27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

6 SİV \SK I 85 Haktş Başkanı'na göre şu anda grev dahi işverenin bir hakkı IŞIK KANSU NKARAHakI*, Tuıkiye'de en çok tıyoM oluıı ix'i kontcderasyonlaıından bııi. 1976 yılında kuıulan llakl> Konfederasyoını'ıuuı 1985 ocak ayı istatistiklcrine gore yaklaşık 120 bin dolaymda uyesi \ aı . Bu üye sayısına karşılık Haklş'e bağlı yalnızca iki sendika toplusözleşme yapabilmek için işkolu barajını aştı. Bunun yanı sıra, Haklş Konfederasyonu'na bağlı 26 bin 192 üyeli ö z lpliktş ve 30 bin 794 üyeli özdemirlş işkolu yetki barajını aşamadılar. Haktş Genel Başkanı Necati Çelik, sendikacılığın son durumuna, serbest toplu pazarhğın sorunlarına ve Haktş'e ilişkin sorularımızı yanıtladı: 1985, serbest toplu pazaıiık açısından A Çelik: Türkİş çoğu kez patroııdan yann ÇELİK öncelikle şunu ifadeye mecburunı. Anayasa'nın çalışma hayatıyla ilgili bölümü ile 2821 ve 2822 sayılı yasaların bir kısım hükümleri yürürlükte kaldığı sürece ne "serbest toplu pazarlıktan" ne de " h ü r sendikacıhk" ve gelişiminden söz etmek mumkundür. Toplu pazarhğın 60 günle sınırlandınlmış olması, grev uygulanan işyerinde sebep olunan maddi zarardan sendikanın sorumlu tutulması, grevin yasaklandığı veya ertelendiği hallerde ertelemenin sonunda uyuşmazhğın YHK'ca çözümlenmesi, siyasi amaçlı grevin, işi yavaşlatmanın yasaklanmış olması, stokların işveren tarafından işyerinden dışarı çıkarılmasına, satılmasına, işyeri için lüzumlu maddelerin, araç ve gereçlerin işyerine sokulmasına mani olunmaması, grev gözcülerine barınak yapılmaması vs. müeyyideler gelecekte aynen muhafaza edildiği takdirde sıhhatli bir toplu pazarlıktan bahsetmek kabil değildir. Bugünkü mevzuata göre, grev dahi işverene sağlanmış bir haktır. Normal "toplu pazarhk" Uç senede bir yapılacağına ve her işveren bu müddet zarfında gerek fabrikanın revizyondan geçirilmesi ve gerekse biriken stokların eritilmesi açısından zamana ihtiyaç duyacağına göre, 60 günlük sınırla konuya bakarsanız sendikanın değil, işverenin grev yaratacak bir tavır içine gireceği muhakkaktır. Bu nedenle, iddia ediyoruz, her kişi ve kuruluşla konuyu tartışmaya hazırız, bundan böyle sendikaların "hak alma" ve " h a k arama'Marı milmkün değildir. Kamu Koordinasyon Kurulu geçmlşteki Yiiksek Hakem Kurulu'nun işlevlerini mi sürdürmektedir? Kurulun müdahaleci tavrını nasıl karşılıyorsunuz? ÇELİK 12 Eylül 1980 Harekâtıyla birlikte toplu pazarlığın ortadan kaldırıldığı ve bu görevin 2364 sayılı Yasayla kurulan Yüksek Hakem Kurulu'nca yerine getirildiği malumlarınızdır. Serbest toplu pazarhğın başladığı 1963 yılından bu yana zor ve çetin mücadelelerle kazanılan tüm hakların adı geçen kurul tarafından silbaştan yapıldığı büinmektedir. Ne yüksekliği ve ne de hakemliği yerine getirebilen bu kurulun yerini yeni dönemde Kamu Koordinasyon Kurulu'nun aldığı görulmektedir. Konumu değişik olmakla beraber işlcvinin aynı olduğu çok rahathkla söylenebilir. Anılan kurulun bugüne kadarki müdahaleci tavrına anlam vermek bizce mümkün olmamıştır. Bir şey tam ve kâmil manada ya vardır veya yoktur. BugünkU yönetimce 6 kasım seçimleriyle yeniden demokrasiye seçildiği her halukârda ifade edilmektedir. Böylece 12 Eylül müdahalesi ne kadar gerekli, haklı ve yerinde görü si/cc nusıl bir >ıl olaruk? lürse görülsün, müdahale ile demokrasinin beraber yürüyemeyeceği kabulleniliyor demektir. Aynı mantıktan hareket edince, müdahalenin söze konu edildiği bir ortamda serbest toplu pazarhğın varlığından bahsetmek mümkün olmamalıdır. Şu anda sendikacılıgın karşılaştıgı en önemli sorunlar nelerdir? ÇELİK Anayasa'nın 51'inci maddesi "işçiler ve işverenler üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve Ust kuruluşlar kurnıa hakkına sahiptir" hükmünü amir bulunmaktadır. Anayasa'nın bu muspet hükmünü 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 61'inci maddesi ile 2822 sayılı Toplu Iş Sözleşmesi, Grev ve Lukavt Kanunu'nun 12'nci maddesi işlcmez hale sok maksadına uygun kullanmayan vc lum meslektaşlarınnzı şaibe altmda tutan vurgunculara da fırsat tanınmamahdır. Zaman zaman Türkİş'i sert bir biçimde suçluyorsunuz. Türklş'e yönelttiğiniz eleştirilerin odak noktasını neler oluşturuyor? ÇELİK Hiçbir kuruluş ve kişiye kar$ı fert ve teşkilat olarak kendimizi hasım görmüyoruz. Burada bazı gerçekleri dile getirirken, kimseyi Uzmek ve lıele hele karalamak niyetinde olmadığımızı, ancak bu kuruluşu sergiledikleri zihniyet ve takip ettikleri yol bakımından bazı hakikatlerin bilinmesi bakımından zaman zaman tahlile tabi tuttuğumuz olmuştur. Bahse konu bu kuruluş yetkilileri her ne kadar işçilerin haklarını korumak ve ileri seviyelere ulaştırmak için var olduklarını söylüyorlarsa ÇELİK "Baskı ve şanlaj da yapıhyor. ÂÂ 120 bin dolayında üyesi bulunan Haktş y Konfederasyonu nun Genel Başkanı Necati Çelik, anayasanın bazı hükümleri ve iş yasalarıyla hür sendikacılıgın ortadan kaldırıldığı görüşünde. Çelik, "Çalışma nayatının sokulmuş bulunduğu bu çıkmazın tek sorumlusu Türk/ ı r " diyor. muştur. Kaşıkla verilir olunmuş, ancak kepçeyle geri alınmıştır. Artık sendika kurmak mümkün, ne yazık ki onu yaşatmak, büyütmek ve "tabela sendikası" olmaktan kurtarmak bahse konu iki kanunun ilgili maddelerince imkânsız hale getirilmiştir. Hem pazarhk hakkını elde etmek için işkolunda çalışan işçinin yüzde 10'unu örgütleyeceksiniz ve hem de bu aşamada hiçbir üyenizden aidat alamayacaksınız. Bugün hiçbir işçinin özgur düşüncesiyle sendika seçmesi veya değiştirmesi mümkün değildir. Ülkemizde, demokrasi adına "hür sendikacıhk" ortadan kaldınlmaya ve yerine "tek tip sendikacıhk" ikame edilmeye çalışılmıştır. 12 Eylül öncesi sendika enflasyonun varlığı inkâr edilemez. Ancak bunun çözümü asla tek tip sendikacıhk sistemine yönelmek ve çalışanları istemeseler de belirli kuruluşlara üye olmaya zorlamak olmamalıydı. Bunlara ilaveten grev hakkının rahatça kullanılamaması hali, mevcut sendikaları büsbütün çıkmaza sokmuş bulunmaktadır. lzahına çalıştığımız hür sendikacılığı ortadan kaldıran hükümler yetmiyormuş gibi, ocak 198S işkolları istatistiklerinde açıkça görülen taraf tutma ve istenmeyen sendikaların barajın altına çekilmeleri işin tuzu biberi olmuştur. Ocak 1985 istatistiklerinde dört sendikamız çok açık bir biçimde haksızlığa maruz bırakümışlardır. ö r n e ğ i n bakanlık, özdemir tş sendikamızı ocak 1984'te 33 bin 445 Uye ile barajın Ustünde tutmuş, temmuz 1984'te 29 bin 649 üye tespiti ile barajın altına çekmiş, mahkeme bu sendikamızın 1984 temmuz itibarıyla 38 bin 106 Uyesi olduğunu karara bağlamış, bakanlık denetim elemanları da 20 Kasım 1984 tarihli teftişinde Uye sayısını 38 bin 533 olarak tespit etmiştir. ,, Ancak bakanlık bütün bunlara rağmen üye sayımızda 8 bin düşme yaparak, gerçek üye sayımızı yaklaşık 30 bin olarak belirleyebilmiştir. Bu kadar açık haksızlığa karşı ne zamana kadar tahammül gösterilebileceğini zaman gösterecektir. Bu, devlet eliyle anarşiye davetiye çıkarmaktır, 12 Eylül öncesine duyulan özlemdir. Hiç kimsenin politik ihtirasım makam ve mevkii sayesinde bu denli kötüye kullanma hakkı yoktur. Çizmeyi bu denli aşanlara dur diyeceklerin çıkacağına olan inancım tamdır. Konfederasyon olarak sorunlu bir denetim geçirdiniz. Bu tiir denetimleri nasıl karşılıyorsunuz? ÇELİK Denetimin problemli geçtiği söylenemez. Denetim elemanlarınca denetim salimen sonuçlandmlmış bulunmaktadır. Bir kuruşluk usulsüz ve dedikoduya sebebiyet verici harcamaya rastlanrnamıştır. 12 Eylül yönetimi tarafından denetlenmiş ve faaliyetine müsaade edilmiş tek işçi kuruluşuyuz. Konfederasyon ve yönetim olarak takdir edilmemiz iktiza ederken Çalışma ve Sosyal GUvenlik Bakanlığı'nın bir kısım yetkililerinin olmayan problemler yaratarak denetim yetkilerini baskı ve şantaj aracı olarak kullanmak istedikleri kamuoyunca da müşahade edilmiş bulunmaktadır. Konfederasyon olarak bizlerin sendika ağalığı ve saltanatma öteden beri karşı çıktığımız cümlenin malumudur. Sendikacıların şaibe altından kurtarılmasının gereğine inanmaktayız. İşçi kuruluşları denetimlerinin kendi organlarınca yapılmasının en iyi yol olacağına inanırken, alınterini da, geçmiş hizmetleri bakımından bir tahlile tabi tutulduğunda "ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz" gerçeğiyle karşı karşıya kalınmaktadır. İşçinin bağlanmaya mecbur bırakıldığı bu kuruluş çoğu kere işveren ve patrondan yanadır. Dünyanın hiçbir işçi kuruluşunda görülmeyen sallanat, sendika ağalığı, emek sömürüsü, rehavet, ilgisizlik ve de bilgisizlik bunlarda ziyadesiyle mevcuttur. Biz bu hali, çalışma hayatında kavga, gürUltü, işyerlerini, millet malını yakıp yıkmak, tahrip etmekle eşdeğer görüyoruz ve hatta anarşinin davetçisi olmakla daha da tehlikeli görüyoruz. Bu kuruluşa bağlı sendikaların hemen tümünde zorunlu organlara seçilmiş bulunanlar kendilerini işçiden tecrid etmiş durumdadırlar. Bir milyon Uzerinde insanın kendinden hizmet beklediği bu işçi kuruluşu omuzlarında hiçbir sorumluluk olmayan memur kadroyla bu işi götürmek istemektedir. lddia ediyorum, çalışma hayatının sokulmuş bulunduğu bu çıkmazın tek sorumlusu Türklş'tir. Türklş bu kanunları hazırlayan teknik kadroya sıhhatli bilgi sunmak yerine, emekli yöneticilerinin bir müddet daha görevde kalmalannın mücadelesini vermiştir. Türklş'in katılmamasıyla; Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun bir araya gelemeyeceğini, YHK'nın oluşturulamayacağını, Çalışma Meclisi'nin toplanamayacağını bilen çahşanlar ordusuna, TUrktş'e rağmen 2821 ve 2822 sayılı Yasaların yürürlüğe konduğunu, Kamu Koordinasyon Kurulu'nun oluşumuna ve müdahalesinc kimseyi inandıramazsınız. HA/1RI NVAN SUI EYMAN Vesıkalık BULUT Uyumak kolay mı? Nietzsche, 18441900 yılları arasında yaşamış ünlü Alman lilozofu. Felsefesinde yaşama sevincini, katı çileciliği ve ustün insanı savunan Nietzsche bir dönam epey etkili olmuştu. Naziler, onun özellikle üstün insan yorumu üstünde durup, faşist ideolojinin bir parçası gibi sunmuşlardı. Bizde, Böyle Buyurdu Zerdüşt adlı kitabıyla tanınan Nietzsche, uyumak konusunda dedi ki: Uyumak kolay bir iş değildir; bunu başarmak için bütün gün uyanık kalmak gerekir. Uyumak mümkün mü? Max Scheler, 18741928 yılları arasında yaşamış Alman filozofu. Husserl'in tenomenologlar grubuna bağlıydı. Değerlerin Çökmesi, Insanda Sürekli özellikler Üstüne, Sempati ve Biçimleri gibi yapıtlann sahibi olan Scheler için, "O, Katolik bir Nietzsche" de denir. Çağdaşlannı, özellikle ahlak ve din alanında etkilemişti. Max Scheler, bir gece uyuyan karısını uyandırıp ona dedi ki: Dünyada punca sorun varken.sen nasıl uyuyabiliyorsun?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear