21 Haziran 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

SECIM0807 7/7/07 20:36 Page 7 S EÇİM 2007 OZAN YAYMAN İZMİR 22 Temmuz seçimlerine kısa bir süre kala partilerin çevre politikalarına yönelik vaatleri yüzeysellikten öteye geçmiyor. “Doğal, kültürel ve tarihsel çevreyi koruyacağız” diye başlayan seçim bildirgeleri, ülkenin karşı karşıya olduğu çevre sağlığına yönelik tehditleri kamuoyuyla paylaşmıyor. Örneğin uzun yıllardan bu yana ülke gündeminde yer tutan ve iktidara gelen her siyasi parti tarafından dile getirilen nükleer santral konusu, seçim bildirgelerinde yer almıyor. İktidara gelecek parti ya da partilerin, günden güne artan enerji açığı karşısında nasıl bir tutum izleyecekleri hakkında ise net bir bilgi yok. Özellikle yaz aylarıyla birlikte kendini gösteren su sıkıntısına yönelik kapsamlı bilgilendirme de bulunmuyor. Bir golf sahasının 10 bin nüfuslu yerleşimin gereksinimini karşılayacak kadar su tükettiği raporlara yansırken, siyasi partilerin golf sahalarıyla ilgili herhangi bir tasarılarının olmadığı da kendisini gösteriyor. Partilerin seçim bildirgelerinde dikkat çeken bir başka unsur da “bozuk orman alanı” olarak nitelendirilen 2B’lere hiç değinilmemesi. Siyasiler, bozuk orman alanı denilerek, turizme ve yapılaşmaya açılmak istenen orman alanları hakkında da öngörülerini kamuoyuyla paylaşmıyorlar. Konut ihtiyacı için günden güne yok edilen kentlerdeki yeşil alanlara yönelik ciddi bir vurgu da yok. Partiler bu konudaki planlamalarını kamuoyuyla paylaşmak yerine, “Kentlerdeki yeşil alanları koruyacağız. Ülkemizdeki kişi başına düşen yeşil alan miktarını Avrupa standartlarına çıkarmaya çalışacağız” söylemini kullanıyorlar. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız, Yazıişleri Müdürü: Mehmet Sucu, Güray Öz (Sorumlu), Haber Müdürü: Hakan Kara, Editör: Hakan Akarsu, Görsel Yönetmen: Özgür Özkü Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Yönetim yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No. 2 Şişli İstanbul Tel: 0 212 343 72 74, Fax: 0 212 343 72 64 Baskı: İhlas Gazetecilik AŞ PARTİLER ÇEVREYE SOĞUK CHP: FORMALİTEYE SON CHP seçim bildirgesinde çevre konusuna, “Doğal, kültürel ve tarihsel çevreyi koruyacağız; çevre hukukunu sürdürülebilir kalkınmanın temel unsuru olarak ele alacağız” paragrafıyla başlıyor. Çevreyi kirletenlere bunun bedelinin ödetileceğini ilan eden CHP, “Bedel ödemenin sürekli bir kirletme hakkına dönüşmesine izin verilmeyecek” açıklamasını yapıyor. Doğa ve çevrenin korunmasında denetim işlevlerinin yerel yönetimler ve TEMA gibi sivil toplum kuruluşlarıyla yürütüleceğini açıklayan CHP, ÇED raporlarının da formalite olarak hazırlanması dönemine son vereceğini bildiriyor. CHP’nin seçim bildirgesinde yer alan çevre konulu vaatlerinden satır başları şöyle: “Çevrenin korunmasında, uluslararası dayanışma ve işbirliğine önem vereceğiz. ‘Akdeniz’in Deniz Ortamı ve Kıyı Bölgelerinin Korunması Sözleşmesi’ ve ilgili protokolleri, ‘Karadeniz’in Kirlenmeye Karşı Korunması Uluslararası Sözleşmesi’ni kararlılıkla uygulayacağız. Biyolojik çeşitliliği, su havzalarını ve orman varlıklarını koruma altına alacağız. Erozyonla mücadeleyi, sivil toplum kuruluşlarının katkısından da yararlanarak, kararlılıkla sürdüreceğiz. Yabani bitki ve hayvan türlerinin yaşama ortamlarının korunmasına özel önem vereceğiz. Ormanlarımızı, ekolojik denge kavramı içerisinde gelecek nesillere aktarabilmek için gereken kararlılık içinde olacağız. Tarihsel, kültürel ve doğal SİT alanlarının korunmasına, kent planlamasında bu özelliklerin dikkate alınmasına özen göstereceğiz. Küresel ısınmaya karşı mücadelede devlet ve yerel yönetimlerin sorumlulukları ve yükümlülüklerini belirleyeceğiz; ulusal stratejik politikalarımız çerçevesinde yerine getirilmesini sağlayacağız. İklim bilimi olan meteorolojiyi, kurumsal yapı, bilimsel kadrolar, araştırma imkânları açısından geliştirip destekleyeceğiz. Tüm kent merkezlerinde, çöp ve atık rehabilitasyon projelerinin hızla uygulanmasını sağlayacağız.” SEÇİM ANILARI HİKMET ÇETİNKAYA 25 Yaşında Kurucu Meclis Üyesi... 27 Mayıs 1960 devrimi sonrası... 1961 Anayasası’nı hazırlamak için Kurucu Meclis’in kurulmasına karar verildi... CHP’ye 49, CKMP’ye 27 kişilik kontenjan ayrılmıştı... Kurucu Meclis eski üyesi, 1973 ve 1977 CHP İzmir Milletvekili ve Turizm Bakanı Alev Coşkun anlatıyor: “CHP 1960 yılının aralık ayı son haftasında 49 üyelik kontenjanı için parti içinde demokratik seçim yaptı. Bu seçimlerde İsmet İnönü, CHP Gençlik Kolları’nın da temsil edilmesini önerdi. Ben o zaman 25 yaşındaydım ve CHP İstanbul Gençlik Kolu Başkanı’ydım. 25 yaşında Kurucu Meclis Üyeliği’ne seçildim.” Cumhuriyet Vakfı Başkan Yardımcısı Alev Coşkun’a soruyorum: “25 yaşında Kurucu Meclis Üyeliği’ne seçilmek nasıl bir duygu?” Alev Coşkun, heyecanlanıyor... “Muhteşem bir duygu. İnönü beni kucaklayarak kutladı. Düşünebiliyor musunuz, 25 yaşında genç bir insan olarak, Türklerin siyasal tarihinde en ilerici, en demokrat ve hukukun üstünlüğü ilkesini gerçekleştiren anayasasının hazırlanması için 274 kişilik Meclis’te yer alıyorsunuz.” Soru: “Bülent Ecevit’le başlayan siyasal yolculuğunuza gelelim...” Coşkun: “1965 yılında CHP’de Ortanın Solu hareketi başladı. Türkiye İşçi Partisi Meclis’e girmişti. Ortanın Solu hareketini İnönü başlatmıştı. Ecevit 1972 Kurultayı’nda genel başkan seçildi, 1973’te genel seçimler oldu.” Soru: “1973 seçimleri öncesi İzmir il başkanıydınız değil mi?” Coşkun: “Ecevit, bu seçimlerde Hasan Esat Işık, Prof. Dr. Haluk Ülman, Cahit Kayra, Erol Çevikçe, Deniz Baykal ve Nejat Ölçen’i kontenjan olarak gösterdi. Ben o tarihte, Kurucu Meclis’te deneyim kazanan, akademik kariyerini yapan bir kişiydim. Doktora tezimi Kamu Yönetimi üzerine hazırlamıştım. Ecevit, beni 37 yaşında İzmir İl Başkanlığı’na atadı.” 1973 seçimleri öncesi yoğun bir çalışma yaptı CHP İzmir İl Örgütü... Alev Coşkun anlatıyor: “İzmir 19 milletvekili çıkarıyordu 1973 seçimlerinde. Bir basın toplantısı yaptım. CHP’nin 19 milletvekilliğinden 9’unu, Adalet Partisi’nin 8’ini, Demokratik Parti’nin ise bir milletvekili alacağını öne sürdüm. Yeni Asır gazetesi yazarı Güngör Mengi bir yazı yazdı. Dedi ki ‘Alev Coşkun’un cesareti varsa, listenin başından ayrılıp, dokuzuncu sıraya yerleşsin’. Bu öneri güzel bir gazetecilik kurgusuydu. Bir milletvekili için de zor bir seçenekti.” Alev Coşkun’u, İsmet İnönü kutladı. MHP, AKP İktidara gelmesi durumunda “çevre zabıtası” ve “çevre ihtisas mahkemeleri” oluşturulacağını açıklayan MHP, bu birimlerin altyapısı, işlevi ve yaptırım gücüyle ilgili ayrıntılara girmiyor. MHP, seçim bildirgesinde ekonomik ve sosyal politikalar ile çevre politikalarının uyum içerisinde yürütüleceğini bildiriyor. Kalkınmanın gerçekleştirilmesi sırasında ekolojik dengenin gözardı edilmeyeceğini vurgulayan parti bildirgesinde, “Her projenin fayda, maliyet ve risk faktörleri belirlenecek yatırımlarda çevre dostu projeler öncelikli olacak. Çevre sorunları kirlenmenin ortaya çıkmasından sonra değil, genel kalkınmanın bir parçası olarak ele alınacaktır. Çevre bilgi sistemi oluşturulacak. Tarım, çevre, teknoloji konuları birlikte ele alınacak” deniliyor. İktidarda olduğu 5 yıllık süre içerisinde, çevre politikaları bakımından somut bir adım atmayan ve sorunların giderek büyümesine neden olan AKP’nin, çevre politikalarını “Çevre ve Yaşanabilir Kentler” başlığında topladığı görülüyor. AKP bilgirgesinde, çevre kirliliği ve imar kirliliğiyle ilgili cezai yaptı Ecevit ve Coşkun bir arada. rımların TCK’ye eklendiğini vurgulasa da bu cezaları ertelediğine yönelik bilgilere yer vermiyor. Bunun yanı sıra cezaların caydırıcılıktan uzak olması da gözardı ediliyor. Doğal çevrenin madencilik adı altında talan edilmesine iktidarı süresince göz yuman AKP, maden alanlarıyla ilgili gerekli olan çevresel etki değerlendirme raporlarının kaldırılmasını da şu gerekçeyle savunuyor: “Sürdürülebilir kalkınma anlayışı içinde, çevre alanı ile rekabet ve sanayileşme arasında gerekli denge gözetilmiştir. Yatırımlarımızın hızlandırılması için Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) sürecinde bürokrasi azaltılmıştır.” Ülke kıyılarını imara açan, yerli ya da yabancı yatırımcılara bu alanlarda geniş olanaklar tanıyan AKP , bunları yok sayarak bildirgesinde, “Ülkemiz kıyıları 104 noktadan çeşitli kirlilik parametreleri bakımından izlenmektedir” görüşüne yer veriyor. Nükleer santral lobisinin etkisinde kalan bir siyasi parti de AKP oldu. İktidarları döneminde nükleer santralı gündemlerinden düşür meyen AKP’liler, yenilenebilir enerji kaynaklarını savunan kesimlere ise sürekli mesafeli yaklaştılar. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik ciddi adımlar atılmadığı gibi tasarlanan projeler de AKP hükümetince gündeme alınmadı. DP VE GP DP’nin seçim bildirgesinde çevre, “enerji” başlığının içinde değerlendirilmiş. Enerji koridoru üzerinde yer alan Türkiye’nin stratejik önemine vurgu yapılan bölümde, çokuluslu şirketlerin ülkenin farklı coğrafyalarında parsellediği maden kaynaklarına da değiniliyor. DP , maden rezervlerinin çıkarılacağını savunuyor, ancak çevre etkileri hakkında alınması gereken önlemlerle ilgili bilgi vermiyor. Küresel ısınma olgusuna dikkat çekilen DP’nin seçim bildirgesinde, bir yandan yenilenebilir enerji kaynaklarına yoğunlaşılacağı vurgulanıyor, öte yandan da nükleer enerji santrallarının kurulacağı savunuluyor. Bildirgede, nükleer enerji santrallarının halk ve çevre sağlığı bakımından zararsız olduğunu öne sürülüyor. DP, 2023 yılına kadar Türkiye’nin, 5 bin megavatlık kurulu nükleer güce sahip olmasını planlıyor. DP’nin çevre konusunda, su kaynaklarının etkin kullanımına ilişkin görüşü yok. Maden alanlarının çevre ve halk sağlığı için olumsuz etkilerini bertaraf yöntemi de bulunmuyor. Tarım alanlarının bitişiğinde sürdürülen maden sahaları konusunda bilgi yok. Endüstriyel tesislerin çevreye bıraktığı katı atıklarla ilgili alınacak önlemlere de değinilmiyor. Sahillerin, kıyıların yapılaşmaya açılmasına, orman alanlarının “2B” adı altında yok edilmesine yönelik herhangi bir tavır yok. Kamuyonun gündemindeki bir diğer siyasi oluşum GP’nin, sosyal, ekonomik, kültürel ve diğer tüm konularda olduğu gibi ‘çevre’ hakkında da kamuoyuna sunduğu bir projesi yok. GP Genel Başkanı Cem Uzan, kendisine yöneltilen, “Seçim bildirgenizi kamuoyu ile paylaşmayacak mısınız” yönündeki bir soruya, “Halkımızın okumadığına karar verdik ve bu nedenle böyle bir çalışma içine girmedik” yanıtını vermişti. 1973 seçimleri yapıldı... Alev Coşkun’un tahmini doğru çıktı ve CHP 19 milletvekilinden 9’unu aldı... CHP 1950 seçimlerinden 23 yıl sonra İzmir’de birinci parti oluyor, aynı yıl Adalet Partili Osman Kibar belediye başkanlığı koltuğunu İhsan Alyanak’a bırakıyordu... Bülent Ecevit emekçilerin umudu olmuştu... Otuz yaşında pek çok genç, salt İzmir’de değil pek çok kentte CHP’den milletvekili seçilip Meclis’e girmişti... Süleyman Genç, Mahmut Türkmenoğlu, Yüksel Çakmur, Kemal Anadol ve diğerleri... Şimdilerde CHP’nin listelerine bakıyorum... Seçilecek sıralarda 30 yaşında kaç aday var? Saydınız mı? NOT: Okurlar ve siyasetçiler ilginç gördükleri seçim anılarını aşağıdaki elektronik posta adresine ve faksa gönderebilirler. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.trFaks: 0212/343 72 69 SERDAR KIZIK İZMİR Ege ODTÜ Mezunları Derneği Temmuz Toplantısı. Konu, seçimler. Ege’deki seçim izlenimlerimizi, 68’li, orta yaşlı ve genç ODTÜ mezunlarıyla paylaşacağız. Söyleşiden önce küçük gruplarla yuvarlak masa görüşmeleri. Dernek Başkanı Feryal Bekdik ve Yönetim Kurulu Üyesi Murat Mumcu’nun tanıştırdığı ODTÜ’lüler en çok medya, anketler ve terör konularına değiniyor. Söyleşi sonundaki sorular da benzer: “Medya neden böyle, anket yayımlayan araştırma şirketleri neden böylesine bir tutum izliyor?” Daha sonraki yorum ve değerlendirmelerin de gösterdiği gibi, kendi sorularının yanıtlarını en iyi kendileri biliyor aslında. İşin özü, duydukları tepkileri paylaşmak. Seçimde Kantin Sohbeti... Öfkelerini yansıtmak. Kül yutmuyor ODTÜ’lüler. Aralarında, AKP’yi yüzde 40’larda gösteren anketleri inandırıcı bulduğunu söyleyen tek bir kişi yok. Ama... Ya geniş halk yığınları? Herkesin oyu “bir”. Eğitimlisinin de, eğitimsizinin de, bağdakinin de, dağdakinin de. ODTÜ topluluğundan yapılan yorumlar, ortak yargıları sergiliyor. Onlara göre yalan, dolan, çarpıtılmış, AKP’yi yüzde 40’larda gösteren anketlerin amacı, geniş halk yığınlarını etkilemek. “Büyük olana ve güce” yönelişi arttırmak. Böylece ne olacak? Destek verdikleri, büyük ölçüde para karşılığı hazırladıkları, yönlendirilmiş anketlerle AKP, belki birkaç puan daha alacak... Gelelim medyaya. 80 mezunu bir bayan, Cumhuriyet mitinglerinde doğan havanın sürüp sürmediğini sorguluyor. O zaman dipten yükselen dalganın kırılıp kırılmadığını, bugünkü gücü ve etkisini irdeliyor. Verdiğim yanıtlardan, ortak bir yargıyı paylaşıyor olmanın mutluluğu yansıyor yüzüne. Ardından da Cumhuriyet dışında artık gazete okumadığını, televizyon izlemediğini söylüyor. “Pes” etmiş, hiçbir seçimde tanık olmadığı böylesine büyük “medya rezaleti”ne... Gelelim söyleşinin “kantin sohbeti” bölümüne. Çünkü söyleşinin ikinci bölümünde eski bir ODTÜ’lü konuşacak seçimler üzerine. MHP’nin İzmir 2. bölge, 3. sıra milletvekili adayı Füsun Koroğlu Çorapçıoğlu. Eski mezun ODTÜ’lülerin çoğunlukta olduğu toplantıda, MHP’li bir aday. İlginç bir buluşma! Bakalım ODTÜ’de kantin sohbetlerinin, genellikle sert bir havada geçen tartışmaları bu toplantıya yansıyacak mı? Çorapçıoğlu, 1979 jeoloji mühendisliği mezunu. 10 yıl Bülent Ecevit’in en yakınındaki bürokratlardan bir isim. Türkiye’nin ilk kadın Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı. Ecevit’ten sonra Devlet Bahçeli ve MHP’yle çalışmayı seçmiş... Yılların bürokratı, yılların politikacısı gibi. Kendinden emin, takır takır düşüncelerini belirtiyor. Türkiye’nin küresel güçler tarafından sömürüldüğünü, yağmalandığını, terörle yüz yüze bırakıldığını, AKP’nin yabancılarla çalıştığını söylüyor. ODTÜ’lüler, konuklarını dinliyor. Sorular bölümünde CHPMHP koalisyo nu üstüne çeşitli görüşler. Ama işte eski bir mezundan, tam bir kantin sohbeti konusu: “Çete oluşumları ne olacak, mafya vaziyetleri, MHP imajı... Bunlara ne diyeceksiniz?” Çorapçıoğlu soğukkanlı. 1980 öncesi Türk toplumunun birbirine kırdırıldığını, acılar yaşandığını, 1980 sonrası MHP’nin değiştiğini, Devlet Bahçeli’nin bu konuda çok titiz davrandığını, partinin imajını etkileyebilecek olumsuzlukları sildiğini söylüyor. Milletvekili adaylarını örnek gösteriyor. Sonunda genç bir kimyacı, gülümsemelere yol açan bir değerlendirmede bulunuyor: “Keşke sizi CHP listesinin ilk sıralarında görseydik...” Bir başka genç, arkadaşının temennisine katılırken yeni bir değerlendirmede bulunuyor: “Keşke, ama sizi o listelere zor alırlardı...” 7
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear