Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
C SPOR FUTBOL 19 AG^USTOS 2008 SALI BAKINCA SÜPER LİG ANALİZİ: Tarikat ve Madalya S ER D AR KIZIK Michael Phelps, hafta sonu itibarıyla ülkeler sıralamasında dördüncü!.. O sekizincisini boynuna taktı, 70 milyonluk Türkiye’nin tek bir altın madalyası yok. Diyeceksiniz ki o bir istisna, olağanüstü yetenek. Ne fark eder ki? Olimpiyatta durumumuz hüsran. Bu ülke son yıllarda futbolda, basketbolda, bayanlar voleybolda iyi kötü ismini duyurdu. Peki olimpiyatlarda neden böyleyiz? Türk sporunun ‘kimin elinde’ olduğu sorusunun yanıtı ‘hüsran’ olacaktır büyük ölçüde. Spordan sorumlu Devlet Bakanı’na bakılırsa durum gözden geçirilecek, bazı sorgulamalara gidilecekmiş!.. Memlekette buna inanan kaç kişi var acaba? Ne değişecek, ne gibi yeniliklere gidilecek? Gençlik ve Spor Genel Müdürü bu manzara karşısında istifa edip etmeyeceğine ilişkin sorulara, “Ben atamayla gelmiş bir görevliyim” yanıtını veriyor. AKP iktidarı onun yerine başka birini atasa ne olacak sanki. Ülkenin üniversiteleri bile bilimsel ve çağdaş kriterler yerine türbana özgürlük isteyen rektörlerle dolduruluyorsa, spordaki yapılanmanın daha farklı olabileceği nasıl düşünülebilir? 28 branşın ancak 12’sinde temsil ediliyoruz. Ata sporumuzda döküldük. Her alanda iyi atıcıyız, neredeyse her iki kişiden birinin elinde silah ama iş olimpiyatlardaki atıcılık dalına gelince yokuz. Tarihten getirdiğimiz becerimize ve günlük yaşamda yöntem olarak çok kullanmamıza karşın okçulukta da durum nafile. Ataları kılıç ustası bir millet eskrimde yok. Federasyonlardan tutun da Türk sporunun diğer tüm yönetim mekanizmalarına kadar hacı hoca zihniyeti duruma el koymuşsa; yetenek, bilgi ve birikim geçerli kriter olmaktan çoktan çıkıp ‘kadrolaşma’ tek belirleyici unsura dönüşmüşse ne olabilir ki? Siz hiç on binlerce çocuk ve gencimizin gittiği Kuran kurslarında, yatılı tarikat okullarında bırakın yapmayı, spordan söz edildiğini duydunuz mu? Okullarımızdaki kız ve bayan takımlarının sayısının azalması bir anlam taşımıyor mu? Şortla oynadıkları için ‘günaha’ giren kızlarımızın nasıl spordan koparıldığı haberlerini duymadınız mı? Bu kafa ancak bu kadar madalya eder... 4 FENERBAHÇE GÖRKEM ÇÖTELİOĞLU << ARAGONES Ön libero aranıyor F utbol severler geçen sezon iki farklı Fenerbahçe izledi. Şampiyonlar Ligi’nde gerçek bir takım görüntüsü veren Sarı Lacivertliler, Türkiye’de hem lig hem de kupada vasatı bir türlü aşamadı. Sonuçtaysa ezeli rakip Galatasaray’a kaptırılan şampiyonluk, Brezilyalı futbol efsanesi Zico’nun başını yedi. Şimdi kadro yepyeni bir teknik heyete emanet. İspanya Ulusal Takımı’yla Avrupa şampiyonluğu kazanan Luis Aragones, Samandıra’ya köklü bir değişiklik getirdi. Disiplini ön planda tutan İspanyol çalıştırıcının dışında çok önemli iki transfer daha yaptı F.Bahçe: Emre Belözoğlu ve Daniel Güiza... Emre’yi zaten yakından tanıyoruz; potansiyeli seviyesinde performans verdiği zaman neler yapabileceğini çok iyi biliyoruz. Onunla ilgili tek sorun Aragones’in sisteminde kendine sabit bir yer bulup bulamayacağı. Bu da büyük oranla bir önceki cümlede belirttiğimiz randıman konusuyla ilişkili. Güiza’ya gelince; Sarı Lacivertlilerin geçen sezonki futbolu, “Bu takıma bir santrfor (forvet değil) lazım” diye bas bas bağırıyordu. Yönetim de elinden geleni yapıp kariyerinin altın çağını yaşayan bir Avrupalıyı transfer etti. Üstelik Güiza’nın kumaşı da etiketi de gayet iyi. Partizan deplasmanında şeytanın bacağını kırdı, gerekli pasları aldığı sürece devamı artarak gelecektir. AURELİO’SUZ HAYAT Emre’yle Güiza’ya ek olarak eski Beşiktaşlı Burak Yılmaz’ı da kadrosuna katan ve Tümer Metin’i geri alan F.Bahçe, çok büyük bir ihmâlkârlık sonucu Mehmet Aurelio’sunu kaybetti. Kariyerinin olgunluk dönemindeki ulusal futbolcu, yıllardır takım arkadaşlarının açıklarını kapatıp akılda kalmayan kritik işler yapıyordu. Artık onun ağır yükünü başka birinin üstlenmesi gerekecek. Ancak Sarı Lacivertlilerin kadrosunda Marco’yla aynı nitelikte bir isim bulunmuyor. Selçuk yetersiz, Deniz futbola fazlasıyla uzak kaldı, Maldonado ise tam bir hayal kırıklığı. İşte bu durum “Bir ön libero alınmalı” ortak görüşünü gündemde tutuyor. Bu sorun aşılmadan geçen sezon Avrupa’da yakalanan başarının üzerine çıkılması çok zor gözüküyor. K AP TAN V E DİĞER L ER İ lex, 5. yılına ‘işlev yitimi’yle başladı. Gördüğümüz kadarıyla artık gole eskisi kadar yakın değil. Çünkü önünde bir değil, iki kişi oynuyor ve o son pası vereceği tehlikeli bölgeye rahat giremiyor. Artık F.Bahçe maçlarının sonucu Alex’e bağlı olmayacak belki ama kaptanın asistlerini de birinin yapması gerek. Burada iş yine Aragones’e düşüyor; kurt hoca çift forvetli taktiğinden ödün vermeli. Zaten Emre’nin de hazır hale gelmesiyle küçük çaplı bir değişikliğe gidecek gibi gözüküyor. Bundan böyle Sarı Lacivertli futbolcuların rotasyona girmesi kimseyi şaşırtmamalı. Deplasmanlara ve zorlu Avrupa maçlarına farklı 11’lerle çıkmasını beklediğimiz F.Bahçe’de Kâzım, Roberto Carlos ve Edu’nun çizeceği grafik çok önemli. Geçen sezon Devler Ligi’nde joker rolü oynayan Deivid’in uzun süreli sakatlığında kimi zaman ergenlik dönemindeymiş gibi davranan Kâzım’ın disiplin ve istikrarı yakalaması şart. Tecrübe abidesi Carlos’un da ilk yılına göre daha çok katkı yapacağına inanıyoruz. Edu’nun ise tek yapması gereken Lugano’ya ayak uydurmaya devam etmesi... A Yerli krala saygı F .Bahçe’nin forvet hattında verimli bir isim var ki kendisi tüm soru işaretlerinin kaynağı konumunda. Ligin son gol kralı Semih Şentürk, bir futbolcunun kendisini nasıl geliştirebileceğinin canlı örneği... Ancak ne yazık ki Sarı Lacivertlilerin mevcut sisteminde görev yaptığı pozisyon oyunuyla örtüşmüyor. 50’lık MTK galibiyetinde bu açıkça görüldü; Güiza’nın yerine geçen Semih patlayıverdi. Ulusal takımla da çok başarılı bir Avrupa Şampiyonası’nı geride bırakan golcü oyuncunun kanıtlaması gereken bir şey kalmadı. Ama yine de “İlk 11’in değişmez ismi olur” diyemeyiz. Semih’in ne kadar ve nasıl kullanılacağı F.Bahçe’nin yeni sezondaki başarı düzeyini doğrudan etkileyecektir.