28 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

C ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI / 30 Mayıs 2011 Pazartesi 3 Güreli, zeytin ve zeytinyağında yanlış politikaların uygulandığını savunuyor İhracatçı kan kaybından şikayetçi Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkan Vekili, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Nedim Güreli, sektörün ihracatındaki kan kaybının bu sezon da sürdüğünü bildirdi. 1 Kasım 2010 tarihinden 15 Mayıs 2011 tarihine dek geçen dönemde zeytinyağı ihracının değer bazında yüzde 54'lik düşüşle 61 milyon 563 bin dolardan, 28 milyon 409 bin dolara gerilediğini aktaran Güreli, miktar bazındaki gerilemenin yüzde 62.6 oranında olduğunu söyledi. Sofralık zeytin ihracatının aynı dönemde yatay bir seyir izlediğini belirterek, “20102011 döneminde Türkiye 79 milyon 363 bin dolarlık sofralık zeytin ihraç etti. Türkiye geçen sezon aynı zaman aralığındaysa 78 milyon 663 bin dolarlık sofralık zeytin ihracat etme başarısı göstermişti. Sektörün toplam ihracatına bakıldığında, 109 milyon 424 bin dolarlık dışsatıma imza attığı görülüyor. Zeytin ve zeytinyağı sektörü, 20092010 dönemindeyse 143 milyon 228 bin dolarlık ihracat yapmıştı. İhracatının toplamındaki gerileme yüzde 24 seviyesinde oldu. Türkiye’de ihracatta kaydı tutulan 24 ana sektörün 23’ünün ihracatı artış gösterirken bir tek zeytin ve zeytinyağı ihracatının gerilemesi, zeytin ve zeytinyağı sektöründe bazı politikaların yanlış uygulandığının göstergesidir” dedi. Türkiye’deki zeytinyağı fiyatının dünyadaki en yüksek düzeyde olduğunu, bu koşullar altında ihracat yapmanın mümkün olmadığını savunan Güreli, Türkiye'de yeterince zeytin ve zeytinyağı hammaddesi bulunmadığını söyledi. Son günlerde sektörle yakından uzaktan kapsamında ithalatihracat yapabilme imkanı tanınmasını isterdik. Böylece mevcut pazarlarımızdaki pazar payımız korunabilsin, 34 yıl sonra gelecek yüksek rekoltelere hazırlıklı olabilelim. Ürün artışını doğrudan ihraç ederek değerlendirebilelim. Böylece ülkemiz döviz, istihdam ve gayri safi milli hasıla anlamında kazansın. Maalesef ülkemizde bazı kesimler bu basit realiteyi anlamaktan çok uzaklar. Sektörümüz ülkemiz bu sığ zihniyet nedeniyle kan kaybediyor.” diye konuştu. Sektörün rekabetçiliğinin arttırılabilmesi için sofralık zeytin ve zeytinyağı üretimine verilen desteğin AB düzeyine çıkartılması gerektiğini vurgulayan Güreli, “Ülkemizde, zeytinyağının kilogramına 50 kuruş tutarında prim verilmektedir. Bu prim tutarı, Avrupa Birliği’nde halen yürürlükte olan ton başına 1.322 avro düzeyine yaklaştırılmalıdır. Yani prim miktarı en az 1 lira düzeyine çıkarılmalıdır. Ayrıca primden sofralık zeytin üreticisi de en az 30 kuruş düzeyinde yararlandırılmalıdır. Primin artırılması hem sektörü rahatlatacak hem de kayıt dışı yapılan satışların kayda girmesini sağlayacaktır. Devlet, kayıt dışı ekonomideki kaçağı primle engellerken üretici ağacına bakacak, sanayici rakip üretici ülkelerle rekabet olanağı kazanacaktır” dedi. Lisanslı depoculuk uygulamasının kooperatifler yoluyla değil özellikle rekabetçi piyasa şartları altında yaygınlaşmasına olanak tanınması gerektiğini kaydeden Güreli, zeytin üretiminde ilaçlamanın yetersiz kaldığını da söyledi. ZEYTİNCİLİĞİMİZİN 2011 GÖRÜNÜMÜ ÜZERİNE BİR DENEME MURAT NARİN Ülke gündemindeki ilk ve en çok konuşulan konu belli... Yaklaşan genel seçimler. Her parti kendince nasıl en iyisini yaptığını anlatıyor. Uzak hedefler ne denli büyük olursa, kaf dağının ardındaki zenginliği göstererek oy toplanması uğraşıları… Çılgın projeler vs.vs.vs.. Oysa somut olanı her geçen gün yoksullaşan, açlık sınırının altında yaşayan insanların daha çok arttığı! Bu yoksullaşmayı, uygulanan ekonomik ve siyasi programlarla ülkenin tarımdan koparılan kesimleri, çiftçilerimiz en yoğun biçimde yaşıyor. Ülkemiz köylüsü tarihinin en büyük borç batağında çırpınıyor. İcra dairelerindeki köylülerin dosya sayısına dair bir istatistik yapılmış mı merak ediyorum. “Yaşatmak için yaşamayı bilirim” diyen, sabrın, üretkenliğin, adaletin, barışın simgesi, tarihin tanığı, bin yaşındaki bilge zeytin ağacına sorsak, acaba bu denli zor zamanlar yaşamında görmüş müdür? Bu yıl, zeytinci daha önceki yıllardan daha çok zeytin topladı, yağ yaptı. Elde ettiği ürünün neredeyse tamamını sattı. Ama gelin görün ki ne banka borçlarından kurtulabildi ne de evinde yiyeceği var. Değil ki yarını, bugününden emin değil. Hem üret hem açlık çek, bu ne yaman çelişki? Bu yıl zeytinyağına 50 kuruş pirim veriyorlar! Neden şimdiye kadar 910 kuruştu da şimdi 50 kuruş? Seçim var, köylü oy deposu, kaf dağının ardına götürülmeli... Cennet bahçeleri vaat ediliyor. Oysa gerçek zeytin bahçeleri bir cehennem olmuş onlara. Kooperatifleri, birlikleri tarihi çıkmazlarla baş başa bırakılmış. Hedef, dünyada tekelleşen gıdanın, Türkiye’de de tekellerinin yaratılması, ülkenin ekmeğini bile dilenir hale getirilmesi... Günümüz dünyasının en temel problemi besin. 2050 dünyasının beklenen nüfusu 9 milyar. Yani yarınki dünyanın daha da büyük problemi olacak besin. Yani tarımsal üretim planlanmak zorunda... İnsan beslenmesinin en temel girdilerinden birisi yağ değil mi? Ülke, her yıl sağlıklı olduğu tartışmalı sıvı yağ ithalatına 6 milyar lira para ödüyor. Kötü ve yanlış beslenmeden dolayı bu ülke insanı, başta kalpdamar hastalıkları olmak üzere kanser hastalıklarına 40 milyar lira ödüyor. Oysa bu ülkenin kullanılmayan, zeytin tarımına kazandırılabilecek 12 milyon hektar üçüncüdördüncü sınıf arazisi bomboş duruyor. En çok suyu, tarımın kullandığı bilinen bir gerçek. Bu işin doğasından kaynaklı, bir de yanlış ya da olanaksızlıklar nedeni ile böyle. Oysa zeytin en az suya ihtiyaç duyan ağaçtır. Kuraklıklara karşı dirençlidir. Ölümsüzlük ağacı denmesi boşuna değil. Boş bekleyen 12 milyon hektar araziye neden zeytin dikmeyiz? Yapılacak yatırımın karşılığı iki yıllık sıvı yağ ithalatı kadar bile değil... Karşılığında ise bugünkü GSMH’nin yüzde onu büyüklüğünde bir değer elde edilebiliyor. Neden tepeden tırnağa her şeyi ile sağlık olan zeytinyağı tüketilerek daha az sağlık harcaması, daha kaliteli yaşam hakkından insanlarımız mahrum bırakılır? Bu parayla ölçülecek bir değer midir? Neden dünyanın en büyük zeytin üreticisi ülke olmamız istenmez? Neden bu yatırım yapılarak milyonlarca insanın istihdamı gerçekleştirilmez? Yönetememekten mi korkarlar bu büyüklüğü? Bu ülkenin kaynaklarını yönetecekler, bu ülkede o kadar çok var ki! Gitsinler o zaman yönetemeyenler. KAÇAĞA KARŞI PRİM Ali Nedim Güreli ilgisi olmayan çeşitli meslek kuruluşlarından kişilerin, bu ürünlerin fiyatları yükselecek diye zeytinyağını alarak ellerinde beklettiklerini belirten Güreli, dahilde işleme rejimi kapsamında ithalat ve ihracata izin verilmediği sürece bu tablonun değişmeyeceğini bildirdi. Güreli, “İtalya, İspanya gibi ülkelerde zeytin ve zeytinyağı dış ticareti yapan firmaların sahip olduğu dahilde işleme avantajına sahip değiliz. Son 510 yılda dikilen ağaçlardan verim almaya başlayacağımız önümüzdeki 34 yıla, kadar zeytinzeytinyağı ihracatımızın her geçen yıl gerilemesi kaçınılmaz. 2 3 yıllığına, yılın belirli dönemlerinde, ihracatçı firmalara belirli kotalar dahilinde dahilde işleme AVANTAJ... HAMMADDE SIKINTISI C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear