17 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

C SPOR KRİTERLERİ GÜME Mİ GİDİYOR? ALİ İSMET URAL lkede neler oluyor? Her alanda fıslamaya başladık. Ulus olarak yaşadığımız kaos fırtınasının spor tarafını siyasetten ayırarak görmeye çalışacağım. Gerçi hepimiz aynı ulus topraklarında yaşıyoruz. Sporcuları, yöneticileri ya da başkanları çelişkiler sepeti içinden nasıl ayıklayabiliriz ki!.. Sevgili okurlar. Dünyanın hemen her yerinde Futbol siyaset bağlantısı vardır. En kolay örnek İtalya Başbakanı Berlusconi değil midir? Milan Onursal Başkanı, kulüp başkanı Adriano Galliani’dir. Ancak Berlusconi arka planda her kararın son ismi olmuştur. Manchester City’nin sahibi BAE şeyhi El Fahim’in Milan’dan Kaka’ya yaptığı 130 milyon Avro’luk teklife “Hayır” dedirten Berlusconi olmuştur ve bu tamamen Hristiyan toplumuna karşı puan toplamak amaçlı alınmış siyasi bir karardır. Durum böyleyken bizde benzer modeli uygulayan bir Ankaraspor var. Melih Gökçek onursal başkan. Oğlu Ahmet Gökçek de kulüp başkanı. Berlusconi modeli. Ama buradaki bir başka gerçek de şu. Ankaraspor AŞ’nin sahibi de Melih Gökçek. Belediye başkanı ve aynı zamanda kulüp sahibi. Aksini iddia eden varsa beni yalanlasın. Tamam, kitle sporu olduğu için siyasetçinin futbolumuzla ilgilenmesi son derece normal. Ama nereye dek ve ne kadar ilgi? Celal Doğan da belediye başkanlığı yaptı yıllarca. Aynı zamanda G.Antepspor Başkanı’ydı. Ancak Dernekler Kanunu’na göre yönetti kulübünü. Hatasız, temiz ve şeffaf yaptı. Preko, Johnson, Ayhan, Kemal gibi birçok futbolcuyu ya ucuza alıp 10 katına sattı ya da yetiştirip sattı. Başarıyla yaptı bu işi. Bakın bir siyasetçi farklı kimlikle kulüp başkanı olarak çok şey kazandırdı. Hem kentine hem de ülkeye. Şeffaf olmak derken hemen başka noktaya kayalım. UEFA yıllardır bir kriterin takipçisi; ‘finansal fair play.’ Yani kulüplerin gelir giderlerinin rekabete aykırı olmaması durumu. 150 profesyonel kulübümüzden kaçı uyar buna? Buna uymayı bir yana bırakın, kaçının finansal durumunu değerlendirebilecek mali tablosu var? Gelirleri şeffaf olmayan kulüpleri Avrupa’da ligden ihraç ediyorlar. Bizde hiçbir kulüp kamu desteği almadan ayakta duramıyor ki? 4 büyükler de dahil buna. Stat operasyonları, başkanlık koltuğunu kullanarak alınan kişisel ihaleler falan derken hepsi bir taraftan iktidara bağlı. Peki sorarım size herkes bir taraftan bağlıyken hangi özgür iradeyle Türk futbolu adına neyi iyileştirecekler? Devlet Denetleme Kurulu futbolumuz adına bir rapor hazırladı. Özerk bir FIFA VE UEFA FUTBOL 28 NISAN 2009 SALI SPOR POLİTİKASI Ü kurum olan Türkiye Futbol Federasyonu adına utanılacak durumlar var içinde. Kim ne kadar ve hangi platformda çıkıp da “Bu rapordaki maddeler uygulamaya alınırsa bizi UEFA’yla karşı karşıya getirir” diyebildi? Futbolun içindeki aktif hiçbir kimse ‘gak’ bile diyemedi. Çünkü dediğim gibi hepsi bir taraftan bağlı. 4 Aralık 2007 önemli bir tarih. 5179 sayılı yasayla alınan kararlar var. 1. Bakanın denetim yetkisi kalktı. 2. Bakanın genel kurul toplama yetkisi kalktı. 3. MHK seçimle değil, TFF Yönetim Kurulu kararıyla belirlendi. 4. FIFA ve UEFA ilkeleri açık bir şekilde tanınmış oldu. 5. ‘TFF serbest bağımsız kurumlar tarafından denetlenir’ kararı alındı. Ana statü 2008’de 910 madde olarak yenilendi. FIFA ve UEFA ne istediyse ona göre yol alınıyorken belediye kulüplerinin delegasyon oranının yüzde 40 olması ya da Sayıştay’ın TFF’yi denetlemesi gibi durumlar eskiye dönüş olabilir mi? Yunanistan bir ara “Bana ne UEFA’dan” der gibi olup futbolu devlet siyaseti içinde tutmaya çalışsa da “İhraç ederiz” uyarısı alınca 1 günde ‘özerklik’ yasası çıkarmıştı. Şimdi “Bu duruma biz de mi düşeceğiz” diye sormak lazım. Futbol dışında her şey yaşanırken biz kalkıp son G.Saray F.Bahçe derbisinde olanların tek sorumlusu olarak futbolcuları suçladık, iş bitti. Ona 5 maç, buna 3 maç falan filan... İşte asıl komedi burada. 1 milyar dolarlık rant içinde dönen dolaplar gözönündeyken ve iktidar partisinin bu sektörü ele geçirme planları hızla ilerlerken futbolcular belki de en son eleştirmemiz gerekenler değil mi? Bakın ulus olarak ‘sayın’ ve ‘şeref’ kelimelerinin anlamını unutmuş durumdayız. Adam sporun ‘s’ sinden anlamazken sporun etkin noktasında yönetici oluyor, ‘sayın’ diyoruz. Şeref tribününde oturtuyoruz. Ülkemizdeki durum şunu net bir şekilde gösteriyor artık. Haluk Ulusoy seçilerek hizmet vermiş son başkan olarak tarihe geçmiştir. Mahmut Özgener eğer bu kaosun içinde kaybolup giderse ona da yazık olacaktır. Bundan sonraki başkanlar da bu iktidarın atamasıyla koltuğa oturacaktır. Göksel Gümüşdağ ya da Mehmet Atalay isimlerini duymayan kalmadı. Atama olduktan sonrada futbolumuz işte o kadar layıkıyla yönetilecektir. Bütün bu gelişmelerden sonra sanki bizden farklı bir ortamda yaşıyorlaşmış gibi futbolcularımızı, teknik adamlarımızı ya da hakemlerimizi suçlamak son işimiz olmalı derim. Sona Doğru... HİKMET ÇETİNKAYA Siz bu yazıyı okuduğunuz gün dananın kuyruğu kopmuş olacak... Trabzonspor Sıvasspor’u yenerse “şampiyonyonlukta ben de varım”diyecek... Beşiktaş,Eskişehir’i yenerse, şampiyonluk yarışından kopmayacak. Galatasaray, Sıvas’ı, Beşiktaş’ı, Trabzon’u izleyecek... Fenerbahçe’ye gelince.... Sarı lacivertli ekip bence havlu attı... Hafta sonu yurtdışındaydım.... Önce Basel’e gittim, oradan Strasbourg’a... İstanbul soğuktu, oralar ilkyazı yaşıyordu. Yazımı cuma günü yazdım... BeşiktaxAnkaraspor maçını iziledim perşembe akşamı. İki takım da çok kötü bir futbol sergiledi bana göre. İlk golü Ankaraspor attı, 35. dakikada Beşiktaş maçı eşitledi. Beşiktaş’ın oynadığı futbol hoşuma gidiyor. Özellikle Yusuf ve Holosko’nun. Pazar günü Bursa maçında berabere kalıp liderliği kaçıran Beşiktaş 90 dakika futbol oynuyor. Bobo eskisi gibi değil. Fazla koşturmuyor. Ekrem sahada geziniyor sanki. Delgado ise istenilen düzeyde futbol sergilemiyor. Ben kaç gündür LiverpoolArsenal karşılaşmasının etkisi altındayım... Nasıl bir futbol maçıydı, izleyenler gördü. 44 biten maçı birkaç kez izledim ve yine de izleyeceğim. ??? Fortis Türkiye Kupası’nda Fenerbahçe Beşiktaş’la eşleşti... Peki Fenerebahçe Beşitaş’ı yenebilir mi? Fortis Türkiye Kupası’nda Fenerbahçe ve Beşiktaş tam üç kez eşleşti. İki eşleşmede Beşiktaş galip geldi ve kupayı evine götürdü. Kartallar, 198283 sezonundan bugüne değin Fenerbahçe’ye yenilmedi. 3 Mayıs’ta İnönü Stadı’nda BeşiktaşFenerbahçe derbisi var. 13 Mayıs’ta ise İzmir’de Fortis Kupası karşılaşması. Bakalım iki maçta nasıl bir sonuç ortaya çıkacak? Fenerbahçe mi yoksa Beşitaş mı gülen taraf olacak! Yeniden başa dönüyorum... Sıvasspor nasıl bir futbol oynuyor? Doğru dürüst bir taktiği yok. Ne var? Durmadan koşan bir takım. Uzun paslarla rakip kaleyi zorluyor ve gol atıyor hiç beklenmedik anda. Seyiricisi coşkulu... Deplasmanda bile binlerce taraftarı var... Tıpkı Trabzon gibi... Seyirci bakımından hiç zorlanmıyor. Taraftar Sıvasspor’u yalnız bırakmıyor. Durum böyle olunca da maçları kazanıyor... Öteki Anadolu takımlarında bu avantaj yok! İyi haftalar... 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear