26 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

2 4 TEMMUZ 2009 CUMARTESİ Aldığınız ürün size reklamlarda anlatıldığı kadar kullanışlı değil. Üstelik kalitesi de vaat edilenin altında. Yine onca para döktüğünüz için kendi kendinize yanıp onu da kullanılamayanlar dolabınıza mı kaldıracaksınız? Öyleyse henüz tüketici haklarına dair yeterli bilgiye sahip değilsiniz. O halde Tüketici Birliği’nin Tüketici Okulu tam da size göre. Kandırılmaya karşı 16. yıl 16 yıldır her Temmuz ayı kapıya dayandığında ellerim titriyor, yüreğim ağlıyor. 1993 yılının Haziran ORHAN ayı ortalarında, gecenin kör karanlığında AYDIN en çalmıştı ev telefonum. Merhaba ben Asaf. Arkadaşlar seni davet etmişler Sivas’a, olumlu yanıt verememişsin. Biz gidiyoruz. Uğur da geliyor. Metin ağabey, Behçet ağabey, Aziz amca da geliyorlar. Gelip bir geceyi sen sun istiyoruz. Şiirler oku. Program basacaklar, ne dersin? İnan çok istiyorum Asaf. Hem, sizlerle hem onca can ile birlikte olmak ve bana düşeni yerine getirmek için çabalıyorum. Ama çalışıyorum. Hareket günü, gece geç saate kadar çekimlerim var. Sivas’a uçak da yok. Öyle de oldu. Hareket günü geldi ve ben gidemedim. Kalakaldım Cihangir yamacında. İşte bu yüzden, 2 Temmuz günü Sivas’tan yükselen ateş önce beni yaktı. Sonra, gözlerim kan çanağı, ellerim yumruk. Kabataş’ta TYS önündeki onurlu kalabalığı anımsıyorum. Otobüs’ün üstünden “Katillerin yakalanıp yargıya teslim edilmesini istiyoruz. Devlet görevini yapmalıdır. Ey insanlık, sizlere sesleniyorum 20. yüzyıldayız. Türkiye’de dinci gericilik, insanlarımızı ateşe verdi” diyen Ataol Behramoğlu’nun ardından, hayatımın en zor anlarını yaşamıştım. Mikrofonu elime aldım. İlk kez dünyam karardı. İlk kez elimde mikrofon önümde 150 bin insan, öyle susa kalmıştım! Nazım’ın ‘Kerem Gibi’ şiirini hıçkıra hıçkıra okudum, ama konuşamadım. Öfkem, acıma yenik düştü. ‘Sivas’ın hesabı sorulacak” sloganı ilk orada atıldı. Zincirlikuyu mezarlığına yürümek kararı aldık. Devlet önümüze panzerlerden duvar ördü. Kabataş üstünden, DolmabahçeTeşvikiye ve Şişli yönünü kullanıp Zincirlikuyu’ya erişmek varken, polis; KaraköyKasımpaşaOkmeydanı üstünden yol verip, eylemi pasifize etmeye çalıştı. Böyle bir günde bile ‘kentin trafiği aksamamalıydı’! 150 bin insan yan yana, omuz omuza, marşlartürkülerdeyişlerağıtlar söyleyerek yürüdük. Uzunca süre konuşamadım. Evden çıkamaz oldum. Dostlarımın acısı yüreğimi dağladı. Ellerim ilk o zaman titredi. Ardı sıra yaşananlarla hıncım büyüdü. Devlet, birbirini suçladı! Kimse, gözlerimizin önünde olup biteni üstüne almadı. Aradan 16 yıl geçti. Bizimkiler, yine binlerce can ile, beraber bir arada yaşıyorlar. Katiller ise, ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaşıyorlar. Devlet görevini yapmadı yapmıyor. Dönemin Cumhurbaşkanı, Hükümeti, Başbakanı, Sivas’ın Belediye Başkanı Valisi, Emniyet Müdürü, Jandarma Komutanı görevlerini yapmadı, yapmıyorlar. Ellerim titriyor, yüreğim ağlıyor, öfkem büyüyor. oaydinoaydin@gmail.com tüketici okulu Ucuz pahalı fark etmez, hakkınızı arayın Ayşegül Güney, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünden yeni mezun olmuş. Tüketiciler Okulu’nu internette üye olduğu gruplardan birinden öğrenmiş. Aldığı bir ürünle ilgili sorun yaşadığında nereye başvuracağını, hangi yolları takip etmesi gerektiğini öğrenmek için okula gelmiş. Şimdiye kadar büyük bir hak ihlaleli yaşamamış, yaşadıklarını da kendi çözmüş. Onlardan birini şöyle anlatıyor Güney: “Tekstil ürünü satan bir mağazadan ayakkabı aldım, aslında yapmamam gereken bir şeydi, çünkü ayakkabı onların işi değil. Bir ay bile giymeden topuğu aşındı, mağazaya gittim, istediğim numaranın olmadığını, ayakkabının indirimde olduğunu dolayısıyla indirim fiyatına göre başka ürün alabileceğimi söylediler, AYŞEGÜL GÜNEY Bilgilenme hakkı Kuşkusuz bunlardan ikisi, sorun yaşandığında başvurulabilecek Kaymakamlık bünyesindeki Tüketici Sorunları Hakem Heyeti ile Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü’ndeki İl Hakem Heyetleri’ydi. Mayıs’ta açılan okulda şimdiye kadar 40 tüketici eğitim almış. Eğitimin sonunda bir de sertifika veriliyor. Tüketiciler Birliği Onursal Başkanı Av. M. Bülent Deniz, eğitimin tüketicilerden yoğun ilgi gördüğünü söylüyor. Ona göre, tüketici hakları sadece bireyin yaşamını sürdürebilmek için gereken tüketimi yaparken uğrayacağı hak ihlalleriyle ilgili değil, tüketici hakları kavramının günümüzde ulaştığı nokta; hak arama refleksi ile başlayan ve katılımcı demokrasiye kadar gidebilen bir sürece işaret ettiğini söylüyor. “1980’lerden itibaren küresel olarak gelişen tüketici hakları, 1985’te BM tarafından hazırlanan ve tüm dünya ulusları tarafından imzalanan Birleşmiş Milletler Tüketici Hakları Evrensel Bildirgesi ile somutlaşıyor. Bu bildirgede sayılan temel tüketici hakları arasında yer alan ‘bilgilenme hakkı, zararlarının tazminini talep etmek hakkı, temsil edilme hakkı’, bireyin ‘tüketici’ kimliği ile bilgili ve bilinçli olmasını zorunlu kılıyor” diyor. Bu yüzden de 1997’de kurulan Tüketiciler Birliği, “bilinçli tüketiciörgütlü tüketiciuygar insan” konsepti içinde, bir yandan mevcut hak ihlâllerine karşı mücadele ve çalışmalarını sürdürürken, diğer yandan bireylerin bilinçlendirilmesi için alanında uzman kişiler aracılığı ile eğitim çalışmalarını yürütüyor. Sonbaharda bazı şubelerde Tüketiciler Birliği/Tüketici Okulu’nun açılması, eğitimin ayrıca internet gibi değişik platformlar aracılığı ile tüketicilere ulaştırılması planlanıyor. Sigorta ve hasta hakları, güvenli gıda ve benzeri konularda dersler de konacak. www.tuketiciler.org, 02125679744 Fotoğraflar: VEDAT ARIK “Bir öğlen kapımı çaldılar, ellerindeki üç zarfı uzatarak birini seçmemi söylediler. Seçtiğim zarfı açmak için daha üst bir görevlinin gelmesini bekledim. Geldiğinde açtım, ESRA çamaşır makinesi yazıyordu. Bu AÇIKGÖZ hediyeyi kazanabilmem için yapmam gereken tek şeyin, ellerindeki 32 parçalık tencere takımını almam olduğunu söylediklerinde tereddüt ettim. Ancak tencere takımı parasına çamaşır makinesi alacak olmam beni cezbetti. Sözleşmeyi imzaladım, hediyemin gelmesi için beklemeye başladım...” Tüketiciler Birliği’nin düzenlediği Tüketiciler Okulu’na hakkını aramak için gelen bir tüketici anlatıyor bunları. Biraz da tongaya düşmekten kaynaklı kırık bir sesle... Sonrası malum. Firma aranır, hediyenin herkese verilmediği söylenir, ardına da sözleşmeyi iyi okusaydınız sözleri eklenir... Belki yeni kuşaklar için kapıdan satış görülmeyen bir alışveriş şekli olabilir, ancak 30 yaş altındaki herkes bir kez olsun kapıdan satış yapan bir elemana rastlamış, kimi de onun tuzağına düşmüştür. Bilinmeyen şeyse aslında ne firmayla kavgaya, ne ödenen paraya yanmaya gerek olduğu. Çünkü aldığınız ürünü geri verip paranızı alabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, ürünü aldığınız yedi gün içinde iade etmek istediğinize dair bir yazıyı, iadeli taahhütlü ya da noter huzurunda firmaya yollamak. Bu ve daha fazlasını öğrenmek için, Tüketici Birliği’nin her ayın son Cumartesi günü ücretsiz olarak düzenlediği Tüketiciler Okulu’na katılmanızda yarar var. Biz geçen hafta oradaydık. Bu yaz sıcağında bir salon dolusu insanı bir araya getiren mağduriyetleri dinlerken hem güldük, hem de aslında yapılabileceklerin ne kadar basit olduğunu öğrendik. BÜLENT DENİZ kabul etmedim. Diğer mağazaları soruşturacaklarını söylediler, bir süre bekledim, ses çıkmayınca, kendim tek tek bütün şubelerini aradım. En sonunda bir şubede buldum. Almaya gittiğimde, biz uğraşırdık, siz zahmet etmeseydiniz, dediler. Oysa bilgisayarlarında şubelerdeki stoklarla ilgili bilgiler olduğunu biliyordum, tartıştım”. Güney’e göre, alınan ürünün iki ya da beş liralık olması fark etmez, sorunluysa peşine düşmek bilinçli bir tüketici olmanın şartı. Hele de yaşadığımız devirde. “Sürekli kriz olduğu söyleniyor, para değerli, korumalısınız deniyor. Bir taraftan size her yandan ‘beni al, beni al, indirimliyim’ diye bağıran vitrinler. Öyle büyük bir tüketim toplumu olduk ki... Bu tüketim furyasına kapılmak çok kolay” diyor. İki yıkamada beyazlayan pantolon Fatih Canpolat: Tüketici olarak haklarımı öğrenmek için internete başvurmuştum, okulun bilgisini gördüm, başvurdum. Bir mağazadan pantolon almıştım, iki yıkamada beyazladı. Geri götürdüm, kabul etmediler. O zamanlar bu kadar bilinçli olmadığımdan sineye çektim... Tekstille uğraşıyorum, gecelik, pijama üretimi yapıyoruz. Bazen sorunlar çıkıyor, kullanıcı ile karşı karşıya geliyoruz, kullanıcının hakları ne, bizim karşı koyabileceğimiz noktalar neler, onları da öğrenmek istedim. Bankalar bindiği dalı kesmesin Gaye Akyollu: Devlet memuruydum, emekli oldum. Uzun yıllar hiçbir sorun yaşamadan kredi kartı kullandım. Ta ki krize kadar. Ödeyemeyince, faizle katlandığı için bir çıkmaza girdim. GAYE AKYOLLU Bankalara dilekçe yazdım, ödeyebileceğim miktarı birkaçı kabul etti, onlar bitmek üzere. Ancak anlaşamadığım bankalardaki faizler gittikçe büyüyor. Bankalar üretici ve tüketici arasında bir köprü. Muhakkak ki bir komisyon alacaklar, ancak tüketiciyi ve üreticiyi mağdur ederlerse bindikleri dalı kesmiş olurlar. Tüketiciler Birliği kredi kartı ücretleri konusunda büyük ses çıkardı, o yüzden gelip tanışmak istedim. FATİH CANPOLAT İnsana yönelmek ve... Hiç de kolay değildir insana yönelmek! Sahip olunan yetenek yeterli değilse, hepten kaçılır insandan. Hatta saklanılır insandan! Yapılması gereken, gözlemetütlerözümleme ve ORHAN eksiksiz bir içtenlikle yaklaşmaktır ÇETİNKAYA insana. Resim sanatı, bir dekorasyon ögesi ya da seyirciyi hoşnut etme çabası hiç değildir. Bir felsefedir resim sanatı. Bunun için dahi çocuk yoktur resim sanatında. Yaşam boyu, insan insanainsanlığa sürekli borçludur... İnsana yönelmek, borçlarımızı ödemenin ilk adımıdır. “Her resim, yeni bir aşk gibidir” diyor Renoir. Bu sözü her anımsayışımda; saygılı bir kıskançlık duymuşumdur... Aşksanat kıyaslamasına girmek istemem amma... “Aşk bilinmezi bilme duygusu... Aşk bize bunu sunar. Başka hiç bir şey olmaz! O’nu bir kez daha gördüm; her hangi birinden farksızdı!” diyor bir yazar. Bu anlatımın içeriğinde sanatın bıkkınsızlığıyarınlara tüm tazeliği ile kalışı; aşka sanatın üstünlüğünü göstermiyor mu? İnsanlığa, özlenen şeklini verme, ancak insanüstü fedakarlıklarla gerçekleştirilebilir. Dışa vurumculuk Expresyonizim (ifadecilik) çağdaş resim dünyasında bir akım olarak 1890’larda Norveçli sanatçı Edward Munch, Avusturyalı Gustave Klimt, Belçikalı James Ensor gibi sanatçılarla başlamıştır. Şiddetli ve abartılı biçim çarpıtmalar, bu akımın ana unsurlarındandır. İkinci Dünya Savaşı‘ndan sonra Post Ekspresyonizm ile Amerikan Abstrakt (soyut) akım dünyayı bir salgın gibi sardı. Savaş üstünlüğünün; ekonominin baskısı ile sermaye, sanatı avucuna almıştı. Bu öncü resim akımı, çarpıcısürekli vurgular ve büyük boyutlardaki tuvallerin kolay etkisi ile, tüm dünyaya hızla yayılmıştır. Böylece resim sanatı, moda ve şov etkinliğine bürünerek popüler olmaya başlamıştır. Enez yeteneklerin sığınağı haline gelen bu akım giderek salgın biçimine dönüşmüştür. Sosyokültürel yapının köklerine inilmeden, derin bir incelemearaştırma yapılmadan, çağdaş resim akımı sadece bir taklitmoda özelliklerini taşıyabilmektedir. Böylece yapılan uğraşların hiçbiri bizim olmamaktadır. Ulusal köklerimize inilmeden (şovenist anlamda değil), kalıcı bir yapıl olamaz. Ancak çevremizi ve hatta kendimizi kandırmaya devam eder dururuz! Birey olarak yaşadığın yerlerden besleniyorsun. Yaşadığın yerdesin ve ondan besleniyorsun. Köklerin yaşadığın yerde, çiçek ve meyvelerin başka bir yerde olamaz. Evrensel tohumlar yok ki, yutasın! Hazıra konmak olmaz. İkinci Dünya Savaşı‘ndan sonra, genç Amerikalı sanatçılar, günümüz sanatına bir güç getirdiler ise; Fransız sanatçılar, uzun bir aramada kazanılmış bir düzen bağı ve kusursuz duyarlılığın yardımı ile, resim öğelerinde (unsur) seçkin bir yerlere getiriyorlar sanatı. Sanatçı her resmini bitirişinde tam bir doyum sağlamalı ve mutlu olmalıdır. Çağdaş resim sanatı uğraş içinde büyük bir hız getirmiştir. Tazelik ve hız. Fakat bu, çalışmalarda, aşırı bir duyarlıkla, köklü araştırmalar olmazsa, bu hız cehaletin telaşı olur. Oysa cehaletin hız hakkı değil, sevme hakkı bile yoktur. Sanatçının elinden, uğraş için vermesi gereken zamanı alamazsınız. Onu telaş ve ucuzluğa zorlayamazsınız. hafta?cumhuriyet.com.tr C MY B C MY B İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Elif Tokbay Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74 Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörleri: Hakan Çankaya, Neşe Yazıcı Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Tel: 0 212 251 98 7475 0 212 343 72 74 Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear