26 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Konser 4 5 EYLÜL 2009 CUMARTESİ İstanbul’da aşk yok ‘Zeki Müren şarkılarını söylemek istiyorum’ Popüler kültürün içindesiniz ama mesafelisiniz de. Bu ikircikli durumda nasıl yaşıyorsunuz? İzmir’deyken, bu yola çıkmadan değerlerimi koruyacağıma söz vermiştim. Başkası olacaksam yola çıkmamalıydım, aynaya baktığımda gözlerimi kaçırmayacaktım. Şimdi yolumu o sözler aydınlatıyor. Keşkelerimi de kendime sakladım. İnsanlara ve topluma göre hareket etmek de etmemek de yorucu. Pusulam sezgilerim ama insanlarımı kırmayayım diye de istemediğim şeyleri yaptığım oluyor. Popüler kültürün zemini kaygan, pop müzik taviz vermek demek. Tüm bunlara rağmen ideallerime sadık kalmaya çalışıyorum. Derdim insanları eğlendirmek, mutlu etmek. Bunu da bu alanda yapabiliyorum. Ayrıca caz, pop, rock her şeyi yorumlayabiliyorum. Sesim ve ruhum buna imkân veriyor. Belki daha sık caz söylersiniz? Evet, çünkü caz söylemek beni mutlu ediyor. Bir de akustik pop yapmak istiyorum. Zeki Müren’e de saygım sonsuz. Onun şarkılarını farklı şekilde insanlara sunmak gibi bir hayalim var. İzmir’den bahsederken farklı oluyorsunuz. Belli ki özlemişsiniz de. Hiç dönmeyi düşünmediniz mi? Şu an da İzmir de olsaydım diye sorduğum ve bugünle karşılaştırdığım çok oldu. İstanbul’u da farklı seviyorum ama İzmir’in nahifliği, insanların hayatın içine rahat akmaları, berraklıklarını özlüyorum. Hayalimde İzmir’de oturduğum mahallede bir ev alıp inzivaya çekilmek var. Oranın dokusunu, kokusunu hissedip bir albüme hazırlanmak mesela... Dâhi piyanist Türkiye’de Dünyanın en önemli piyanistlerinden biri kabul edilen ve hayatı oscar ödüllü Shine isimli filme konu olan David Helfgott, 12 ve 14 Eylül tarihlerinde İstanbul’da iki konser verecek. Helfgott, Sergei Rahmaninoff’un dünyanın çalınması en zor parçaları arasında gösterilen ve dünya üzerinde çok az kişinin başarıyla, eksiksiz çalabildiği 3. konçertosunu çalabiliyor. The Guardian’ın “Pavarotti futbol fanatiklerine operayı sevdirdi, David de hayatı boyunca hiç klasik müzik konserine gitmeyecek olan insanlara piyanoyu ve klasik müzigi sevdiriyor” diye anlattığı Helfgott, 12 Eylül’de Aya İrini’de, 14 Eylül’de ise Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda sevenleriyle buluşacak. (0216 556 98 00, biletler 50, 75, 100 ve 150 TL) Burcu Güneş’e göre aşk bir sihir. O yüzden aşkı becerebiliyorsak hepimiz sihirbazız. Yeni albümünün adı işte bu yüzden “Sihirbaz”. Güneş, 30 yaşının sınırında “artık yara alacak zaman yok benim için” diyor. İçindeki çocuğa söz geçiremediği zamanları olsa da şimdi daha olgun. Pusulası sezgileri. Popüler kültürün kaygan zemininde tutunmanın yoruculuğa inat bildiğini okumaya devam ediyor. Burcu Güneş‘in yeni albümünün adı “Sihirbaz”. Sanatçı için bu albüm bir arayış. O yüzden içinde pop, arabesk, Türk sanat müziği, rock gibi ALİ DENİZ pek çok tadı barındırıyor. Artık daha fazla caz söylemek USLU istiyor, akustik bir pop albümü planı, Zeki Müren şarkılarını yorumlama hayali var. En çok istediği ise doğduğu İzmir’de hazırlayacağı bir albüm yapmak. Bir önceki albümünüz “Ben Ateş Ben Su” ile yeni albümünüz “Sihirbaz” arasında üç yıllık bir ara var. Gerçi o sırada bir de remiks çalışmanız oldu. Yine de bu süre biraz uzun değil mi? Repertuvar, ekip çalışması, müzisyen seçimi, demlenme ve konserler derken zaman akıp gidiyor. Zaten artık albümlerden beklenen anlam da farklı. Ben de daha pratik bir şekilde ne yapabilirim diye düşündüm. Ama tek şarkılık ya da kısa albümler yapmak istemiyordum. Albümler satmıyor, rekabet amansız. Artık iyi şarkılar ve iyi görsel gerekiyor. Bunların tek geri dönüşü ise konserler. Tüm bunlara karşı benim isteğim vitrinimle, her şeyimle müziğe hizmet etmek. O yüzden bu süreyi uzun bulmuyorum. Tuluyhan Uğurlu, yoğun istek üzerine yeni albümü ‘Akdeniz’i Haydarpaşa Garı’nın büyülü atmosferinde tekrar seslendirmek üzere 10 Eylül Perşembe akşamı saat 21.00’de konser verecek. Garın merdivenlerinin sahne olarak kullanılacağı konserde Tuluyhan Uğurlu’nun müziğiyle birlikte Akdeniz kültürünü anlatan özel bir görsel sunum da yapılacak. Konserde Tuluyhan Uğurlu’ya kendi müzik topluluğu eşlik edecek. Konserde ayrıca Akdeniz coğrafyasındaki Müslüman ülkelerin anlatıldığı bölümde sema gösterisi de yapılacak. Müzik ve görüntülerle zeytin, üzüm, servet, savaş ve barışın hikâyesi anlatılacak. (0216 556 98 00, biletler 23, 34, 45, 56 TL) Akdeniz konseri Sezen Aksu, BKM organizasyonuyla 25 Eylül Cuma akşamı Turkcell Kuruçeşme Arena’da müsikseverlerle buluşacak. Minik Serçe, sevenlerine en beğenilen şarkılarını seslendirecek. Saat 21.00’de başlayacak konserde müzikseverler unutulmaz saatler yaşayacak, Aksu’nun şarkılarına hep bir ağızdan eşlik edecek. (0216 556 98 00, biletler 82, 97.50, z107.50 ve 127.50 TL) Sezen Aksu sahnede Müzisyenler pazarlamacı mı? Imogen Heap adıyla tanınan İngiliz şarkıcı, Twitter sayfasına bir not koymuş. Söylediğine göre, zamanının sadece yüzde 5’ini müzik yapmakla geçirirken; geri kalanını seyahat ve promosyon işleri için harcıyormuş... Imogen Heap, müzik dünyasında “interaktif çağın dijital kraliçesi” olarak tanınır. Çünkü kendi internet sitesini ve diğer bütün sosyal paylaşım sitelerini çok aktif bir şekilde kullanır. Dinleyicilerine çeşitli konularda fikirlerini sorar, şarkılarına remiks yapmalarını ister, her şarkısını tek tek onlarla tartışır, albümlerinin görsel tasarımı için öneriler ister ve en iyi olanı ödüllendirir... Imogen Heap’in yarattığı bu sanal dünya, aklıma şu soruyu getirdi: Bir müzisyenin zamanının sadece yüzde beşini müzik yapmaya, geri kalanını promosyona ayırması normal mi? Tam tersi olsa; yüzde 95’ini müziğe ayırsa, daha iyi müzik yapma şansı artmaz mı? Bunun sonucunda da, çeşidi ve kalitesi artan müzik, daha fazla dinleyicinin dikkatini çekmez mi? Bir başka deyişle; bir müzisyenin asıl işi, müzik yapmak değil mi? ZÜLAL KALKANDELEN sirin.guven?gmail.com kullanıcıya ulaştı. Eğer Facebook bir ülke olsaydı, Çin, Hindistan ve Amerika’dan sonra, dünyanın dördüncü büyük ülkesi olurdu...” Socialnomics’in yazarı Qualman şöyle diyor: “Yakın bir gelecekte artık ürünleri ya da hizmetleri kendimiz araştırıp bulmayacağız, onlar sosyal medya aracılığıyla bizi bulacak.” Videoyu izleyince, müzisyenlerle ilgili soruya geri döndüm. Gerçekler böyle ortaya serilince, Imogen Heap’in zamanını “az müzik, çok promosyon” temelinde planlaması, dönemin koşullarına uygun gözüküyor... Siz onu değil, o sizi buluyor... BİRİLERİ RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com Bu soruların yanıtlarını vermek için, yaşadığımız internet çağını iyi gözlemlemek gerek. İnsanların artık yataktan kalkar kalkmaz yaptıkları ilk işin epostalarını kontrol etmek olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Toplumsal hayat, gerçekten ciddi dönüşümler geçiriyor. Bugünlerde internette bu dönüşümleri çarpıcı bir şekilde gösteren bir video dolaşıyor. Videonun konusu, Erik Qualman adlı Amerikalı bir yazarın yeni çıkan kitabı. “Socialnomics: How Social Media Transforms the Way We Live and Do Business” adlı bu kitap, internet üzerindeki sosyal paylaşım sitelerinin hayatımızı nasıl değiştirdiğini anlatıyor. Çok ilginç bilgiler veren video, şu sorularla başlıyor: “Sosyal Medya Geçici Bir Heves mi? Yoksa Sanayi Devrimi’nden bu yana en büyük dönüşüm mü?” Ve ardından da şu bilgiler sıralanıyor: “Sosyal medya, internetteki 1 numaralı aktivite olarak pornoyu alt etti. Amerika’da her 8 çiftten birisi sosyal medya aracılığıyla evlendi. Radyonun 50 milyon kullanıcı sayısına ulaşması 38 yılı alırken, bu televizyon için 13, internet için 4, iPod için 3 yıl sürdü. Facebook ise, 9 aydan kısa bir zamanda 100 milyon Sosyal medya devrimi Fakat insan, bunu sanatçılar açısından düşününce, tedirgin oluyor... Bu durumda, sanatçılar, hayranlarıyla interaktif ilişki kurmak için dijital dünyada bir tür pazarlamacı haline mi gelecek? Peki, milyonlarca kişi tarafından takip edilmek için ilgiyi nasıl çekecekler? Bunu sanattan söz ederek mi, yoksa bugünkü gibi kendi özel yaşantılarının ayrıntılarını paylaşarak mı yapacaklar? Birçok sanatçının Twitter sayfasına bakınca, hangi restoranda ne yedikleri, neden canlarının sıkıldığı, kime gıcık oldukları türünden bilgileri buluyorsunuz. Çünkü görülüyor ki, kullanım amacı çoğunlukla kişisel reklam... Bu özel yaşam ayrıntılarıyla çekilen ilgi, albüm ya da konser biletlerinin satışına yansır mı? Kaç kişi David Byrne’ün blogunda anlattığı sanatsal projelerle ilgilenir ve yaptığı müziğe ilgi duyar? Kaç kişi Lily Allen’ın yeni manikür tarzını gösteren fotoğraflara bakar ve şarkılarını indirir? Herhalde Lily Allen fotoğraflarına daha çok kişi bakar... Bunlara karşın, durum geçmişe göre daha kötü değil. Televizyon, radyo ve yazılı basın, “celebrity” kültürünü zaten yıllardır besliyor. Üstelik büyük sermayenin elindeki medya aracılığıyla yapıyorlar bunu... Şimdi buna sosyal paylaşım siteleri de katıldığı için, bu kültür belki daha çok insanı içine çekecek. Ama en azından internet, şu an için daha özgür bir platform. Doğru kullanabildiğiniz sürece, büyük hız ve yeni olanaklar sağlıyor. Bana göre aslolan, müzisyenin zamanının çoğunu sanatını geliştirmek için harcaması. Dinleyicilerle iletişim kurmak istiyorsa, geri kalan zamanda sosyal medyayı kullanmasında bir sorun yok. Ama sanatçı, dinleyicilere ulaşmak için pazarlamacılığa soyunmamalı. Bundan daha iyi bir yol bulunmalı... Çünkü gerçek müzisyen sanatçıdır, pazarlamacı değil... www.zulalkalkandelen.com, kzulal@yahoo.co Aslolan sanat Bu albümde neyin peşinden gittiniz? Aslında hep arayıştaydım. O yüzden albümde farklı nitelikte bestelerim var. Bir çok pop tarzı, arabesk, Türk sanat müziği ve rock bir arada. Sözel olarak da duygularımı ve yaşanmışlıklarımı iyi ifade etmeye çalıştım. “Sihirbaz”da Selami Şahin ve Fuat Güner’le çalışmalarınız var. Selami Şahin’le karşılaştık, “Bundan İbaret”i mırıldandı ve o an albüme girdi şarkı. Diğer şarkılarla uyum sağlar mı diye elbette düşündüm. Ama şarkı kendini dinletiyordu, kendine özeldi ve ruhu vardı. Can Yücel’in “Ateş ve Suyun Aşkı”ı da Fuat Güner yorumuyla fazlasıyla dinlenebilir olmuş. Albüm sürecinde Fuat Güner ile sık sık görüşüyorduk. Çok fazla ortak noktamız olduğunu düşünüyorduk ve bu ortak çalışma doğdu. Fuat Güner şarkıya çok şey kattı, su gibi akıyor, pırıl pırıl... Hem bu şarkı Can Yücel’e de bir selam oldu. O insana dokunan bir adamdı, düşündürüyordu. Sadeydi, bizdendi, hayattan ve gerçekti. “Sihirbaz” şarkısı albüme ismini de veriyor. Bu, neye bir gönderme? Sihirbaz, sözcüklerin bir oyunu. Müzikte deneyselliği seviyorum. Diğer yandan Sihirbaz dinleyenin algısına açık. Sade, kolay anlaşılır. Aşık olmayı anlatıyor, çünkü aşk bir sihir. O yüzden aşkı becerebiliyorsak hepimiz sihirbazız. Hem aşk her şeyi yaptırır, aşkla her şey yapılır demek bu. Ben ise kolay aşık olamam. Sanırım o yüzden benim için daha da sihirli. Yaşanmışlıklar... Peki, neden? Bazen hazır oluyorum ve aşk geliyor. Aşık olduğumda gözüm kararıyor ve her şeyi ona adıyorum, önceliklerim değişiyor. Bu çok güzel, biraz da çocukça ama yaralayıcı. Kendimi dengelemeye çalışıyorum, kolay olmuyor. Zırhlarımı indirdiğimde korumasız kalıyorum. Bu da her zaman göze alabileceğim bir şey değil. Ama bu kadar duvar aşkın önüne geçmek için yeter de artar bile. Eskiden daha özgürce hareket ediyordum. Sanırım aşk artık mantık duvarına çarpıyor. Çünkü aşkta hayatımı suiistimal ediyorum. Karşılığını ne kadar aldığımı düşünüyorum ve bilemiyorum. İstanbul’da aşka inanmak ise çok zor. Yani “bu şehirde aşk yok” mu? İstanbul’da bunu pek yakalayamadım ya da ben yanlış seçimler yaptım. Özellikle bu yakada, Avrupa’da aşk yok. Her şeyi tüketiyorlar, herkesin acelesi var. Hayat bu kadar hızlı yaşanmaz ki! Buradaki aşkları Türkiye’den ve dünyadan ayırmak gerekli. Ben ise dürüstlüğe ve samimiyete inanıyorum. Bu da güven demek. Artık 30 yaş sınırındasınız. Hep söylenen o değişik ruh ya da olgunluk halini hissediyor musunuz? Hayatımda çok yaralar aldım. Artık yara alacak zaman yok benim için. Seçimlerimi doğru yapıyorum. Yine de olgunlaşmadım ama daha fazla kendimle konuşuyorum, tartışıyorum, kararlarımı net veriyorum. Akıp geçmesine izin vermemiz gerekir hayatın diye düşünüyorum. İçimdeki çocuğa söz geçiremediğim zamanlarım da oluyor. Dürüstlük ve samimiyet C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear