Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SİYASET 83 1970'lerin başında Suriye ve Irak'la Urdün'e karşı olmuş, 1970'lerin ortalarında Suriye'ye karşı Mısır'la denge kıırmuş, 1970'lerin sununda Mısır'a karşı Suriye ve Libya ile beraberlik sağlamış, 198U'lerın başında Suriye'ye karşı Ürdıın ve Irak kartlarını oynamıştır. Daşanlı bir siyasel cambazı olarak izlediği bu polilıka bır yandan onun gücUnU ve elkisini artırmış, ama bir yandan da paradoksal biçimde onun gücünü cksiltmiştir. ÇUnkü, Arafat önderlığindekı FKÖ, gıderek bir devrmı ocağı olmaktan çıkmış, herhangi bir Arap devletinin özellıklerıne bürünmüş ve Arafat da herhangi bir Arap liderinden farksız bir görüntüye sUrUklenmiştir. 2 Yozlaşma. FKÖ, daha kendi topraklannın bir miliminı kurtaramadan uluslararası siyasetin Bi/ans entrikaları ile dolu sürecinde rol sahibi olmuştur. Bundan. devrimci sallığı bUyük ölçüde /arar görmüş, çeşilli güçler ne/dinde prestij yitirmiş ve en önemlisi, harcket içinde yozlaşmanın önü açılmıştır. 3 Olumsuz ilişkıler. Özellikle, 1970'lerin ikınci yarısıyla birlikle petrodolarların gucü ve Mısır'ın Arap lidcrliği koltuğunu boşaltması sayesinde nüfuzu artan Suudi Arabislan ile Araplararası güçler dengesine dayalı olarak kurulan ilişkiler, FKÖ'nün kasalarını doldurmuş, çoğu devlellen daha zengin durııma getlrmiştir. Ama bunun siyasi maliyeti de yüklü çıkmıştır. Şöyle ki: Yaser Arafat, güçler dengesi doktrinınin ve Arap milliyetçiliği ideolojisinin sadık bir öğrencisi olarak Arap güçler dcngesini siyasi kararlannda esas aldı. Bu yüzden Tranlrak Savaşı'nda şeklen tarafsı/ ama fiilen Irak yanlısı bir politika izledi. Irak ile yakınlaşması bir yandan da Su riye önürıde bır karşıağırlık yaratma hesabına dayanıyordu. Devrimden sonra Iran'ı apar topar ziyaret cden ve coşkuyla karsılanan ilk lider olan ve hakkında Farsça devrimci şarkılar bestelenen Abu Ammar, "iran kartı"nı çok çabuk elinden çıkaıdı. ABD'nin Tahran BüyUkelçiliği'nin işgali olayı patlak verdiğinde, kendiliğindcn arabuluculuk görevi üstlenerek Iran'a gitmesi, ABD ile diyalog yolları açma amacına yönelikti. Ne var ki, bu ABD'nin kendisine karşı tutumunu değiştirmediği gibi Filistin davasının ateşlı mücahitleri olan Iranlıları da kırdı. Irak, İran karşısında güç durumlara düşmeye başladığında, Israil dc Arafat'ı Beyrut'tan sürmüştü. Irafı'ın müttenki Suriye, Arafat'ı güçsılz desteklere sahip olduğu bir döneminde kıstırdı. Hafız Esad, Arafat1la aym siyaset okulunun parlak bır ögrencisi idi. En önemli rakibi, amaçlann önünde cn güçlü ve ciddi engel Arafat'ti. Hafız Esad Arafat'la tarihi hesaplaşmasını tüm Arap dünyası ne/dinde gücünü çok artırdığı bir zaman kesitine denk gctirdi. Arafat'ın Arap rnüttefiklerı, Filistin liderini kurtarmak için Suriye ile bir çatışmayı 13 Monetarizm Avrupa Mahkemesi'nde HER ŞİV BÖYLE BAŞLAUI Yıl 1980.Londan Times ga/clesinin salılacagı personeline duyuruluyor. AHMET TAN onetarizm insanı vezir de eder rezil de... "Bakkal kızı Margeref" el çantasındaki kimyagerlik diploması ile günün birinde Ingiliz Kıallığı'nın veziresi olacağını aklının kıyısından bilc gcçirmezdi. Ama gün geldi, devran döndü, monateri/m icat oldu vc Margaret "sımsıkı, Us gibi para polltikası" vaatleri ile geldi. Kraliçc II. Elizabeth"in veziresi oldu. Bu monetarizmin insanı vezir eden, koltuk sahibi yapan yüzu. Bir de monetarizmin insanı rezil eden demiyelim ama, insanı ortada bırakan ytlzü var. Bunun kurbanları Latin Amcrika'dakı uluslar ya da Banker ServeC'in mudileri falan değil. Monetarizmin kurbanı bu kez Times gazetesinin Genel Yayın Müdürü Mr. Harold Evans oldu. Times gazetesi dünyanın en güçlü, en etkin 10 gazetesi arasında yer alıyor. "Gayri labii afellere" maruz kalmadan yayın yaşamını "hizasız fasılasız" 198 yıldır sürdürüyor. Ingiliz basınının sancak gcmisi diye nitelendirilen Times, haberlerinin doğruluğu, tazeliği ve etkinliği nedeni ile "gök güriiltüsü" lakabı ile de amlıyor. Times'ın iki asıra varan geçmişi, bir anlamda Ingiliz devletinin gün be gün tutulmuş tarihidir. Times ile en büyük pazar gazetelerinden olan Sıınday Times gazetesi, ayrıca Ingiltere'nin en çok satan gazetelerinden gUnluk 5 milyon trajlı Sun, Avustralyalı dolar milyarderi Rupert Murdock tarafından satın alınmıştı. Dünyada en çok beğendıği politikacının Bayan Thatcher olduğunu açıklamaktan çekinmeyen Mr. Murdock, bu beğenisi nedeniyle, Bayan Thatcher'ı ve monetarizmi satın aldığı gazetelerde övmekten ken SuriyeFMstin çatışması, Ortadoğu'da "ilk söz"ün kimeait olacağı çatışmasıdır. Bu iki Arap unsuru arasındaki çatışma bu nedenle konjonktürel değil yapısaldır. Hafız Esad, Arafat'la tarihi hesaplaşmasını tüm Arap dünyası nezdinde kendi gücünü çok artırdığı bir zaman kesitine denk getirdi. a) FKÖ'nUn kasalarına akan Suudi ve Körfez Ulkelcri paraları, kaçınılmaz olarak FKÖ'nUn siyasi manevra alanını Amerikan yanlısı bu Arap gruplaşmasının çıkarlarına uygun biçimde kısıtlamıştır. b) Uzun yıllar sürgünde yaşamamn etkisi ve bir devlet özelliği kazanmafhın sonucunda bol mali olanaklara boğulan FKÖ, koca bir bürokratik yapı oluşturmıış ve her kademede kokuşma, nüfuz ticareti, suistimaller vs. gibi kötUlüklerin girdabına düşmüştUr. Moral bUtünlüğU zayıflamıştır. c) Suudi yörüngesine oturması, Suudi Arabistan'a karşıt bir akımı başlatan devrimci tran ile çelişkilerini ortaya çıkarmıştır. lran'ın Suriye ve Libya ile ilişkiler kurmasına karşılık, Suudi mihrakını hesaplamak durumunda kalan Arafat, temel bağlantılannı ÜrdUn ve Irak ile geliştirmiştir. Bu politikaya bağlı olarak, FKÖ'nUn en değerli faaliyet alanı olan GUney LUbnan'da yerli halk ile de arası açılmıştır. Güney LUbnan'ın yerli halkının tümü Iran'dan gelen rüzgârların etkisi altındaki Şiilerdir. iranIrak Savaşı'nın lübnan siyasi platformunda yansıması karşısında, FKÖ, UstU kapalı biçimde Şiilere karşı olan güçleri arkalamıştır. BUyUk ölçüde bu ytlzden, tsrail 1982 hazirarunda GUney LUbnan'ı işgale ve FKÖ'nUn askeri altyapısını ortadan kaldırınaya koyulduğu zaman, Güney L.Ubnan halkı FKÖ ile saf tutmamıştır. Oysa aynı halk bugün lsrail'e karşı en atnansız mücadeleyi boyun eğmeden yürütmektedir. göze alabilecck durumda da değillerdi, buna niyetleri de yoktu. Arafat'ın diğer önemli uluslararası kartı Sovyetler Birliği ise Filistinli "doslu" ile bölgedeki en sıkı "mütlefiki" Suriye arasında kalınca dostuna sözlü sempatilerinden öteye bir destek veremedi. M dini alıkoyamadı. Işin başında bu 3 gazetenin iç işlerine, yayın politikalarına karışmayacağını söz veren Mr. Murdock Thateher'a ve monetarizme olan sevdasını yenemeyip, ayak bağı olarak gördüğU gazete yöncticilerıni görevden uzaklaştırdı. Ingiltere'de gazetelerin tek elde toplanmasını önleyen mevzuata göre toptan gazete saıın alınmasına hükümetler belli hukümlere göre engel olabiliyorlar. Ancak, kalp kalbe karşı örneği, TV'deki açıklamasına göre, Başbakan Thatcher ve gazetenin paıronıı Mr. Murdock, Mr. Evans'ı "monelarizmi yetirince coşkulu" savunmadığı ıçın işinden attılar. Mı Evans eskı patronıına bir şey yapacak durumda dcğildi. Ancak Thatcher hükUmeti aleyhine Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi"nde hak arama olanağı var. Times'ın eski yöneticisi Londra'da yaptığı açıklamaya göre bu olanağı kullanabilecek. Ancak davacı, Mr. Evans dava dilekçesinde, Ingiliz HUkümeti'nin suçunu, "basın özgüıiükkrlni inkar elmek" olarak belirtecek. ÇUnkU aksilik olur, Thatcher hükUmeti davayı kazanırsa, "monelarizmi coşkuyla savunmak" tUm gazeteler için uluslararası mahkeme içtıhatı haline gelecek. Deneyimli, uzak görüşlü bir gazeteci olan Mr. Evans monetarizmi uygulayan öteki Ulkelerdeki meslektaşlarının başını derde sokmamak istiyor. Bu nedenle davasmı basın özgürlüğünün çignenmesi Uzerine açacak. Mr. Evans'ın yaptığı tesp.tlere göre, gazete zarar ediyor dendiği tarihte 4 milyon sterlin gelir ve 700 bin sterlin net kârı bulunuyordu. Şimdi Times'ın Genel Yayın eski MUdUrü Mr. Evans "Thalcher hükümttini mahkemeye cıkanr da monelarizmi ovmenin kabahal olmadığım" tespit ettirirse, hem Ingiliz gazetelen, hem de monetarizmin egemen olduğu Ulkelerin gazetecileri rahat bir nefes alacak. Kaçınılmaz sonuç 1980'lerin uluslararası ortamında, yeni bir tarihi dönemin açılışında SuriyeFilistin mücadelesi kaçınılmaz gözüküyordu. Sorun, çoklannın safça ve yüzeysel biçimde ortaya koyduğu gibi "radikal çizgi" ve "uzlaşmacı çizgi" arasındaki çatışmadan kaynaklanmıyor. SuriyeFilistin çatışması, Ortadoğu'da "ilk söz"Un kitne ait olacağı çatışmasıdır. Bu nedenle iki Arap unsuru arasındaki çatışma yapısaldır. Konjonktürel degilclir. 1983 konjonktürü bu çatışmanın çözUm noktasına gelmcsini sağlamıştır. FKÖ ağırhklı olduğu sürece, Arafat süperstar görünUmUnU uluslararası ekranda sUrdUrdüğü sürece Suriye diplomaside kıyıya itilmiştir. FKÖ'nün kıyıya itilmesi ile Suriye one çıkmaktadır. Bölgesel bir "merkez güç" haline gelmektedir. Son haftalarda Kuzey LUbnan'da sUren "kardes kavgası"mn ö/U buradadır. Arafat'ın ve FKÖ'nün uluslararası siyaset sahnesinden çekilmesi ile Ortadoğu'da siyasi anlamda yer kabuğu oynayacaktır. 1982'de Beyrut volkanının lavları ile ısınan bölge, 1983 Trablusşam dcpremiyle lıerbalde yıllar boyu sallanacaktır. tlkesiz ittifaklar Realpolitik adındaki siyasel okulunun bir olumsuz sonucu da, sarllara dayalı, pragmatik nedenlerle oluşan, yani ilkcsi/ iııifaklara yol açmasıdır. Nitekim, Lübnan'da bir devlel gibi hem de yerli halka hayli kahaca davrandıgı 19761982 arasında FKÖ, bu ülkedeki halk yıgınlanna dayanmayı esas alacagına, Snvyeller ve çesilli Arap ulkeleriyle ilişkileri nedeniyle "Lubnan lllusal llarekeli" adındaki solcıı ve ilerici partıler koalısyonu ile illifak kurmayı yeğlemiştir. Lubnan'ın din ve mezhep lemellerınc dayanan toplumsal yupısına ters duşen ve ciddi kitle desteğinden yoksun, çoğunlukla çeşitli Arap rejimlerinin beslcmesi durumundakı bu örgütler koalisyonu I982'de FKÖ'ye Israil karşısında sağlam bır destek sağlayamadığı gibi. 1983'de patlak vercn SuriycFKÖ çalışmasında da artık daha güçlü olan taıafın yanında, Arafat'ın karşısında tutum takınmıştır. Polonya ve Filistin Arafat'ın ve FKÖ'nün sahneden çekilmesi, Ortadoğu'da doğacak boşluğa Surıyc'nin ve Isra il'in ycrlcşmesi, böylece iki süper devletin, ABD ve Sovyetler'in bölge politikasında daha esaslı bir biçimde mevzilenmesi demektir. Haritadan zaten silinmış olan hilistin, siyasi planda da ortadan kaldırılmaktadır. Tıpkı Poİonya'nın 18. yüzyılda dönemin devleri Rtısya ile Prusya arasında ortadan kaldırılması gibi. Filistin, ikiyuz yıl öncc Polonya'nın yaşadığını yaşıyor. Ama Polonya ölmedi, tarih sahnesinde yerini er geç aldı Filistin de yaşayacak. Rupert Murdock Avustralyalı bir dolar milyarderi idi. Güniin birinde îngiltere'nin en etkin gazetesi Tinıes'ı satın aldı. Mr. Murdock, Margaret Thatcher ve ekonomik politikasını da çok seviyordu. Gazetenin yö'neticisi Harold Evans ise bu politikayı "ayrıı coşkuyla'''' savunmadığı gerekçeşiylc görevden uzaklastmldı. Şimdi Evans Avrupa İnsan Hakları MahkemesVnde dava T l l AT( III K: INılitikasını nozıı kapalı desleklememek İnt>illere'nin unliı bir gazrlccisini işinden elti.