Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
TEMMUZ CUMA dizi BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI ESKİDEN İRAN’IN İKİNCİ BÜYÜK KENTİ OLAN TEBRİZ TARİHİ DOKUSUYLA DİKKAT ÇEKİYOR C 11 Bir başkadır Tebriz şehri T ebriz önceleri İran’ın ikinci büyük kentiyken şimdi 45. sıralarda. Meşhed, İsfahan, Şiraz geçmiş ya da geçmeyen de geçmek üzere. Tebriz bunların içinde en yoksul, en az bakım gören, yatırım yapılanı. Acaba Türkiye’de Doğu ve Güney Doğu’nun gördüğü ‘‘yatırım yapmama’’ muamelesini İran’da Azerbaycan illerine mi uyguluyorlar? Ama ben İran’da en çok Tebriz’i sevdim ve etkilendim. Hemen Doğu sınırlarımızda olan Tebriz, Van ve Iğdır illerimize yakın. Van’dan otobüs kalkıyormuş. Ankara’dan da Tahran’a otobüs var, 2500 kilometreye yakın yol sadece 40 dolar. Yolculuk süresi 36 saatmiş. Ankara’da, Amerikan Konsolosluğu’nun arkasındaki Paris Caddesi’nde otobüs seferlerini yapan ‘‘Seyrüsefer Turizm’’ ve İran Hava Yolları’nın bürosu iç içe. İran’a otobüs ve trenle yolculuk yapmak, ucuz otellerde kalmak koşuluyla, gidip gelmek parasal bakımdan hiç sorun değil. Tempo Turizm’den İhsan ve Serhan, bu şekilde 22 günlük İran yolculuğunda 70 YTL (şimdi 40 dolar diyelim) olan yurtdışı çıkış harcı dahil, kişi başı 300 dolar harcamışlar. İran’ı ve halkını derinlemesine tanımak için böyle bir yolculuğu ben de yapmak istiyorum. Bi ABD ve AB’nin Kürdistan Projesi Tebriz, Büyük İskender sonrası komutanların kurduğu devletlerden Atropatene’nin , Moğol İlhanlı hükümdarı Gazan Han’ın, Türk Karakoyunlula rın, başlarda Safevilerin başkentliğini, Timur’un eyalet merkezliğini yaptı. zim fazla zamanımız olmadığından harcadığımız paranın çoğu TahranAnkara uçağına (315 dolar ) ve iç hat uçuşlarına gitti. Bizden sonra İran Air, AnkaraTahran arası 250 dolara uçuş başlatmış. TÜRKLERE YAKINLIK VAR 400 yıl içinde Osmanlı İmparatorluğu’nun 10 kez eline geçip, İran’ın her defasında geri aldığı Tebriz, tamamen bir Türk kenti. Orta Asya’daki Türki Cumhuriyetlerde yaşayanlar kendilerine ‘‘Türk’’ denilmesine kızıyorlarmış. ‘‘Biz Türk değiliz, Türkmeniz, Kırgızız, Kazakız, Özbekiz’’ diyorlarmış. İran’da Azeriler ise Türk’üz diyorlar. Tebriz bir Azeri kenti olduğu için orada Türkiye’den giden rahatlıkla Türkçeyle dolaşabilir. Ayrıca ‘‘Türkiye’den geldik’’ deyince yakınlık gösteriyorlar. Esnafa aldığın, yediğin için parasını ödemeye sıra gelince, nezaketen ‘‘Kalsın, istemez’’ diyorlar. ‘‘Olmaz’’ deyince fiyatı söylüyorlar. ‘‘Konağımız olun’’(konuğumuz olun) sözünü işitiyorsunuz. Tebriz’de ve İran’ın tamamında turist için güvenlik diye bir sorun yok. Gidecek olan cüzdanına tabii sahip olmalı.. ama kapkaç, hırsızlık sorunu olmadığından İran, gezmek için Avrupa ve Arap ülkelerinden daha güvenli diyebilirim. Tebriz, Büyük İskender sonrası onun komutanlarının kurduğu devletlerden Atropatene’nin, Moğol İlhanlı hükümdarı Gazan Han’ın, Türk Karakoyunluların, başlarda Safevilerin başkentliğini, Timur’un eyalet merkezliğini yaptı. Rus işgallerine uğradı. Osmanlı tehdidi dolayısıyla Safeviler başkenti İsfahan’a taşıdılar. Tebriz 1906’da meşrutiyeti getiren, Şah’a ve Rus çarına karşı ayaklanmanın önderliğini yaptı. O direnişin merkezi olan bina şimdi Meşrutiyet Evi olarak müze. (19051912 arası, Doğu ülkelerinin geri kalmışlığa ve mutlakiyete karşı patlama yıllarıydı. 1906’da Rusya’da ve İran’da, 1908’de Türkiye’de parlamentolar açıldı, meşrutiyet ilan edildi, 1912’de ise Çin’de Cumhuriyet ilan edildi.) Babilik dininin kurucusu olan Bab, 1850’de Tebriz’de idam edildi. merika ve ABD’nin Kürdistan projeleri Arap ülkeleri, İran ve Türkiye’nin haritalarını ve kimliklerini değiştirmeye yöneliktir. ABD Silahlı Kuvvetler dergisinde yayımlanan BOP ve Kürdistan haritası siyasi çevrelerimiz ve medyamızda ‘‘hayretle ve teessüfle’’ karşılandı. Ben de, bu harita ve projenin neden teessüfle ve hayretle karşılandığına hayret ediyorum. Bir siyasimiz, ‘‘Çok ayıp, Amerika’ya hiç yakıştıramadım’’ demiş. Vah vah! ABD gibi dost ve müttefik bir ülke nasıl olur da resmi bir kurumunun yayın organında, hem de bir albaya böyle bir yazı ve harita yayımlatırmış!.. Abdullah Gül ise, ‘‘ABD ile kararlaştırdığımız Ortak Vizyon Belgesi’nde ben böyle bir haritaya rastlamadım’’ buyurmuş. Allah Allah neden unutmuşlar acaba; Abdullah Gül belgeye iliştiriverseydi bari, eksiklik tamamlanırdı... Bu açıklamalar bile Türkiye’nin sessiz ve sivil bir darbe içinde nasıl sürüklendiğinin göstergeleridir. Halkımız ABD ve AB’nin Türkiye’yi parçalama politikalarını siyasal partilerimizden ve hükümetten daha iyi görüyor. ABD’ye karşı olanların oranı yüzde 86’yı, AB gerçeğini görüp karşı çıkanlar yüzde 50’yi geçti. Sorulması ve sorgulanması gereken şey şu: Halkın yüzde 86’sının gördüğünü siyasi partiler, hükümet ve medya neden göremiyor? Bu yanlış soruyu düzeltip ‘‘neden görmek istemiyor’’ diye sorduğumuz zaman Türkiye’nin içinde sürüklenmekte olduğu süreci daha iyi anlarız. Evet hükümet, siyasal parti yöneticileri ve medya, neden üç maymunu oynuyorlar? İşte bütün mesele bu. Aynen, ‘‘Olmak ya da olmamak’’ gibi. Herkes her şeyi biliyor ve görüyor; ABD’nin ve AB’nin Türkiye’yi A Lozan’dan Sevr’e doğru sürüklediğini görmezlikten geliyor. SİVİL DARBE SÜRÜYOR... ‘‘Askeri Darbeden Sivil Darbeye’’ çalışmamda kimlerin oyunun içinde yer aldığını isimleriyle, cisimleriyle saydım sıraladım. Kimi siyasiler Washington, Brüksel ve bazı iş çevreleriyle işbirliği yaparak Lozan’ı tasfiye sürecine sessiz ve derinden yardım ediyorlar. Kimi bürokratlar yerlerini korumak ve yükselebilmek için ‘‘alçalıyorlar’’. Kimi köktendinci siyasiler, ‘‘kutsal hedefleri uğruna’’ ülkeyi Hıristiyanlara pazarlıyorlar. Vatandaşın yüzde 86’sı işin farkında, ama eli kolu zincirlenmiş, bunları bir türlü kıramıyor. Liberalizm, 12 Eylül zihniyeti ve medya, hapishane bekçileri gibi halkı kuşatmışlar. Ama beynini yıkayamamışlar. Büyük çoğunluğun aklı başında. ABD Silahlı Kuvvetler dergisindeki harita ve yazıya gösterilen ‘‘hayret ve teessüfler’’, sessiz ve sivil darbenin ortaklarını da günışığına çıkartıyor. Halkın yüzde 86’sının bildiğini hükümet, siyasi parti yöneticileri ve medya bilmez görünüyorsa bunlar küçük bir azınlığın, yani oligarşinin temsilcileri olmalılar. Tabii aynı zamanda Washington ve Brüksel ile ortak bir vizyonu paylaşan işbirlikçiler... ‘Yüzde 86’yı iktidara getirdiğimiz zaman her şey art arda çözülmeye başlayacaktır. El ele, omuz omuza, yumruk yumruğa hep birlikte... Biz büyük bir çoğunluğuz, onlar küçücük bir azınlık, güç bizde... Güney Amerika yaptı, biz de yaparız... www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali İSFAHAN, ŞİRAZ VE PERSEPOLİS KENTLERİ TARİHSEL ÖNEME SAHİP İran’da uygarlık izleri sfahan ve Şiraz da Tebriz gibi birer eyalet merkezleri. İsfahan kendi adını da taşıyan eyaletin başkenti, Şiraz ise Fars eyaletinin. Tebriz Doğu Azerbaycan’ın başkenti. Her ikisi de Tebriz’den daha gelişmiş, canlı, zengin. İsfahan’ın tarihsel yapılarının çoğu Safeviler’in burayı başkent yapmasından sonra yükselen yapılar. İsfahan’a Safevi hanedanı, Şiraz’a da kısa süre burayı başkent yapan Zend hanedanının Şahı Kerim Ağa Han damgasını vurmuş ve geliştirmiş. Dünyanın en önemli ve en iyi korunmuş antik kentlerinden olan ve Pers İmparatorluğu’nun yazlık başkenti Persepolis (bu eski Yunanca’daki adı, eski Farsçadaki adı Parsa, yeni En iyi korunan yerlerinden biri olan Persepolis kenti Farsça’da Tahtı Cemşid) yazlık başkentiydi. Şiraz’a 50 km uzaklıkta. İsfahan’da Abbasi Cad gibi. Ya da İstanbul’un zel? Bence daha güzel. desi’ni anlatmadan ge Sultanahmet turizm böl Prag yılda 1015 milyon çemeyeceğim. Kent mer gesi gibi doyumsuz güzel turist çekiyor. Bütün İran kezindeki bu bulvar, üç likte bir bölge. Bu bölge 500 bin. Bunu İran devleti dügidiş üç geliş, altı şeritli. de üç Safevi sarayı (SeBu üçer şeridin ortasında kiz Cennet Heşt Beheşt, şünmeli, Mısır gibi tanıtım altı şerit genişliğinde, iki Kırk Sütun Çehel Sütun çalışması yapmalı. Bunu yana dizilmiş ağaçları, su ve Ali Kapı Devlet Kapı Türk devleti de düşünlama kanalı ve ortada din sı), Nakşı Cihan Meyda meli. Tarihsel ve coğrafi lenmeoturma yerleri de nı, Doğa Tarihi Müzesi vb. zenginliğiyle, üç imparamüze ve başka yapılar torluğa başkentlik yapbulunan bir park, bulvara sayfiye yeri, park görüntüsü vermiş. 16 Avrupa ülkesi gördüm, böyle güzel bir cadde görmedim. Kaldırımran’da ibadet yerlerine cami değil ‘‘mescid’’ diyorlar. Kuları da bir yönde ran’da cami sözcüğü geçmez, ibadethane için mescit geçer. geniş, diğer yönCami ve minareli yapı Emevi döneminin işi olduğundan, de ortalama büİran’daki uygulamanın Kuran’a daha uygun olduğunu söyyüklükteydi. lemek gerekir. Minareli camiler eski, tarihsel olanlar. Mesİsfahan’daki citler de ayrı yapılar biçiminde değil, binaların altında, içinİmam (eskiden deymiş. Türkiye’de 79 bin, İran’da ise 76 bin cami bulunuŞah) Meydanı (diyor. Bizde köy sayısı 40 bin, İran’da 70 bin. Ayrıca İran bir ğer adıyla Nakşı şeriat devleti. Buna karşın Türkiye’deki cami sayısı İran’daCihan) etkileyici ki mescit ve cami sayısından fazla. Din popülizmi, laik Türbüyüklükte: 156x512 metre. İskiye’de İran şeriatından hızlı yol almış. fahan’daki görülmeye değer tarihsel yapıların birkaçı dışın var. Açık sarı tuğlalı res mış, 2000 yıldan fazla dakiler, yaklaşık 8001000 mi binalar, çarşılar, Ab geçmişi olan, dünyanın dönümlük bir turizm ala basi Oteli ve Caddesi bu en güzel kenti İstanbul’a nında, iki parkın bulun bölgede. Avrupa’nın ‘‘bü da yılda 4 milyon turist duğu bölgede. Avrupa yülü’’ kentlerine gidenler, geliyor. Tüketmek için kentlerindeki turistik es İsfahan, örneğin ‘‘büyülü borç alan Türkiye, İstanki kent merkezleri (old city) Prag’’dan daha az mı gü bul’a 30 milyar dolar ya Mardin ve Hatay etkileyiciliğini taşıyan kent DEHANIN DOĞUM YILDÖNÜMÜ Mozart’ın ruhundaki özgürlük AYTAÇ YALMAN ki yüz ellinci doğum yıldönümü münasebetiyle ‘‘müzik sanatında ulaşılmazlığın simgesi’’ olan Mozart ile ilgili yoğun bir sene geçiriyoruz. Bu vesile ile ölümsüz eserlerindeki melodi zenginliğini, ruh dünyasındaki derinliği ve doyumsuz güzelliği hissetmeye ve anlamaya çalıştık. Bu anlamlı etkinliklere ben de onun eserlerindeki derin anlamı, özellikle yaşamındaki sevgiyi ve ruhundaki özgürlüğü anlamak ve bunu sizlerle paylaşmak istedim. Bugün elimizde ölümsüz eserleri, duygu ve anlam dolu mektupları ile tanımaya çalıştığımız bu müstesna deha için; Wagner ‘‘Mozart’ın inanılmaz dehası, onu tüm zaman İ T Pers İmparatorluğu’nun ebriz böyle önemli bir tarihsel merkez olunca, kentte tarihsel yapılar da çok fazla olacak tabii. Burada sayılacak, anlatılacak gibi değil. Görkemli, estetik yapılar: Medrese, cami, kilise, hamam, konak, saray, kule, köprü, anıt, yönetim binası, kapalı çarşı. Kapalı çarşılar İran’da her kentte var, buralar perakende ticaretin merkezi. Tebriz, bizim Antakya, Mardin, Diyarbakır gibi etkileyici bir kent. Tebriz’in dışında 100200 kilometrelik uzaklıklarda birçok doğal ve tarihsel güzellikler de var, ama biz onları kaldığımız iki gün içinde göremedik. Teb = ateş, riz = akıtan demek. Tebriz = ateş akıtan anlamında. Civardaki kaplıcalardan bu adı aldığı sanılıyormuş AnaBritannica’ya göre. Tebriz kadınları Tahran’a göre daha kapalı giyimli. Kara çarşaflılar büyük ağırlıktalar. Tahran’da genç kızlar ‘‘örtünme’’yi (Türkiye’deki moda adıyla tesettür) ciddi ölçüde zorluyorlar ve orada çarşaf dışında modern giyim çok yaygın. Ama her yerde olduğu gibi Tebriz’de de kadın sokakta. Evine kapanmış olduğu sanılmasın. İ Türkiye’deki cami sayısı daha fazla İ tırım yapmak için borç alsa, 19. yüzyılda Paris’te Kont Haussmann’ın yaptığı, bugünkü 70 milyon turist gelen Paris’i yaratan kent düzenlemesi gibi bir yıkımyapım çalışmasına girişilse Paris’e giden kadar turist İstanbul’a da gelmez mi? Harcanan para bir yılda çıkmaz mı? Paris’te oyuncak kent Disneyland’ı görmeye milyonlarca kişi gidiyor; İstanbul’da Bizans yeniden yaratılsa, görmeye milyonlar gelmez mi? Aynı çalışma Frig, Roma, Selçuklu, Osmanlı, Cumhuriyet Ankara’sının bulunduğu Ulus ve civarında 2 milyar dolarla yapılarak, Ankara da tarihsel turistik kent kapsamına girmez mi? Bu ufku, geniş açıyı, yurtseverliği kendi aramızda konuşalım, ama bizi anlayacak yönetim ve partileri bulamayız. Devir o devir değil! S Ü R E C E K bestelediği, eserleri ile onlara umut, neşe ve iyimserlik duyguları kazandırdı. Beş yaşında menuet, yedi yaşında konçerto, sekiz yaşında senfoni meydana getiren bu özel insanın eserlerini dinlemek, portre ve resimlerini yaptırtmak için yarıştılar zamanın soyluları. On dört yaşında papa tarafından büyük ustalara layık görülen ‘‘altın mahmuz’’ nişanı ve ‘‘şövalyelik’’ beratı ile ödüllendirildi. Ancak otuz altı yaşını doldurmadan hayata veda ettiğinde bu yüce müzik dehası için ağlayanların sayısı pek de fazla olmadı. Cenazesi fakir cenazeleri için uygulanan biçimde kaldırıldı. Mezarının nerede olduğu ise bilinmemektedir. Söylenenlere göre Mozart’ın tanıdığı sadece altı kişinin katıldığı cenaze duasından sonra bu küçük kafile şiddetli yağmur nedeni ile mezarlığa kadar tabuta eşlik edemeyince cenaze dilenciler için ayrılan bir mezara gömüldü, maalesef yeri bilinmez, resimleri birbirine hiç benzemez, düşüp kırılan alçı maskı bile bulunamamıştır. İYİMSERLİĞİNİ YİTİRMEDİ Yirmi beş yaşına kadar rahat ve huzur görmeden kentten kente dolaştı, han köşelerinde. Bazen de kar ve yağmur altında atlı arabalarda uzun seyahatler yaptı. Zaman zaman aç kaldı. Esasen çocukluğunun güzelliklerini yaşamadı ama çocuksu neşe ve espri anlayışını hayatı boyunca yaşadı. Krallar ve soylulardan çok övgü aldı, manevi anlamda onur ve şan yönünden problemi olmadı, ancak daima maddi sıkıntı içinde yaşadı. Acılarını her zaman, alçak gönüllü davranışları ve daima güler yüzü ile gizlemeye çalıştı. Aristokratlar ondan sadece kendilerine hizmet etmesini istediler. Ancak özgür bir ruha sahip olan Mozart’ın direnişi karşısında çeşitli zalimliklere başvurdular. Dostluklardan uzak çevrelerde, uğradığı hayal kırıklıklarını ve çektiği yalnızlık acısına rağmen iyimserliğini yitirmedi ve insanlara olan sevgisini eksiltmedi. Kısaca Mozart kısa süren ömründe mutluluğu, şöhreti, acıyı, sevilmeyi ve nefreti olabildiğince yaşadı. Ancak bütün bunları kişiliğini olgunlaştırmak ve insanlığa güzel eserler sunmak için kullandı. Başka bir deyişle tanrı ve doğa ona müstesna bir duygu ve müzik bilinci armağan etmişti, o da tüm bu özellikleri yine insanlık yararına kullandı. TÜRKIYE MOZAİĞİ GÖRÜNTÜLER Tebriz büyüyen, yeni yapıların da yükseldiği, dışında bir zengin mahallesinin bulunduğu bir kent. Türkiye’nin 3040 yıl öncesi görüntüleri ile az da olsa günümüz görüntülerini birlikte içeren bir şehir. Zengin mahallesi ve merkezdeki küçük bahçeli onarım görmüş eski konak tipi yapılar ve yeni yapılar İran’a özgü açık sarı, ince tuğladan yapılma. Bu tuğla çok iç açıcı bir görüntü veriyor yapılara. Sarı tuğla ya da o görüntüyü veren kaplamalar diğer kentlerde de çok kullanılıyor. Tebriz bu eski küçük tüccaresnaf caddeleriyle bana, çocukluğumun geçtiği 1960’ların Erzurum’unu hatırlattı. Eski Erzurum’da kent dışına açılan kapılardan birinin adı Tebriz’di. Bugün de orası, artık kent merkezinde kalmış olan ‘‘Tebriz Kapısı’’ adlı semtin adı. Doğu’da yaşamış olanlar Tebriz’i de İran’ı da çok severler, kanımca. KarslıIğdırlı olmam, Azeri kültürünü biraz tanımam, belki İran’da en çok Tebriz’i sevmemin nedeni olmuştur. Tebriz’de, eskiden kalma taş yapılar, ev ve işyerleri de göze çarpıyor. Şu anda modern, pahalı kamu binaları yapılıyor. Yüksek, lüks şirket binaları da yapılıyor ama az. Meydanlar burada da caddelerin buluştuğu, kent düzenlemesinin eskiden kalma ana öğelerinden. Tebriz’de de bizdeki gecekondulardan görmedik. İran bu konuda daha iyi. ların, tüm sanatlardaki, tüm büyük ustaların üstüne çıkarmıştır’’ demişti. Schubert ise ‘‘Mozart’ı yaratan dünya korunmaya değer bir dünyadır. O bize bildiğimizden çok daha güzel bir dünya göstermiştir’’ demiştir. Esasen müzik ile ilgisi olan herkes bilir ki; müziğin içindeki sihirli güç, insan ruhunu yüceltir ve yaşamın içinde olumlu bir denge sağlar, yeni umutların doğmasına neden olur. Bu nedenle; insanlara yaşam sevinci verir ve güven duygusu yaratır. ULAŞILMAZIN SİMGESİ MOZART İşte ‘‘müzik sanatında ulaşılmazın simgesi olan’’ Mozart, eserleri ile, hayatı yaşanabilir hale getirdi. Müziğin sihirli gücü ile insanın kendini soyutlayabileceği veya başkası ile bütünleşebileceği bir hayal dünyası yarattı, insanları mutlu etmek için