05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

StYASET 84 13 y yoksulluktaıı toplıuıısal yoksıdluğa TEVFİK ÇAVDAR t Ocak Kararları artık 4 yaşını gerıde bıraklı. O günlerı anımsayanlanmız, tclcvızyonda yetkılılerın kararlara ılışkın konuşmalarını da hatırlayacaklardır. Bu konıışmalarda sureklı olarak dıle getırılen, söz konusu kararlann Turkiye'yi iki uç yılda duze çıkaracağı ıdi. O gunlerin gözde 24, 1950 yılından sonra aşırı tüketıme dayanan yapay bır retahın ılerı sanayı ulkelerındc yaygınlaşması, 1960'dan sonra ıse bu yapay refah duzcyının (tükctım açısından) korunamamaya başlanması, bunalımın ıik göstergelerınden biridır. öte yandan tüketim seviyesini çeşitli zorlamalarla (savaş dahıl) bır noktada tutmaya çalışmak olanakları da 1970'lı yılların başında tıkanmış görunmcktedır. Bu olgu, ckonomık daralma sınırladığı için uretım arttırılamamaktadır. loplumun ekonomik buyumesı sıfıra yaklaşmaktadır. Yüksek faız ve enflasyon servct dağılımını daha da boztnakta ve yoksullaşma sürccını hızlandırmaktadır. Sonuç da 24 Ocak Kararlan'nın arkasında "karsıloplumcu" bir uygulama ve düşün temelı olanca açıklığıyla ortaya çıkmaktadır. Şöyle ki, bu tip kararlar, refahın devlet eliyle dengeli bir biçimde dağılımını engellediğı, bunun da ötesinde, bölüşümün gıiçluler yönunde daha da yozlaşmasını sağladığı ıçin toplumun genel çıkarlarına ters duşen bir çizgiyı sergılemektedir. gelse bu tedbirleri alır 24 Ocak kararlarının ekonomik sonuçları konusunda çok şey söylendi. Ama bu kararlann arkasındaki ideolojik yaklaşım sürekli gözden ırak tutuldu. deyımi ile Türkiye bu kararlarla "koşeyi dönecek"ti Köşeyı dönup dönmediğimiz konusunda kamuoyu kesin kararını verir herhalde. O gunden bu yana fiyatlar yuzde 500'e yakın artmış. 14.5 mılyar dolar dolayındakı dış borç 25 mılyara yaklaşmış, 55 lıra dolaylanndakı dolar kuru ncredeysc 350 lıraya yaklaşmakta, bankalar, bankerler ıflas etmış, yığınların mılyarlara varan serveti sıtıra ındirgenmıştir. Eğer buna köşcyi dönmek deniyorsa, Turkıye köşeyi dönmuştur. Kararlann ekonomik sonuçları konusunda çok şey yazıldı. Daha da yazılacak. Ne var kı bu kararlann arkasındaki ıdcolojik yaklaşım, süreklı olarak gözden ırak tutuldu. Kararlar yanlış kavramlarla sunuldu, bırtakım yenı srtzcükler ortaya çıktı ve bıınlar sankı doğrııyu ve gerçeği yansıtıyorlarmışcasına heıkes tarafından kullanılmaya başlandı. Kısaeası, 24 Ocak Kararları, ıdcolojik anlamda bır beyın yıkamayı da peşı sıra getirdi. Buna beyin yıkama diyoruz, çünkü kararlann süsleyerek sunduğu kavramları guvenilir birçok düşünür bile tartışmadan kullanmaya başladı. Sanki bir makinenin kurgusu uyarınca gazeteler, dergiler, kararlar doğrultusunda yorumlarla donatıldı. Bu yorumlar tumuylc bu sözunu ettiğimız saptırılmış ya da ıçı boş kavramlara dayanıyordu. Iş onoktayakadargeldı ki bır İcöşe yazarı, "ulusal para" kavramını bile modası geçmiş, geride kalmış, tutucu ve bağnaz olarak suçlayabildi. Ne denir ki, ulusal para bile bağnaz bir kavram olarak suçlanabildikten sonra bizlere ancak fırsat buldukça bu yanlışlıkları sergılemekten başka bır şey kalmıyor. nın başladığını gösteren ana nedenlerden biridir SSL ŞSSkSS zamların yarar getireceğini s Orman yasaları Kararlann kıran kırana diyebıleceğımız bır orman yasasını gündeme getirmesi yanı sıra söylendıği gıbi liberal bir hoşgörüyü de peşınde getirmediğı bir gerçektir. Bölüşumun daha adıl yapılması açısından sarfedilecek bıreysel ve kamusal tüm cabalara karşı olan bu kararlar kumesi toplumun belkemığını teşkıl eden yığınlara açık ya da dolaylı bır baskı ıle kabul ettinlebilir. Sendıkaların toplu pazarlık sistemlen çeşitli engcllerle kırılır, ücrctlere cnflasyonu geriden takıp cden sınırlı zamlar yapılır, buna karşın çeşitli aşırı kazanç yolları serbest bırakılırsa, toplumsal vicdan elbette rahatsız Toplam tüketim büyümüyordu özetlersek, toplam tuketım ve onun kamçıladığı uluslararası tıcarı ışlemleı hacmi olması gerektiği kadar buyumemekte ıdı. Bu bunalım nasıl aşılacak? Temel sorun buydu. 1930 bunalımı devlet yoluyla genel tükctımın buyütülmesıyle aşılabılmıştı. Bu kez görülen, toplam tükctım hacmının (bıreysel ve kamusal) ust sınıra gcldığıdır. Bu *£*> m* 24 Ocak'ın dayandığı "Yeni Muhafazakâr Ekonomi Görüşü" konusunda kıtaplar, makaleler yazıldı, ama bu görüşün çıkış nedeni olan dünya ekonomik bunalımının tahlili yapılmadı. tükctımın kısılınası bellı bır ölçude buna hmı aşacak bır araç gıbı görulmeye başlandı. 1930'larda uygulanan polıtıkalann tersı uygulanmak üzcre gündeme getırıldı. Ne kı bıreysel tüketimın kısıtlanması sanıldığı kadar kolay olmadığı için ııım çabalar kamusal tuketimin yansıması olan kamu harcamalan uzerinde yoğunlaştı ö t e yandan bıreysel tuketım de parasal ve gelır polıtıkalarıyla sınırlanmaya zorlandı. Görünüş budur. Bu tip politikalar kısa dönemde sonuç verebilir mi? Bu soruya yanıt verebilmek için kullandıklan araçlara bakmak gerekir Eğer para polıtikalun kullaııılıyorsa, kısa sürelerde görünür bazı başarılara ulaşmak mumkün. Ne var kı bu başarılara ancak üst düzeydekı gelişmış ülkeler ulaşabılır. Bu (ılkelerde enflasyon hızı, hükümet harcamalarındakı kısıtlamalar, özellikle sosyal guvenlik harcamalarında yapılan da raltmalar yoluyla duşurulebılir. Bu daralt malar bülçe düzenlemeleri yoluyla yaşama geçırılır. olur 24 Ocak Kararlan'nın toplumsal yansıması ışsızlik, pahalılık ve yoksulluktur. Bunları gözden ırak tutmak ısteyen çeşitli suslu sözcukler, sadece bır aldatmacadır. "Orta direk", "liberal düşunce", "yasakların ortadan kaldınlması" gıbı kulağa hoş gclcn kavramlann arkasına bakalım. Alınan kararlar, emeğı ile yaşamını kazanan yığınlara ne getırıyor? Bunların gerçek gelırlerı ne oranda crıdi, faizi kimler alacak, yüksek f'amn mala ve kıraya yansıması ne olacak? Bunlar ve bunlara beıızer bir yığın sorunun gerçek yanıtını aramaya çalışalım. ş 40 lira tox şeker taca yapan bu sıyasal yansıma da kısa sürede gerçek yüzüyle görülecektır. Bizlere ve düşünen her Türk vatandaşına düşen yeni görev, bireysel yoksulluktan, toplumsal yoksulluğa uzanan bu yolun gelecekte getireceği yeni sorunları şımdıden kestırmcktir. Ulusal bağımsızlık, unutmayalım kı ekonomik güçlc doğru orantılıdır. Zaman, söz konusu kararlann bu gücü ne oranda saglayamayacağını gözler önüne serecektir. Yeni muhafazakâr görüş 24 Ocak Kararlan'nın dış kaynakları bılındığı gıbı "yeni muhafazakâr ekonomi" görıışune dayanmaktadır. Bu nokta çok söylendi. Turkiye'de söz konusu ekonomik görüşe ilişkin çeşitli kıtaplar, makaleler yazıldı. Bızim ekleyebıleceğımız bır şey yok. Fakat tüm bu yayın ve tartışmalarda söz konusu görüşlerın çıkış nedenı olan dunya ekonomik bunalımının tahlili doğru yapılmadı. Genellikle dunya ekonomik bunalımının tenıel nedeni olarak petrol fiyatındaki artışlar gösterildi. Kuşkusuz bu fiyat artışları sanayi ülkelerı açısından önemli etkıler yaptı. Fakat süreklıleşmeye yuz tutan dunya ekonomik bunalımının temel nedeni olarak bu gösterilemez. Gösterildiği takdirde bilinsin ki asıl gerçek gözlerden saklanmak istenmektedir. Bu tip kararlar refahın dengeli dağılımını engellediği, bölüşümün güçlüler yönünde daha da yozlaşmasını sağladığı için toplumun genel çıkarlarına ters bir çizgiyi sergılemektedir. Yanıtları iyi bilenler var Bu soruların yanıtları artık herkes tarafından bilinmektedir. Emekli ikramiyesini, babadan kalma evinı ya da bınbır zorlukla kazandığı üç kuruşluk bırıkimıni bankerlcre teslim edıp, onların verdiği sınırlı taizı servetiyle beraber tüketenler söz konusu soruların yanıtlarını bizden iyi biliyorlar. 1983 yılı "ilk hedefiniz yoksulluktur" dıyen bu ekonomik politikanın siyasal yaşama yansımasını gündeme getirmiştir. Yoksulluğa övgü düzen, ama bunu usDilimiz döndüğünce bılenler bilmeyenlere, deneyım sahibi olanlar deneyımsiz olanlara toplumun gerçek çıkarına ters olan bu kararlann temelındekı düşünscl sapmayı anlatmalıdır. Yeni muhafazakâr ekonomik politika nasıl bir toplum istiyor, bunu şimdiden görmezsek, kısa bir süre sonra geç kalınacaktır. Sayın Özal, bunu kendı sözcüklerı ıle şöylc dilc getırmıştır: "Bu program başarılı olmazsa, Turkiye çok zor |>unler yaşar." Ne dersınız, eskılerın deyımi ile bu söz "malumıı ilam" değıl midir? Ters tepiyor Nıtekim lngiltere'de, Amerika'da, kısmen Almanya'da böyle yapılmıştır. Fakat gelışmekte olan ülkelerde, öncrılen ve adına ıstıkrar tedbırlerı denılen bu politikalar ters tepmektedır. Yüksek faız oranları ülke parasının dolar olarak değerinin duşurülüşü, kamu harcamalarında kısıtlamalar, emisyon hacminin sınırlandırılması, istihdama olumsuz olarak yansımaktadır. Bu tedbirler bütun olarak yatırım heveslerinı kırdığı gibi işletme sermayesinin tedarikıni de
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear