Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
16 23 NİSAN 2020 PERŞEMBE TBMM 100 YAŞINDA KIZ KARDEŞI MAKBULE ATADAN’IN ANLATIMIYLA ULU ÖNDER ATATÜRK’ÜN ÇOCUKLUĞU Mustafa Palas’ın öyküsü Mustafa Kemal kız kardeşi Makbule için bir kulübe inşa eder. İki kardeş, vakitlerinin çoğunu Makbule’nin “Mustafa Palas” adını verdiği bu kulübede geçirir. Bir gün kulübe, ısınmak için yaktıkları ateş nedeniyle kül olur. SARP SAĞKAL Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’le ilgili en az bilinenlerden biri, onun çocukluğudur. Oysa onu duvarlardaki fotoğraflarından çıkarıp “canlı kanlı bir insan” haline getiren en önemli anılar, bu dönemde yaşandı. O günleri anlatabilecek en önemli kişilerden biri de, Ulu Önder’in kız kardeşi Makbule Atadan... Atatürk’ün hayatıyla ilgili pek çok kitap bulunabilir. Ancak bunlarda çocukluğuyla ilgili görülebilen tek bilgi “dayısının çiftliğinde karga kovaladığı”dır. Oysa Ulu Önder’e ait pek çok çocukluk anısı var. Bunlardan bazılarını da kız kardeşi Makbule Hanım kaleme aldı. Atatürk’le anılarını “Büyük Kardeşim Atatürk” adlı kitabında toparlayan Makbule Hanım, bu eseriyle Ulu Önder’in en sıcak ve samimi anlarını okurlarına aktarıyor... Makbule Hanım, Atatürk’ün çocukluğunu anlatmaya bebekliğinden başlar. Annesi Zübeyde Hanım’ın aktardığına göre, Atatürk daha bir yaşındayken, bir gece evlerine hırsız girer. Evdeki seslere uyanan Zübeyde Hanım daha ne olduğunu anlayamadan hırsızlar, bebek Mustafa Kemal’in odasına girer ve odanın kapısını çocuğun üstüne devirir. Zübeyde Hanım ağır kapıyı çocuğunun üstünden kaldırmaya çalı Mustafa Kemal Atatürk’ün Selanik’te doğduğu ev. şırken hırsızlar işlerini bitirir ve gider. Zübeyde Hanım kapıyı kaldıramayınca bir mum bulur ve ufak bir aralıktan oğlunu kontrol eder. Minik Mustafa’nın şişip inen karnını görünce de içi rahatlar. Eşyaları gitmiştir belki ama en değerli varlığı hâlâ onunladır. Bir kuruşa iki kuş... Atatürk’ün Selanik’teki pembe evinde en sevdiği şeylerden biri, balkonuna gelen kuşları beslemektir. Annesi üşüt mesini istemediği için yemeklerini verdikten sonra kuşları camın ardından izleyen Mustafa Kemal, adeta kuşlara hayrandır. Atatürk beş yaşındayken bir gün annesi ve babasıyla pazara giderler. Mustafa birden annesinin elini bırakır ve gözden kaybolur. Onu bulduklarında bir satıcıyla pazarlık yapıyordur. Satıcının direnmesine karşın istediğini alan Atatürk, elinde bir kafesle annesinin yanına döner. Kafesin içinde iki tane kuş vardır. Atatürk kuşları göstererek “Bak anne, bir kuruşa iki kuş aldım. Geriye kalan paramla sonra yine kuş alacağım” der. Annesi nasıl bakacaklarını sorduğunda da “Bakmayacağız ki! Şurası bahçelik, onları ora da salıvereceğim” yanıtını verir. Ardından dediğini yapar ve kuşları bahçelikte özgürlüğüne kavuşturur. Eyvah Makbuş... Makbule Hanım’ın anlattığına göre Mustafa Kemal’in, babası öldükten sonra yerleştiği ve çocukluğunun büyük bir kısmını geçirdiği dayısının çiftliğinde uğraştığı işlerden biri atış yapmaktır. Dayısının hediye ettiği tabancayla sık sık atış yapmaya gider. Ancak annesi tabancayla oynamasından korkuyordur ve bir gün korktuğu başına gelir. Atıcılıktan döndüğünde kardeşiyle odasında tabancasını temizlerken silah birden ateş alır. Küçük oda duman la kaplanırken Atatürk bağırır: “Eyvah, Makbuş’u öldürdüm!”. Aynı anda Makbule Hanım da bağırır: “Eyvah, ağabeyim kendini öldürdü!” Bağırışları duyan anneleri koşarak odaya gelir. Duman dağıldığında Zübey Hanım iki çocuğunun da iyi olduğunu görünce içi rahatlar ve onları sıkı sıkı sarar. Ancak o günden sonra Mustafa Kemal’e tabancayla oynaması yasaklanır. Atatürk’ün dayısının çiftliğindeyken uğraştığı bir diğer iş ise doğramacılıktır. Tahtadan kardeşine hediyeler yapan Atatürk, bir gün Makbule Hanım için bir kulübe inşa eder. Ardından iki kardeş, vakitlerinin çoğunu Makbule Hanım’ın “Mustafa Palas” adını verdiği bu kulübede geçirir. Kendine ait rafları, dolapları ve eşyaları olan bu kulübede Atatürk, kız kardeşine ziyafetler verir. Bir kış günü kulübe, ısınmak için yaktıkları ateş nedeniyle kül olur. Makbule Hanım gözyaşları içinde yanan kulübeyi izlerken, ağabeyi onu umutlandırır ve gözyaşlarını silerek “Üzülme Makbuş, ben sana daha güzelini yapacağım” der. ‘Alev’, ‘Cin’, ‘Kuzgun’ ve ‘Hacı’ Mustafa Kemal sözünü tutar ve kardeşine yeni bir kulübe yapar. Bu seferki kulübe daha büyük olduğu için “Alev” ve “Cin” adını koydukları iki yavru köpeği buraya bekçi yaparlar. Yanlarında bir de dayılarının kedisi “Kuzgun” vardır. Bu üçlü Atatürk ve kardeşinin en yakın oyun arkadaşları olur. Bu ekibe sonradan bir de karga katılır. Görevi tarlaya dadanan kargaları kovalamak olan Atatürk, bir gün çiftlikte yaralı bir karga yavrusu bulur. Yaralarını iyileştirir ve ona “Hacı” ismini koyar. “Hacı” Atatürk’ün çiftlikteki son gününe kadar ona arkadaşlık eder ancak yem olmaktan kurtulamaz ve ölür. Atatürk’ün çiftlikten ayrılmadan önce dayısından son isteği ise, Hacı’yı gömdüğü yere bir ağaç dikmesi olur.