23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

StYASET 84 13 DİNÇERLER Millete hizmet Meclis Başkanı Karaduman kendi inisiyatifini kullanarak, Meclis binasında bakanlar için "irtibat bürosu" kurdu. Karaduman'a göre nasılsa "boş oda vardı", "Bu kararı şahsen aldım" dedi, "Milletvekillerine hizmet olsun diye". İrtibat bürosunun ilk konuğu, Milli Eğitim Bakanı Dinçerler oldu ve sözü aldıktan sonra, ev sahibine bir daha zor verdi. TBMM Başkanı Necmettin Karaduman parlamento geleneğimizde hiç olmamış ve olması da düşünülmemiş bir olayı Başkanlık Divanı'ndan geçirmcden başlatıverdi. Millet Meclisi çatısının altında "nasıl olsa boş oda var" gerekçesiyle bakanlara "ir(ibat bürosu" açmayı kararlaştırdı. Vc geçtiğimiz hafta içinde Milli Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler ve ANAP'lı Başkanlık Divanı üyeleri ile birlikte bir "basın sohbeli" düzenlendi. Meclis Başkanı Karaduman yeni binada gazetecilere kuru pastalıçayh sohbetini yapmak üzerc harekete geçti. Binanın mimarı Behruz Çinici'ye de takdirname verecekti. lşte o sırada olan oldu. Milli Eğitim Bakanı Vehbi Din Işbitirici bakaıılara Meclis'te büro KARADUMAN Milletvekiline hizmet çerler, sözü aldı ve bir daha bırakmadı. Bilimsel sözlerle gezetecilere " d e r s " verdi. Kendisinin "milletin hizmetkân" olduğunu anlattı. Vatandaşa nasıl hizmet edilmesi gerektiği konusunda "dagarcıgında ve parti programında" ne varsa sergiledi. Milli Eğitim Bakanı sonunda Meclis'te bakanlık yetkililerinin, sadece milletvekillerinin dilek ve dertlerini dinlemeye yetkili olduklarını belirtti. Bir soru üzerine de "efendim milletvekillerimize kapımız açıktır. Onların mesailerini kısaltmak için bunu yapıyoruz" deyiverdi. Gazeteciler, Milli Eğitim Bakanı'nın soluklanmak için duraklamasından istifade ederek Meclis Başkanı ile konuşmaya çalıştılar. Bir arkadaşımız, Meclis'te bakanlıklara oda ayrılması için Başkanlık Divanı'ndan karar çıkıp çıkmadığını sorunca Karaduman "bu kararı şahsen aldım, milletvekillerine hizmel olsun diye, bir zararını görürsem vazgeçcrim" dedi. Bu sırada toplantı salonunda Halkçı Parti Meclis Başkanvekili Halil İbrahim Karal paltosunu bile çıkarmadan girdi ve başkanın arka tarafından yer aldı. Meclis Başkanı konuşmaya devam ederken Karal 'ınaıkataraftan müdahale ettiği görüldü. Karal Başkanlık Divanı'na bu konunun getirilmediğini ve Başkan'ın "şahsen" karar aldığını gazetecilere belirtiyordu. Kuru pastalar yenip çaylar içilirken bakanlıklara Meclis'te oda verilip verilmemesi sorunu epey tartışıldı. Ancak Milli Eğitim Bakanı Dinçerler "millete hizmet etmckten ve milletin hizfnetkârı olmaktan" o kadar çok bahsetti ki, bir ga/eteci aıaya girerek "Kfendim, Behruz Bey bu gidişle takdirnamesini alamayacak galiba" dedi. Sonunda Meclis Başkanı Karaduman, Mimar Behruz Çinici'ye takdirnamesini verdi. Bu arada Halil ibrahim Karal da yanında yer almıştı. Foto muhabirlcri de bol bol resim çektiler. Iflrenden sonra, Meclis Başkanı Karaduman, Bakan, gazeteciler, öteki divan uyeleri beıabeıce yeni açılan "irlibat bürosu "nu ge/diler. Böylece ANAP iktidarı Meclisin içinde de "görülmemiş" ve "işbitirici" eylemlerine bir yenisini daha ekledi. Gerçi Halkçı Partili Meclis Başkanvekili Karal bu konuda Başbakanlık Divanı'nda bir konuşma yapacagını belirtti ama henüz somut bir şey yok ortada... RAFET GENÇ düzenlemelerinin yanı sıra, Millet Ankara ANAP, bürokrasidekiMeclisi'ne de el atnıış durumda. i'arlamento geleneğimizde, hiç düşünülmeyen, akla hayale gelmeyen işler oluyor. Üstelik bunun için "basın toplantısı" bile dü/enleniyor. TBM tntanaklarından Kalpler ısınsın, JönüUer [etbedilsiıı "Mü/.igi yapan âhen)>idir." Şiındi sanıyorıım, rahallıkla anla^abiliriz; çünkü yııksek sesle konuşmak, bağırmak, "Scn onu dedin, ben de bunu dedim." Bunun ne Meclisimize ne de milletimize hiç faydası yoklur. (ANAP sıralarından alkışlar) Sayın Tıırgııt Özal; yani Başvekil, Memlekelin Başvekilidir. Şimdi seçim nuluklarında söyle bir şeye degindiler. "Ben dışarıda tanınmışımdır, dışarıda temaslarım çoktur" demi^lcrdir. Ben !>ahsen bu sözlerini kendi lehine, zalı muhteremin lchine biiyiik bir ağırlık olarak kaydelüm. Şimdi ben aynı vaziyette dışarıda bıılıındum, ben misaller verecegim,bakayım Sayın Ozal bana aynı ağırlığı verecek mi?.. Zannediyorum Sayın Özal ile anlaşacağız, Muhterem Adliyc Vekili ile anlaşacağız ve zannedivorum gruplar arasında da bir ahenk temin edecegiz. İlmil olma/sa bcnim ne kabahatim olacak. Benim vazifem diişiindüğümü söylcmektir. Bendeniz, evvela şıınu söyleyeyim, Ankara Hııkuk Fakültesi'ni bitirdim, miileakiben Belçika'ya gitlim, orada doktora yaptım geldim, o kadar. Şimdi, ben doklora yapmakla si/i temin ederim, hiçbir şcy öğrenmedim; tek bir şey öğrendim, o da diişiindiiğümün hilafina söz söylememek. Başkalarına yaranayım diye, "Nabza göre şerbcl vermek" bende yok. ü n u da arz edeyiın. Hiç kimseye de yaranmaya ihtiyacım yok. (ANAP sıralarından alkışlar) BAŞKAN Lütfcn iadede gelelim. KAZANCIOĞLU (Devamla) Kîendim, bitireceğim. Şimdi kanunlarda deniliyor ki: "Kanunların sadeleştirilnıesi." («eliyorum mevzua. Kanunlann sadeleştirilmesinden mıırat nedir? Bu bir kodifikasyon mudur? Yoksa kanunlann revizyonu mudur? Kevizyon isc bir kanıınıın yeniden ele alınması, gözden geçirilmesi ve o giiniin ihtiyaçlarına cevap vcrilıiH'si suretiyle redije edilmesi demektir. Bu mudur, yoksa kodifikasyon mudur? Kadük olmuş maddeler vardır, birbirine zıl maddeler vardır. Derlenip toparlanacak ve ortaya biiyiik bir kanun çıkacak. Bunun adına kısacası kodifikasyon denir. BAŞKAN Bir dakikanız kaldı efendim. KAZANCIOĞLU (Devamla) Teşekkür ederim. lyi. (...) Konuşma sürem çok azaldıgı için kısaca şu tekllfimi sunmak istiyorum. 2. madde " . . . kolaylaştırmak maksadıyla bu konuları düzenleyen mevzuatın..." diyor. Liitfen buraya, "Anakanunlar huriç" diyelim. Yani Medeni Kanun, Ticaret Kanunu, Ceza Kanunu ve ıısulleri hariç olsun. Çünkü bunlar meınleketşümııl kanunlardır, herkesi ilgilendiren kanunlardır. (...) Bunları yapmayalım, bu kanunlar hariç olsun; ama öyle kanunlar vardır, öyle maddeler vardır ki, o kanunlarla lemas eden grupları, toplulukları ilgilendirir. Orada yapalım; o, o kadar ehemmiyetli değildir; onun zaranndan dönmek mümkündür; ama bundan mümkün değildir. Onun için, hiç degilse bu maddeyi geri alın diyorum, bunu teklif ediyorum: ama kabul edilmeyebilir. Ancak, hiç degilse "Anakanunlar hariç" diye bir hüküm konulursa memlcket için, hepimiz için ve Sayın Özal ile Sayın IH'vlt'l Bakam'na hitabcn diyorum, kendileri için çok iyi olur. Ben onların da puan almasını istiyorum emin olun. Lütfen bu husıısıı nazarı itibara almanızı diliyor ve saygılarımı sıınuyorum. (Alkışlar) BAŞKAN Teşekkür cderiz. sadeleştirilmesi ve kırtasiyeciliğin A nkara Geçen hufla "Mevzuatınönlenmesi" tasansı Millet Meclisi Genel Kuru lu 'nda görüşülüyordu. Muhalefet, özellikle, ana muhalefet partisi milletvekilleri "çok yapıct muhalefet örnekleri" verdiler. Bu örneklerden birini sunınak istiyoruzHP, Trabzon Milletvekili YusufZlya Kazancıoğlu, "YUSUF ZİYA KA/.ANCIOĞLU (Trabzon) Sayın Başkan, muhterem arkadaşlarım; Bendeniz söze başlarken evvela diyalog üzerinde dıırmak isterim. Diyalog, karşılıklı konuşına demektir. Bu basit bir tarifidir. Bunu, kalpleri sogııtmakla degil de ısıtrnak suretiyle, gonülleri felhetınek suretiyle yaparsak, gerek iktidann, gerek mııhalefetin ka/ancı olıır. Bir küçük ınisal verecegiın, ınevzuya geçecegim. İngiltere Kraliçesi olorite sahibidir, kalpleri fethetmiştir. Dine sövcrsin birşey demez; ama ona sövemezsiniz, o kadar hürınet lernin etmiştir; ama Franco forsa dayanır, hiçbir zaman kalpleri fethelmemiştir, yuvarlanır ^ider. O halde, bir kiiçiik anekdnt daha söyleyeyim. "C'est le tonne qui fait la musique.",
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear