Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ıo SİYASET 84 eryUzünün yaşayan en büyük ressamlarından Marc Chagall 98 yaşına bastı. Bu mutlu yıldönümü dolayısıyla, Güney Fransa'nın SaintPaul de Vence kenlindc Maeghl Vakfı tarafından büyük bir sergi açıldı. 15 ckimc kadar sürecek olan sergi büyük sanatçımn 19081983 yılları arasında yaptığı resimlerden seçmeleri içeriyor. Niee'deki Marc Chagall Müzesi ise 8 ckımc kadar sanalçının vitraylarını ve heykcllerini scrgiliyor. Paris'teki Georges Pompldou Merkezi ise bir ayrı sergiyle Chagall'ı anıyor. Uzun yaşamın sırrını şöyle açıklıyor sanatçi: "ller gün resim sehpamın başına oturıırum ve resim yaparım. Bir de sürelcll âşıgım." Geçtiğimiz günlerde Fransa'da yayımlanan "Le FigaroMagazine" dergisinin muhabirine, bir ömür tükettiği bu atölyenin kapılarını açtı Chagall. Açarken de şöyle konuşuyordu: "Beni görmek isteyen sizdiniz, degil mi? Y "Tabloımm ne zaıııaıı bittiğiııi kestiremem" Yaşayan en büyük ressamlardan Chagall 98 yaşında Marc Chagall, "Bin tane kuşkum var," diyor. "Ölünceye kadar da sanatımdan kuşku duyacagım." tşte karşınızdayım. lyi eltiniz de bugiin geldiniz. Diin dişçiye gittim, onun için sinirliydim, çok korkuyordum çürtkü..." O sabah Chagall dişçiyle işinin bittiğine seviniyor, kcyiflc ellerini ovuşturuyordu. Hazırlanan öğle yemeğinin içindeki fesleğenden yükselen baygın koku evin içine dağılmıştı. "Belli bir noktaya kadar da olsa, obur sayılırım," diye söyleniyordu. Iş kılığım diye tanımladığı Amerikan mokasenleri, şişe yeşili kaşmir gömleği ve bej kadife pantolonuyla çok da şıktı. 98 yaşına bastığı 7 temmuz günü de işinin başındaydı ve karşısındaki gazeteciye, bir an bile azalmayan engin esinini, tükenmeyen gençliğini, eksilmeyen verimini, hep aynı kalan dehasını neye borçlu olduğunu anlatıyordu. bitenlere sırtımı dönmüş olarak yasıyordum. Düşüncemdo ülkeme, ranlı köklerimin bulundugu yere dönüyordum. I)evamlı yazıyor, fotogranar gönderiyordum Rusya'ya." Nişanlısı Bella'dan aldığı bir mektuba kadar sürdü Chagall'm ilk Paris serüveni. Bu mektupta şöyle diyordu nişanlısı: "Tiyalroda gözüm bir adama takıldı." lşte bu çıldırtacaktı Chagall'ı. tlk trene atladı, iki hafta kalmak niyetiyle anayurduna döndü. Oysa 1923 yılına kadar oradan ayrılamayacaktı. Savaşı, devrimin ilk yıllarını yaşayacak, ancak 1923'te, bir daha geri dönmeksizin ayrılacaktı sevgili Rusya'sından. Yeniden Paris'e dönen Chagall, bu kez gerçeküstücülüğünün emekleme dönemine rastlayacaktı. Breton onu bir öncü gibi karşılayacak, ama Chagall, her zamanki bağırnsız kalma tutkusuyla düzeltecekti bu yanlışlığı: "Ben yalmzca kendi folkloruma sadıgım." Ve kırk yıldır aynı şeyleri (eşekler, dilenciler, Yahudi gettoları, âşıklar, kemancılar. hahamlar) yaptığını söyleyip kendisini eleştirenlere şöyle diyecekti: "Renoir da hep, kıçına bir şaplak indirme islegi duydugunuz kadın resimleri yaptı. Rembrandt ise hep aynı ışıgı kullandı. Kimse bunları o iki devin kafasına kakmıyor da, neden benimle uğraşıyorlar, anlamıyorum..." Chagall'm atölyesi de büyük, dört köşe, yüksek tavanlı, dar bir koridorun dibine rastlayan büyük bir salon. Kapının tam karşısındaki büyük masanın üzerinde Chagall resim yapıyor. Tadına doyulmaz, resimlerine benzeyen şiirlerini de bu masada yazıyor. Boya çanaklan, kalemlerinin yanında sıra sıra dizili. Oturarak resim yapabilmesi için de üzerinde çalıştığı tuval duvarda gidip geliyor. Hcr sabah ve karısını kırmamak için yattığı öğle uykusunoan sonra buraya kapanıyor Unlü sanatçı. Ve atölyesine soktuğu gazeteciyi yapmakta olduğu dev resmin başına götürüyor: Beyaz bir bulut üzerinde dalgalanan çalgıcı çingeneler bunlar. CHAGALL ATÖLYESİNDE "Beni durdurmak gerekir." da çalan kemancı en tipik (abloları arasında sayılabilir. Ve daha 21 yaşındayken yanında resim öğrenimi gördüğü hocasına şöyle der: "Adım Marc. Bagırsaklarım çok hassas, parasızım, arha yetenekli oldugumu söylüyorlar." Tatlı bakışlı gözieri, ipeksi beyaz saçlarıyla gazetecinin karşısında oturan bu adam en güzel resimlerini 19101920 yılları arasında yapmış. Rusya'dan Paris'egeldiği ve sonra tekrar ülkesine döndüğü yıllar bunlar. "Rusya'daki eşyalarımı Paris'e taşıdım, Paris onlara gereken ışıgı verdi," diyor bu ışık kentle ilgili ilk izlenimleri sorulduğunda. ABD'de geçirdiği 194148 yılları dışında Fransa'da yaşayan Chagall, artık güıılerinin neredeyse tümünü SaintF'aul de Vence'daki evinde geçiriyor. Geniş salonunun duvarlarında çok az resim var: Bir Renoir, bir Braque, Papa VI. Paul'ün armağanı olan bir ikona, şöminenin hemen yanında dostu Miro'nun bir heykeli, kendi yapıtlarından sevdikleri. örneğin "Eyfel Kulesindeki Yeni Evliler", "Kırmızı Damlar"... Chagall'm Vence'daki evi tepelerde, çam ağaçları arasına gizlenmiş bir taş yapı. Birkaç yıldır burada sanatçı. Ve her şeyiyle karısı Valenlina ilgileniyor. Kısaltılmış adıyla Vava veriyor ender randevularını, o seçiyor giysilerini, Marc Chagall'm çok sevdiği çiçekleri o serpiştiriyor sağa sola, dişçiyi o ayarlıyor, çok sevdiği salçalı sığır etini o pişiriyor. O esin kaynağı oluyor resimlerine, o söylüyor ilk kez fikrini yaptığı bir resim üzerine. Ama Chagall'm atölyesine girmesini sağlamasını rica eden gazeteciye, ilk görüşmelerinde şu şaşırtıcı sözleri söylüyor: "lyi ama ben bile girmem ki oraya. Yıllardır ayak atmadım kocamın alölyesine." Gazeteci kimsenin giremediği Chagall'ın atölyesine girme başarısını gösterecek. Ama ünlü ressamı uzun uzun konuşturduktan, onun güvenini kazandıktan sonra. Ve Chagall, şöyle anlatıyor uzun yaşamının gençlik yıllarını: "Empresyonistlere hayrandım. Hele Monet'ye! Ah, Monet! O benim için ressamlann en büyügüdür. Fovisller de beni yakından ilgilendirdi. Çok iyi anlıyordum bu renk hağnazlarını. Kübistlerle birlikte sergi açtım, dört büyük resmimi verdim sergiye. Ama onlardan etkilcnmeksizin. Fransa'daki bu çok önemli sanal devrimine katılmıştım, ama gözümün önünde olup "Belki de son olacak bu, yapılımı ilk gören sizsiniz," diyor. Gülüyor. Ve sonraki yarım saat boyunca ağzını açmıyor. Fırçaları elinde, tablonun üzerinde belli belirsiz rötuşlar yapıyor. Her hareketin dışında duran, kişisel sanatına katkıda bulunabilecekler dışında hiç kimsenin etkisini kabul etmeyen Chagall'ı mavilerin ve pembelerin patlamasına çalışırken görmek çok duygulandırıcı. 75 yıldan bu yana her türlü okulun, politikanın, dinin dışında durup kendine sadık kalma iradesi Chagall'ın yaşamını basitleştirmediği gibi, sanatının anlaşılmasını da kolaylaştırmamış. Serüvenininin bağımsız yanı bir kışkırtıya daha yakın üstelik. Peki bu ona zafer getirmiş mi? "Bin tane kuşkum var. Bir tablonun ne zaman iyi olduğunu hiç bilmcm. Ne zaman biltigini de kesliremem. Beni durdurmak gerekir. Scrgilemekten korkanm. Ölünceye kadar da sanalımdan kuşku duyacagım. Önemli oldııgu, benden sonra da yaşayacagı güvenini hiçbir zaman elde edemeyecegim." Sorunun karşılığını böyle veren Chagall, hemen ardından da şu cümleyi ekliyor ama: "Yalnız namuslu olduğunu biliyor bir tek, zavallı Chagall." (Kültür Servisi) Eksik olnıayan öliim teması 7 Temmuz 1887 günü Rusya'nın Vitebsk kentinde doğmuş Chagall. Hem de ansızın çıkan yangından ürküp doğum sancıları tutan annesi hastaneye güç bela yetiştirilerek. Daha 34 yaşındayken anılannı yazıp Rusça yayımlayan ünlü ressam, bu anılann başında şöyle diyor: "İlk dikkatimi çeken su dolıı büyük bir leğen oldu..." Gerçekten de, olaylı doğumun hemen sonrasında ölü olup olnıadığını anlamak için onu bu leğenc sokmaları gereknıişti. Soğuk su ve yapılan iğneler etkisini gıisterdi, mucize gerçekleşti ve bebek Chagall yaşadı. Resimlerinin birçoğunda da, çocukluğunu geçirdiği dar çevreyi işledi: "Kasvetli ve şen" küçük kent, baba ocağı, çamurlu sokak, kar, okul ve sinagog. Baştıca kişisi de, bir balıkçı deposunda hamal olan babası. "Yüregim ezillrdl", diyor anılannda Chagall, "Onun agır yükleri sırtladıgını, donmuş elleriyle minik sardalye balıklarını karıştırdıgını gördükçe." Hcr cuma, şabat yemeğinden sonra dokuz çocuğuna şarkı söyleyen güzel, hüzünlü gözlü annesi, hahamın şarkısı, din adamı dede, kemancı amca, Yahudi bayramları, kalabalık ayinler, doğum, evlilik, ölıım, dev sanatçının sık işlcdiği konulardır. özellikle "öliim" teması tablolarından hiç eksik olmaz. Daha 1908 yılında yaptığı ilk tablolarda işler Chagall ölümü: Mumlarla çevrili ölü, ağlayan kadın, kükürt rengi gökyüzünün arka planını oluşturduğu küçük gri evlerden birinin damın