Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
HAZİRAN CUMA bilim/vaziyet/çizgilik BİLİM İYİ VE KEYİFLİ HAYATIN ANAHTARINI ÖZETLİYOR Yağmur Ekim C Kuklalar Irak Başbakanı Nuri el Maliki bile şaşırıp kalmış. Adamcağıza, Bush’un odaya girmesinden beş dakika önce haber vermişler. Acaba nasıl haber verdiler? Sayın Başbakan, kabul buyurursanız Sayın Başkan Bush sizi ziyaret etmek istiyor. Çok iyi. En kısa zamanda görüşelim; randevu defterine bir bakın hele; hemen gün verelim, bekletmeyelim. Yok efendim hemen görüşmek istiyor. Haftaya gelsin. Çok geç olur. Peki yarın gelsin. Yarın olmaz efendim. Bugün mü gelecek? Evet efendim ama zaten geldi; beş dakika sonra burada. zaman, onlara ve özellikle kamu kuruluşlarında çalışanlara ne denecek? ‘Biz size ancak okuma özgürlüğünüz için destek verdik, gerisine karışmayız mı’ denecek? Tabii ki böyle denmeyecek. Bugün üniversiteler için verilen ‘mücadele’nin ikinci adımı kamu kuruluşları için verilecek! Bu kandırmacada, Brüksel lahanalarının başı çekmesi boşuna değildir!’’ Her türlü lahananın kafasında bunun bir de üçüncü adımı var: Kara çarşaf. Türkiye bir yerlere sürüklenirken devreye bu kez kara çarşaflılar sokulacak! 17 yıl yaşamak REYHAN AKSOY Kaynak: New Scientist, 3 Haziran 2006 1) GÜNEŞTEN KAÇMAYIN Çok sayıda bilim adamı makul dozda içki, radyasyon ve ısıya maruz kalmanın yarar sağlayacağını ileri sürüyor. Xışınları, aşırıya kaçmadan güneşlenmek, bir iki bardak bira ve sauna. Böyle bir gençlik reçetesine ne dersiniz? Bütün bunların genç kalmakla ne ilgisi var diye düşünmeyin. Giderek artan sayıda bilim adamı makul dozda içki, radyasyon ve ısıya maruz kalmanın yararlı olacağını ileri sürüyor. Hatta o kadar ki, bu reçete yaşlanma gereğinden fazla çalışıp, ilgisiz hasarları da onarmaya kalkışabilir. Eğer hasar eşittir yaşlanma eşitliğine inanıyorsanız, bu reçete mucize yaratabilir. Hormesis’in insan ömrünün uzamasına pozitif yönde etkisi olduğuna ilişkin dolaylı kanıtlar elde edilmiş durumda. 1980 ve 1988 yılları arasında Baltimore’daki Johns Hopkins Üniversitesi’nden bilim adamları, 28.000 nükleer tersane işçisi üzerinde gerçekleştirilen araştırmada düşük dozda radyasyonun etkisini inceledi. Sonuç oldukça şaşırtıcıydı: Bu işkeşfetti. İnsanların, hormesis’ten yararlanması için zehirli kimyasal maddelere maruz kalmaları veya radyasyon almaları gerekmez. Çok sayıda gerontolog, kalori kısıtlamasının, düşük düzeyde stresör özelliği taşıdığı için yarar sağlayacağını düşünüyor. Daha da iyisi, E vitamini ve melatonin gibi yaşlanmayı engelleyici özellikler taşıdığına inanılan bazı bileşimler tekhücrelilerde hormetikal etki yaratması. Ancak bu bileşimlerin yararlı olması için küçük dozlarda alınması gerekli. 2) YALNIZ YAŞAMAYIN Hareketli bir sosyal yaşamın ömrü uzattığı düşünülüyor. Geniş kapsamlı araştırmalardan elde edilen sonuçlara göre evlilik erkeklerin ömürlerine 7 yıl, kadınların ömürlerine 2 yıl katıyor. Aile, dostlar, komşular hatta ev hayvanları ile ilişkiler, yaşam süresini uzatan unsurlardır. Ancak bunların içinde yaşamı en fazla etkileyen evlilik veya uzun süreli romantik ilişkidir. Bu tür bir ilişkinin olumlu yanlarına ilk kez dikkati 1858 yılında demografinin babası William Farr çekti. Farr dul erkek ve kadınlarda ölüm oranının evli yaşıtlarından daha yüksek olduğunu ortaya çıkardı. Bu tarihten sonra yapılan geniş kapsamlı araştırmalardan elde edilen sonuçlara göre evlilik erkeklerin ömürlerine 7 yıl, kadınların ömürlerine 2 yıl katıyor. Bu etki hastalık, kaza veya kendi kendine zarar verme gibi tüm ölüm nedenlerini kapsıyor. Koşullar ne kadar olumsuz olursa olsun evlilik bu olumsuzlukları telafi eder; hatta daha fazlasını da yapar. Chicago Üniversitesi’nden Linda Waite, kalp hastası yaşlı bir evli adamın, aynı yaştaki evli olmayan sağlıklı bir adama göre ortalama 4 yıl daha uzun yaşadığını ortaya çıkardı. Benzer şekilde günde bir paketten fazla sigara içen evli bir adamın ömrü, sigara içmeyen dul bir adam kadardır. Ancak evliliğin yarattığı olumsuzluklar da vardır. Arınç, Gülen’i Türkiye’ye çağırmış. Adam memleketinde, niye gelsin? BİR süre önce bizim Başbakan’ın aklına Amerika’ya gidip Bush’la görüşmek gelmişti. Başbakanı’n aklından geçeni nasıl okuduğumu sormayın çünkü bizim Başbakan aklına geleni söylemiş ve ‘‘Haftaya Amerika’ya gideceğim’’ diye demeç vermişti. Sonra ne olduysa vazgeçti. Yoksa vazgeçmedi de Bush ‘‘Ben seni çağırdım mı ki niye geliyorsun’’ mu dedi; orası biraz karışık. Bush bu, yan dairedeki komşu değil. Çat kapı ‘‘Ben geldim, haydi bir el tavla oynayalım’’ diyemezsin. Adamın işi var, gücü var; o da yerinde durmuyor. Bakın Bush, geçen gün Bağdat’a gitti. Hem de çat kapı! Sürpriz yaptı yani! Irak bir devlet. Güya Başkanı, Başbakanı var. Dünya imparatoru ABD’nin Başkanı Bağdat’a geliyor; Irak Başbakanı’nın haberi yok. Evet haklısınız; Irak, Amerikan işgali altında. Ama bu kadarı da fazla değil mi? Irak’a yapılan sömürge ülkelerine bile yapılmaz. Sömürgeye önceden haber salınır; kukla başkan sabah erkenden kalkar; sinek kaydı tıraşını olur; kolonyasını sürer; bayramlık elbisesini giyer; falan filan; bir şeyler yapar ya da yaparmış gibi görünür. Yoksa kuklanın yerel forsu söner. Ama Irak’ta kukla çok; biri giderse öteki getirilir! Bu da demokrasinin cilvesi olsa gerek. Demokrasi deyince... Bizimki, Bush’a ne zaman gidiyor? Türbanın özgürlüğü ve kara çarşaf TÜRBAN konusunda başta AKP olmak üzere DYP, ANAP, MHP gibi sağ partiler ve özellikle iktidar destekçisi soldan dönme gazeteciler aynı plağı çalıp duruyor: ‘‘Efendim, türbanın simge olarak kullanılmasına biz de karşıyız. Ama biz olaya demokrasi, insan hakları ve inanç özgürlüğü noktasından bakıyoruz.’’ Dinçer Kişoğlu da işte tam bu noktadan bakıp soruyor: ‘‘Türbanla yükseköğrenimini tamamlayacak olanların en azından büyük bir bölümü evde oturmayıp, iş yaşamında yer almak istedikleri Bostan Ahmet Oflaz: ‘‘Bazen çok sertleşen Başbakan için Başbakanlık’ta basın ve halkla ilişkiler müdürlüğüne bir kardeş kadro olarak ihtiyaca binaen Bostancıbaşı kadrosu ihdas edilmesi yerinde olacaktır.’’ zun yaşam sadece büyük ölçüde doğru genlere bağlı değil. Gelişmiş ülkelerde en hızlı büyüyen demografik grup, yüz yaşındakiler son yüz yılda insan genomunda ani bir 100 yaş mutasyonu meydana gelmediğine göre, geriye tek bir neden kalıyor: Yaşam şeklindeki değişiklik. Peki, bu durumda uzun ve mutlu bir yaşamın sırrı ne? U Kadın Akif Kökçe: ‘‘ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice Amerikalı erkeklerin hayallerini süslüyormuş. Ortadoğulu erkeklerin de hayatını söndürüyor!’’ sürecini tersine bile döndürebilir. "Hormesis" denilen bu geri çevirme etkisinin son yıllarda maya, meyve sineği, protozoan (tekhücreliler) solucan ve kemirgenlerde yaşam süresini uzattığı görüldü. Laramie’deki Wyoming Üniversitesi’nden JoanSonneborn, bu bulguların insanlara kadar uzanması durumunda ortalama bir insan ömrünün 90 yıla çıkabileceğini söylüyor. Bu nasıl oluyor? Stresör denilen vücutta stres yaratan unsurların, aralarında ışışoku proteinleri ve DNAonarım enzimlerinin bulunduğu doğal onarım mekanizmalarını tetiklediği ileri sürülüyor. Hasar çok vahim değilse, onarım sistemi çilerin ölüm oranı radyasyona maruz kalmamış 32.500 tersane işçisinden oluşan kontrol grubuna kıyasla, yüzde 24 daha düşüktü. Ünlü epidemiyolog Richard Doll’un yaptığı daha önceki bir çalışmada, radyologlarda ölüm oranının diğer doktorlara kıyasla daha düşük olduğu ortaya çıkmıştı. Belki de daha şaşırtıcı olan Boston Üniversitesi’nden Barbara Gilchrest’in yaptığı araştırmadan alınan sonuçlardı. Gilchrest, kültür içinde geliştirilen yaşlı insan hücrelerinin, DNA parçaları ile beslenmesi durumunda, DNA onarım yeteneklerinin ancak genç insanlarda görülen düzeye çıktığını AB için çok hızlı bir yol haritası AVRUPA Birliği ile fiili müzakere süreci başladı; 35 ‘‘başlık’’ görüşülecek. Her başlığın açılışı ve kapanışı oylanacak; dolayısıyla 70 oylama yapılacak. Açkapa hesabı ortada; üye 25 ülkenin toplam 1750 veto hakkı olacak! Ertuğrul Sevimbike, bir tek veto bile yemeden hızlı bir yol haritası öneriyor: ‘‘Tüm liman ve havaalanlarını Rumlara açalım; Kıbrıs Rum kesimini Kıbrıs’ın tek temsilcisi olarak tanıyalım; Fener Patrikhanesi’ni ekümenik sayıp ruhban okulunu hizmete sokalım; Ermeni soykırımını kabul edelim; İmralı’dakini serbest bırakıp siyasete girmesini sağlayalım; elde kalan tüm kamu kuruluşlarımızı özelleştirelim; Ortadoğu’da ABD’nin her istediğini yapalım; Ege’de tüm haklarımızdan vazgeçelim; sınırlarımızın korunmasını Türk Silahlı Kuvvetleri’nden alıp Avrupa Birliği’nin istediği şekle sokalım; topraklarımızın satışını engelleyen tüm yasaları değiştirelim; laiklik gibi anlamını kaybetmiş ilkelerden vazgeçelim işte o zaman Avrupa yolları bize açılır. Hiç kimse bizi veto etmez; 1520 yıl beklemeden Avrupa Birliği üyesi olabiliriz.’’ Montaj Doğan Kapkıner: ‘‘Bursa’da Atatürk Evi’nin önündeki duvara AKP’li Osmangazi Belediyesi dua eden Atatürk fotoğrafı asmış. Bunların takıyyesi işte bu kadar; çünkü Atatürk’ün tek başına dua ederken çekilmiş fotoğrafı yok!’’ Beyin cimnastiği yapın 3) YER DEĞİŞTİRİN! Radikal bir karar verip dünyanın en uzun ömürlü insanlarının yaşadığı Japonya’nın Okinawa Adası’na göç edebilirsiniz, ancak Okinawa’dakiler gibi yaşamaya çalışmanız daha doğrudur. Dünya üzerinde 100 binde 10 kişinin yüz yaşının üzerinde olduğu bazı sıcak noktalar vardır. Bu insanların bu kadar uzun yaşamasının sırrı nedir? Belki yerli halkın genomu yüz yaşına kadar yaşamak için gerekli olan genleri içeriyordur. Belki de neden sularındaki bir özellikten kaynaklanıyordur. Bir diğer olasılık da bunun tamamen istatistiksel rastlantı olmasıdır (Bu bölgelerde yaşlılar gençlerden sayıca fazla olabilir). Neden ne olursa olsun, bu sıcak noktalar şu soruyu akla getiriyor: Uzun bir yaşam için nasıl bir ortam gerekir? 4) Kötü alışkanlıkları yararlı hale dönüştürmek Sağlıklı yaşlanma ile ilgili bugüne dek yapılmış en bilgilendirici çalışma Minnesota, Mankato’daki School Sisters of Notre Dame adlı manastırda kalan rahibeler üzerinde yapıldı. 10 rahibeden birinin yüz yaşının üzerinde olduğu bu manastırdaki çalışma, sağlıklı bir yaşlanmanın erdemli bir yaşam sürmekten geçtiğini gösteriyor. Bu da içki ve sigara içmemek, sağlıklı ve normal ölçülerde yemek yemek, sakin ve dengeli bir yaşam sürmek anlamına geliyor. Ancak bu kadar "temiz" bir yaşam sürmek herkesin harcı değil. Ayrıca 100 yaşına kadar yaşamak adına dünyanın tüm nimetlerinden el ayak çekmek ne gibi bir yarar sağlayabilir? Birkaç kötü alışkanlığınız olduğunu varsayım. Burada önemli olan bunlar arasında akıllı bir seçim yapmaktır. Bir kadeh şarabın yararlı olduğu iddiası artık popüler bilinç içinde kendine sağlam bir yer edindi. Bazılarına göre şarap, "Fransız paradoksu" adı veriler çelişkiyi işaret ediyor. Bu paradoksa göre Akdeniz popülasyonunda kalp krizi daha az görülüyor. Şarabın içinde meyve antioksidanları bulunsa da pek çok ham meyvenin içinde de bu kimyasal maddeler bulunuyor. Biranın da yararlı olduğu söyleniyor. Kaldı ki araştırma literatürü bunca bulgunun içinde biraz kaybolmuş gibi görünüyor. Kaldı ki konu üzerinde kuşkuların henüz giderilmemiş olduğu bir ortamda içki içmeme riskini göze almak ne denli doğrudur? Bir diğer kötü alışkanlık da uyku düşkünlüğüdür. Almanya’da Münih Üniversitesi’nden Till Roenneberg’in bulguları uykuyu sevenleri biraz rahatlatacak. Roenneberg’e göre vücut saatinizi parlak ışık ve sıkı bir disiplin ile yeniden ayarlamadıysanız, erken yatmak veya geç kalkmak gibi eğilimlerinizi doğal seyrine bırakmanızda yarar vardır, çünkü bu eğilimlere karşı çıkmak sağlığınızı olumsuz yönde etkileyebilir. Bir diğer kötü alışkanlık da çikolatadır. Flavonoid denilen bileşimleri içeren çikolata, son yapılan araştırmalara göre tansiyonu düşürür ve hatta inme riskini azaltır. Bazı araştırmalara göre çikolata vücudun nitrik oksit üretimini artırarak kan damarlarını genişletir ve arterleri rahatlatır. Bu da kan akışını artırır. Çikolata severler tüm çikolataların flavonoid içermediğini bilerek, siyah çikolatayı tercih etmelidir. Bu durumda çikolata üreticilerinin flavonoid açısından zengin çikolatalar üretmesi en doğru yaklaşımdır. Özetle neden keyif alırsanız alın, keyifli olmak sağlığınız için iyidir. Bu yalnızca stresi gidermekle kalmaz, hücrelerinizin "enkelitin" adı verilen doğal bir antibiyotiği salgılamasını sağlar. Size keyif veren kötü alışkanlığınız ister çikolata, ister romantik bir ilişki olsun, önemli olan bu kötü alışkanlığın size keyif vermesidir. 5) Beyninizi çalışır halde tutun! Yüz yaşını aşan yaşlıların zihinsel sağlıklarının bu kadar iyi durumda olmasının nedeni, yaşamlarını fiziksel ve zihinsel faaliyetlerle doldurmalarıdır. Bu faaliyetler bahçe ile uğraşmak, bilmece çözmek, kitap okumak, yürüyüş yapmak, sohbet etmek ve yün örmek olabilir. 20’li yaşların ortalarında, muhakeme yürütme, uzamsal bilinç ve bellek açısından zihinsel becerilerimiz en üst noktaya ulaşır. Bu noktadan sonra her şey inişe geçer. Bu durumla baş etmenin en iyi yolu başlangıçta fazla kapasiteye sahip olmaktır. Birbiri ardına yapılan bilimsel çalışmalar, zeka, iyi bir eğitim, kitap okuma merakı, üst düzey görevlerde bulunmanın ileri yaşlarda ortaya çıkan zihinsel çöküşü yavaşlattığını ve azalttığını gösteriyor. Maarif vekilinin nutku M Y üz yaşını aşan yaşlıların zihinsel sağlıklarının bu kadar iyi durumda olmasının nedeni, yaşamlarını fiziksel ve zihinsel faaliyetlerle doldurmalarıdır. Özetle neden keyif alırsanız alın, keyifli olmak sağlığınız için iyidir. Bu yalnızca stresi gidermekle kalmaz, hücrelerinizin "enkelitin" adı verilen doğal bir antibiyotiği salgılamasını sağlar. Size keyif veren kötü alışkanlığınız ister çikolata, ister romantik bir ilişki olsun, önemli olan bu kötü alışkanlığın size keyif vermesidir. aarif Vekaleti müsteşarı Nâfi Atıf Bey dün Ankara’dan şehrimize gelmiştir. Kendisiyle konuşan bir muharririmize Nâfi Atıf Bey şunları söylemiştir; “Garb’ın maarif teşkilatı tetkik edilmiştir. Şimdi de Şark’ın maarif teşkilatını tetkik edeceğiz. Bu itibarla Rusya’ya gidiyorum. Teftiş Heyeti reisi Rezvan Nafiz Bey de beraberdir. Birçok ay kadar orada kalacağız ve maarif teşkilatını tetkik edeceğiz.” Nafi Atıf Bey, Odesa’ya hareket edecek ilk vapurla şehrimizi terk edecektir. Maarif Vekili Necati Bey, dün Tıp Fakültesi’ni ziyaret etmiş ve iki saat kadar orada fakülteyi gezmiş, müderris Akil Muhtar Bey'in imtihanında da hazır bulunmuştur. TÜRK MUALLİMLERİ BÜYÜK ISTIRAPLAR ÇEKMİŞTİR Necati Bey, fakültede gördüğü intizam ve mükemmelliyetten dün bir muharririmize sitayişle bahsetmiş ve “Fakültemiz Avrupa fakülteleri derecesinde tekemmül etmiştir (gelişmiştir)” demiştir.Erkek Muallim Mektebi, dün saat 17’de, şehrimizde bulunan Maarif Vekili Necati Bey şerefine mektebin geniş salonlarında mükellef bir çay ziyafeti vermiştir. Ziyafette Vali Süleyman, Şehremini Muhiddin, Darülfünun Emini Nureddin beylerle Darülfünun müderrisleri, Maarif Vekaleti’ne bağlı müesseseler erkanı, Muallimler Birliği âzası hazır bulunmuşlardır. Necati Bey, mektep müdürü tarafından karşılanarak bahçeye alınmış ve orada evvela hazır bulunanlarla, daha sonra da mektep talebeleriyle birlikte fotoğraflar çekilmiştir.... Maarif vekilimiz ezcümle demiştir ki; “Aziz meslektaşlarım, sevgili kardeşlerim; Memleketimizin mânevi hayatı üzerinde büyük tesir yapan muallim (öğretmen) hayatı, her gün gittikçe tabii terakkisini (ilerlemesini) takip ediyor. Türk muallimleri büyük ıstıraplar çekmiştir. ESASLI TEDBİRLER ALINMIŞTIR.... Fakat unutmayınız ki, muallimler milletin mürebbisidirler (eğitmenidirler). Meslek her gün şekilden şekile girmiştir. Halbuki meslekte mutlaka bir istikrar temin etmek şarttır. Büyük Millet Meclisi’nin, hükümetin düşündüğü gayelerden biri de, kuvvetli ve esaslı bir muallim teşkilatı yapmaktır. Arkadaşlar, memlekette okutmaya mecbur olduğumuz çocukların adedi 1.5 milyondan fazla olduğu halde okutamıyoruz. Çünkü muallim yoktur. Cumhuriyet’in kuvvetli bir tarzda, esaslı bir şekilde tezahür etmesi için maarifin tamamlanması lâzımdır. Bugün adetleri itibarıyla az olan arkadaşlarımızın adetleri onbinleri geçmedikçe, memlekette tam tahsil vardır diyemeyeceğiz.Fakat bunun için esaslı tedbirler alınmıştır.... 30 BİNDEN FAZLA MUALLİME İHTİYACIMIZ VAR... Efendiler, memleketin her ferdine muallim olmasını anlatmakla mükellefiz (yükümlüyüz). Memlekette muallim adedi ne kadar artarsa, memleketin mânevi kuvveti de o derecede artar. 30 binden fazla muallime ihtiyacımız var. Demin söylediğim gibi bunu elde edeceğiz. Arkadaşlarımı mütesanid (dayanışma içinde) gördüğüm için gönlüm gururla kabarmaktadır. Herhangi bir tedbiri düşünürseniz derhal umumi merkezinizi, vekâleti haberdar ediniz, bizim düşüncelerimiz, sizin düşüncelerinizdir.”... Vekil Bey’in nutku hararetle alkışlanmış, daha sonra da mektebin kimyahanesi, laboratuarları ve müzesi gezilmiştir. 31 Mayıs 1926