Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Bakanlık ev ödevlerini yapmalı Prof. Dr. Ayhan FİLAZİ (Ankara Bölgesi Veteriner Hekimler Odası Başkanı) ilindiği gibi hayvan hastalıkları, gıda güvenliği ve halk sağlığı gibi konular Avrupa Birliği ülkelerinin en çok önem verdikleri konu olmakta ve özellikle topluluğun kabul ettiği müktesabatın yaklaşık %25’ini "ahırdan veya çiftlikten sofraya gıda güvenliği" yaklaşımı gereği veteriner mevzuatı oluşturmaktadır. Yakında başlayacağını umduğumuz müzakerelerde başımızı en fazla ağrıtacak konunun tarım ve hayvancılık olduğu artık herkesin malumu. Bu nedenle Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yetkilileri bunu önceden görmüş olacak ki 2002 yılında ülkemizin veteriner alandaki mevzuatının eksikliğini görmek için Alman Tarım Bakanlığıyla bir eşleştirme projesini yürürlüğe koymuştu. Amaç hayvan sağlığı ve gıda güvenliğini sağlamak, et, süt, bal gibi ürünleri dünyaya satabilmek ve tüketiciyi zoonoz ve diğer hastalıklardan koruyabilmek için veteriner mevzuatının AB mevzuatına uyumlaştırılmasıydı. Bu proje aynı zamanda Türkiye’nin AB üyesi bir ülkeyle gerçekleştirmiş olduğu ilk eşleştirme projesi olma özelliği de taşıyor. Buna ilişkin sonuç raporları 12 Temmuz 2005 tarihinde ilgili tüm sektör kuruluşlarının davetli olduğu bir toplantıda açıklandı. Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğünün organize ettiği ve yaklaşık 3 yıldır yürütülen projede 11 çalışma grubunda bulunan yaklaşık 600 uzmanın B aşağı yukarı 160 işgününü harcadıkları ve bu süre içinde 20’den fazla seminer, 33’ten fazla yasa, yönetmelik veya tebliğ hazırlandığı bildiriliyor. Bu amaçla hayvan sağlığından hayvan refahına kadar ülkemizin bütün veteriner mevzuatı didik didik edilmiş ve TKB yetkililerine yapmaları gereken ev ödevleri hazırlanmış. Almanlar kısa sürede Türkiye’nin özellikle kalıntı izleme konusu ile enstitülerin akreditasyonda gösterdiği başarı karşısında şaşırdıklarını da belirtmeden geçemiyorlar. Gerçekten özellikle Ankara’da bulunan Etlik Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsünün bazı laboratuarları Haziran 2005’in sonunda akredite olmuş, İzmir’de bulunan Bornova Veteriner Araştırma Enstitüsü ise 2005 yılının sonuna doğru akredite olabilecekti. Ülkemizin elbetteki ihtiyacı olan bu laboratuarların akredite olması sevindirici bir olay. Umarım diğer laboratuarlarımız da bunları izler. Çünkü ülkemizde en fazla görülen ve sığırlar arasında önemli verim kaybı ve ölümlere yol açan Şap hastalığı için araştırma yapan ve aşı üreten Şap Araştırma Enstitüsünün durumu vahim görünüyor. Alman uzmanlara göre burada yapmış oldukları kontrollerde 60’a yakın önemli eksiklik bulduklarını ve bu eksikliklerin bir tanesinin bile kurumun kapısına kilit asmaya yeterli olacağını belirtiyorlar. Almanların önerisine göre buranın kapatılması veya tamamen özel sektöre devredilmesi gerekiyormuş. Çünkü devlet aşı üretmezmiş. Aşı üretenleri denetlermiş. Buranın modernizasyonu için harcanacak paranın daha azına dışarıdan aşı alınabilirmiş. Çok doğru bir yaklaşım. Ama biz sanki bu filmi daha önce de görmüştük. Geçmişte siz üretmeyin biz nasılsa üretiyoruz, size ucuza satarız demişlerdi. Ama geldiğimiz nokta belli. SEKA’da, Telekom’da neler olduğunu görüyoruz. DemirÇelikte izlemedeyiz. Manisa Tavuk Hastalıkları Araştırma Enstitüsü, Afyon Mandacılık Araştırma Enstitüsü ve Köy Hizmetleri kapatıldı. EtBalık Kurumu, Yem Sanayi, SEK gibi ülkenin Tarım ve Hayvancılığına yön veren kuruluşlar satıldı. Bütün stratejik ürünlerde dışarıya bağımlılığımız arttı. Demek ki kafa yapısı bunlarda değişmiyor. Kafa aynı kafa. Her şeye rağmen şunu söyleyebiliriz. Almanlar Türkiye’nin tarım ve hayvancılığını çok iyi etüt etmişler. Türkiye’nin yapması gereken en önemli şey öncelikle ciddi bir politika ortaya koyması. Günü birlik politikalarla bir yere varılamayacağını ülkenin öncelikle ciddi bir idari yapıya sahip olması gerektiği açıkça dile getirildi. Türkiye’nin AB mevzuatını aynen kabul etmesi durumunda bile bunu uygulayacak kararlı bir idari yapı olmazsa hiçbir işe yaramayacağı belirtildi. Daha önceki yazılarımda da sürekli söylediğim gibi, ülkemizin hayvan hastalıklarıyla etkin bir şekilde mücadele edebilmesi ve halk sağlığının korunması öncelikle veteriner teşkilatının AB ülkelerinde olduğu gibi il ve ilçe bazında yeniden örgütlenmesi ile mümkündür. TKB’nin taşra teşkilatında bulunan veteriner hekim sayısı yetersizdir. Resmi verilere göre sığır varlığı 10.000.000 olan ülkemizde taşra teşkilatında 1900 civarında veteriner hekim bulunmakta ve hekim başına yaklaşık 5000 adet sığır düşmektedir. Bunların bir kısmının idari görevleri de bulunmaktadır. Sahaya çıkan veteriner hekimler ise hayvanların veri tabanına işlenmesi, hayvan sevk raporu düzenlemesi gibi işlerinin yoğunluğu nedeniyle aşılama, suni tohumlama, çiftliklerin kontrolü ve gıda denetimi gibi asıl yapması gereken görevlerini yerine getiremiyor. Ülkemizdeki arı varlığı, balıkçılık, koyunkeçi, at, manda ve tavuk sayısı da hesaba katılırsa teşkilatın ne kadar etkin çalışabildiği daha net ortaya çıkar. Zoonoz hastalıklar yayılıyor. KırımKongo Kanamalı Ateşi, Şarbon gibi hastalıklardan hayatını kaybeden insan sayısı her geçen gün artıyor. Artık Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın yapması gerekenler belli. Umarım ev ödevlerini sırf AB’ne girmek için değil, halk sağlığı ve ülkemizin tarım ve hayvancılığının geleceği için yapar. New Holland Trakmak fuarda sergilendi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) – Koç Holding’e bağlı New Holland Trakmak AŞ yerli üretim ve ithal New Holland marka traktörler ile ithal ekipmanlardan oluşan ürün yelpazesini ay başında Ankara Altınpark ExpoCenter’da düzenlenen 9. Uluslararası Tarım Fuarı’nda sergiledi. New Holland Trakmak ayrıca ilk defa 9. Uluslararası Ankara Tarım Fuarı’nda NHT Yaren Dergisi’ni tüketicinin beğenisine sundu. New Holland Trakmak’ın üç ayda bir yayınladığı NHT Yaren, Türkiye genelinde çiftçilere, ziraatla ilgilenenlere, ziraat odalarına, TC Ziraat Bankası şubelerine, tüm New Holland Trakmak bayi ve servisleri ile kurum içi çalışanlarına ücretsiz olarak dağıtılıyor. Sektörde 55 bin adet basılıp, ücretsiz olarak dağıtılan tek dergi olan NHT Yaren, New Holland Trakmak ile tarım sektöründe faaliyet gösterenler arasında bir köprü işlevi görüyor. Derginin içeriğinde traktör, tarımsal ekipman, tarım aletleri, farklı ürünlerin yetiştiriciliği, AB’de tarım ve daha verimli ziraat yapabilmek için gerekli koşullar gibi birçok konuda uzman kişiler tarafından yazılmış, herkesin rahatlıkla anlayabileceği nitelikte yazılar bulunuyor. Ayrıca her sayıda bir ünlü konukla çiftçi gezisi, çiftçilere yönelik gerçekleştirilen etkinlikler ve faaliyetler de dergide yer alıyor. Yaren, ödüllü bulmaca, yemek tarifleri ve daha birçok renk ile tüm aile bireylerinin de keyifle okuyacağı dopdolu bir dergi. 28