Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 usuzluk tahmin oranının, 2025'teki beklenen seviyesine ulaştığı şu günlerde mevcut hidroelektrik potansiyelinin az bir bölümünü kullanan Türkiye'nin doğal gazla dışa bağımlılığı gün geçtikçe artıyor. Türkiye'nin enerji üretimi konusundaki geçmişini ve gelecekte yapması gerekenleri, USİAD Genel Başkan Danışmanı ve Su Politikaları Uzmanı Dursun YILDIZ ile konuştuk. “Yap İşlet Devret modelleri ile doğal gaza dayalı üretim biçimine yönelik, kamu yararı gözetmeyen birçok hatalı, usulsüz uygulamanın yapıldığı projelerin; enerji maliyetlerinin yanı sıra dışa bağımlılığı da arttırdığını” ifade eden Yıldız, “2009 yılında enerji arzının talebi karşılayamama riskinin çok yüksek olduğu ve doğal gazla üretilen enerji oranının en yüksek düzeye çıkmasının ardından elektrik sıkıntısı yaşanabileceği” uyarısında bulundu. Ülkemiz elektrik enerjisi üretmeye nasıl başladı? Türkiye’de ilk elektrik santrali, 1902 yılında 2 kilovat gücünde Tarsus’ta kurulmuş. Cumhuriyetin ilan edildiği 1923 yılında bu güç 33 megavata çıkmış ve İstanbul, İzmir, Adapazarı ve Tarsus‘ta elektrik üretilmiştir. 1911–1930 yılları arasında Osmanlı döneminden kalma imtiyazlı şirketlerin kontrolünde yürütülen elektrik enerjisi üretim faaliyetleri 1930’lu yıllarda el değiştirmiştir. Bu yıllarda EİEİ, MTA, ETİBANK gibi kurumların kurulmasıyla yabancı şirketlere verilen imtiyazlar, 1939 yılında devletçe satın alınarak bu hizmetler belediyelere devredilmiştir. Merkezi planlama için o dönemde ne gibi çalışmalar yapıldı? 1950’li yıllara gelindiğinde kentlerin elektrik enerjisi gereksinimleri, ETİBANK’ın kömür havzalarında kurup işlettiği S Söyleşi: Zeynep FAZLILAR “2009 yılında elektrik sıkıntısı yaşanabilir!” D USİAD Genel Başkan Danışmanı Dursun Yıldız: ST R A T E J İ c Cumhuriyet Strateji 22 Eylül 2008/221 gerçekleşti? 1993 yılında 513 sayılı kanun hükmündeki kararname ile TEK, TEAŞ ve TEDAŞ olarak ikiye bölünmüştü. 2001 yılında ise TEAŞ; Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi (TEİAŞ), Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) ve Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketi (TETAŞ) olarak üçe ayrıldı. Daha sonra bir Yap İşlet Devret döneminin başladığını görüyoruz. 1997 yılında 4283 sayılı “Yap İşlet Modeli ile Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışının Düzenlenmesi Hakkında Kanun” çıkarılarak yasal alt yapı oluşturuldu. Son olarak 2001 yılında 4628 sayılı “Elektrik Piyasası Yasası” ve ardından kurulan Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) ile Yap İşlet ve Yap İşlet Devret modelleri sona ermiş ve enerji sektöründe bugünkü dönem başlamıştır. IŞA BAĞIMLILIK ARTTI Susuzluk tahmin oranının, 2025'teki beklenen seviyesine ulaştığı şu günlerde mevcut hidroelektrik potansiyelinin az bir bölümünü kullanan Türkiye'nin doğal gazla dışa bağımlılığı gün geçtikçe artıyor. kömüre dayalı küçük kapasiteli termik santraller, İller Bankası’nın kurup işlettiği küçük kapasiteli dizel ve hidrolik santraller ve sanayi kuruluşları ile belediyelerin işlettiği dizel santrallerle karşılanmaya çalışılmıştır. İşte bu dönemde merkezi planlama ihtiyacı ve koordinasyonsuzluğun giderilmesine yönelik olarak 1953 yılında “1. Enerji İstişare Kongresi” düzenlenmiştir. Bu kongreden 10 yıl sonra, 1963 yılında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı; 17 yıl sonra 1970 yılında da 1312 sayılı yasa ile Türkiye Elektrik Kurumu kurulmuştur. Böylece elektrik üretim, iletim ve dağıtım işlerinin bir kamu tekeli olarak merkezileştirilmesi gündeme gelmiştir. Bu dönemde barajların yapılmasında DSİ, termik santrallerin yapılması ve işletilmesinde ETİBANK faaliyet göstermiştir. TEK’in kurulması, elektrik üretim yapısını nasıl etkiledi? TEK’in kurulması ile elektrik enerjisi üretim ve iletiminde, ayrıcalıklı şirketler olan ÇEAŞ ve KEPEZ’in üretim ve iletimde sorumlu olduğu Çukurova ve Antalya yöreleri hariç, merkezi kamusal bir yapı oluştu. Bundan sonraki süreçte TEK'in tekel konumunun kaldırılmasının nedeni nedir? 1980’li yıllarda elektrik enerjisi sektöründe de özelleştirme uygulamalarına başlandı. Bu amaçla, 1984 yılında 3096 sayılı yasa ile özel sektörün elektrik üretimi, iletimi ve dağıtımı yapmasının önü açılarak TEK’in tekel konumu kaldırıldı. Buradaki gerekçe ise kamuoyuna, “Devlete gelir sağlamak, alana ileri teknoloji getirilmesi, istihdamın artırılması, verimsizhantal işletmelerin zararlarından devleti kurtarmak ve bu sayede sağlanacak mali kaynakların, kamu alanında eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik alanında yaşanan sorunların çözümüne aktarılması” olarak açıklanmıştı. Ancak bu amaca ulaşılamadı. Kurumsal anlamda yeniden yapılanma süreci nasıl Yap İşlet Devret modeli nedir? Bu modelden istenilen sonuç alındı mı? 4283 sayılı yasa kapsamında 5630 MW kurulu gücünde beş adet Yap İşlet Projesi gerçekleştirildi. Yap İşlet ve Yap İşlet Devret santralleriyle ağırlıklı olarak doğal gaza dayalı bir üretim biçimine yönelindi. Böylece enerji maliyetlerinin yanı sıra dışa bağımlılık da arttı. Bunun yanı sıra bu projelerde kamu yararı gözetmeyen birçok hatalı, usulsüz işlem ve uygulama belirlendi. Tüm bu sürece dair 2004 yılında Sayıştay tarafından hazırlanan Enerji Raporu kapsamında Yap İşlet Devret modeliyle yapılan 24 ve Yap İşlet modeliyle yapılan beş santral olmak üzere toplam 29 santral incelenmiştir. Sonuç olarak bu santrallerin işletmede oldukları ortalama dört yıllık süre içinde 2,3 milyar Amerikan doları kamu zararının ortaya çıktığı belirlenmiştir. Bu modelle, istenilen sonuç alınamadığı gibi sonuçları bugünkü elektrik maliyetine kadar uzanan olumsuzluklar ve kamu zararı ortaya çıktı. Bugün elektrik enerjisi üretimimiz ne durumda? Son dönemde elektrik enerjisi üretimimizin en karakteristik özelliği 1989 yılından itibaren doğal gaz santralleri ile yapılan üretimin toplam üretim içinde hızla artan oranı olmuştur. Bu artış halen devam etmektedir. Bu yıldan sonra hidroelektrik enerji üretiminin toplam içindeki payında azalma eğilimi başlamıştır. 2007 yılındaki toplam üretim ve bunun içindeki doğal gaz ve hidroelektrik üretim oranları nedir? 2007 yılında 191,5 milyar kWh’lik toplam elektrik enerjisi üretiminin 36 milyar kWh’si hidrolik kaynaklardan üretilmiştir. Hidroelektrik enerji üretimi 2006 yılına göre 8 milyar kilovat\saat azalmıştır. Hidroelektrik enerji üretiminin oranı ise %18,7 olmuştur. 2006 yılı için %25 olan bu oran 2007 yılında %18,7’ye düşmüştür. Bu oran uzun dönemdir hidroelektrik üretiminin toplam elektrik enerjisi üretimi içindeki en düşük oranıdır. 2007 yılında doğal gaz ile üretilen enerji toplam elektrik üretiminin yarısına yaklaşmıştır. KAMU ÖZERK YAPISI KORUNMALI Bu üretimde kamunun payı ne kadar? Üretimde kamunun payı % 48,5’e çekilmiş olacak. Ancak bu oran giderek azalıyor. Büyük barajların ve termik santrallerin işletmelerinin de özelleşmesiyle kamu bu alandan çekilmiş olacak. Elektrik enerjisi gibi çok stratejik bir konuda, özel sektörle birlikte kamunun güçlü ve etkin bir Dursun Yıldız