Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Konser 4 11 TEMMUZ 2009 CUMARTESİ Patricia Kaas kabaresine davet ediyor Fotoğraf: MEHMET TURGUT Patricia Kaas, İstanbul’daki nefes kesen konserinin hemen ardından şimdi özel bir proje ve 12 şarkıdan oluşan son albümü ile yeniden karşımızda. Zarafeti ve cazibesiyle dünyayı kendine hayran eden güzel sanatçının yeni albümünün adı “Kabaret”. Albümleri tüm dünyada 16 milyon satan Fransız sanatçı; son albümü “Kabaret” ile iç dünyasının kapılarını dinleyenlere açarken; feminen bir ambiyansın hâkim olduğu şiirsel sözlere yer veriyor. Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika’yı kapsayan tam 170 konserlik dünya turnesinin bir ayağını İstanbul’da gerçekleştirerek İstanbullu müzikseverleri kendine hayran eden Patricia Kaas; yıllar geçtikçe ne güzelliğinden ne de eşsiz sahne performansından hiçbir şey kaybetmediğini, dahası performansını yeniliklerle zenginleştirdiğini kanıtladı. “Kalbimi ve ruhumu ortaya koydum” dediği 12 şarkıdan oluşan “Kabaret”; Paris, Berlin ve Buenos Aires üçgeninde gerçekleştiği varsayılan ve Patricia Kaas’ın 1930’lu yıllara adadığı bir proje olarak dikkat çekiyor. Albümün sanat yönetmenliğini ise Cacharel, Cartier ve Rolex gibi öncü markaların reklam kampanyalarında çalışmış olan sanat yönetmeni Eric Biard üstleniyor. Rock’n Coke başlıyor CocaCola tarafından Pozitif organizasyonu ile bu yıl altıncısı düzenlecek Rock’n Coke, 18 ve 19 Temmuz akşamları İstanbul Park’ta yapılacak. Festival kapsamında Linkin Park, Nine Inch Nails, The Prodigy ve Kaiser Chiefs gibi dünyaca ünlü isimler sevenleriyle buluşacak. Ayrıca Duman, Hayko Cepkin, Santigold, Juliette Lewis, Jane’s Addiction, Howling Bells, D2, Cold War Kids, Aylin Aslım, Emre Aydın ve The Twelves de konser verecek. Festivalcilerin iki gün boyunca müziğe fazlasıyla doyacağı etkinlikte festival ruhunu tam anlamıyla yaşamak istiyenler için kamp yapma imkanı da var. Türkiye’nin en büyük festivallerinden olan Rock’n Coke’u kaçırmayın. (www.rockncoke.com) Patricia Kaas Deep Purple Türkiye’de Çağımızın heavy metal ve hard rock müziğinin mihenk taşlarından sayılan, dünya çapında 100 milyondan fazla albüm satışı gerçekleştiren ve 2008’de müzik dünyasındaki 40. senesini kutlayan Deep Purple, bu başarının şerefine ‘Deep Purple 40 Years Anniversary Tour’ isimli bir tur gerçekleştiriyor. 40. yılları şereflerine dünyanın pek çok yerine giden topluluk 20 Temmuz Pazartesi akşamı da Turkcell Kuruçeşme Arena’da müzikseverlerle buluşacak. BKM organizasyonuyla gerçekleşecek konserde topluluk en sevilen şarkılarını sevenleri için seslendirecek. (0216 556 98 00, biletler 160 ve 107.50 TL) Yaşadığı müzikal buluşmalar, sahne tecrübeleri, müziğin derinine inmek Bengü’yü olgunlaştırmış. Bu durum son albümü İki Melek’e de yansımış. İki Melek’i kariyerinde ve yaşamında olgunluk döneminin başladığı albüm olarak tanımlıyor ve diyor ki; “Kendimi sevdiğim bir döneme girdim. Artık çok daha güçlüyüm. Neyi isteyip neyi istemediğimi çok iyi biliyorum.” Bengü, geçen yıl çıkardığı “Gezegen” albümünden sonra son albümü “İki Melek”i de yine temmuz ayında çıkardı. ZUHAL İki Melek’te Bengü, AYTOLUN ruhunun daha da derinliklerine iniyor. Yaşamında en önemli iki kavram olarak tanımladığı aşkı ve huzuru anlatıyor şarkılarında. Acıyı uzaklaştırarak içinde ne varsa onu haykırıyor. Artık ne eleştirilere kulak asıyor, ne de hakkında söylenenlerden gocunuyor. “Söylenenleri hazmedip kendimi telkin edebiliyorum” diyor. Bu da başka bir olgunluk hali onun için. Bengü’ye göre bu albüm de o olgunluk evresinin sonucunda ortaya çıkmış. En güvendiği ve en çok arkasında durduğu albüm. Bengü’yle yaz enerjisi taşıyan albümünü konuştuk. Tam bir yıl aradan sonra çıkardınız İki Melek’i. Nasıl tanımlarsınız bu albümü? İki cümleyle anlatmakta çok zorlanırım. Çok yoğun bir hazırlık süreciydi. Ve albüme hazırlanırken bende çok büyük değişiklik oldu. En güvendiğim, arkasında durduğum, “evet budur” dediğim bir albüm oldu. Hem çalıştığımız ekiple hem de müzikalitasiyle. Popüler müzikte sürekli üretmek gerektiğini düşünüyorum. Tabii ki boş şeyler çıkarıp sadece “yapmak” için değil. Üretime devam ederek insanlara yeni şeylerle ulaşmak gerekiyor. Hep yenilik ve yeni üretimler. Bundan sonra da böyle devam edecek. Bengü’nün olgunluk halleri İnsanlar Bengü kimliğini beğeniyor. Bu süreçte Serdar da benim destekçim. İki Melek’te aşk ve huzurdan söz ediyorsunuz. Nedir peki onların sizdeki yeri? Hayatımdaki en önemli iki şey. En başta huzuru ararım çünkü huzurluysanız her şey yolunda gidiyor. Aşk ise olmazsa olmazlarım arasında. Hiçbir zaman “aşkı sevmiyorum, inanmıyorum” demedim. Aşk vardır, emek ister ve çok kıymetli bir şeydir. Aşk baştacımız olmalıdır. Ben aşkı hep dolu dolu ve hakkını vererek yaşadım. 45’lik Çeşme’de Beyoğlu gecelerinin vazgeçilmez mekanı 45’lik Bar, Çeşme Lemon Beach&Hotel’deki programına bu akşam Sezen Aksu ve Ajda Pekkan gecesiyle başlıyor. 14 yıl önce Beyoğlu’nda açılan ve çaldığı dönem müzikleriyle kısa sürede müzikseverlerin sığınma evi haline gelen 45’lik yaz boyunca Çeşme Lemon Beach&Hotel’i renklendirecek. 45’lik Issız Adam filminde yer almasıyla çok konuşulan ve yazılan mekânlardan biri oldu. 45’lik Çeşme Lemon Beach&Hotel’de de 45’lik hayranlarına plak geceleri, nostaljik programlar ve 45’lik şarkılarla unutulmaz geceler yaşatacak. Hiç uçlarda olmadım Aşkın neresinde duruyorsunuz peki? Her kıyısında, her yerinde. İçimde büyüyor şu an. Bununla besleniyor zaten insan. Ne garip şey değil mi? Belki de en güçlü duygu hayatta aşk. Bizi yöneten, hükmeden, ayakta tutan şey. “Aşka inanmıyorum” diyenlere de ben inanmıyorum. Deli bir tarafınız da var mıdır? Aykırı uçların kadını mıdır Bengü? Hiç uçlarda olamadım. Normal tarafta olmaya dikkat eden bir tipim. Tabii ki sanatçı olduğum ve sanatla uğraştığım için bir tarafımda delilik var. Ama genelde düz yollarda yürümeyi seviyorum. Batıp çıkmak bana göre değil. Daha sakin ve mülayim bir hayatı tercih ediyorum. Yolum düz olsun, nereye gittiğimi bileyim. Uzun bir süre üzerinize yapıştırılan seksi etiketi konuşuldu. Biraz virajlı bir yol bu tabii. Fiziğin, müziğinizin önüne geçtiğini düşündünüz mü, nasıl etkilendiniz bu durumdan? Bu bir bütün aslında. Tüm dünyada da böyle yapılıyor. Renkli bir platform ve biz her renge bürünebiliriz. Nasıl bir çikolatanın ambalajı varsa, benim de her seferinde farklı bir ambalajım olacak. Rihanna’yı üç gün önce farklı bir kıyafetle beş gün sonra bir eşortmanla görüyorsunuz klipte. Bu bir pakettir. Kendinden bir şey kaybetmeden, belirgin ve konuşulacak şekilde sunmak gerekiyor. Sonuçta pop müzik yapıyoruz. Yoluma baktığım zaman hiçbir zaman bir olumsuzluk yaşamadım. Çünkü müziğe gerçekten emek veriyorum. Ve üretiyorum. Hiçbir şey bu üretimin önüne geçemez. Onu gölgeleyemez. Arabeski onlara sorun Farklı rock gruplarından müzisyenlerin biraraya gelerek oluşturdukları İstanbul Arabesque Project, bu akşam saat 21.00’de Beşiktaş Çadır Bar’da sevenleriyle buluşacak. Davulda Rüya Grubu’ndan Barbaros Akbulut, elektro gitarda Buz’dan Özer Kırçak, perdesiz gitar ve cümbüşte Rüya‘dan Korkut Peker, bas gitarda farklı sanatçılara sahnede eşlik eden Erkut Demiroyan ve vokalde senelerdir sahnede olan Pınar Çubukçu’dan oluşan topluluk Bergen’den İbrahim Tatlıses’e, Kamuran Akkor’dan Orhan Gencebay’a kadar pek çok sanatçının eserini şimdiye kadar duyulmamış düzenlemelerle yorumluyor. Müzik, Küba’da ailenin bir parçası 1996 yılında Havana’da bir kayıt stüdyosu... Ünlü Amerikalı gitarist Ry Cooder ve Kübalı ZÜLAL müzisyen KALKANDELEN Juan de Marcos Gonzales, çok yetenekli bir grup yaşlı Kübalı müzisyeni bir araya getirmiş albüm kaydediyorlar. Aynı dönemde o binada kendi albümünü kaydeden Kübalı bir sanatçı daha var: Omara Portuondo. Juan de Marcos’un aklına bir fikir geliyor; Omara’ya “Compay Segundo ile düet yapacak bir kadın sesi arıyoruz. Neden sen yapmıyorsun?” diye soruyor. O sırada 66 yaşında olan Omara’nın yanıtı ilginç: “Yaşlı bir adamla aşk düeti mi?” O aşk düetinin de yer aldığı Buena Vista Social Club albümü, 1997’de yayımlandı ve bütün dünyada büyük ilgi gördü. Belki Küba ve Latin Amerika dışındaki ülkelerde yaşayanlar, Omara Portuondo ismini bu albümle duydular; ama aslında o, kendi ülkesinde sahnenin kraliçesiydi. Omara, bu yıl sanat hayatının 60. yıldönümünü, “Gracias” adlı solo bir albümle kutluyor. 79 yaşındaki diva, dünya turnesi kapsamında gelecek hafta İstanbul’a da uğrayacak. Omara Portuondo ile 60. sanat yılında Küba müziğini konuştuk. Müzik bizim içimizde yaşıyor. Bunu Karayipler’deki bütün ülkelerde, Afrika ve Brezilya’da da görebilirsiniz. Bizim için müzik, her evin, her ailenin önemli bir parçasıdır. Hayatınıza müziği soktuğunuzda her şey farklı olur! İnsanlar Latin müziğini duyar duymaz dansla eşlik ediyor. Nedeni Latin ritmi mi? Evet, insanı içine çekip dansa sürükleyen şey, Latin Amerika müziğindeki ritimdir. Juan de Marcos, Küba müziğini “kültürel kokain” diye tanımlıyor. Ben, o “kokain” tanımından pek hoşlanmıyorum. Ama konser sırasında insanları birleştiren adeta sihirli, çok özel bir enerjinin doğduğunu düşünüyorum. Sahnede büyüdüm Son bir yıl içinde ne yaşadınız da hem müzikal anlamda hem de ruhsal olarak böyle bir dışavurum oldu? Müzikal buluşmalar diyebiliriz. Karşıma çıkan her insandan birçok şey öğrendim. beş yılda yaşanacakları bir yılda yaşadım. Çok sayıda konser verdim. Sahnede daha fazla büyüdüm. Öncelikle Avrupa Müzik’le buluşmam, yıllar sonra Sinan Akçıl’la bir araya gelişim ve üç şarkısını almam... Müziğin çok büyük bir kavram olduğunu zaten biliyordum ama bu kadar içine, derinine girmek, yeni şeyler öğrenmek etkiledi beni. Çok değerli bestecilerle bir araya geldik. Hatta ilk kez bu albümde iki bestem var. Peki bu albüm hangi döneminizi yansıtıyor? Beşinci albümüm. Müzik hayatımda ve kariyerimde olgunluk dönemimin başladığı albüm olarak tanımlayabiliriz. O yüzden de çok kıymetli. Ben de 30’lu yaşlara yaklaştığım için daha güvenli, kendimle daha barışık hissediyorum. Kendimi sevdiğim bir döneme girdim. Çok daha farklı bakıyorsunuz olaylara. Artık çok daha güçlü olduğumu farkediyorum. Neyi isteyip neyi istemediğimi çok iyi biliyorum. İnsanlara çok daha kolay “hayır” diyebiliyorum. 30’da başka bir sürece giriyorsun. Ruhsal bir olgunluk da söz konusu. Serdar Ortaç, pop müzikte önemli bir isim ve size destek veriyor. Kendi tarzınızı oluşturmada onun etkisinde kaldığınızı düşünmüyor musunuz? Ben öyle görmüyorum. Pek çok şarkıcıya beste veriyor. Ama bende başka duruyor Serdar’ın besteleri. Bu güzel bir buluşma. Onu Serdar Ortaç olduğu için değil, Serdar olduğu için seviyorum. Onun gölgesinde kalma gibi bir kaygı taşımadım hiçbir zaman. Ayrıca albümümde tek şarkı yok ki. BİRİLERİ Türklerin ve Latinlerin enerjisi aynı Bir keresinde, Buena Vista Social Club’la turneye çıkmayı geçmişte hayal bile edemeyeceğinizi söylemiştiniz. Nasıl gerçekleşti bu mucize? Mucize miydi, şans mıydı bilmiyorum... Olanlar için ancak şükran duyabilirim. Compay Segundo, İbrahim Ferrer ve Ruben Gonzales’in ölümünden bu yana Buena Vista Social Club’da ne değişti? Ruhunda bir değişiklik olmadı. O büyük yetenekler artık aramızda olmasa da, arkadaşlarımız aynı canlılıkla konserler veriyor. Geleneksel Küba müziğinin yeniden canlanması hakkında ne düşünüyorsunuz? Küba’da müzik kültürü kuşaktan kuşağa aktarılır. Okullarda hem klasik müzik hem de geleneksel Küba müziği eğitimi verilir. Gençler bunları alıp, üzerine kendi tarzlarını geliştirir. Her kuşakla birlikte değişim ve gelişim devam eder, ama önemli olan müzik sahnesi hep canlıdır. Gelecek hafta sizi İstanbul’a bekliyoruz... İstanbul çok sevdiğim bir şehir; insanları Latinleri anımsatıyor. Türklerin ve Kübalıların enerjileri bir araya gelince çok büyük bir dinamizm ortaya çıkıyor. Güzel ülkenize yeniden gelmek için sabırsızlanıyorum! www.zulalkalkandelen.com, kzulal@yahoo.com Yaşam sevgisi ve müzik Küba müziğinin altın çağını yaşadığı 193050 arasında müziğin insanlar için anlamı neydi? Bugün değişen ne? Müzik, öyle duygu yüklü ki, bize sevgiyi hissettiriyor. Kübalılar için müzik, geçmişte de bugün de, hep çok önemli oldu. Zaman içinde tarzlar değişti ama müziğin önemi hiç azalmadı. Hâlâ çok iyi müzik okullarımız var, fakat yıllar içinde eğitim standardı farklılaştı... Kübalılar hiç bitmeyen enerjileriyle ünlü ve siz de onlardan birisiniz. Bunun sırrı ne? Yaşam sevgimiz ve müzik! Biz günü yaşamayı seviyoruz. Küba kültüründeki melodik romantizmin kaynağı ne? RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com C MY B C MY B