21 Haziran 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

SECIM0907 9/7/07 21:57 Page 7 S EÇİM 2007 Halkın sandık başına gitmesine iki hafta on gün kaldı.Bu arada seçim yasaklarına uymama ve seçmeni yanıltmalar sürüyor. Seçim takviminin başladığı günden bugüne yapılan yanlış uygulamaları ve yasalara aykırı durumları özetleyelim: •Anayasanın 94. maddesinin son fıkrası,TBMM Başkanı’nın üyesi bulunduğu siyasi partinin Meclis içindeki ve Meclis dışındaki faaliyetlerine katılamayacakları kuralını koymuştur. Ama, Sayın Meclis Başkanı Arınç, bu anayasa kuralını hiçe sayarak AKP’nin Kayseri mitingine katılmış ve orada siyasi parti konuşması yapmıştır. Daha önce de yaptığı basın açıklamasında parti mitinglerine katılmak için kuduruyorum demiştir. Kendisini hukukçu olarak takdim eden, cumhurbaşkanı olmak için yanıp tutuşan kişi işte budur. Anayasa kuralını çiğnemekte hiçbir sakınca görmemektedir. • Bu seçimlerde belli ve malum İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız, Yazıişleri Müdürü: Mehmet Sucu, Güray Öz (Sorumlu), Haber Müdürü: Hakan Kara, Editör: Hakan Akarsu, Görsel Yönetmen: Özgür Özkü Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Yönetim yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No. 2 Şişli İstanbul Tel: 0 212 343 72 74, Fax: 0 212 343 72 64 Baskı: İhlas Gazetecilik AŞ Devlet Olanaklarını Kullanıyorlar ALEV COŞKUN TV kanalları her gün AKP’li bakanları ekranlara çıkarıp, onlara kendi bakanlıklarıyla ilgili konuşma olanağı tanıyorlar. Gerçi böylesi bir uygulama seçim yasaklarına girmediği için yasaya aykırı olmasa da, etik değildir. Seçim adaletine ve eşitlik ilkesine aykırıdır. TV’lerin hiç olmazsa seçimler sırasında uymaları gereken yansız olma ve eşit davranma anlayışına aykırıdır. Eğer bir bakana söz verecekseniz, en azından karşıt bir partinin sözcüsüne de olanak tanıyarak adaleti ve yansızlığı göstermek gerekirdi. Ama malum kanallar için AKP söz konusu ise akan sular duruyor. •En büyük haksızlığı ve adaletsizliği de Başbakan bizzat yapıyor.TOKİ Genel Müdürlüğü’ne şölen düzenletiyor. Bu şölenlerde devletin kasasından para harcanıyor, özel uçaklar tutuluyor. Başbakan da, Başbakanlık’ın özel uçağıyla bu şölenlere katılıyor. Tapu dağıtıyor. Bu davranış kuşkusuz etik değildir. Ayrıca devletin kesesinden AKP’ye çıkar sağlamaktır. Bu konuda gazetelerde eleştiriler çoğalınca Başbakanlık Basın Danışmanlığı bir açıklama yaparak daha önce de böylesi uygulamaların olduğunu belirtti.Sanki, daha önce işlenen bir suç ya da yanlış, şu anda yapılan hatayı ortadan kaldırmaya yeterli olurmuş gibi... •Öte yandan, yapılanı örtbas etmek için seçim yasaklarının 12 Temmuz’da başlayacağını o nedenle devlet uçağının ve devlet olanakla rının kullanılmasının yasalara aykırı olmadığını söylüyorlar. Bu bir demokrasi anlayışı sorunudur. Yasa izin verse bile, devlet araç ve gereçlerini seçim sırasında kullanmak ahlaki midir? Eşitliğe ve adalete sığar mı? Hani siz çok demokrattınız? Hani siz değişmiştiniz. • Seçimlerde halkı yanıltan bir başka uygulama da kendisini solcu olarak sunan Baskın Oran’dan geliyor. Baskın Oran, İstanbul 2. bölgede dört bir yana astırdığı afişlerde bağımsız aday olarak oy isterken “Bağımsız aday için baraj yoktur. Oyunuz boşa gitmez’’ diyor. Bu doğru mu? İstanbul 2. bölgeden bağımsız bir adayın seçilebilmesi için, 80 bin ile 100 bin dolaylarında bir oy almak gerekiyor. Demek ki bu da bir bakıma barajdır. Seçilemeyecek sayının altında kalınırsa Sayın Oran Meclis’e giremez ve kendisine verilen oylar boşa gitmiş olur. Böylesi bir afiş, seçmeni yanıltmak değil de nedir? SEÇİM ANILARI HİKMET ÇETİNKAYA Nadir Nadi’yle Seçim Gezisi... 60’lı yılların sonuyla 70’li yılların ortaları Türkiye’de siyasetin hareketli olduğu dönemlerdir... 12 Mart 1971... 12 Mart faşizminin ardından 1973 seçimleri CHP’nin atağa geçtiği yıldır. O yıllara ilişkin pek çok seçim anısı anımsıyorum... 1970 öncesi, 1968 senato ve 1969 milletvekili seçimleri de önemlidir... Türkiye’de bir uyanış vardır... Bir yandan 68’li gençliğin eylemleri, öte yandan kırsal kesimin yavaş yavaş “neler oluyor” diye uyanışı... Dr. Lebit Yurdoğlu, İsmet İnönü’nün yanında bir politikacı... İzmir CHP İl Başkanlığı, milletvekilliği ve Köy İşleri Bakanlığı yaptı... 1968 senato ve ara seçimleri öncesi Berin ve Nadir Nadi İzmir’e geldi ve Büyük Efes Oteli’ne yerleşti. Bir akşamüstü otelin lobisinde Lebit Bey, Berin Hanım, Nadir Bey buluştuk... Ben genç bir gazeteciyim... Lebit Bey, Nadir Bey’e dönüp şöyle dedi: “Sizi yakın bir köye götüreceğim bu akşam...” Berin Hanım karşı koydu: “Biz İzmir’e dinlenmeye geldik, bıktım siyasetten...” Nadir Bey, “Biz gidelim, sen otelde kal” diye yanıt verdi Berin Hanım’a... Lebit Yurdoğlu, Nadir Bey ve ben Torbalı’nın Hortuna köyüne hareket ettik... Lebit Bey kısa boylu ve şişman... Otomobili güçlükle kullanıyor... İzmirTorbalı 50 kilometre... Bir saatte Hortuna’ya geldik... Köy meydanı ana baba günü... Bir kahveye oturduk önce... Çaylarımızı içtik. Ardından kahvenin önünde sandalyeye çıktı Lebit Bey. Süleyman Demirel’e, Adalet Partisi’ne çattı... Köylüler alkışlıyor... Lebit Bey, konuşmasını bitirdi, sorulara geçildi... Bir genç şu soruyu yöneltti: “NATO hakkında ne düşünüyorsunuz?” Lebit Bey anlatmaya başladı... Tartışma büyüdü... Köylüler öyle sorular soruyorlardı ki Nadir Bey çok şaşırdı... Nadir Bey, başyazısında o geceyi şöyle anlattı: “... Dün akşam İzmir milletvekili, eski Köyişleri Bakanı Lebid Yurdoğlu’nun peşine takılarak yola çıktım. Sayın Yurdoğlu, Torbalı’nın Hortuna köyünde vatandaşlarla bir sohbet toplantısı yapacaktı. Köy, öteden beri çoğunlukla CHP’ye oy verirmiş. Güneş battıktan epeyce sonra, geç vakit köye vardık. Lüks lambasının aydınlattığı kahvenin önünde 150 kadar vatandaş CHP milletvekilini bekliyordu. 1960 öncesinin zihnimde klişeleşmiş tablolarından biri ile karşılaşacağımdan zerrece şüphe etmiyordum. Lebid Yurdoğlu ‘Vatan, millet, Sakarya’ edebiyatı ile söze başlayacak, CHP’nin demokrasi yolunda harcadığı olumlu çabaları övecek, AP’ye verip veriştirecek, dinleyenler de: ‘İsmet Paşa çok yaşa!..’ diye onun sözlerine alkış tutacaklardı. Sonra biraz hoşbeş edilecek ve köylüler Tanrı’ya emanet, İzmir’e dönülecekti. Hortuna’da hiç de böyle olmadı. Daha Lebid Yurdoğlu’nun ağzından birkaç cümle dökülmüştü ki ortalıkta çetin bir tartışma havası esmeğe başladı. Hayret yahu! Yedi se c Gençlik örgütleri arı gibi CHP İstanbul İl Gençlik Kolları’ndan Levent Kamberoğlu, aşılması gereken en büyük sorunun “irtica ve PKK terörü” olduğunu dile getirdi. HÜLYA KESKİN Baştarafı 1. sayfada CHP İstanbul İl Gençlik Kolları’ndan Levent Kamberoğlu, CHP Gençlik Kolları’nın 22 Temmuz genel seçimlerine “Kurtuluş Savaşı” kadar önem verdiğini ve bu doğrultuda çalıştıklarını belirterek, “Geçen dönem ve bu dönem çok farklı çalışmalar yapmaktayız. Genç seçmenlerin mahallerini tek tek tespit edip bu mahallerde mahalle örgütlerini kurduk. Bunun yanında bazı pilot bölgelerde gençlere ders, sosyal etkinlik, meslek kursları tertipledik. Bu çalışmada da yaklaşık 11 bin 232 öğrenci yetiştirdik” dedi. Üniversitelerdeki çalışmalara da değinen Kamberoğlu, öğrenci konseyleri kurmaya yönelik çalışmaların hızla arttığını ve bunun yanında bilim kültür platfomları oluşturduklarını dile getirdi. Kamberoğlu, Türkiye’deki tek sorunun CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın da dediği gibi “yolsuzluk” olmadığını ifade ederek aşılması gereken en büyük sorunun “irtica ve PKK terörü” olduğunu dile getirdi. Kamberoğlu, bu sorunların nedeninin AKP hükümetinin yanlı ve yanlış politikaları olduğuna dikkat çekerek “Çözümü çok zor görünen bu sorun, aslında çok kolay çözülebilir. 1 Mart tezkeresinde genel başkanımız askerin tampon bölgede tutulmasını, bu şekilde de PKK’nin geçmesini engellemek istedi, fakat şu anki hükümetimiz ABD ile Irak’ta kovboyculuk oynamaya kalkıştı. Bizim dediğimiz gibi olsaydı şu an PKK terörü yüzde 70 oranında azalmıştı” dedi. Gençlerin CHP Gençlik Kolları’na katılımında yüzde 67.5 oranında artış yaşandığını ifade eden Kamberoğlu, bu artışın AKP hükümetinin Türkiye’nin “laik” düzenini bozmaya çalışan politikalarının sonucu olarak ortaya çıktığına dikkat çekti. Kamberoğlu, seçimde sol partilerin avantajlı olduğunu düşündüklerini belirterek “Sağ partilerin ikisi birleşmeyi İP: En büyük sorun emperyalizm İşçi Partisi (İP) Öncü Gençlik İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyesi Ramazan Kandöken, gençlerin siyasete olan ilgisinin arttığını belirterek “En son Cumhuriyet Mitingleri’ndeki kitlenin büyük bölümünü gençlerin oluşturması, gençlik üzerindeki karamsar düşünceleri boşa çıkarmıştır. Türk gençliği emperyalizme karşı koyacak, toplumuna önderlik edecek cesaret ve inancı göstermiştir” dedi. Kandöken, Türkiye’de bazı şeylerin düzelmesinin tek çözüm yolunun Amerika’nın güdümünden çıkmak olduğunu vurgulayarak “Türkiye’nin aydınlık geleceği, sağlı sollu merkez ya da ılımlı İslam modeli değil, Kemalist devrimin özgün modelidir. Mustafa Kemal’in Türkiye’si ABD’den birleşme icazetleri alarak inşa edilemez” diye konuştu. bile eline yüzüne bulaştırdı. Diğer hükümet kanadındaki sağ partinin ise ne durumda olduğu açık. Geriye de bir tek kalan sağ parti MHP, o da cenaze törenlerinde topladığı oylarla bir yere varmaya çalışıyor. Ama sol böyle değil, sol tek vücut olmuş, 22 Temmuz sabahını bekliyor. CHP gençliği bu devlete gelen her türlü tehlikeyi bertaraf edecek güce sahip” dedi. ratik, özgürlükçü olduğu bir gençlik örgütlenmesini savunuyoruz. Bizim gençlik meclislerimiz, üniversite, lise ve mahalle örgütlenmelerinden oluşuyor. Bu meclislerimiz de daha çok istişare, farklı gençlik alanlarından deneyim aktarımı ve politika tartışma kurulları olarak işliyor. YÖK, polis ve idare baskıları, öğrencilerin okullarındaki antidemokratik uygulamalar ve bilimsel eğitimden son derece uzak olan eğitim sistemini de tartışıyoruz” diye konuştu. Çatalkaya, ÖDP olarak seçimin sonuçlarını değerlendirmekten ziyade nasıl bir sistem olduğu konusu üzerinde durulması gerektiğini savundu. TKP: Hiçbir şey değişmeyecek Türkiye Komünist Partisi (TKP) Merkez Komitesi üyesi Erkan Baş, TKP’nin genel seçimlere bakış açısını özetleyerek “Seçimin ertesi sabahı Türkiye’de hiçbir şey düzelmeyecek. Çünkü seçimlere katılan partiler arasında, temel meselelere ilişkin hiçbir farklı düşünceleri yok” dedi. Baş, “Bağımlılığın tüm yükünü emekçiler çekiyor. Bundan çıkarı olmayan emekçiler, bağımsızlık mücadelesini yürütebilecek tek güçtür. Emperyalistler, ülkeleri bölerek yönetiyor. İşte bu nedenle, emekçileri TürkKürt, laikdindar, AleviSünni diye bölmeye çalışıyorlar” dedi. EMEP: Bilimsel ve demokratik üniversite EMEK Gençliği’nin 44 ilde seçimlere hazırlandığını belirten EMEK Gençliği Üyesi Şevket Akyol, seçimlere hazırlanılmayan diğer illerde ise emek ve demokrasi değerlerine bağlı ortak bağımsız adaylarınının destekleneceğini ifade etti. Akyol, EMEK Gençliği’nin üniversitelerde “bilimsel ve demokratik bir üniversite” talep ettiğini belirtiyor. kiz yıl içinde neler öğrenmemişti bizim köylümüz; toprak davasını biliyordu, kredi mekanizmasının nasıl haksız yere küçük bir azınlık hesabına işlediğini biliyordu, tütün fiyatlarının ne maksatla köylü aleyhine düşürüldüğünü, sömürü politikasından kimlerin yararlandığını biliyordu ve bugünkü bozuk düzenin hangi koşullar altında düzeltilebileceğini de anladığını belli ediyordu. Lebid Yurdoğlu’nun sözünü kesenler arasında CHP’ye küsmüş eski CHP’liler de vardı. 1961’den sonra bunca yıl iktidarda kaldınız, bu söylediklerinizi o zaman neye yapmadınız, diye soruyordu genç bir şoför vatandaş. TİP’li olduğunu öğrendiğim bir başkası: Hem fakir köylüye toprak dağıtılacak diyorsunuz, hem de verimli olduğu takdirde büyük işletmeler sahiplerine bırakılacak diyorsunuz. Yani biz gene hava alacağız. Öyle mi, diyordu. Eski Köyişleri Bakanı, vatandaşların bütün sorularını kızmadan, sinirlenmeden saygı ile dinliyor, her birine ayrı ayrı inandırıcı cevaplar veriyordu. Hortuna’lı köylü vatandaşlar arasında geçirdiğim iki saat içinde çok şey öğrendim, ferahladım, yarınımıza daha bir umutla bakar oldum. Şimdiye dek ‘Ah memleketin dertlerini kavrayan enerjik bir hükümet işbaşına gelse de şu bozuk düzeni bir değiştirse!’ diyorduk. Bugün artık görüyoruz ki, vatandaş, kendi dertlerinin bilincine iyiden iyiye varma yolundadır. Bir çiçekle bahar olmaz derlerse de Hortuna’nın Ege bölgesinde tek başına yetişmiş bir gül fidanı sayılamıyacağı kanısındayım. Yurd ölçüsünde birçok Hortuna’ların gelişip serpilmekte bulunduğuna şüphemiz olmasın. 1969 seçimlerinde halkın, adayları adamakıllı terleteceği anlaşılıyor. Yurdumuzun kalkınması da kendi davasına sahip çıkan halkın, adayları terletmesine bağlı görünüyor.” ÖDP: Sistem sorgulanmalı Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Meclisi üyesi Çiçek Çatalkaya, gençlik örgütlenmelerinin diğer partilerin dışında bir yapıya sahip olduğunu belirterek “Gençlerin bağımsız, demok NOT: Okurlar ve siyasetçiler ilginç gördükleri seçim anılarını aşağıdaki elektronik posta adresine ve faksa gönderebilirler. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.trFaks: 0212/343 72 69 SERDAR KIZIK Bizim CHP ve MHP’nin ardından üçüncü sırada kalmasına bile şaşırmayacağımız AKP için, medya ve araştırma şirketlerinin yüzde 40’larına gülüp geçiyoruz. Ama canı sıkılanlar, morali bozulan arkadaşlar da var... Mesele, açılardan, bakış açısından kaynaklanıyor. Eğer bu iktidardan çıkarınız varsa, hatta eliniz mahkumsa objektif olamıyorsunuz. Mesela, AKP mitingleri. Halk, olduğundan kalabalık gösterilecek, tıpkı anketlerde olduğu gibi şişirilecek. Yöntem basit. Teknoloji sorunu çözüyor. İnsan gözü, 48 dereceyle algılıyor. Bire bir algılama böyle. Ama işin içine bazı araç ve gereçler girince, durum değişiyor. Gereken açıyı, kameranın objektifini seçiyorsun önce. Gerisi kolay. Tak bir 35 derecelik geniş açılı mercek, görüntü değişsin, büyüsün. Sübjektif Medyanın Objektifi Teknik olarak “görüntü deformasyonu” diyorlar bu yönteme. Hele 1718 derecelik balık gözü denilen objektif kullanıldığında, yakın çekimlerde normal bir insanın ağzı, kulaklarda... Oluyor, kocaman bir kafa. Lunaparklardaki kahkaha aynaları gibi manzara... İnsanı koca kafalı yapan objektif, kalabalıkları da iki, üç katı daha büyük gösteriyor. Balık gözüyle, insan gözü farkı bu... Son yıllarda özellikle miting alanlarında, konserlerde kullanılan yeni bir araç daha var. 810 metre uzunluğundaki borunun ucunda, her yöne dönebilen, değişik merceklerin kullanıldığı bir araç. Adı jimmy jib. Kolu sağdan sola sola çevirdiğinde, bir hareket, bir coşku, bir dalga ki sorma... Bir de bilgisayar var. Miting alanının boşluklarına, kalabalık bölgelerden kesip kopyaladığın parçaları yerleştiriyorsun, ne oluyor? Meydan doluyor.. Hafta sonu İzmir’de AKP’nin düzenlediği mitingde medya bu yöntemi, teknolojiyle birlikte kullandı. Öyle ki bazıları, Gündoğdu’da 13 Mayıs tarihinde yapılan Cumhuriyet mitinginin rövanşının alındığından bile söz etti. El insaf. Emniyetin verdiği bilgilere göre 25 bin dolayındaki kalabalık, oldu mu sana yüz, iki yüz binlik kitle! Erdoğan, Gündoğdu’da konuşurken “İşte meydan, bizde bindirilmiş kıtalar yok” diyordu. Oysa İzmir’in kent girişlerindeki trafik, yol kenarlarında park eden, Aydın, Denizli, Manisa, Balıkesir, hatta Konya plakalı otobüsler yüzünden kilittlenmişti. Bindir de, hiç olmazsa balık gözü kullanma, kesip yapıştırma... Çerçioğlu: Aydın hak ettiği yerde değil Baştarafı 1. sayfada C HP adayı Özlem Çerçioğlu, sahip olduğu olanaklar, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri, havası, tabiatı, tarihi zenginlikleri dikkate alındığında Aydın’ın hak ettiği yerde bulunmadığından yakınıyor. Kentte özellikle yatırım faaliyetlerinin planlı bir şekilde artırılması ve daha çok kilit sektörlerde yoğunlaştırılması gerektiğini vurgulayan Çerçioğlu, şöyle devam ediyor: “Aydın ilimizde, başta bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi için bölgedeki tarımsal ürünleri işleyen modern teknoloji ve dünya standartlarında üretim yapan iç ve dış pazarlara yönelik tarıma dayalı sanayi işletmeleri kurulmalıdır. Soğuk hava, şoklama tesisleri, konserve fabrikaları, sebze kurutma tesisleri, modern incir ve kestane işleme tesisleri, zeytinyağı şişeleme ve sunta fabrikası gibi tarım sanayiini geliştiren tesisler yapılmalı ve bu konularda sektörel teşvikler uygulanmalıdır. Altyapı birlikteliğini sağlayacak ihtisas OSB’ler kurulmalı böylece hem bölge tarım ürünleri daha fazla katma değer yaratacak hem de çevreyi kirletmeyen OSB’ler hayata geçecektir. KOBİ işletmelerin sayısının artması bakımından büyük önemi olan organize sanayi bölgelerinin faaliyete geçmesi çalışmalarına hız verilmeli, Nazilli, Söke, Cine, Buharkent, HEDEF BİRİNCİ PARTİ OLMAK Aydın’daki seçmenin sorumluluk bilincinde sandığa gideceğini ifade eden Çerçioğlu, amaçlarının kentten birinci parti olarak çıkmak olduğunu vurguluyor. Çerçioğlu, “Biz sürekli Aydın, bölgenin ve Türkiye’nin fotoğrafını çekmeye çalıştık. Burada çiftçimiz, sanayicimiz zor durumda. Bu sorunların çözümünü vatandaşa sunuyoruz. Dolayısıyla hedefimiz geçen seçimlerde olduğu gibi yine Aydın’da 1. parti olmaktır” diyor. Ortaklar gibi yerleşim yerlerinde de organize sanayi bölgelerinin bir an önce faaliyete geçmesi için gereken bürokratik işlemler hızlandırılmalıdır.” şen incir, zeytin ve kestanenin işlenerek marka halinde satılmasına olanak tanıyacak girişimleri destekleyeceklerini anlatan Çerçioğlu, çevreyi kirletmeyecek şekilde kıyıdan uzak balık çiftliklerinin kurulması ve işletilmesine olanak tanıyacak yasal girişimleri de başlatacaklarını söylüyor. Çerçioğlu, “22 Temmuz seçimlerinin, Türkiye’deki ideolojik bir sağsol kutuplaşması anlayışı içinde değerlendirilmemesi gerektiğini ve Türkiye’de çok daha geniş bir bütünleşmenin, yani anayasanın laik demokratik Cumhuriyet ilkelerine inanan, Cumhuriyetin kazanımlarını önemseyen, onları koruyup sürdürmek isteyen ve bu konularda duyarlı olan, Türkiye’nin ulusal bütünlüğüne yönelik tehlikeyi önemseyenlerin ve duyarlılık sergileyen herkesin el ele vermesinin mutlak bir ihtiyaç olduğuna inandığımızı belirterek kampanyamızı yürütüyoruz” şeklinde konuştu. ‘4 bin 458 esnaf kilit vurdu’ Görev yaptığı 4.5 yıllık süre boyunca 102 yazılı soru önergesi ile 2 sözlü önerge sunduğunu ve Aydın’ın sorunlarına kayıtsız kalmadığını belirten Çerçioğlu, Meclis’in diğer yasama çalışmalarına da etkin bir şekilde katıldığını ifade ediyor. Kuraklığın Aydın’da ciddi bir tehlike olduğunu anlatan Çerçioğlu, çiftçiyi isyan ettiren bu durum karşısında AKP iktidarının hiçbir önlem almadığını anlatıyor. Çerçioğlu, “Halbuki kış ve bahar aylarında derelere, çaylara kurulacak bentlerle bu sorun hafifletilebilirdi” diye konuştu. İktidar olmaları durumunda Aydın’da yeti 7
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear