Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Sinema ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? U2 3D Catherine Owens ile Mark Pellington’un yönettiği ve Bono, Adam Clayton, Larry Mullen Jr. ile U2’nin oynadığı U2 3D, dünyanın en ünlü grubu U2 tarafından 2006 yılında yapılan konser turu kapsamında Güney Amerika, Meksiko City, Sao Paulo, Santiago ve Buenos Aires’de gerçekleşen 7 stadyum konserinin kaydını aktarıyor. Canlı bir etkinliğin ilk dijital 3D, çok kameralı yapımı olan U2 3D, grubun çoktandır devam eden teknolojiyi kucaklama yaklaşımını, geleneksel konser filmlerinin ötesinde dev bir atılıma doğru götürüyor. Dijital 3 boyutlu kameralarla çekilen görüntüler ile multikanal dijital surround ses sistemi bir gerçeklik duygusu yaratıyor ve film stadyum konserlerinin heyecanını birebir yaşatıyor. ? Köpek Oteli (Hotel For Dogs) Thor Freudenthal’ın yönettiği filmde Emma Roberts, Jake T. Austin, Kyla Pratt ile Don Cheadle rol alıyor. Andi ve küçük kardeşi Bruce, evde hayvan beslenmesine kesinlikle izin verilmeyen bir kasabada yaşamaktadır. Buna rağmen gizli besledikleri Friday adlı köpeklerini artık daha fazla saklayamayacakları bir noktaya gelmişlerdir. Bir gün tesadüfen karşılarına çıkan terk edilmiş bir oteli görünce Andi’nin aklına bir fikir gelir. İçinde zaten birkaç köpeğin yaşadığı oteli köpekler için harika bir yuvaya dönüştüreceklerdir. ? Teldeki Adam (Man on Wire) Yönetmenliğini James Marsh’ın yaptığı filmin başrollerini Philippe Petit, Annie Allix, JeanLouis Blondeau ile Ardis Campbell paylaşıyor. Philippe Petit, 1974’lerin en yüksek binaları olan New York’un ikiz kuleleri arasında gerilmiş telin üzerine ilk adımını attı. Telin üzerinde yaklaşık bir saat dans ettikten sonra tutuklanıp, kısa süre sonra salıverilmek üzere hapse atıldı. James Marsh’ın nefes kesici belgeseli, Petit ve ona yardım eden arkadaşlarının anlatımları ile ‘yüzyılın sanatsal suçu’nu tüm heyecanıyla aktarıyor. Her telden çalsa da “Güneşi Gördüm”, her telden çalsa da “Kürt Sorununu” işleyen belki de bugüne de çekilmiş en cesur film. Mahsun Kırmızıgül’ün sinema serüvenindeki ikinci basamağı oluşturan ve çoğu eleştirmenden geçerli not alan bu filmi kaçırmayın. ALPER Şarkıcılıktan oyunculuğa, senaristlikten yönetmeni Gabriele Muccino, bir kez daha aksiyon, TURGUT yönetmenliğe uzanan geniş bir yelpazede atraksiyon temalı ve gayet yüksek bütçeli filmlerin hala rüştünü ispatlamaya çalışan Mahsun vazgeçilmezi yıldız aktör Will Smith ile çalışıyor. Will alperturgut.blogcu.com Kırmızıgül, Güneşi Gördüm’ü yazdı ve Smith, belki de Muccino’nun hatırına, süper kahramanlıktan çekti. Filmin yapımcılığını Murat Tokat, feragat edip duyarlı ağabey pozunu bozmuyor. Peki, Will görüntü yönetmenliğini ise Soykut Turan üstlendi. Güneşi Smith, Yedi Yaşam’da kötü mü oynamış? Hayır, tam aksine Gördüm’ün müziklerini, 135 kişilik Prag Filmharmonic döktürüyor ve sinemaseverlerden aynen böyle devam et Orkestrası çaldı ve orkestraya sekizi çocuk 56 kişilik koro onayını alıyor. Yedi Yaşam’ın diğer oyuncuları ise Rosario eşlik etti. İstanbul, Kars, Danimarka, Norveç, İsveç, Dawson, Michael Ealy, Barry Pepper ve Woody Yunanistan ve Bulgaristan’da tam üç mevsimde çekilen Harrelson... filmde, 200’ü travesti 2000 figüran görev aldı. Kars’ta 2200 Kahramanımız Ben Thomas, hayatını çekilmez kılan ve metre yükseklikteki boşaltılmış bir köye setini kuran Güneşi asla peşini bırakmayan bir trajedinin kurbanıdır. O, Gördüm’ün gerçekten kalabalık bir oyuncu kadrosu (33 ana, vicdanını susturamadığı için yaşayan bir ölüdür. Ve kefaret 52 yardımcı rol) var. İşte ilk aklımıza ödemeden ruhunun huzur gelenler; Altan Erkekli, Ali Sürmeli, bulamayacağını düşünür. Ve canını Cemal Toktaş, Cezmi Baskın, Demet YEDİ YAŞAM bile ortaya koyacağı bir plan Evgar, Emre Kınay, Erol Demiröz, Erol geliştirir. Kendi bedenini Günaydın, Hande Subaşı, Itır Esen, bölüştürmek için hiç tanımadığı yedi Mahsun Kırmızıgül, Menderes kişiyi seçer ve onların hak edip, Samancılar, Murat Ünalmış, Nurseli etmediklerini denetlemek adına İdiz, Sarp Apak, Şerif Sezer ve Yıldız hayatlarına dalar. Sonra en Kültür. Altı milyon dolarlık Güneşi beklenmedik yerde aşk çıkagelir, hiç Gördüm, 350 kopya (yurtdışına da ekstra tereddütsüz bu gizemli ve hep üzgün 120 kopya) ile 750 salonda gösterime girdi. adamın kapısını çalar. Hayatının son Kırmızıgül, Güneşi Gördüm’de yine demlerini yaşayan güzeller güzeli çeşniden vazgeçmemiş, öykü üstüne öykü Emily Posa, Ben Thomas’ı bindirmeyi yeğlemiş. Anlatacak çok şeyi yüreğinden yakalamıştır. Ama karar olsa gerek ki; “Kürt Sorunu”ndan girmiş, verilmiş ve plan uygulamaya “hepimiz kardeşiz bu kavga ne diye” sokulmuştur. Kaderin ağlarını nidası ve sosyal devletle katıksız adaletin ördüğü yerde, geri dönüş imkansız cisimleştirildiği “Norveç modeli” gibidir. çözümüyle çıkmış. Sopasız gezmeyen devlet baba, şifa dağıtan devlet ana da GÜNEŞİ GÖRDÜM çorbanın tuzu olmuş. Askerler, örgüt üyeleri, arada sıkışan köylüler, kaçak göçmenler, insan tacirleri, illa erkek evlat isteyen cehalet, travesti kardeş... Filmde yok yok... Haliyle yer yer ağdalı ve ağlama soslu bir dram da mevcut. Sürekli söylev veren, didaktik bir anlatımla kafa ütüleyen karikatürize edilmiş karakterler ile gereksiz bazı roller ise tek kelimeyle eğreti durmuş. Yani beylik laflar, çok fazla lakırdı, hedeften uzaklaşılmasına ve ana konudan sapılmasına yol açmış. Ancak... Birçok olumsuzluğuna karşın bu yapım, Mahsun Kırmızıgül’un iki milyon kişiyi sinemalara çeken ilk filmi “Beyaz Melek”ten çok daha iyi kotarılmış, hiç kuşkusuz... Öncelikle Güneşi Gördüm, teknik açıdan takdire şayan bir film. Malum konuyu ele alması, tehlikeli sularda gezinmesine karşın bunu cesaretle işlemesi Kırmızıgül’ün en büyük artısı... Bir filmi film yapan içinde taşıdığı ruhtur ve inanın, Güneşi Gördüm’ün bir ruhu var. Sonuçta; Güneşi Gördüm, izlenilmeyi ve üzerinde kafa yorulmayı hak eden bir yapım. Söylemesi bizden... Zorunlu göç yüzünden köyleri boşaltılan Altun sülalesinin öyküsüdür bu... Bir oğlu dağa çıkan diğeri askerde olan bir anababanın derin kederi ve çaresizliğidir. Onların hikayesi ite kaka doğudan en batıya taşınır. Kopmaz bağlarla Beykent Üniversitesi, ge başlayacak olan törene, Vebağlandıkları köyden çıkmak ve bilinmeze savrulmak... Ve çen yıl başlattığı ve bu yıl sikalı Yarim’in başrol oyunbu yolculuk hiç hayra alamet değildir. ikincisini düzenlediği “Türk cuları Türkan Şoray, İzzet Lilit’in Kızkardeşleri cesur Çağımızın tanıkları: Belgeseller Dün başlayan 11. Selanik Uluslararası Belgesel Film Festivali’nde Türkiye adına önemli etkinlikler yer alıyor. Bunların başında dünyaca ünlü karikatüristimiz ASLI Turhan Selçuk’un 68 yıllık SELÇUK sanat yaşamından seçilen 38 karikatür 1322 Mart’ta Mylos Kültür Bileşkesi’ndeki Donopoulos Uluslararası Güzel Sanatlar Galerisi’nde sergileniyor. Festivale Türkiye’den üç belgesel katılıyor: Lilit’in Kızkardeşleri (Emel Çelebi), Okul Yolunda (Orhan Eskiköy, Özgür Doğan) ve Bunu Gerçekten Yapmalı mıyım? (İsmail Necmi). Lilit’in Kızkardeşleri, emeklerinden güç alan, doğayla barışık yaşayan üç kadının öyküsü. Hatice dağda hayvanlarıyla birlikte yaşıyor, çobanlık yapıyor. Semiha yüzme bilmediği halde denize açılıyor, balık yakalıyor. Çiftçi Nebiha ise yeri geldiğinde tarla alıp satıyor. Mitolojideki ağaç tanrıçası Lilit gibi bu üç kadın doğayla özdeşleşerek, kimseye boyun eğmeden yaşamlarını sürdürüyorlar. Sundance Film Enstitüsü’nce ödüllendirilen, Avrupa Birliği’nin desteklediği Greenhouse yapılanmasında birinci olan Okul Yolunda, Güneydoğu’da bir köy ilkokuluna atanan genç bir öğretmenin köy koşullarına uyum sağlamaya çalışırken Türkçe bilmeyen öğrenciler ve köylülerle yaşadığı iletişim sorununu aktarıyor. Hernandez) iki avukatın diretmesiyle ülkedeki adalet sisteminin çürümüşlüğü, cinayetle suçlanan genç rapçı Antonio’yu kurtarma girişimleri ilk kez bir çekim ekibince saptanıyor. Exvoto for Three Souls (Diego Rivera Kohn) Tanrı’dan yoksulluklarına, hastalıklarına çare bulmasını isteyen, mucize bekleyen umarsız insanların portrelerini derinlemesine çiziyor. Shakespeare’s and Victor Hugo Intimacies (Yulene Olaizola) ninesi Rosa’nın evine kamerasını yerleştiren torunu ninesinin eşcinsel, belkide bir seri katil olan komşusu Jorge’yle olan anılarını kaydediyor. The Inheritors (Eugenio Polgovsky) Meksika’nın varoşlarında çalışarak yaşam savaşımı veren çocukların şaşırtıcı cesaretine saygıda bulunuyor. My Life Inside (Lucia Gaja) dadılık yaparken bir bebeği boğduğu için Teksas yasasınca 99 yıl hapsi istenen göçmen Rosa Olvera’yı savunan bir çalışma. Folk ve etnik müzikle ilgili belgeseller yapan Stefan Schwietert, Echoes of Home’da İsviçre geleneksel folk müziğini tanımlıyor. Accordion Tribe, caz, folk ve öncü müziği harmanlayan beş akordeoncunun öyküsü. The Secret History of the Alphorn, Kolombiyalı müzisyen Pacho Rada’nın portresi. A Tickle in the Heart, antik, popüler müzik türü Klezmer’in kralları Epstein Kardeşler’i konu alıyor. İzleyici ödüllerinde süresi 45 dakikayı geçen yabancı ve yerli belgesele 4 bin Avro, süresi 45 dakikadan az yabancı ve yerli belgesele 2 bin Avro veriliyor. Ayrıca Uluslararası Af Örgütü’nün, Doğayı Koruma Vakfı’nın, Uluslararası Sinema Eleştirmenleri’ nin de ödülleri var. Uluslararası Film Pazarı’nda 470 yapım yer alıyor. Avrupa Belgesel Ağı EDN ile festivalin ortaklaşa düzenlediği toplantıda belgeselciler her yıl olduğu gibi projelerini uluslararası yapımcılara, dağıtımcılara sunuyorlar. Dünyadan Çarpıcı Görüntüler Sosyal konular Meksika belgeselleri genelde sosyal konulara odaklanıyorlar. Presumed Guilty (Roberto C MY B C MY B Açılış filmi The Red Race (Chao Gan) Çinli çocuk jimnastikçilerin uluslararası yaygınlıkta ünlü sporcu olma düşlerini, altın madalyalara ulaşma isteklerini anlatırken Genç Atlet Okulu’nda sert, acımasız koşullar altında eğitilen çocukların yaşamlarından kesitler aktarıyor. Etkinlik, Avusturya, Meksika ve Afrika belgesellerini odağa alıyor, Alman Stefan Schwietert, Kanadalı Peter Wintonick ve Yunanlı Fotos Lamprinos’a saygıda bulunuyor. Odakta Avusturya’da yer Okul Yolunda alan Road to Mecca: The Journey of Muhammed Asad (Georg Misch), 1900 Ukranya doğumlu Yahudi Leopold Weiss’ın Orta Doğu’ya yaptığı yolculuk sonunda 1920’lerde müslüman olmasını, Suudi Arabistan kralına danışmanlık yapmasını, Pakistan’ın kuruluşunda önemli bir rol üstlenmesini işliyor. 7915 km (Nikolaus Geyrhalter) büyük şirketlerce desteklenen ParisDakar ralisinin arkasındaki gerçekleri yansıtarak görkemli markaların yarıştığı arabaların tozlarının ardında yoksulluk, dışlanmışlık içinde yaşamaya çalışan insanları betimliyor. Let’s Make Money The Red Race (Erwin Wagenhofer) finans sisteminin işleyişini, şok edici sonuçlar doğuran entrikalarını, sıradan vatandaşın birikiminin bu sistemden ne denli etkilendiğini açıklıyor. Who’s Afraid of Kathy Acker? (Barbara Caspar) 1997’de ölen yazar Acker’in korkusuz yaşamından kesitleri, sanatçının cinsellik içeren ilginç çizgi roman çalışmasını ele alıyor. Vesikalı Yarim’in 40. yılı kutlanıyor AL CANIMI SENİN OLSUN “Tanrı, 7 günde dünyayı yarattı. Ben 7 saniyede kendi dünyamı yıktım”... “Yedi Yaşam” (Seven Pounds), vicdan derken hicrana sürüklenen sulugöz işi bir seyirlik... “Umudunu Kaybetme”nin (Pursuit of Happyness) Sineması Sevgi Günü” etkinlikleri kapsamında kült film Vesikalı Yarim’in 40. yılını kutluyor. Etkinlikler 17 Mart’ta Beykent Üniversitesi Ayazağa Kampüsü Konferans Salonu’nda gerçeklecek. Atilla Dorsay’ın filmi değerlendirdiği sunumuyla Günay ve senaristi Safa Önal da katılacak. Ayrıca sağlık nedeniyle törene katılamasa da Türk sinemasının en önemli yönetmenlerinden Lütfi Ömer Akad’a sinemaya katkılardan dolayı onur ödülü verilecek. 14.00’te başlayacak ödül törenin ardından filmin gösterimi gerçekleşecek. Etkinlik kapsamında sinema araştırmacısı ve yazarı Agah Özgüç’ün koleksiyonundan sağlanan Türkan Şoray ve İzzet Günay film afişlerinin görülebileceği bir de sergi yer alıyor. Hüzünlü, duygulu bir aşk hikayesini anlatan Vesikalı Yarim, özgün sinema diliyle Türk sinemasının kült filmleri arasında gösteriliyor. 1968 yılında Akad tarafından çekilen filmde ‘imkansız aşk’ olgusu, seçilen şarkılardan diyaloglara, kostümlerden mizansene ve çerçeve düzenlemesine kadar etkileyici bir atmosfer içinde başarıyla anlatılıyor.