26 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

10 5 EYLÜL 2009 CUMARTESİ Sergi Rebecca Ward Milk’te Milk, Amerikalı enstalasyon sanatçısı Rebecca Ward’u ağırlıyor. 1984 doğumlu sanatçının enstelasyonları özünde mimarı yapıya sahiptir. Renkli bantlar kullanarak 3 boyutlu cizgisel hareketler yaratarak , sadece o mekana özgü, tekrar edilemez yerleştirmeler yaratıyor. Varolan ışıkları ve açıları kullanarak perspektifte buluşturduğu bantlarla mekan ve çizgiler arasında dengeli bir diyalog oluşturur. Sanatçının enstalasyonları Eylül ayı boyunca Milk’te görülebilir. (Tel: 0 212 212 251 57 27) İstanbul’un fotoğraf albümü İstanbul 2010 için hazırlanan görsel projelerden fotoğraf alanındaki Fotoğraf Geçidi 2010 gerek AKB ajansı yetkilileri, gerekse projenin yönetmen ve koordinatörleri tarafından çok önemseniyor. Ajansın görsel sanatlar yönetmeni Beral Madra’nın “en kapsamlı fotoğraf etkinliklerinden biri”, projenin kuratörü Gültekin Çizgen’in “Türkiye’nin en büyük fotoğraf projesi” olarak nitelediği Fotoğraf Geçidi bugün ilk sergiyle başlıyor. Liseli ikizler İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti (AKB) Ajansı Görsel Sanatlar Yönetmenliği GAMZE projeleri arasında yer ERBİL alan “Fotoğraf Geçidi 2010”, Erhan Şermet‘in “İstanbul Aile Albümü” adlı sergisiyle bugün başlıyor. Sergi, İstanbul’daki Fototrek Fotoğraf Merkezi’nin İstiklal Caddesi üzerinde Mısır Apartmanı’ndaki galerisinde izlenebilir. 12 aya yayılacak bir proje olan Fotoğraf Geçidi kapsamında yalnızca her ay bir fotoğraf sergisi değil, İstanbul temalı fotoğraf gösterileri ve söyleşiler, fotoğraf dünyasının önde gelen isimlerinin katılacağı atölye programları, İstanbul sanat ve fotoğraf seminerleri, çocuklar için fotoğraf atölyeleri ve sergi okuma günleri gerçekleştirilecek. bütçesinin 6 milyon lira olduğunu, sonra 4 ve en sonunda da 2,53 milyon liraya düştüğünü anlattı. Kendilerine 227 proje geldiğini belirten Madra, bugün için 30 projenin onaylandığını ve 40 kadarının daha onaylanmasını öngördüğünü kaydetti. Kriterler konusunda “Avrupalı örnekleri inceleyerek” karar verdiklerini vurgulayan Madra, projelerin bütçelerini belirlerken adaletli olmayı çok önemsediğini söyledi. Fotoğraf projeleri arasında az sayıda projenin Ajans tarafından kabul edilmesi belli ki yoğun bir tartışma yaratmış; ajans yetkililerinin ısrarla “biz kamu kaynaklarını dağıtıyoruz, yasamız var, her şeyin hesabını veriyoruz” yönündeki açıklamaları kendilerine sürekli bu yönde eleştiriler geldiği izlenimi yaratıyor. Anadolu Toprağının Hazineleri Çırağan Palace Kempinski Sanat Galerisi yeni sezona Tülay ve Eren Kocaman’ın “Anadolu Toprağının Hazineleri” adlı sergisiyle giriyor. Hititler’den Selçuklular’a, Anadolu medeniyetlerinin yaşayışlarını gösteren çeşitli boyutlardaki panolar, ışıltılı seramik çiniler, rölyefler, sırlı turkuaz seramikler Saray’ın zemin katındaki sergide görülebilecek. Açılış gecesinde ise yönetmen Tolga Örnek’in “Hititler” filminden bir bölüm gösterilecek. Sergi 6 Ekim’e dek Saray’ın ilk katındaki Çırağan Palace Kempinski Sanat Galerisi’nde görülebilir. (Tel: 0 212 326 46 46) ‘AKB Ajansı model olabilir’ Yönetmenliğini ve küratörlüğünü fotoğraf sanatçısı Gültekin Çizgen, koordinatörlüğünü Cenk Gençdiş‘in yaptığı proje için AKB Ajansı bütçesinden 200 bin lira ayrıldığı, bunun projenin toplam maliyetinin yüzde 53’ünü karşıladığı belirtiliyor. Projenin basına tanıtımı için geçen salı yapılan toplantıda AKB Ajansı Görsel Sanatlar Yönetmeni Beral Madra projenin bugüne kadar Türkiye’de yapılan “en kapsamlı fotoğraf etkinliklerinden biri” olduğunu vurguladı. Madra, kapsamlı projelerin 2010 yılı ile sınırlı kalıp kalmayacağı yönündeki sorumuza “AKB Ajansı’nın, kamunun kültürsanat faaliyetlerini desteklemesi pratikleri için bir örnek model oluşturabileceğine inandığını” söyleyerek yanıt verdi. Madra ayrıca, kaynakları nasıl dağıttıkları konusuna uzun uzun açıklık getirirken kendi bölümlerinin başlangıçtaki ‘Yalnızca İstanbul’da değil’ Kuratör Gültekin Çizgen, proje sürerken her sergiye ilişkin afiş ve broşürlerin yanı sıra bir web sitesinin de devreye gireceğini ifade ederek, fotoğrafların yalnız İstanbul’da değil, Türkiye genelinde birçok ilde de sergileneceğini söyledi. Çizgen de Madra’nın “Bu proje Türkiye’nin en büyük fotoğraf projesi” saptamasını yineledi. Çizgen, AKB Ajansı ile ilgili olarak “kimi aksamalar olduğu” yönündeki değerlendirmesini yönetim değişikliklerine bağladı, kamu kaynaklı işlerin zor gerçekleştirilmesine değindi ve sonuç olarak 2010 Ajansı’nın faaliyetlerinin “olması olmamasından iyi” olduğunu söyledi. Sergiye dönüşmesi tasarlanan çalışmaların tümünün bu proje için hazırlandığını vurgulayan Çizgen, sonuçta ciddi bir İstanbul fotoğrafları külliyatının oluşacağını belirtti. Gültekin Çizgen 12 fotoğrafçıyı seçerken önemli isimlerin yanı sıra gençleri de teşvik etmeyi önemsediklerini söyledi. İletişim içinde iletişimsizlik hali Bugün Fototrek’te 19.00’da açılışı yapılacak Erhan Şermet’in sergisi, ‘İstanbul Aile Albümü’ 2 Ekim tarihine kadar izlenebilecek. Erhan Şermet, çıkış noktasını yoğun imaj bombardımanı altında yaşanan ‘iletişim içinde iletişimsizlik hali’nin oluşturduğunu söylüyor: “Bizi saran görüntülerin çoğu bizden bahsedermiş gibi yaparken bizi varsaydıkları bir kalıp içinde sunmak isterler. Politik düşüncenin şekillendirdiklerinden reklamın sınırsızca çoğalttıklarına, kendimizi aradığımız her görüntüde hayal kırıklığına uğrarız. Başroldeymişiz gibi olsak da sunulan esas düşünce veya ürünün fonu ve taşıyıcısıyızdır sadece. Dolayısıyla projemde yalınlık içinde çekilmiş portreöler, kendi seçtikleri halleri içinde insanlar olsun istedim. Fotograflarımda Erhan insanlar doğrudan Şermet izleyiciye bakıyorlar ve böylelikle görüntüleri her izleyicide serbestçe yankılanarak yorumlanabiliyor; bir aile albümündeki portrelerde olduğu gibi...” Kuratör Gültekin Çizgen’in “İstanbul Aile Albümü”nün yaratıcısı Şermet ile ilgili değerlendirmeleri ise şöyle: “Yeni ve gelecek vaat eden bu fotoğrafçının işlerinde güçlü bir yaratıcılık seziliyor. Fotoğraflarında kentimizin sosyal yapısından seçtiği profilleri, tipleri doğrudan fotoğraf yapısında, son derece sade, basit, ancak çevre ögeleriyle çarpıcı bir şekilde anlatıyor. ‘Basit’ dedim; bunun üzerinde biraz duralım. Leonardo Da Vinci’nin söylemini hatırlayalım. Rönesans’ın büyük ustası ‘Basit güzeldir fakat çok zordur’ diye buyurmuş, buna katılmamak mümkün değil. Fotoğrafçımız da işte bunu anlamış.” Şermet’in fotoğraflarında kapıcılardan şoförlere, mimarlardan dervişlere, sanatçılardan satıcılara kadar çok geniş yelpazede simalar yer alıyor. Beyoğlu’nun sırtındaki gelecek Çalışmalarında temel malzeme olarak kent bileşkenlerini kullanan Fransız plastik sanatçı Bertrand Ivanoff, İstanbul’un kentsel dokusundan esinlenen yeni bir ışık enstalasyonu projesi gerçekleştirecek. Ivanoff’un Taksim’deki eski Park Otel binasının üzerinde sergileyeceği “Eğik Ufuk Çizgisi” isimli enstalasyonu binanın üzerinde ortaya çıkacak gecenin tamamlanmamış bir parçasıymışcasına duran alan muhtemelen kentle ilgili kafanızda yer alan bir çok soruyu da gündeme taşıyacak. Aslında Ivanoff’un Park Oteli seçmesinin sebebi zamanında kentte yer alan en önemli yapılardan biri olan şimdiki yıkık dökük harabeden fazlasıyla etkilenmesi ve İstanbullular’ın kente karşı bu kadar duyarsız olması karşısında yaşadığı şaşkınlık. Üzerine yerleştirdiği eğik çizgininse bu itici ve karamsar yapıyı geleceğin bir işaretine dönüştüreceğini düşünüyor. Son bir not tüm Beyoğlu ve Tarlabaşı‘nın sırtına yaslanmış gibi görünen proje, büyüklüğü sebebiyle en iyi uzaklaşarak bakmayı gerektiriyor. Çalışma 12 Eylül’den itibaren görülecek. Fotoğraf Geçidi’ndeki 12 sergi Erhan Şermet’in ‘İstanbul Aile Albümü’ sergisi 5 Eylül2 Ekim, Nevzat Çakır’ın ‘İstanbul’un Adı Fotoğraf’ sergisi 3 Ekim30 Ekim, Bülent Özgören’in ‘İstanbul’un Aydınlık Yüzleri’ sergisi 31 Ekim4 Aralık, Cengiz Akduman’ın ‘Panistanbul’ sergisi 5 Aralık 20098 Ocak 2010, Yusuf Darıyerli’nin ‘Az Kısalt: İstasyon Berberi Cavit’ sergisi 9 Ocak5 Şubat 2010, Merih Akoğul’un ‘Renkli İstanbul’ sergisi 6 Şubat5 Mart 2010, Özcan Yurdalan’ın ‘Yazılı İstanbul’ sergisi 6 Mart2 Nisan 2010, Engin Güneysu’nun ‘Sokağın Dili: Bildiğin İstanbul’ sergisi 3 Nisan7 Mayıs 2010, Gültekin Çizgen’in ‘Sahne Senin İstanbul’ 8 Mayıs4 Haziran 2010, Coşar Kulaksız’ın ‘İstanbul In İstanbul’ sergisi 5 Haziran2 Temmuz 2010, Salı Grubu’nun ‘Salı Bakışı’ sergisi 3 Temmuz6 Ağustos 2010, Arjen J. Zwart’ın ‘Sirkeci Garı’ sergisi de 7 Ağustos3 Eylül 2010. Izİzlenim İmge Olarak Sözcük, Post Pop ve Tabloid, Malzeme Önemlidir, Bedensel ve İlahi, Dünya Oyunları, Anlatı Öncelikleri, İlişkisel Estetik, Kimlik ve Kimlik Politikaları gibi başlıklar ve çağdaş sanatın deneyimselliği ya da gelenekselden vazgeçmek… Bunlar size belki hemen çağrışım yaptırmayacak, ancak kısa bir düşünmenin ardından hiç de yabancısı olmadığınızı fark edebileceğiniz sınıflamalar. Oktet için belirlenmişler. İnsandan, uygarlıktan, savaştan, politikadan ve birçok konudan bahsediyorlar. Sonsuzluk, tıpkı ‘octet’ gibi bir bilişim teriminin ve müzik dilinin kullandığı ‘sekizlik’ kavramı… Bizde ya da onlarda fark etmiyor. Bu konular insan ile ve onun dünü ve bugünüyle bağlantılılar. Sergi Pera Müzesi’nin dördüncü ve beşinci katlarında dolu dolu hazırlanmış. Uzaktan getirilen bir çalışma. New York’tan School of Visual Arts’ın öğrencilerinin, öğretim elemanlarının, mezunlarının yapıtlarından bir seçki sunuyor. Resim, heykel, desen, fotoğraf, yerleştirme, video, dijital sanat türleri gibi çağdaş sanatı ve malzemenin yaratıcı kullanımını örnekliyor. Uluslararası kültür platformunda sosyal ve siyasal değişimlere tanıklık ettiriyor. Adalet kavramı, etik sorunlar, ekonomik farklılıklar, tüketim ayrıcalığı gibi alt başlıklarla uğraştırıyor. Küreselliğin getirilerini hiç de yabana atmıyor. Bir tuval resmi, bir yerleştirme ya da bir heykelle yapabiliyor bunu; sonuçta, çağdaş sanatçının söyleyecek sözünü çok seçenekli dil kılavuzundan seçebildiğini kanıtlıyor. Sergide okulun birçok öğrencisi ile buluşurken birçok ulusun insanının çağdaş sanat üretimini de yakından izleme olanağı bulacaksınız. Zamanınızı tıpkı Elif Uras’ın seramikleri ya da Nancy Chunn’un gazeteleri gibi yaşadığı bölgeyle ilintili işlerle, savaşın ve acının yankılanışına gönderme yapan yaklaşımlılarla, çağdaş kitle iletişim sistemleri ve yeni teknolojilerin yaşamı etkileyen doğurganlığı ile buluşarak geçireceksiniz. Görsel sanatların uluslararası ortamlardan beslenip giderek yeni kavramsallık ve pratik uygulama alanları bulacağını, deneyselliğin bir sistem olduğunu, sanatın sezgisel ve dışavurumsal olgularla yönleneceğini göreceksiniz. Oktet’te yapıtlar sekiz alanda sınıflandırılmış, rahatça izleniyorlar. Yorulmadan ve bıkmadan dolaşıyorsunuz. Çekici ve düşündürücü işler arasındasınız. Ciddi bir yaklaşımın ciddi sonucuyla başbaşasınız. Estetik ögeleri değerlendirmenin ötesinde dışavurumu, ? ÜMRAN BULUT Oktet: School of Visual Arts’tan seçme yapıtlar metafiziği, düşseli, yorumu ve yeni gerçekçiliğin bir birleşimini bulacaksınız. Çağdaş sanatın barok, klasik, romantik ve diğer akımlardan bilgilenmesini ve kendi demokrasisini oluşturma çabasını kolayca algılayacaksınız. Amerikan Sanatı’nın 2. Dünya Savaşı sonrasında gelişen ve savunulan Soyut Dışavurumculuk ve Pop Art gibi sanat yönelimleriyle gündeme gelişine uzanın. Kendiliğindenliği ve yaratıcı kültürel oluşumların her zaman desteklenmiş olmasının sonucunda Avrupa’dan farklı bir sanat dili kullanabilmenin coşkusunu paylaşın. Birçok örnekte özgünlüğün nasıl biçimlendiğini, sezgisel ve akılcı oluşu, geçmişten alıntılarla yeniyi geliştirme bilincini, değişimin çok kültürlü yaşamda hızla yol alabildiğini ve sanatın hangi kavramlarla devam ettirildiğini izleyin. Geleneksel tekniklerin uygulanışının ötesinde sadece geleneksel düşünce ile üretilen sanatın çok ötesindesiniz. Kavramsal kalmayı aşıp sanatın ve estetik deneyimin zaman ve uzamda sınır tanımamazlığında dolaşın; çalışmaya, düşünmeye, duyguya ve akılcı olmaya yönelik arayışlarla buluşacaksınız. Sergi 4 Ekim’e kadar sizinle, iyi seyirler. Tiyatro Hala Aşk Var mı Aşkı bulabilmek için çöpçatan sitelerini kendilerine aracı yapan bir çiftin, birbirlerini düşürdükleri tuzaklara şahit olacağınız bu interaktif komedi de, Aşk için aşkın nasıl kullanıldığına şahit olacak, bir kadın ile bir erkeğin yüzyıllardır süren savaşının içinde bulacaksınız kendinizi… Bu sanal dünyamızda kimi zaman dokunmayı özlediğimizi hatırlatmak adına yazılan bu oyun, yarın görülebilecek. Metin Zakoğlu’nun yazıp yönettiği oyunda kendisine Merve Yavuzcan ve Emre Altay eşlik ediyor. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear