05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

StYASET 84 P olonya'da 1945 martında Jerzy Turowicz tarafmdan kurulan Tygodnik Powszechny tam 40 yıldır ülkedeki sansürle mücadele eden Kalolik bir haftalık dergi. tlk kez 1953yıhnda Stalin'e övgü yazmayı reddedince kapanan dergi o günden bu yana koşulları zorlayarak, kimi zaman da suslurularak ayakta kalmuya çalışıyor. Dergide 40 yıldarı beri sorulan en lemel soru "Bu şarttarda neler yapabüiriz." Polonya'da 40 yıllık muhalif: Derginin 28 yıllık Yazı Işleri Müdürü, "Zor günlerde çalışmak bizim işimizin en önemli özelliğidir, çünkü dergimiz en çok o günlerde gereklidir diyor. t i ryor günlerde çalışmak bizim işimizin JLjen önemli özelliğidir, çünkü dergimiz en çok o günlcrde gereklidir" diyor "Tygodnik Powszechny'nin 28 yıllık Yazı tşleri Müdürü Jacek Kozlowski. Tygodnik Powszerchny komünist dünyada kendine özgün bir biçimde çalışan Katolik ve yasal bir dergi, hem de bağımsız bir biçimde çalışıyor. Çünkü bu ülkede herhangi bir dergi hükümetin yayın organı değilse o zaman hükümete muhalefet ederek çalışır. Derginin kurucusu, Jerzy Turowicz'in deneyimleri oldukça zengin. Stalin dönemini ve bugün yaşananlardan çok daha zor günleri yaşayan, 1945 martında Sovyet ordusunun kuyruğunda Polonya'da yeni bir rejiın kurulurken dergiyi kuran Turovvicz, " O günden bu yana bir şcy degişmedi, soru n her zaman için aynı. Yapılan işin katlanılan zahmele degip degmediğini soruyorlar her zaman, eger bu dergi despot rejimin zayıf noktalarını yakalayabilir ve özgür yaklaşım payını biraz daha arltırabilirse biz başarılı sayılırız, bunu yapamazsak başarısız. Ama tiım bunlara cevap olacak tek ve basit bir yaklaşımımız var bizim, o da her zaman denemek için hareket etmek" diyor. Bu "harekel" özellikle 1945'ten sonra birçok zorlukla karşılaştı, bazen de durduruldu. Bu gibi durumlarda Kardinal Sapicha'nın desteğiyle tekrar çalısmaya başlayan dergi, belli prensipler üzerinde Marksistlerle anlaşarak zorlu bir mücadeleye girdi. Polemiklerdeki herhangi bir politik ifade kesinliklc yasak olduğundan bu bir prensip mücadelesiydi. "Şimdi o günleri özlemle anarak bugün bize ideolojik olarak danışmanlık yapacak hiç kimse yok. Çünkü bugün Polonya'da Marksist yok" diyorlar. 4O'lı senelerden, yani Stalinist yayılımcılığıntüm Doğu Avrupa'yı kapladığı yıllarda bu ülkelerde var olan rejimin görevi, diken başlannı kesmek ve sükunet için her şeyi kontrol altında tutmak olduğundan, derginin yaşaması için çok ölçülü davranmak bir zorunluluktu. Yine de her şev birazcık şansa bağlıydı. Her şey 1953'e kadar, Stalin'in ölümü üzerine ona bir övgü yazmayı reddedene kadar iyi gitti. 1956 noelinde derginin gerçek sahipleri, parti birinci sekreterinden dergiyi yeniden çıkarma izni alana dek dergi, rejime körü körıine bağlanmış bir Katolik organizasyon tarafından idare edildi. Ancak derginin karşısına çıkan zorlııklar bununla da bitmedi. 1960 yıhnda gazetenin çıkışı bağımsız Katolik Znak üyesi küçük bir gruba bağlandı. 1965 yıhnda bu üyelerden mizah yazarı Stefan Kisielewski, Znak grubunun Tygodik Powszechny TVGODNİK POWSZ£CHNU P I S M O S P O I F . C Z N O R ROK XXXVIII KRAKÖW, 24 CZERWCA 1984 NR 26 (1826) başına iktidarın adamı Janusz Zablocki geldiği zaman buradan ayrıldı. Bundan sonraki dönem dergi için çok daha zor bir dönemdi. 1968 martında AntiEntelektüelleri bastırma eyleminde Kisielevvski'nin sokakta pestilini çıkarttılar ve iktidarla açık bir mücadele başladı. Parti derginin trajının 50 binden 30 bine düşürülmesini istedi. Derginin en önemli özelliği tüm baskıların satılmasıydı, yani sürekli bir okuyucu kitlesine sahipti. Böyle bir taleple iktidar onun sesini kısmak amacı Tygodnik'in buradaki durumu, kimi zaman yazılanları gerçek bir suskunluğa tercih eden ihtiyatlı insanları kendine çekmek için bir formül bulmaktı. Ve dergi Carocovi endüstri mahallesindeki işçilere başvurarak trajı yetmiş beş bine yükseltti. Bu da çok burjuva ve entelektüel olarak nitelenen Caracovie'yi proleterleştirmek amacıyla kurulmuş Lenin Çelik İşletmeleri'nde çalışan 200 bin işçiden uzun felsefi ve dini makaleleri ile elit bir dergiyi ayakta tutmak için imza toplanması bu ülkenin bir başka 1945 martında Jersy TUrowicz'in kurdugu haftalık dergi o günden bu yana ülkedeki sansürle mücadele ediyor. Tygodnik, ilk kez 1953'te kapattldı. Çünkü Stalin'i öven yayın yapmayı reddetmişti. nı güdüyordu. Ancak bir kez daha Caracovie'nin haftalık dergisi olağan dayanma sürecine girdi. Bu kez hem iktidara, hem de yöneticilere karşı. Bu durum 1970'e M. Gierek'in gelişine değin sürdü. Dayanışrna öncesi 1980 ağustosuna kadar geçen 10 yıllık sürede oyunun kurallarında değişen bir şey olmadı, bir on yıl daha iktidar ve susturma organı sansürle mücadele içinde geçti. Ancak 1980 ağustosunda Dayanışma ile birlikte 35 yıldır basında muhalefet tekelini elinde tutmayı başaran Tygoduik bu kez gerçek bir rakiple karşı karşıya kaldı, rejimin basınını saymaksızın Dayanışma dergisi ve onun 50 binlik okuyucusuyla. garip yönüydü. 1981 aralık darbesiyle dergi yıllardır edindiği alışkanlıkla sordu: "Bu şartlar altında devam edebilir miyiz?" ve cevap bir kez daha "evel" idi. Altı aylık bir aradan sonraki bu arada partinin yayın organı haricinde tüm basın susmuştu. Tygodnik yeniden çıkma iznini almayı başardı. En önemlisi, belli bir kurnazlık göstermeden 5 binlik bir artış gösterdi ve tirajı 80 bine yükseldi. Fakat yetkililere göre talebi karşılayabilmek için bunun dört katma ihtiyaçları vardı. Bir kez daha yöneticilere sansürle savaşmaktan başka yapılacak şey kalmıyordu. Bu güne kadar çıkan hiçbir sayısı sansür den temiz çıkmadığı düşünülürse sansürle olan mücadeleleri zaten hiçbir zaman durmamıştı. Dayanışmanın zafer günlerinden arta kalanlarla, oyunun kurallan bugün biraz daha değişikti. Artık gazete ve dergilerin, sansürün müdahale ettiği yerlere ayraç koyarak Sansür Yasası'nda dayanağı olan maddeyi belirtme hakları vardı. Sadece Katolik dergilere Basın Kanunu'nun verdiği hakka dayanarak yarım kalan cUmleler ya da anlatımlann sonunda sansürü, dayandığı maddeyle açıkladılar. Ancak bir makalede üç dört ve bazen daha da fazla sansür uygulandığının açık edilmesi yöneticilerin pek de işine gelmiyordu. Haftalık dergiler için her makalenin son provası yayınlanmadan en az 48 saat önce kontrole verilmesi zorunluluğu vardı ve eğer sansür gereken zamanda makalenin uygun olup olmadığını cevaplandırrnazsa, basılması söz konusu değildi. Dergideki her kolon onaylanmakta ve damgalanmak zorundaydı ve daha da emniyetli olması açısından karşılaştırılıyordu. Sansürün getirdiği bu zorluklar salt Tygodnik gibi şüpheli bir dergi için değil.partinin yayın organı dahil tüm basın için geçerliydi. özellikle Batı'da herhangi bir gazeteciye dayanılmaz gelen bir sansür, burada nerdeyse bahşedilmiş bir lütuftu. Buradan sansürün varlığı ve dahası varoluştaki onamı onun mükemmel bir otosansür uygulamaktaH başarısızlığının en iyi ifadesidir. Derginin kurucusu şöyle diyor: Tek ve basit bir yaklaşımımız var bizim. O da her zaman denemek için hareket etmek. Bu şartlar altında Tygodnik sansüre eğlence olsun diye kabul edilmesi olanaksız yazıları gönderemez, o zaman bu eğlenceden çok tehlikeli bir oyun olur. Tygodnik kelimelerle oynayarak, her kelimede verilebilecek en iyi anlanıı vernıe çabası ile çalışmak zorundadır. Burada onun en iyi desteği kelime oyunlarıyla kafasını yorup, gizli vurgulamaları kavramaya alışkın hassas okuyucu kitlesidir. Bazen bu tür gazetecilik çok başka düzeylerde açık ve sert bir dille açıklamalar yapan ycraltı gazeteciliği ile karşılaştırıldığında çok parlak gözükmese de, burada insanlar yorumsuz yazılardan haber kapmayı ve kimi zaman düzenin yayın organından, yazılanın arkasındaki gerçeği yakalamayı öğreniyor. Ve bu yazım kişilerde "tahmin yürütme" ve "olayın özünü kavrama" metodunu zorunlu olarak geliştiriyor. Peki bu daha ne kadar sürebilir? Bu mücadeledeki tüm soğukkanlılıklarına rağmen Tygodnik'in yönetici kadrosu kıskacın gitgide daraldığı ve artık bazı konulara değinmenin gitgide imkânsızlaştığını saklamıyorlar. Zaten Polonya'daki durumun göstergesi konumundaki Tygodnik'in 1981 sonrası dönemde gitgide yükselen gerilimi yaıısıtmaması düşünülemez. Ama Yazı İşleri Müdürü J. Koslovvski'ye "Geleceklen korkup, korkmadığım" sorarsanız size tüm Hıristiyan gururuyla, "Bntı her zamanki özelligiylc burada ve korkuyor, çünkü onun bizden fazla korkacak şeyi var" diye yanıt veriyor. vfcvm
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear