Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
C SPOR FUTBOL 2 EYLU¨L 2008 SALI F.Bahçe’nin kapalı kutusu GÖRKEM ÇÖTELİOĞLU JOSICO SPOR POLİTİKASI Pekin... Türkiye... HİKMET ÇETİNKAYA Server Tanilli çok güzel bir yazı yazdı 2008 Pekin Yaz Olimpiyatları için... 1936 Berlin Olimpiyatları yapıldığında ben doğmamıştım... Neler olup bittiğini, nelerin yaşandığını daha sonraki yıllarda; yirmili yaşlarda öğrendim... Futbola başladığım yıllardı. Manisa’da, Gedizspor’da sağ açıktım. Sonra basketbole merak sardım. Bir ara güreş tuttuğum oldu. O zaman 52 kiloydum. Başarılı da sayılırdım. Her neyse... İkinci Dünya Savaşı yılları... Manisa Kitapsaray’da kitapla tanışınca 1948 Londra Olimpiyatları’nı öğrendim. 1936 ve 1948... Tarihe çok meraklıydım, bugün olduğu gibi. Tarih merakım roman, öykü ve şiirle birleşti. Bunda Yusuf Atılgan’ın büyük payı vardı. Tanilli’nin yazısı beni gençlik günlerime götürdü... Manisa Halkevi’nde sabahlara dek oturup konuşurduk Yusuf Atılgan’la... O bize Alman faşizmini anlatırdı... Ağızlarımız açık dinlerdik... Hitler, Alman ırkından söz eder, her şeyi onlardan beklerdi... Server Hoca’nın yazısı gerçekten çok duygulandırdı beni... Günün birinde Amerikalı siyahi atlet 100 ve 200 metre koşularında altın madalyalar alınca Hitler’in “üstün Alman ırkı” teorisi suya düşmüştü... Olimpiyatların amacı barıştır, insan sevgisidir... Eski Yunan’da bu konuda çok söylence vardır. İyonya döneminde de bu tür yarışlar yapılmıştır. Burada Zeus’tan söz edeceğim ama Tanilli yazmış, ondan aktarayım: “Eski Yunan’da, olimpiyatlar, Yunanlılar arasında Zeus onuruna düzenlenen yarışmalardı. Savaşın o dünyayı altüst ettiği bir sırada ‘tanrıların çok sevdiği oyunlar’ olarak, barışı getirsin diye dört yılda bir düzenlenir oldu. Çağdaş dünyada, bu güzel geleneğin ülkeler arasında kültür alışverişine yol açması için, Baron Pierre de Coubertin’in önayak olması ve 1896’da Atina’da ilk olimpiyat oyunlarının yapılması çok güzel olmuştur.” Barışa gereksinimi olan bir dünyada yaşıyoruz... Çin, bu önemli sınavdan başarıyla çıktı... Gelelim bize... Futbol ve biraz da basketbol dışında spora önem vermiyoruz... Gençlik yıllarım Ege’de geçti... Manisa Dağcılık ve Atıcılık İhtisas Kulübü vardı... Çok iyi dağcılar ve atıcılar yetişti Manisa’da... Tenis oynamayı ben Manisa Tenis Kulübü’nde öğrendim... Çok önemli yazarlar, gazeteciler, şairler, müzisyenler, sinema ve tiyatro sanatçıları Manisa’da yetişti... Bir hafta önce yitirdiğimiz İlhan Berk şiirlerini Manisa’da yazdı... Manisa ve Manisa’yı yönetenler bu gerçekleri bilirler mi? Türkiye bilmediğine göre, Manisa ve Manisa’yı yönetenler neden bilsin... Bilseler bilseler tarikat şeyhlerini, Milli Görüş bahçesinde yetişenleri bilirler... F .Bahçe transferi kapattı. Spor kamuoyunda dolaşan yerli oyuncu alınacağı söylentilerine karşın asbaşkan Mahmut Uslu’nun geçen cuma yaptığı açıklama bu yöndeydi. Kezman’ı PSG’ye göndererek 6+2’lik yabancı kontenjanında bir kişilik yer açan Sarı Lacivertliler, Betis’e göz göre göre kaptırılan Aurelio’nun açığını Josico ile doldurdu. Asıl ismi Jose Joaquin Moreno Verdu olan İspanyol oyuncu, 3 saatlik gecikmeyle de olsa 2 yıllık imzayı attı ama transferi bir bilinmezi çözerken yenilerini ortaya çıkardı. Başka bir deyişle Josico İspanya’dan sadece kendini değil, yeni tartışma konularını da getirdi. Öncelikle takımın durumunu yakından takip eden tüm F.Bahçelilerin bildiği gibi Sarı Lacivertlilerin yeni teknik direktörü Luis Aragones’in asıl hedefi Josico değil, onun eski takım arkadaşı Senna’ydı. Yani Sarı Lacivertliler ilk tercihlerinin yükselişiyle Villarreal 11’indeki yeri tehlikeye giren 33 yaşında bir futbolcuyu aldı. Tecrübeli ön liberonun transferinin F.Bahçe camiasında yarattığı düş kırıklığının başlıca nedeni de bu... Josico kesinlikle kötü veya vasat bir oyuncu değil. Ancak ülkemizde aşırı önemsenen yaşı, geçirdiği sakatlık nedeniyle geçen sezon sadece 13 maçta forma giymesi ve Aurelio’dan üstün olmadığı yönündeki yorumlar bu transferi maalesef gölgeliyor. Ne var ki Josico’nun Las Palmas’tan takım arkadaşı Oktay Derelioğlu genel görüşe katılmıyor, ‘Pitbull’a benzetiyor İspanyolu ve ekliyor... “Aurelio kadar çok yönlü değil ama hayalet gibi... Sahada dolaşır sanırsınız, hiç beklenmedik bir anda rakibin ayağından ‘tık’ diye topu alır gider. Şampiyonlar Ligi için yeterli olacaktır.” Sadece Oktay değil Josico’ya referans olan; Aragones de Kadıköy’deki Partizan maçının ardından düzenlenen basın toplantısında sanki transferin gerçekleşeceğinden hiç haberi yokmuş gibi şu açıklamayı yapıyor: “4’lü savunmanın önünde Villarrealli Josico’nun iyi oyuncu olduğunu düşünüyorum. Geldiyse, bu takıma güç katacak yetenekli bir oyuncudur.” Eski takım arkadaşı övdü, son Avrupa şampiyonunun teknik patronu özellikle istedi ama Josico tatmin etmedi. Daha sahaya bile çıkmadan eleştirilmeye başlandı. Tecrübeli İspanyolun büyük hedefler belirleyen F.Bahçe’ye ne zaman, nasıl ve ne kadar katkı yapacağını zaman gösterecek. Aslında futbolunu çıplak gözle görmeden ve insafsızca eleştirmeden önce Josico’nun kariyerine bir göz atmakta fayda var... 1.80 metre boyunda ve 72 kilogram ağırlığındaki İspanyol ön libero, 6 Ocak 1975’te Albacete’nin Hellin Köyü’nde dünyaya gelmiş, futbola 1994’te Artistico Hellin’de başlamış. Profesyonelliğeyse Albacete’de adım atmış. 1998’de Las Palmas’a geçmiş, gösterdiği etkili performansla Villarreal’in dikkatini çekmiş. 2002’de transfer olduğu Sarı Denizaltı’nda geçen sezona dek ... maçtan aşağı forma giymeyen Josico, kariyerindeki tek kırmızı kartı 29 Ocak 2006’daki Sevilla maçının 45. dakikasında 2. sarı karttan görmüş. Deneyimli ön libero; eski takımı Villarreal’le 200304’te UEFA Kupası‘nda yarı final, 200405 sezonunda yine UEFA’da bu kez çeyrek final, 200506’daysa Şampiyonlar Ligi’nde yarı final oynamış. Dediğimiz gibi; bu kötü veya vasat bir futbolcunun kariyeri olamaz. En iyisi beklemek... JOSICO’NUN KARNESİ SEZON 1995–1998 1998–2002 2002–2008 TAKIM Albacete Las Palmas Villarreal MAÇ 97 129 152 GOL (7) (12) (15) RENGİ SARILACİVERT Josico’nun Fenerbahçe’ye transferi İspanyol futbolcunun alışkanlığını sürdürmesini de sağladı. 1998’den bu yana renkleri sarılacivert olan kulüplerde forma giyen ve ailesini ‘Kanaryalar’ olarak adlandıran tecrübeli oyuncu, yine aynı renk formayla bu kez ‘Sarı Kanaryalar’ için ter dökecek. 5