23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

6 7 ŞUBAT 2009 CUMARTESİ Reyting için birbiriyle yarışıp kopya yarışma programları hazırlayan kanallara izlenme rekorları kırmak için yeni bir format önerimiz var: Yemek yapıp yarışın, peki bu nasıl sarışın, haydi kavga edip barışın! ZUHAL AYTOLUN ŞİRİN GÜVEN / SİNEM DÖNMEZ Televizyonda hemen hemen her gün yeni ve ‘kaliteli’ (!) bir yarışma keşfetmeniz işten bile değil. Primetime’da iyi bir film, konser, haber programı ya da belgesel görmeyi hayal etmeyin sakın. Çünkü ulusal kanalların çoğunda ne amaçla yapıldığı bile tam anlaşılamayan yarışma programları birbiriyle kapışıyor. Kriz dolayısıyla maliyeti oldukça düşük bu programlar dizi çılgınlığını bile bastırdı. 15 günde bir gösterilen dizilerin yerine artık her gün bu yarışmalar yayınlanıyor. Bir kanalda yemek bahanesiyle türlü dedikodular, kavgalar izlettirilirken; diğer kanalda yabancı gelin olmaya aday kızlarla kaynanalar kozlarını paylaşıyor. Hazır yemek programları çok popülerleşmişken bir kanalda da kızlar ‘erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer’ düşüncesinden hareketle hünerlerini sergileyip kendilerine bir ‘sevgili’ bulmaya çalışıyor. Sıkıştıklarında da programdaki ilişki koçundan tavsiyeler alıyorlar. Bunları türlü yorumu yapma hakkını da kendimizde görürüz. Üstelik kılıfımız da hazır. Kendi kendimizi ‘Canım bir yandan da yeni yemekler öğreniyorum ne de olsa’ ya da ‘Bak, bak görüyor musun? Ne cadı kaynanalar varmış. Sen haline şükret kızım’ diyerek rahatlatırız. Oysa televizyonda bir yandan gerçekten garip şeyler yaşanıyor. Evine yemeğe çağırdığı misafiri kovmaktan beter edenleri mi ararsınız? Birbirinin şivesiyle dalga geçenleri mi? Yoksa saç renginden dolayı, zekasından şüphe edilen sarışın kadınların (ki çoğu da bu sarıyı sonradan boyayarak elde etmiş) 2 ile 2’yi bile toplayamayacak kadar ‘aptal’ gösterilmesini mi? Amerikalı bir kız el öpmedi diye onu yargılayan kaynana adaylarını mı? İşte bütün gün televizyonda bunlar yayınlanıyor. Hem de reyting rekorları kırıyorlar. İzleyenler bu hayatların kimine acıyor, kimine özeniyor. ‘Keşke’ler ve ‘iyi ki’ler dünyası yaratılıyor. ‘Keşke benim de böyle bir mutfağım olsa da, ben de böyle yemekler yapsam’ ya da ‘Vah, vah ne hayatlar varmış. Bizim yine en azından karnımız tok, sırtımız pek’ diyerek... Peki neden bu programlar bu kadar çok izleniyor? Acaba aşağılanmaları ve aptallıkları izlemeye bayılıyor muyuz? Röntgenlemeyi, başka hayatlara acımayı ya da özenmeyi, dedikodulara tanıklık etmeyi çok mu seviyoruz? kiloda, her yaşta insanla barışık ama ergenlikte edindiği fikir ve bilgileri eleştirebilen… Bütün sarışınları kadın, erkek olduğu için kendisini akıllı sanmayan, çoğu belden aşağı küfürler etmeden eleştiri ve mizah yapabilen, zekasını kullanabilen mizahçılar aranıyor’ diye... Bir kere 50 tane sarışın kadın 50 tane aptal demek. İşin cinsiyetçilik yanını bir kenara bırakıyorum, ‘Mehmet Ali Erbil’le 50 Boşnak’ desem ırkçılık olmaz mı? 50 sarışın demek de ırkçılığa girer. Kişilerin azarlandığı, aşağılandığı ve insanların negatif egolarını tatmin eden bu programları izlerken akıllarından geçenleri sunucudan duyarak meşrulaştırıyor insanlar. Kanallarda başka alternatif sunulmuyor. 12 saat çalışıp eve yorgun dönen insanlar, Mortgage dinlemek istemiyor. İnsanların genel olarak bu derece popüler düşünceye yer vermeden eğlendiren programlara ihtiyacı var. Kanal stratejileri değişmeli. Biraz daha düşündüren, karmaşık ve düzgün televizyon programları olmalı. Televizyon yapımcıları en ucuza ve en kolaya yöneleceklerine biraz daha araştırmayı ve yaratıcılığı tetikleyen programlar yapmalı. İzleyici rahatlamak istiyor ? Ceyda Gönenç / 50 Sarışın programının yapımcısı Bu tür programların reytingleri çok yüksek. Çünkü Türk izleyicisi eğlenceye yönelik programları tercih ediyor. Televizyon başında geçirdiği vakitte eğlenmek ve rahatlamak istiyor. Programla ilgili bize direk eleştiri gelmedi. Ancak bizim de basından takip ettiğimiz eleştiriler oluyor. Elbette olacak zaten. Biz eleştiri olmasın demiyoruz. İzleyici de hem izliyor, hem eleştiriyor. Biz de bu eleştirilerle izlendiğimizi anlamış oluyoruz. 50 Sarışın yalnızca eğlence değil, aynı zamanda bir bilgi yarışması. Harmanlanmış bir yarışma. Buraya katılanlar ve izleyenler hem eğleniyor hem de öğreniyor. Gündelik hayat o kadar yoğun ki; kriz, siyasi ortam, ekonomik sorunlar. Bir tür rahatlama oluyor. Program formatı yurtdışından ancak biz daha avantajlıyız çünkü sunucumuz Mehmet Ali Erbil. BU ŞEKİLDE REYTİNG ALINMAZ Selin Karacehennem / ‘Tadında Aşk Var’ yarışmasının ilişki koçu, Evlilik terapisti Ben bu programa bilgimi, görgümü ve hayat tecrübemi insanlarla paylaşabilmek ve onlara yardımcı olabilmek adına girdim. Ancak yarışmada hoşuma gitmeyen şeyler oluyor. Kavgalar, seviyesiz muhabbetler... Zaten sevenlerimden beni arayıp da ‘Selin Hanım sizin bu programda ne işiniz var? Ne yapıyorsunuz orada?’ diyenler çok oldu. Benim saygınlığımı zedeleyecek, beni rahatsız edecek bir şey olursa sözleşmem bittikten sonra devam ettirmem. Ama program gittikçe oturuyor, gittikçe iyileşiyor. Ben programda aslında beni rahatsız eden her şeyi televizyonda belirtiyorum. Ancak 4 saatlik çekimin sadece 1 saati gösteriliyor. Yani ben söylüyorum ama süre kısıtlaması dolayısıyla bu kadarı veriliyor. Ben insanlara usul adap öğretiyorum. Kavgayı ve dövüşü ise hiç tolere etmiyorum. Televizyonda hepsi görünmüyor. Düzeltmeye çalışıyorum bu tarz olumsuz şeyleri ama gösterilmiyor. Kavgalar, dövüşler reyting getiriyor diye bakılıyor ama öyle değil aslında. Televizyon kanalları halkın çok gerisinde. Benim Türkmax’daki programımda bir buçuk saat evlilik üzerine sorular geliyor, ben de cevaplıyorum. Yani programda bir buçuk saat yalnızca beni gösteriyorlar. Buna rağmen oldukça fazla reyting alıyor. Seviyesiz tartışmalara mani olmalarını en az 10 kere söylemişimdir. Ama benim görüşlerim sizlere iletilmediği için siz göremiyorsunuz. Oysa düzeyli seviyede konuşmalar olmalı. Ben onlara o akşam ne konuşacaklarını vermeye başladım ama buna rağmen yine kısa sürede kavgaya başlıyorlar. Yavaş, yavaş bir yere gelecek program diye umuyorum çünkü bence bu şekilde reyting alınmaz. Reyting, tertemiz, mis gibi konuşmalarla alınır. Hayallerim doğru çıkarsa güzel bir program olacak ama bunun için Fox Tv’nin benim ve yapımcı Sera Film’in isteklerine cevap verebilmesi lazım. Onlar da yavaş yavaş alışacaklardır. Programlarda, yarışmacılar ‘Burası pis kokuyor, pencereleri açın, bu tabaklar leş gibi’ diyor. Ancak bizim kültürümüzde böyle söylenmez. Yemeğin tadını hiç beğenmediysen azıcık alırsın, ‘Midem biraz ağrıyor, çok teşekkür ederim’ dersin. Ben bunları düzeltmeye çalışıyorum. Ama maalesef bu kısımlar televizyona çıkmıyor. Diğer türlü çok kaba ve çirkin örnekler çıkıyor ortaya. ‘50 SARIŞIN’ DEMEK IRKÇILIĞA GİRER Doç. Dr. Hülya Uğur Tanrıöver / Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi, Söylem analisti, Mediz üyesi Bu tip programların önemli bir bölümü satın alınmış formatlar. Ancak yurtdışında bu programlar bu tip programlara ayrılan tematik kanallarda gösteriliyor. Bizdeyse, haber ve film yayınlanan ulusal kanallarda, üstelik de izleyicinin en çok televizyon başında olduğu primetime’da yayınlanıyor. Yemek ve evlendirme programları var olan kültür biçiminin bire bir yansıması. Örneğin bizim köylerimizde, kimin kiminle evleneceğine ev toplantılarında karar verilir. Öte yandan Türkiye’de kadınların yüzde 75’i ev kadını. Ev kadınlarının asıl mesleği yemek yapmak. Bu anlamda ‘Yemekteyiz’ programı çok ilgi görüyor. Midesine düşkün memleketlerde yemek pişirmeye de düşkün olunması düşünülebilir bir şey. Bu ülkede kaç tane adam karısını yemeğin tuzu az olmuş diye dövüyor... Diğer yandan çekiştirme ve dedikodu da bizim kültürümüzde var. Eğer dedikodu diye bir şey olmasaydı düğün yapılmazdı. Düğün demek gelin ve damat oradan uzaklaşınca ‘tavuk da bayatmış’ demektir. Kadın günlerinde, rakı sofralarında dedikodu yapılır. Bu programlar Türkiye’de son derece yaygın bir kültüre denk düşüyor. Türk milleti bu telegerçeklik denilen programları çok seviyor. Biz pencerenin önüne minder koyup sokak seyredilen bir kültüre sahibiz. Yani zaten alışkın olduğumuz bu etkinlikler televizyona da yansıdı. Heyecan dozu da var, taraf tutma olanağı da veriyor. ‘Ben Ayşe Hanım’ı tutuyorum’ deyip, hiç tanımadıkları biriyle özdeşlik kuruyorlar. ‘Mehmet Ali Erbil’le 50 Sarışın’ yarışması içinse Mediz olarak bir kampanya başlattık zaten. ‘Sarışın dendi mi aklına kadın, kadın dendi mi porno gelmeyen, tacizin, tecavüzün, aşağılamanın, dayağın komik değil zulüm olduğunu bilen, kadın erkek, her beğenmediyseniz size sunacak seçeneklerimiz hâlâ var. Bir diğer kanalda ‘50 sarışın kadın’ın bir erkek beynine karşı yarıştığını ve fazlasıyla aşağılandıklarını görebilirsiniz. Ya da işsizliğin had safhalara ulaştığı ülkemizde iş bulma hayalleriyle bir programa konuk olanların hayatlarının en ince ayrıntısına kadar deşifre edildiğini izleyebilirsiniz. Tabii size öyle yok yere iş bulacak değiller ya... Ajitasyonlarla hayatınızı iyice trajik hale getirip izlenme rekorları kırmayı hayal ediyorlar. Birbirinden yaratıcı görünen bu programların çoğu yurtdışındakilerden uyarlama. Ancak tek bir farkla... Bizdekiler elbette kavgaya, her türlü gerginliği yaşamaya, seviyesizleşmeye ve insanları aptal gibi göstermeye uygun hale getiriliyor. Bu programların anası olan Biri Bizi Gözetliyor’la başlayan bu süreç insanların içlerindeki başkalarının hayatlarını röntgenleme, müdahil olma isteğini dışarı çıkarttı. Çıkış o çıkış... Artık özel hayat yok, herkesin her şeyini bilmeliyiz. Tabii sadece bilmekle de yetinmeyiz. Her hakana?cumhuriyet.com.tr ? Şıklığı arayanlara Canon, kadınlar tarafından, yine kadınlar için tasarlanmış olan yeni 10 Megapiksel Canon PowerShot E1’i, günlük yaşam tarzına uyan sade fakat şık bir fotoğraf makinesi arayanların beğenisine sunuyor. Canon PowerShot E1, en ufak el çantalarına bile rahatça sığabilen kompakt boyutu, her kıyafete uygun beyaz, pembe, mavi renk seçenekleriyle oldukça dikkat çekici… PowerShot E1; ister plajda olun, ister gece gezmesinde, 17 değişik fotoğraf çekme modu ile tamamen yeni başlayanların bile kaliteli fotoğraflar çekmesine olanak tanıyor. PowerShot E1 ile çerçeveletmeyi hak eden bir fotoğraf çektiğinizde, 10 Megapiksel dolusu detayla bu fotoğrafı poster boyutunda bastırabilmeniz de mümkün. ? Kensigton’dan yeni wireless mouse serisi Kensigton’ın yeni Mouse serisi, dizüstü çantanızda yerden tasarruf sağlamak için standart bir odizüstü bilgisayar mouseundan yüzde 35 daha ince tasarlanmış Şık tasarımının yanı sıra turuncu, siyah, beyaz, yeşil gibi renkleri ile kullanıcılara keyfili bir kullanım sunuyor. Simetrik tasarımıyla hem sağ hem de sol elde kullanılan mouselar, ergonomik dizaynı ile konfor ve mobilite sağlıyor. PC ve Mac uyumu, 27 mhz wireless hızı ve 1000 dpi optik sensörü sayesinde istediğiniz kullanım kolaylığına da sahip. Otomatik uyku modu özelliği olan ürün bu sayede gücü ve optik sensörü koruyor. 5 yıl garantili olan Kensington Mouse ürünlerinin Türkiye’de satış fiyatı ise KDV hariç 50 dolar. ? Yıldız olma hayali kuranlar! Oyun konsolu Wii ve DS için Disney İnteractive Stüdyoları’nın geliştirdiği UltimateBand, müzikle yatıp müzikle kalkan gençler için eğlenceyi evlere taşıyor. UltimateBand ile Wii ve DS kullanıcıları, en iyi eski ve yeni şarkılardan oluşan seçkileri, isterlerse Wii kumandası ve Nunchuk ile isterlerse de DS’i bir kumanda gibi kullanarak hem çalacak hem söyleyecek. UltimateBand Wii’nizi aldıktan sonra ilk iş olarak, rock grubundaki 4 rolden birini üstleniyorsunuz: Bateri, gitar, basgitar veya grup lideri. Her rolün Wii kumandası ile yönlendirilen kendine özel hareket mekanikleri bulunuyor. İsterseniz kendi karakterlerinizi oluşturarak kendi özgün müzik grubunuzu da kurabilirsiniz. Oyunun hikâye modu da bulunuyor. Yani ister bir hikâyeye başlarsınız, ister dilediğiniz zaman tek şarkılık konser verirsiniz. Ayrıca, hayal ürünü ve gerçek müzik sahneleri sunan UltimateBand’te, oyuncuların performanslarına ve seyircilerin tepkilerine göre çalınan mekânlar da canlanıyor. Şubat ayında oyunseverlerin beğenisine sunulacak olan UltimateBand’i Wii ve DS’de ayrı ayrı oynabileceğiniz gibi aynı anda da oynayarak eğlencenin sınırlarını zorlayabilirsiniz. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear