27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

St YASET 84 ZİYA ÖZKÂHYAOĞLU ew York "Amerikan kiliseleri ve sinagogları, kırk yıl önce Alman kiliselerinin çok geç öğrendikleri şeyi anlamak zorundalar: Günah çıkararak karşı gelmek yeterli değil, inancımızı karşı gelerek göstermek zorundayız." New York'un en önemli kiliselerinden Rivcrside Kilisesi Başpapazı VVilliam Coffin, ekim başında bir dini törendeki bu sözleriyle Nazi Almanya'sındaki Yahudi katliamı sırasındaki kiliselerin ilgisizliğini tekrarlamamak için kilisesinin kapısını Orta Amerika'dan gelen politik mültecilcre açtığını ilan etti. Riverside Kilisesi üç ay süren tartışmalardan sonra üçte iki çoğunlukla aldığı bu karar sonucu, bir yandan ABD'nin çeşitli bölgclcrindeki (özellikle El Salvador ve Guatemala'daki içsavaş vc devlet teröründen kaçan) mültecileri barındıran diğer 160 kiliseye katılırkcn, diğer yandan da, açıkça Amerikan Muhaceret Kanunlan'na karşı geliyordu. Kaııunlara göre, güneydeki Meksika sınırından gizlice sokulan bu mültecileri barındırmanın cezası beş yıla kadar hapis ve 2 bin dolara kadar para cezası. Ancak gün geçtikçe artan sayıdaki Amerikan Kilise ve Sinagogu kanunları açıkça çiğneyerekABD hükümetinin Orta Amerika politikasını elcştirmek ve dünyevi kanunların üzerinde tuttuklan ahlaki ve dini yukümlülüklerini yerine getirmek için, kiliselerini "ilticagâh" (sığınak) olarak mültecilcre açıyorlar. "İlticagâh hareketi" şiddete başvurmadan karşı gelme kavramının Amerikan tarihindeki en etkili silahlarından biri. VVilliam Coffin dc konuşınasında "sivil karşı gelme o zamanlar hem dünyevi hem de dini kanunları çiğneyen İsa, Sokrat ve Gandi'nin yaplığı gibi, yalnızca vicdanın bir ifadesi degil, aynı zamanda loplumu daha âdil ve merhametli bir yöne itmenin de bir yoludur" diyerek, taıihteki ilerlemelerin bazen kanunları çiğneme pahasına gerçekleştiğini belirtiyordu. ABD'nin kurucuları NVashington ve Jefferson'un Amerikan devrimini gerçekleştirip "kahraman" oluncaya dek "hain" ilan edildiklerini 19. yüzyılda ABD'de köleliğin kaldınlmasına çalışan beyaz ve zenci "Abolitionist'Merin "Kaçak Köieler" Kanunu'nu çiğneyerek kölelere yardım ettiklerini hatırlatan Coffin, yirminci yüzyılın başında kadınların oy kullanma hakkını savunanların, işçi sendikalarının ve yakın tarihte de Vietnam savaşına karşı çıkanların, zenci ve kadın hakları için mücadelc verenlerin zaman zaman kanunları çiğnemek zorunda kaldıklarını vurguluyordu. Bu müeackleler sırasında, kanundan kaçanların birbirleriyle ilişkili gruplar tara 11 N Orta Amerika mültecileri ABD'de kiliselere sığunyor fından "yerallı demiryolu" adı verilen bir ilişki ağıyla ulkenin çeşitli yerlerine taşındıklarını ve saklandıklarını anlatıyordu. Coffin'e göre, ABD hükümetinin askeri diktatörlüklerc olan yardımı sonucu evin1 den olan, aile fertlerini kaybeden, işkenceye uğrayan, hayatı tehdit edilen binlerce Orta Amerikalıya yardım etmek Ame . rikalılar için bir ahlaki borç. Coffin 1980'de kabul edilen Muhaceret Kanunu'yla ABD'nin Birleşmiş Milletler'in multeciler konusundaki protokolunü kabul ettiğini, BM'nin de ABD'yi El Salvador mültecilerine ABD'de geçici yaşama müsaadesi vermeye davet ettigini söylüyor. Kiliseye sığınan bir "kaçagın" kanunlardan korunması çağlar boyu süregelen, tncil'de de bahsedilen, Roma ve lngiliz kanunlarına geçmiş, ama ABD kanunlarında yeri olmayan bir kavram. ABD Muhaceret Bürosu (INS) ayda 500 kadar Guatemala vefclSalvadorluyu sınır dışı ederek ülkelerine yolluyor. Kilise yetkilileri geriye yollanan bu mültecilerin bazılannın daha hava alanında tevkif edildiklerini, çoğunun hapse atıldıklarını, işkence gördüklerini ve bazılannın da öldurulduklerini ileri sürüyorlar. Insan haklarıyla görevli ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Elliol Abrams ise, bu savın "tamamen saçma" olduğunu iddia ederken, "Gerçek şu ki, El Salvador'daki herkesin ABD'de yaşamaya hakkı yok. (F.l Salvador) şu an (yaşanılacak) iyi bir ulke degil. (Ama) iyi olmayan yiiz ülkeden (ancak) biri" diyerek, bunların "politik" değil ABD'de daha rahat yaşam aramaya gclen "ekonomik" multeciler olduklarını belirtiyor. Dış politikası gereği, ABD hukumeti halen F.l Salvador hükümetinin halk uzerinde geniş çapta bir baskı uyguladığını ve binlerce kişiyi öldıırmeyc devam ettiğini kabule yanaşmıvor. Ancak INS, yetkilileri, mültecilere sığınak sağladıklarını 1982'den itibaren açıkça ilan eden Guneybatıdaki kiliselere girip mültecileri yakalamaya yanaşmıyor. INS sozcusü Vern Jervis, "Amerikan halkı bizim (INS'ın) kiliselere girip insanları dışarı surüklememizi istemiyor" dcrkcn, bu scçım yılında Reagan yönetiminin kiliseleri açıkça karşısına almayı istemediğini belirtiyor. Son iki yılda INS mültecileri barındıranlara karşı hiçbir işlemde bulunmadı. Ancak mültecileri arabalarında laşırken yakaladığı bir iki kişiyi tevkif etti. Bunlardan bir mülteci merkezinde çalışan Stacev Merkt, "yeraltı demiryolunun" ilk mahkum olan üyesi. Ceza muvakkaten tardedilen iki yıl hapis. Riverside Kilisesi'ne ağustos sonunda sığınan Guatemalalı ailenin, Guatemala'daki Escuinta şehrinde başlayan yolculuğu, "yeraltı demiryolunun" nasıl çalıştığı hakkında bir fikir veriyor. 25 yaşındaki müzisyen, aktör ve marangoz Federico (adlar takma) ülkesinde halkın politik bilinçlenmesine yardım eden bir tiyatro grubuna, kilisenin korosıına ve bir işçi sendikasına üye imiş. Adının hükümetin "öldürüleceklcr listesi"nde olduğunu öğrenince, karısı Anna vç altı aylık oğlu Carlos'u alarak önce yaya, sonra otobüsle Guatemala'dan Meksika'ya kaçmış. Mexico City'de iki hafta araba yıkayarak ve günde bir öğun yemekle yaşayan aile, kendilerini Hermosillo'ya, oradan da ABD'nin Arizona eyaletine götürecek aracıları beklemişler. Bu arada Anna Meksika Multeci Polisi tarafından yakalanmış, Guatemala'ya sınır dışı edilirken, son derece tehlikeli bir yolculuk sonrası kaçıp ailesiyle korkunç bir terör estirdi. Rios Montt'un "fasulye ve mermi" programına göre kendi ev ve köylerinden aynlmaya mecbur edilen halk, tumüyle orduya bağlı bir hale geliyordu. Orduyla işbirliği yapanlara fasulye, karşı gelenlerin nasibine de mermi düşüyordu. Guatemala Katolik Papazlar Meclisi'ne göre durum, "Gualemala, tarihinde hiç bu denll vahim bir hale gelmemişti." Meclis, Guatemala'nın toplam 7 milyon nüfusunun bir milyonunun Ulke içi ve dışında mülteci hale geldiğini belirtiyor. Guatemala'daki ordu teröründen ve bl Salvador'daki "Los Escuardos de la Muerte"den (Ölüm Mangaları) kaçanların ABD'deki kiliselere sığınmaları, ABD'nin eski El Salvador Büyükelçisi Robert White'in deyimiyle, "Orta Amerika'daki savaşı ABD'nin ortasına getirmiş" oluyor. Reagan yönetimini asıl kaygılandıran, Reagan'a oy vermiş cumhuriyetçilerin giderek ahlaki/dini yükümlülüklerini politik görüş ve çıkarlarının üzerine koyarak, lıa yatlarında belki de ilk defa açıkça kanunları çiğnemek pahasına ABD dış politikasına karşı gelmeleri. örneğin, Ohio eyaletinin muhafazakâr, 30 bin nUfuslu Massillon kenti 1948'den beri Kongre'ye yalnız Cumhuriyetçi milletvekili göndermiş. Vietnam savaşı sırasında da gayet muhafazakâr davranan Massillon halkı, 19C3'te Martin Luthcr King'in VVashington'daki ünlü zenci hakları gösterisine katılan şehir papazından kibarca işten ayrılmasını istemiş. Bugün de nükleer savaş gibi konularda son derece temkinli davranmalanna karşın Massillon'un dört kilisesi Orta Amerikah mültecileri barındırmaya devam edivor. Schilling, ayrıca ABD Muhaceret Kanun ve uygulamalarının sağcı, askeri diktatörlüklerden kaçanların aleyhine düzenlendiğinden, kanunların anti komünist önyargılı olduklarından şikâyetçi. ABD kanunlarında "uzatılmış göniillii aynlma" kategorisine dahil edilen multeciler, geldikleri ülkedeki "şartlar normale dönünceye kadar" ABD'de kalabiliyorlar. Zaten bunların çoğu da ABD'ye yerleşiyor. Geçmişte, Küba, Çekoslovakya, Iran, Vietnam, Kamboçya, Laos, Dominik Cumhuriyeti ve Şili'den kaçanlara; şu anda LUbnan, Etiyopya, Uganda, Afganistan ve Polonya'dan gelenlere "uzatılmış göniillii aynlma" hakkı tanınıyor. Schilhng'in de belirttiği gibi, 1983 nıali yılında politik mülteci olabilme davası açanlardan, ABD'nin uyuşmadığı rejimlerden kaçanlar çok daha yüksek oranlarda bu hakka kavuşmuşlar. İranlı mültecilerin °!n 72'si, Afganlıların % 62'si ve Polonyalıların °/o 29'u politik mülteci hakkı elde ederken, El Salvador'dan gelenlerin, ancak % 2'sine bu hak tanınmış. Başkan Eisenhower'in 1954'te Guatemalalı Arbenz rejimini devirmek için CIA'ya düzenlettirdiği operasyonun kod adı "Başarı" idi. 1955'te Guatemala'yı ziyaret eden o zamanki Başkan Yardımcısı Nixon, 1954'teki darbeyi kastederek, "(Bu) komünist bir rejimin hür bir hUkümetle degiştirilmesinin ilk örneğidir. Bütün dun>a hangisi daha başarılı olacak diye bekliyor" dcmişti. 1981 Uluslararası Af örgütü'nün raporunda 1960'ların ortalarından itibaren Guatemala'da "30.000 kişinin kaçırıldıgı, işkence gördügu, ya da oldurüldügu" belirtiliyor. 1970'lerin sonunda Dünya Bankası'na göre Guatemala nüfusunun, ancak % 15'i içme suyuna, % 4'ü elektriğe kavuşabilmiş halde. Reagan politikasına kiliselerden "fiilî eleştiri" Riverside Kllisesinde bir tören sırasında nükleer silahlanmaya karsı kisisel gösteri. buluşmuş. Arizona'da altı hafta geçiren Guatemalılar, 25 yaşındaki bir vinç operatöru kadın tarafından New Mexico eyaletine taşındıktan sonra, New Mexico Universitesi profesörlerinden biri tarafından, sonra da nukleer silahlanmaya karşı çalışan bir grup ınensubu bir kadın tarafından çeşitli arabalarda taşınarak Colorado, Nebraska ve Iowa eyaletlerini aşmışlar. Daha sonra 40 dini grubun üyesi olduğu Chicagolu bir dini kuruluş tarafından New York'a getirilmişler. "Kendi kendilerine yeterli hale gelinccye kadar" Riverside Kilisesi'nde bannacak olan aile, kilisenin odalarından birinde kalıyor. Kendisiyle görüştuğumuz Kilise Silahsızlanma Komitesi Direktörü David Schilling'e göre, INS yetkilileri kiliseye gelerek aile hakkında soruşturma yapmışlar. Schilling, kilisenin telefonları polisçe dinlendiğini söylüyor. Bu aileyi hayatları pahasına ıızuıı ve cefalı yolculuğa ve Riverside Kilisesi'ni de onlara kapısını açmaya iten Guatemala'daki ekonorfıik ve politik şartlar. Uluslararası Af Orgütü'nün Batı Yarıküre'sindeki en kanlı ordu olarak nitelediği Guatcmala Silahlı Kuvvetleri ülkeyi uzun yıllardır dcneiimi altında tutuyor. 1954'te Guatemala tarihindeki ilk demokratik seçimle iş başına gelmiş olan Cumhurbaşkanı Jacobo Arbenz dev Amerikan şirkcti L'nited Fruit'un "kullanılmayan" topraklarını da dağıtmayı amaçlayan bir toprak reformu çıkartmak istemiş, bunıın bedelini ClA'nın kendine karşı duzenlediği darbeyle ödemişti. Darbeyi takip eden 30 yılda, biı dizigeneral ülkeyi"Latifundia" adı verilen büyuk tarım çiftlikleri sahipleri adına yönetmeye devam etti. Yüzden fazla Amerikan şirketinin Guatcmala'da 400 milyon dolann uzerinde yatırımı var. Orta Aınerika'nın endüstri açısından en kalkınmtş ülkesi olan Guatemala, ornıanları, petrol ve Batı Yarıküresi'mıı en geniş nikel madeni yataklarıyla kaynak açısından zengin bir ülke. Ancak sosyal adaletsızlik de s>on derece bariz. Nüfusun en zengin % 2'si toprakların • % 64'üne sahip. Çocukların ° o 80'i yeterli be/ sin alama/ken, halkın % 53'ü ve kırsal nüfusun °/o 70'i okuma yazma bilmiyor. Mart 1982'de bir darbeyle idareyı ele geçiren dini fanatik General Rios Montt, NVashington'da Pentagon'un InterAmerikan Savunma Koleji'nde öğrendiği gerilla ayaklanmasına karşı "Counterinsurgency" teorisini uygulayarak özellikle kırsal kesimde nüfusun yarısına yakınını oluşturan Maya Kızılderilileri Uzerinde Guatemalalı FederkoAıma çifti. Kucak larmda .C'arlos. Kiliseye sığınmıs durumdalar, ama dehşetten kurtulmus değlller.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear