futbol camiasının önde gelen isimlerini biraraya getiren ‘‘Yeni Sezona Merhaba’’ gecesi düzenlerken, geceye Mehmet Aureilo konusu damgasını vurdu. Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Brezilyalı Aurelio’nun ulusal takıma çağırılmasının normal karşılanması gerektiğini söyledi. Geceye Ulusal Takım da katıldı. Yeni Halil’ler gelsin ARİF KIZILYALIN GÖTEBORG Türk atletizmi, İsveç’in Göteborg kentinde gerçekleşen 19. Avrupa Atletizm Şampiyonası’nda, Elvan’ın teselli madalyas ı ile genç atlet Halil Akkaş’ın yükselen performansının ardına sığınırken, spor dünyasının önde gelenleri “yeniden yapılanma” için harekete geçme kararı aldı. Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay, 81 ildeki atletizme gönüllü sporcuların belirlenip, Vestel ve ENKA gibi yeni sponsorların da desteğiyle ulusal takıma hazırlanacağını belirtti. Atalay’ın Atletizm Federasyonu’ndan bölge seçmelerine önem vermesini istediği de öğrenildi. Atletizm dünyasının önde gelenleri, bugünkü yapılanma ile Türkiye’nin tesadüfi başarılardan öteye gidemeyeceğini savundu. Atletizmin şu anda sadece sponsor firmalarla bir iki kulübün desteği sayesinde ayakta kaldığı dika getirilirken, maddi sıkıntı ve eğitim belirsizliğinin Türk atletizminin önünü kestiği vurgulandı. F.BAHÇE GAZA BASACAK 100. yılını kutlamaya hazırlanan Fenerbahçe’nin atletizm branşında önemli adımlar atacağı öğrenildi. Beşiktaş ve ENKA başta olmak üzere önemli kulüplerin sporcuları ile görüşen SarıLacivertliler’in, önümüzdeki günlerde transferleri açıklayacağı da atletizm dünyasınca doğrulandı. ig başladı, gözler herhalde 3 büyüklerde, sonra da Trabzonspor ve ötekilerde. Son şampiyon elbette ki yine gündemin ilk sırasında olmalı, ama bakıyoruz ne Beşiktaş’ın teknik direktörü Tigana duruyor ne de Beşiktaş yönetimi duruyor... O gelsin, bu gelsin, ama aslında acaba her gelene kapıyı açmak gerekli mi, hatta yanlış mı diye düşünüyorum. Oyun stilleri ve anlayışları birbirine benzeyen futbolcuların yığıldığı Beşiktaş dur durak bilmiyor ve hâlâ transfer atılımı süreceğe benziyor. Gündemdeki bir başka kulüp de Fenerbahçe... Onlar da bir türkü tutturmuşlar Arap’ın yalelisi gibi uzattıkça uzatıyorlar. Yazılanların söylenenlerin hepsi balon. Ne gelen var ne giden... Giden deyince hemen akla gelen ilk isim tabii ki Anelka . Anelka bir futbol fenomeni, ama ‘“Oyna’’ diyorsun oynamıyor ‘‘Git’’ diyorsun gitmiyor, başa dert oldu. Zaten Fenerbahçe oldum olası hep sorunlu futbolcularıyla gündemi oluşturmuştur da bu kez operasyonu yapmak oldukça uzadı. Başkan Yıldırım’ın kafasında ‘‘Anelka’nın getireceği para ve o parayla alınacakların listesi’’ adeta takıntı haline gelmiş. Kararı ondan başkası vermeyeceğine göre tabir yerindeyse ‘‘kemoterapi’’ ile idare ediyor. Belki beklediği Dinamo Kiev maçı. ‘‘Yenilirsek bu kadroya yeni adam gerekmez’’ diye mi düşünüyor belki de; bilemeyiz, ama bu Fenerbahçe, Türkiye için yeterli olsa da UEFA için yeterli sayılmaz. Fenerbahçe kadrosunda oynayan, oynatan ve oynamayanların listesini önümüze koyarsak ortaya alın terinin hakkını verenlerin yanında kendini arkadaşlarından üstün görenlerin olması, takım oyununu elbet te etkiliyor. Futbolda bir önemli kural da şudur; iyi niyetli olmak yetmez. Kısaca Fenerbahçe sahada hep eksik oynuyor. Son şampiyon Galatasaray’da Gerets parasız pulsuz bir takımı aldı götürdü, şampiyon gözü ile bakılan Fenerbahçe ile kafa kafaya girdi. İpi göğüsleyen de Galatasaray oldu. Bu futbolda zaman zaman görünen mucizelerden birisiydi. Birkaç kez toplantısında bulunduğum ve gazetecilerin çeşitli sorularını gayet dürüst, ama bir siyasetçi kadar dikkatli sözcüklerle yanıtlayan Belçikalı futbol adamı, transfersiz dönemi gençlerle götürmeyi planlamış ve bu planını sahaya sürmüştü. O günlerde genç futbolcuların yetenekleri tartışılmıyordu bile. Gözler sahadaki performansta ve alınan puanlardaydı. Galatasaray yandaşları eleştirilerini Başkan Canaydın ve yönetim kuruluna yönlendiriyordu, futbolcuların ve Gerets’in başı ağrımıyordu. Gençler eski futbolcuların arasında çalışkan, söyleneni yapan, söz dinleyen, disiplinli tavırlarıyla da göze batınca, bir anda tribünlerin de sevgisini kazandılar. Sevgi daha sonra güvene dönüştü. Ve Galatasaray para sıkıntısını gideremedi, istenilen transferleri de yapamadı, ama güven kazanan gençler takımda yerlerini aldılar. Bugün Arda ve Mehmet, yarın Aydın, Uğur, öbür gün Ferhat, Erkan bu takıma girerlerse Galatasaray’da gençlik aşısı tutmuş demektir. Ama eğri oturup doğru konuşalım, bu gençlerin elbette geleceği var, ama bir anda takımı gençleştirmeye kalkmak yanlış olur. Galatasaray geçen yıl olduğu gibi yine süper ligde başarılı olur, ancak futbolda her zaman mucize beklemek yanlıştır. ayucelman?yahoo.com Kontroller sağlıklı mı? Spor Servisi Elazığsporlu Gökmen Yıldıran’ın (27) antrenmanda hayatını kaybetmesi yeni bir tartışma yarattı. Futbolcunun ölümüne neden olan olay neydi? Kalp krizi mi, yoksa başka bir sebep mi? Türkiye’de sezon öncesi kontroller ciddi bir şekilde yapılıyor mu? Sıcak havada antrenman yapmanın sakıncaları var mıydı? İşte bu soruların yanıtını aramaya çalıştık. Gazetemize konuyu değerlendiren uzmanlar, ‘ani ölümün’ basit bir kalp krizi olmayacağını söylediler. ‘‘Genç sporcuların ciddi şekilde kontrolden geçmesi gerekiyor. Gerekli filmler, testler ayrıntılı şekilde yapılmalı’’ görüşünü savunan uzmanlar, futbolcunun ölümüne ilişkin olarak‘‘Doğuştan gelen bir damar sertliği hastalığına sahip olabilir. Şeker hastalığı olup olmadığını bilmiyoruz ama böyle bir rahatsızlığı varsa aniden kalp krizi sonucu ölmüş olabilir. Bu yaşta görülebilecek doğuştan kalp kası hastalıkları olabilir. “ ifadelerini kullandılar. Elazığspor basın sözcüsü Cihan Telo, yapılan tetkiklerde antrenmanda ölen Gökmen Yıldıran’ın, kalp krizi geçirdiğinin belirlendiğini söyledi. Telo, yaptığı açıklamada, genç oyuncunun önceki akşam antrenmanda rahatsızlanarak acilen ambulansla Fırat Üniversitesi Fırat Tıp Merkezi’ne kaldırıldığını belirterek, hastanenin acil servis bilgilerine göre futbolcunun kalp krizi sonucu öldüğünün tespit edildiğini ifade etti. Gökmen’in ailesinin otopsiye izin vermediğini bildiren Telo, ‘‘Yapılan tetkiklerde oyuncumuzun kalp krizi geçirdiği belirlendi’’ dedi. Çok üzgün olduklarını ve büyük bir moral bozukluğu içinde bulunduklarını kaydeden Telo, sporun her şeyden önce sağlık, sonra da eğlence ve zevk olduğunu bildirdi. Halil Akkaş ve Elvan Abeylegesse’nin gözü 2008 olimpiyatlarında. Potada dev heyecan e beklenen an geldi. Türkiye’nin de içinde bulunduğu 24 takım, Japonya’da düzenlenecek olan Dünya Basketbol Şampiyonası’nda hedefe ulaşmak için ter dökecek. Birçok takım bu yıl kupayı kaldırmak için hevesli. Bunların başında da ABD geliyor. Son şampiyon Sırbistan Karadağ, Arjantin, Fransa ve İtalya da Samurayların ülkesinde kılıçlarını kuşanacak. Beklenen çok çetin bir mücadelenin olacağı. Ancak takımlar ne kadar güçlü de olsa turnuvanın sloganında olduğu gibi ‘Tek dünya, tek şampiyon’... 19 Ağustos’ta başlayıp, 3 Eylül’de sona erecek turnuvada takımlar 5 ayrı kentin salonlarında maç yapacak. Saitama kentinde 21 bin kişilik kapasitesiyle bir teknoloji harikası olan Saitama Super Arena, finallere kalan devlerin karşılaş V malarına ev sahipliği yapacak. Türkiye’nin grup maçlarını yapacağı Shizuoka kentindeki Hamamatsu Arena da dikkatimizi en çok yoğunlaştıracağımız salon olarak gözüküyor. Diğer grupların maçları ise; Hiroshima’daki Hiroshima Arena, Hakkaido’daki Sapporo Arena ve Miyagi’deki Sendai Arena’da oyananacak. 1950 yılında Arjantin’da yapılmaya başlayan Dünya Basketbol Şampiyonası 4 yılda bir düzenleniyor. Bugüne kadar 14 kez düzenlenen şampiyonayı en çok kazanan ülkeyse, iki değişik isimle 5 kez mutlu sona ulaşan Sırbistan Karadağ. Yugoslavya adıyla kupayı 4 kez müzesine götüren ülke Uzak Doğu’ya son şampiyon unvanıyla geliyor. ABD’nin ev sahibi olduğu 2002 Indianapolis Dünya Şampiyonası’nda Ar jantin’i finalde yenen SırbistanKaradağ, Japonya’nın da favori isimlerinden. Ancak ABD unutulmaması gereken bir takım. Bu kez çok kuvvetli ve istekliler. Bunun nedeni de evindeki son şampiyonada dereceye girememeleri. Dwayne Wade ve Lebron James gibi yükselen değerleriyle ‘Rüya Takım’ bu kez kupayı kaldırmak istiyor. 6 takımlı 4 gruptan oluşacak turnuvada ilk dörde giren takımlar çapraz eşleşmeyle ilk tur maçları yapacak. Daha sonra oynanacak olan çeyrek final ve yarı final de son 2 takımı belirleyecek. Turnuvadaki en önemli yenilik ise takım sayısının artması oldu. Daha önce yapılan şampiyonalara 16 takım çağrılırken bu yıl 24 takım Japonya vizesi aldı. F utbolumuzda artık 3 büyük değil, başka büyükler de var... Hem de Anadolu’dan... İstanbul büyüklerine kök söktürüyorlar. İşte Kayserispor, Vestel Manisa... Takım olarak maliyeti Anelka’nın transferinden daha az. Ya antrenörleri; bizim tarlanın malları... Türk oğlu Türk... Bu sözüm milliyetçilik anlamında değil. Bizim Fenerbahçe’nin maçını izledim. Kâğıt üzerinde süper. Ama sahada hiç de öyle değil. Yine de 20. Oynamadan! Allah bereket versin. Bu bir lig maçı. Her takım her hafta iyi oynayamaz. Ligin doğasıdır bu... Önemli olan 3 puanı alabilmektir. Artık maçlar 3 ihtimallidir. Buna kendimizi alıştırmalıyız. Tepkilerimizi de ona göre ayarlamalıyız. Ben takımın G. Birliği maçındaki teknik yorumunu yinelemek istemiyorum. Bunlar profesörlerin işi. Onlar çeşitli şekillerde yorumladılar. Benim bu maçta ilgimi çeken, birbirinin çelişkisi olan Alex’le Tuncay’ın futbol anatomi ve fizyolojisini anlatmak istiyorum. GÖRÜŞ HALİT DERİNGÖR Alex İyi Futbolcu mu? Bir anlamda Fenerbahçe oyun süresince 15 serbest vuruş kazansa 15 dakikalık bir süre kaybolacak. Bilmem pazar günü oynanan LiverpoolChelsea maçını izlediniz mi? Benim izlerken adeta başım döndü. Biz, Alex’e hayran oluyoruz. Sanki Ay’dan gelmiş bir insan gibi bakıyoruz. Bu maçta Alex ve Anelka gibi sahada dolaşan futbolcular gördünüz mü? Ankara’da G. Birliği maçı öncesi bir TV yorumcusu ‘‘Fenerbahçe Alex’e göre futbol oynamıyor’’ diyor. Ahkâm kesiyor. Ne kadar mantıksız. Peki, o halde Alex neden takıma göre oynamıyor, diğerleri kadar koşmuyor ve çalışmıyor? Bir de Tuncay’a bakalım. Futbolunda hiç estetik yok. Kafasıyla Alex, çok teknik bir futbolcu. Futbol yuvarlağına istediği gibi hükmedebiliyor. Top, onun ayağında sanki bir musiki... Bunlar hep gerçek, ama futbolda 90 dakika sadece şov yapmak için Avrupalılar oyuncu transfer etmiyorlar. Alex, Brezilya Ulusal Takımı’nda yok. Avrupa’da da pek ismi geçmiyor. Çünkü koşmuyor. Alex, nasıl bir futbolcu olursa olsun Fenerbahçe’de her serbest atışta başarıyı onun ayağından beklemek, bir takım için ne kadar üzücü... Onun, topu eline alıp düzeltmesi ve vuruşa hazırlanması sırasında süre kayboluyor. Geçen günlerde yapılan bir maçta Alex’in santradan korner atmak için köşeye gitmesi tam 1 dakika sürdü. ayakları bir uyum içinde değil. Ayrı ayrı çalışıyor. Futbolun alfabesi olan pas, şut ve stop gibi özellikleri de sınırlı. Ama adamın yüreği, hırs ile dolu. 90 dakika koşuyor. Fenerbahçe’yi bir anda defanstan ofansa geçiriyor. Tam bir kontratak adamı. Çok gol kaçırıyor. Ancak çok gol pozisyonuna giriyor. Bunlardan bazılarını da gole çeviriyor. Bu özellikleriyle ulusal takımın da vazgeçilmez adamı olabiliyor. Ne var ki Alex’in estetiği karşısında Tuncay pek benimsenmiyor. İşte bu da futbolun haksızlığı. Alex ve Tuncay’ın tüm özelliklerine sahip olabilen bir futbolcu olabilir mi? Var mı bilemiyorum.. Ben görmedim, görenler olabilir. Benim kanıma göre sahada 90 dakika koşan, her şeyini ortaya koyan, yürekli ama teknik olmayan bir oyuncu; sahada koşmayan, terlemeyen, üzülmeyen, çaba göstermeyen klas bir futbolcudan her zaman daha iyidir. Bu, futbolun da yasasıdır. hderingor?hotmail.com Gökmen Yıldıran.