Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
EKİM CUMA SÖZ ÇİZGİNİN haberler TURHAN SELÇUK DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN POLİTİKA GÜNLÜĞÜ C 3 HİKMET ÇETİNKAYA Yakışıksız ‘Şal’ Yakıştırması Türkiye çok yoğun bir siyaset gündemini yaşıyor, gelişmeler birbirini izliyor. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in 1 Ekim’deki TBMM beşinci yasama dönemini açış konuşmasının üzerinden şunun şurasında iki gün geçti. Ama hemen ardından, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın, Harp Akademileri’ndeki açış konuşması ve Başbakan’ın yine Beyaz Saray’da Bush ile görüşmesi, Sayın Sezer’in önemli ve içerikli TBMM’ye seslenişini ikinci plana itti. Oysa sanırım, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı olan Sayın Sezer’in konuşması, uzun uzun üzerinde durulması gereken bir demokrasi ve anayasa dersi niteliğindedir. Sayın Cumhurbaşkanı 1 Ekim günkü tarihi konuşmasıyla anayasal görevini yerine getirmiş bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı’nın, görev ve yetkileri anayasanın ‘‘ant içmesi’’ ile ilgili 103 ve ‘‘görev ve yetkileri’’ni belirten 104. maddelerinde sayılmıştır. Bu konuşmayı değerlendirirken bazı çevreler Cumhurbaşkanı’nın neden bazı uyarılarda bulunduğunu soruyorlar. Asıl Sayın Sezer, bu uyarıları yapmamış olsaydı, neden yapmamış olduğu sorulmalıydı. Sayın Sezer’in irtica ile ilgili iddialarına kulak asmayıp kanıt isteyenlere söylenecek tek söz vardır: Beyler kanıt mı istiyorsunuz, o zaman aynaya bakınız! Ama üzülerek görülmektedir ki bazı basın kuruluşları da konuşmayı yanlış anlamışlardır. ??? Örneğin Hürriyet gazetesinin manşeti şöyleydi: ‘‘35 yıl sonra şal hatırlatması’’... Toplumumuzun belleği zayıf olduğu için, altına da açıklama konulmuş ve 1971 muhtırası ile Başbakanlık koltuğuna oturtulan Nihat Erim anlatılmıştı. Önce bir noktayı belirtmek isterim: Nihat Erim’in 12 Mart döneminde Başbakan yapıldığı ve onun döneminde makable şamil yasalar çıkarıldığı, insanların rehine alındığı ve demokrasinin üzerine bir şal örtüldüğü doğrudur. Ama Nihat Erim’in şal benzetmesi 35 yıl öncesine değil, tek parti dönemine rastlamaktadır ve Erim, demokrasinin üzerine kimi hallerde şal örtülebileceğini 35 değil, 60 yıl önce söylemiştir. Siyasal yaşamı çok zikzaklı olan, sık sık ‘‘değişen’’ rahmetli Nihat Erim, birkaç kez daha değişecek, ama ‘‘Şalcı Nihat Erim’’ olarak da tarihe geçecekti. Yalnız üzülerek söylemek isterim ki, Hürriyet’in Sayın Sezer’in konuşmalarıyla Nihat Erim’i hatırlaması böyle bir çağrışımı okurlarına sunması yakışıksız olmuştur. Gazete bu yakıştırmayı Sayın Sezer’in ‘‘anayasanın 13 ve 14. maddelerinde gerekirse laik Cumhuriyeti korumak için temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılabileceğini söylediği’’ savına dayandırıyor. Aynı noktayı belirten Vatan gazetesi de manşetini şöyle atmıştı: ‘‘Sezer: Laikliği korumak için özgürlükler sınırlandırılabilir’’ Vatan, Hürriyet’in tersine manşetinde yorum yapmıyordu. ??? Şimdi kimi yanlış anlamaları giderebilmek için olaya biraz daha yakından bakalım: Gerçekten de Cumhurbaşkanı anayasanın ‘‘Temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması’’ başlıklı 13 ve ‘‘Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılması’’ başlıklı 14. maddelerine atıfta bulunmuştur. Yalnız bizim anayasımızda değil tüm anayasalarda, tüm insan hakları bildirgelerinde de yer alan bir sınırlamadır bu. Bu sınırlamalar, devleti koruma değil, temel hak ve özgürlüklerden yararlanacak olan kişilerin özgürlükleri kullanacakları alanı hazır tutmak gerekçesinden kaynaklanır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin inanç ve ifade özgürlüklerini düzenleyen 9, 10 ve 11. maddelerinde de bu haklar dile getirilir, tanımlanır ve her üç maddenin 2. fıkralarında da bunların hangi hallerde hangi nedenlerle sınırlanabilecekleri de belirtilir. Görülüyor ki ortada ne Türkiye’ye özgü bir durum ne de Sayın Sezer’in antidemokratik bir temennisi vardır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’de, Türkiye’den açılmış çeşitli türban davalarında, İsviçre’den açılmış ‘‘Dahlap Davası’’ ve yine Türkiye’den açılmış Refah Partisi’nin kapatılması davasında bu kısıtlamaların demokrasiye uygun olduğu, çeşitli daire ve büyük daire kararlarında da belirtilmiştir. Bütün bu gerçekler ortadayken Sayın Sezer’in evrenselleşmiş, hukukun özüne uygun saptamasından ‘‘Şalcı Nihat Erim’’ çağrışımı yapmak gerçekten çok yakışıksızdır. Türk Devrimi D İstanbul’da hazırlıklar başladı İstanbul Haber Servisi İstanbul’un, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde kalabilmesi için hazırlık çalışmalarına başlandı. İstanbul’a 2 yıl süre tanıyan UNESCO’ya 1 Şubat 2007’ye kadar ilerleme raporu sunulacak. Bu süre içinde sur restorasyonuyla ilgili uluslararası bir sempozyum gerçekleştirilerek surlarda doğru restorasyon yöntemine karar verilecek. Yılbaşına kadar yapılacak sempozyuma, taş işçiliğiyle ilgili yurtdışından uzmanlar da gelecek. İstanbul Vali Yardımcısı Cumhur Güven Taşbaşı, Litvanya’nın başkenti Vilnius’taki toplantıda, İstanbul surlarındaki yanlış restorasyonun durdurulması, ilçe belediyelerine merkezi idare tarafından restorasyon ve koruma işlemleri için kaynak aktarılması, tarihi yarımadada bir koruma planının hazırlanması ve bir alan yönetiminin belirlenmesine ilişkin bir rapor sunulduğunu anımsattı. GALATAPORT HAYDARPAŞA VE DUBAİ TOWERS’A İTİRAZ Taşbaşı, bu sürece hazırlanmak için İstanbul Valiliği adına Dışişleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Vakıflar Bölge Müdürlüğü, Eminönü ve Fatih belediyeleri, Uluslararası Anıtlar ve Siteler Konseyi (ICOMOS) Türkiye Temsilciliği, Vilnius’taki UNESCO toplantısında, İstanbul’da yapılacak olan Galataport, Haydarpaşa ve Dubai Towers’la ilgili de itirazlarda bulunuldu. Mimarlar Odası, Tarih Vakfı ve İstanbul Ticaret Odası’nın da aralarında bulunduğu sivil toplum örgütleri ve halk temsilcilerinden oluşan 26 kişilik ‘‘Yönlendirme Komitesi’’, bunun içinden de 11 kişilik ‘‘Yürütme Kurulu’’ oluşturulduğunu anlattı. Vilnius’taki UNESCO toplantısında, İstanbul’da yapılacak olan Galataport, Haydarpaşa ve Dubai Towers ile ilgili de itirazlarda bulunulduğunu ifade eden Taşbaşı şöyle konuştu:‘‘Galataport veya Haydarpaşa’da yapıla cak bir tesis, İstanbul’un tarihi ve kültürel siluetini gölgede bırakacak bir büyüklükte olmasın, oradaki tarihi yapıları kapatmasın dediler. Dubai Towers’a yaptıkları itiraza ben cevap verdim. ‘Gökdelenlerin tarihi yarımadanın dışında, Boğaziçi öngörümümünde olmadığını’ söyledim. Haydarpaşa için de, ‘Kesinleşmiş bir şey yok’ dedim. Ayrıca basında metro geçişi için Haliç’e yapılacak olan boynuzlu köprü görüntüleriyle ilgili olarak da ‘Haliç’e kötü görüntülü köprüler yapmayın’ dediler.’’ Tarihi evler turizme açılıyor HAYRİ ARSLAN Taşköprü Belediyesi, ilçede bulunan tarihi konakları turizme kazandırmaya hazırlanıyor. Geçen aylarda 3000 yıllık tarihiyle gün yüzüne çıkarılması için Pompeiopolis antik kentinin kazı çalışmalarına başlanması ve kısa sürede geç Roma dönemine ait villa bulunmasıyla birlikte turist akınına uğrayan Taşköprü’de, yerli ve yabancı turistlerin konaklaması amacıyla Taşköprü Belediyesi ilçede bulunan tarihi konakları restore ettirerek pansiyon ve otele çevirecek. İlçede 132 adet tescilli tarihi bina ve konak bulunuyor. Sivil mimarlık yapısı bakımından oldukça zengin ve Safranbolu evleriyle benzer özellik teşkil eden tarihi Taşköprü evleri ve konaklarını turizme kazandırmak amacıyla Taşköprü Belediyesi atağa kalktı. Geçen aylarda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın çıkarmış olduğu yasa ile özellikle şahıslar üzerinde bulunan taşınmaz kültür varlığı kapsamındaki sivil mimarlık örneklerinin restorasyonuna hız verilmesi çalışmaları kapsamında sivil mimarlık yapısı bakımından oldukça zengin olan Taşköprü’de de belediyenin girişimiyle önemli adımlar atıldı. Proje kapsamında 50 adet konak sahibi ile görüşen Taşköprü Belediyesi, konak projelerinin hazırlanması için bakanlığa başvuru yaptı.Geçen aylarda bir konağı satın alan belediye restorasyon çalışmalarına başlarken 2 yıldır örnek bir çalışma yürüten girişimci kadınlar derneğine çalışma ve satış mekânı yapmayı planlıyor. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Taşköprü Belediye Başkanı Hasan Altan, ‘‘Ülke kültürümüzün korunması adına yapmış olduğumuz bu çalışmada restore edilen kimi konaklar da sahip olduğumuz kültür yelpazemizin çeşitli odaklarını gösteren turizm merkezleri haline dönüşmesine önayak olacaktır’’ dedi. ilan renkli in ile demokrasi arasındaki ilişkiyi düzenleyen uygarlık ölçütü laiklik değil midir? AKP iktidarına çanak tutan sözde ‘‘laik medya’’nın bir bölümü, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in TBMM’de yaptığı son konuşmayı nedense çarpıtarak vermeyi yeğlediler... Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Yener Karahanoğlu’nun yaptıkları konuşmalarda içerik olarak Mustafa Kemal’in1923 ‘‘Türk Devrimi’’yle ilgili konuşmalarını da sözde ‘‘laik medya’’ çarpıtarak vermişti... 1789 ‘‘Fransız Devrimi’’, 1917 ‘‘Rus Devrimi’’, 1949 ‘‘Çin Devrimi’’, 1959 ‘‘Küba Devrimi’’dir. Devrimler siyasi literatürde böyle anılır. Bazı yobaz çevreler ve liberaller 1923’ün ‘‘Türk Devrimi’’ olarak adlandırılmasına karşı çıkarlar... Başbakan Recep Erdoğan son günlerde ‘‘irtica tehdidi’’ yok diyor. TBMM Başkanı Bülent Arınç ise olayı bir başka noktaya çekiyor: ‘‘Önümüzdeki yılı bahane ederek siyaseti yıpratmak, ortam germek, milletin huzurunu kaçırmak isteyenlere hepimizin dikkatli olması gerekir...’’ AKP iktidarı ‘‘Türk ulusu’’ ve ‘‘Türk Devrimi’’ kavramlarından neden rahatsız oluyor, kafalara niçin ‘‘Türkiyelilik kavramı’’nı yerleştirmek istiyor?.. Asıl mesele bu!.. Arap şeyhleriyle özelleştirme pazarlığı yapan, kıyılarımızı onlara peşkeş çekmeye hazırlanan, Ofer’e Kuşadası’ndaki Fransız Tatil Köyü’nden sonra Park Otel içinde imar izni verip köşeyi dönmesini sağlayan AKP, herhalde bu işleri ‘‘Türkiyelilik’’ kavramından esinlenerek yapıyor... ??? ‘‘Türk Ulusu’’ kavramını halka ‘‘ırkçılık’’ olarak yutturmaya çalışanlar, çokkültürlü toplumlarda ‘‘ulusal devlet’’le sağlanmış ‘‘tek ulus’’ ilkesinin ne anlama geldiğini bilmiyorlar... Çünkü bu kavramlar Nakşiler’in İskenderpaşa Dergâhı’nda öğretilmiyor... 1923 Türk Devrimi’dir... Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘‘Türk Devrimi’’, ırk ve din ayrımı yapılmadan çoğunluk ile azınlığın çokkültürlü bir toplumda yaşamasını sağlamıştır... O nedenle Cumhurbaşkanı Sezer’in TBMM’nin yeni yasama yılında Meclis’te yaptığı önemli konuşmayı 12 Mart’ın Başbakanı Nihat Erim’in konuşmasına benzetmek çok yanlıştır!.. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın Harp Akademileri’nin açılışında yaptığı konuşma ise son derece önemliydi... İrtica, terör ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yapılan saldırılar... Başbakan Erdoğan, ‘‘Türkiye’de irtica tehlikesi yoktur’’ derken, Büyükanıt Paşa ise Cumhurbaşkanı Sezer gibi ‘‘İrtica tehlikesi vardır’’ dedi... Tarikat şeyhlerinin egemen olduğu, siyasal erki yönlendirdiği, eğitim ve önemli kamu kuruluşlarında örgütlendiği bir Türkiye’de ‘‘irtica tehlikesi yoktur’’ demek bir aymazlık değil midir? Bazıları irticayı, 1960’lı yıllarda Ticaniler Tarikatı Şeyhi Kemal Pilavoğlu’nun Ankara’da, İskenderun’da Atatürk’ün heykellerini kırdırması olarak algılıyorlar!.. Orgeneral Büyükanıt yaptığı konuşmada ne diyordu: ‘‘İrtica ve bölücü terör konusuna değinmek istiyorum. Kuvvet Komutanlarımız, yapmış olduğu konuşmalarda TSK’nin görüşlerini net olarak dile getirmişlerdir. Tamamen ben de katılıyorum. Bazı sorular sormak istiyorum. Her fırsatta laikliği yeniden tanımlayalım diyenler devletimizin en üst kademelerinde yer almıyorlar mı? Cumhuriyet’in temel nitelikleri ağır bir saldırı altında değil mi? Her fırsatta TSK’ye saldırı için kullananlar kimlerdir?’’ ??? Büyükanıt’ın mesajı çok açıktır... Bir... TSK, AB üyeliğine karşı değildir. İki... Siyasetle ilgisi yoktur... Üç... TSK’nin demokrasi dışı söylemleri yoktur... Adana’nın Seyhan ilçesinde 511 yaşlarındaki çocuklara ‘‘Minik İlahi Grubu’’ kurduran Belediye Başkanı Prof. Dr. Azim Öztürk acaba Sezer’in, Büyükanıt Paşa’nın konuşmalarına katılır mı? Laikliği kendi kafalarına göre yorumlayanlar, aptes suyundan medet umanlar, çocukları tarikatların Kuran kurslarına gönderenler bu konuşmalardan ders çıkarmalılar... Bu mesajlar Ahmet Ertegün’ün New York’ta Robert De Niro’nun Başbakan’la iftar yemeğine katılmasından daha anlamlıdır... Elbet anlayana!.. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: +90 0212/ 343 72 69 asirmen?cumhuriyet.com.tr